YEREL HABERLER - 14 Ağustos 2017 Pazartesi 11:53

30 yıl sonra aynı sıralarına oturdular

A
A
A
30 yıl sonra aynı sıralarına oturdular

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi Kimya Bölümü’nde 1987 yılında giriş yaparak karma şekilde mezun olan sınıf arkadaşları, tam 30 yıl sonra aynı sıralarda bir araya geldi.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi Kimya Bölümü’nde 1987 yılında giriş yaparak karma şekilde mezun olan sınıf arkadaşları, tam 30 yıl sonra aynı sıralarda bir araya geldi.


1987 yılında Anadolu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümüne giriş yapan ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ)’den mezun olan kimyagerler, düzenledikleri buluşma ile yıllarca eğitim gördükleri, beraber hüzünlenip beraber güldükleri sınıfta toplandı. Eski öğretmenlerinin de katıldığı buluşmaya Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrencilerin yanı sıra, işleri gereği Amerika, İngiltere ve Japonya’da yaşayan mezunlar da katıldı. Her biri aynı yıl bölümlere giren ama farklı senelerde mezun olan kimyagerler, okulda yaşadıkları tatlı anıları birbirleriyle paylaşıp eskileri yad etti. Türkiye’nin ve hatta dünyanın farklı yerlerinden buluşma için gelen eski arkadaşlar, anılarını hatırladıkça eğlenceli ve aynı zamanda duygusal dakikalar yaşadı.



"Burada buluşmamızın duygusal bir birlikteliği var"


30 yıl önce Kimya bölümüne giren ve şuanda ESOGÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi olan Figen Çalışkan, bu organizasyonu 1 yıl önce planladıklarını söyleyerek, "Biz sınıf arkadaşlarımla beraber 87 yılında başladık. Bu sene de 2017. Eskişehirli oluşumuzun 30’uncu yılı ve biz bu oluşumla hep beraber aynı yerde buluşarak kutlayalım dedik. Bir yıl öncesinden planladık bunu ve bu çerçevede Amerika’dan, İngiltere’den, Japonya’dan ve yurdumuzun hemen hemen her şehrinden sınıf arkadaşlarımla beraber burada buluştuk. Burada buluşmamızın duygusal bir birlikteliği var hem de bundan sonra birlikte neler yapabiliriz bunu konuşacağız. Çünkü eğitim sektöründe çalışan arkadaşımız da var, sanayide, endüstride çalışan arkadaşlarımız da var. Biz birlikte neler başarabilirizi konuşacağız. Bu da bunun 2’nci bir çıktısı olacak. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi bu kapsamda ev sahipliği yaptı. Hepimiz 1987 yılında Anadolu Üniversitesinde başladık ama diplomalarımızı alırken kimimiz Osmangazi, kimimiz Anadolu mezunu olduk o yüzden iki üniversite beraber buradayız" dedi.



"Ben bizim sınıfı çok özel bir sınıf olarak görüyorum"


Osmangazi Üniversitesi Kimya bölümü mezunu olan ve şu an İngiltere’de yaşayan Mustafa Zafer Özalp, okumuş oldukları sınıfı çok özel bir sınıf olarak gördüğünü ifade ederek, "Bir çok arkadaşımız çok başarılı oldu. Arkadaşlarımızla ilişkilerimiz devam etti. Figen olsun, diğer arkadaşlar olsun üniversiteden kopmadık. Öğretmen olanlar, endüstri de çalışanlar farklı zamanlarda buluştuk. Bu üçüncü buluşmamamız. Daha önce küçük sayılarla buluşmuştuk. Bugün sınıfımızın yüzde 80’e yakını var. Alt ve üst sınıflarda farklı arkadaşlarımız var. Hocalarımız burada. Çok güzel bir buluşma oluyor. Rektör yardımcımızın dediği gibi diğer buluşmalarımızı daha iş birliğine dönüşmüş bir noktaya getirebiliriz" ifadelerini kullandı.



"Bugün burada olduğum için çok mutluyum"


İstanbul’da yaşayan Belgin Sile ise eski arkadaşlarını gördüğü için çok mutlu olduğunu belirterek, "İstanbul’dan geldim. İstanbul’dan katıldım ben de bu organizasyona. Eski arkadaşları görmek çok güzeldi. Bu nüansı, ambiyansı görmek çok güzel. Farklı ülkelerde farklı hayatları yaşayan herkesin bir arada olması, zamanı geldiğinde şehir, ülke kalmıyor. Hepimiz bir arada oluyoruz. Bu gerçekten çok güzel. Onun için ben çok mutluyum bugün burada olduğum için" şeklide konuştu.



"Mezun olduktan sonra da gerek iş hayatlarında, gerek özel hayatlarında görüşmelerini arzu ederim"


Bursa’dan bu toplantı için gelen ve şuan üniversitede okuyan öğrencilere bir mesaj veren Özcan Mert Yürek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:


"İnanılmaz bir keyif aldık. 30 yıldan sonra bir araya gelmek, birbirimizin dertleri ile dertlenmek, neler yaptığımızı görmek, mesleki olarak nerelere geldiğimizi görmek gerçekten çok anlamlıydı. Umarım bundan sonraki etkinlikler daha da büyüyerek devam eder. Bu mesleği yapan arkadaşlarıma da bu günün kıymetini birbirlerine daha çok kenetlenmelerini, mezun olduktan sonra da gerek iş hayatlarında, gerek özel hayatlarında görüşmelerini arzu ederim."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.