YEREL HABERLER - 21 Şubat 2017 Salı 10:41

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne Artvinli atandı

A
A
A
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne Artvinli atandı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyüp Artvinli, Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü olarak atandı.
2014-2016 yılları arasında Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması (OPY) Eskişehir Bölge Koordinatörü olarak başarıyla görev yapan ve Eskişehir bölgesini 12 bölge içerisinde Türkiye 11’inciliğinden, Türkiye 1’inciliğine yükselten Doç. Dr. Artvinli, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü olarak göreve başladı.
Yapılan atama sonrasında enstitünün gelecek hedefleri hakkında görüşlerini açıklayan Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Eyüp Artvinli, enstitüsünün temel görevinin öncelikle yüksek öğretime kalifiye öğretim elemanı yetiştirmek ve ülkemizin bu alanda güçlenmesine hizmet etmek olduğunu söyledi. Eğitim Bilimleri Enstitüsünün bu yönüyle kritik bir öneme sahip olduğunu ifade eden Artvinli “Eğitim Bilimleri Enstitüleri Türkiye yılda 4 bin 516 civarında doktora mezunu verilirken, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’de 67 bin 944, Almanya’da 28 bin 147, Hindistan’da 24 bin 300, Japonya’da 16 bin 39 ve İngiltere’de 25 bin 020 civarında ortalama doktora mezunu verilmektedir. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda yüksek öğretimde gerek nicelik ve gerekse nitelik olarak OECD ortalamalarına yaklaşabilmek için ülkemizdeki nitelikli doktora mezunu sayılarının her yıl için üç katına çıkarılmasına, yani her yıl 15 bin doktora mezununa ihtiyaç bulunmaktadır. Dolayısıyla ülkemiz gençlerinin lisans eğitiminden sonra yüksek lisans ve özellikle doktora eğitimi almaları için teşvik edilmesi, özendirilmesi ve buna ilişkin tedbirlerin alınması, ülkemizin gelecek hedefleri açısından kritik önemdedir. Bunun dışında ülkemizdeki bilim kültürünün gelişmesi için bilim dünyasının ihtiyaç duyduğu bilim insanlarının yetişmesine katkı sağlamaktır. Bütün bunlara ilave olarak, diğer dünya ülkelerinden, özellikle ülkemiz çevresindeki Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya, Orta Asya gibi yerlerdeki soydaş milletlerden başlayarak diğer ülke ve kıtalardaki zeki ve çalışkan, bilim insanı olmaya aday öğrencileri kurumumuza çekmek önem taşımaktadır.Bu amaçla yurt dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile işbirliğini güçlendirerek yurt dışından gelecek öğrenci sayımızı artırmak, onlara hem ülkemizde anadilimizde eğitim vermek ve ülkemizi tanıtmak, hem de enstitümüzün uluslararası boyutunu güçlendirmek yakın gelecekteki hedeflerimiz arasındadır. Enstitümüzün başka bir amacı da 2 bine yakın lisansüstü öğrencimize eğitim veren öğretim elemanlarımıza araştırma ve proje geliştirme konularında destek sağlamaktır. Bu konuda da çeşitli eğitim programları ve seminerler ile öğretim elemanlarımızın daha çok araştırma ve proje yapma potansiyelini geliştirmeyi hedefliyoruz” diye belirtti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.