GENEL - 17 Şubat 2018 Cumartesi 20:39

Erdoğan, Odunpazarı Modern Müze’nin temel atma törenine katıldı

A
A
A
Erdoğan, Odunpazarı Modern Müze’nin temel atma törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İnsanlığın ilk yerleşim yerinden başlayarak, her türlü tarihi zenginliğe sahip olup da bunu sergileyememek anlaşılabilir bir durum değildir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İnsanlığın ilk yerleşim yerinden başlayarak, her türlü tarihi zenginliğe sahip olup da bunu sergileyememek anlaşılabilir bir durum değildir. Sözlü ve yazılı edebiyatımızdan müziğimize kadar kültürümüzün çeşitliliği, göz alıcılığı karşısında hayran olmayan kimseyi görmedim. Ama ülkemizdeki birileri bu zengin mirası üzerini örtmekle, tahrip etmekle, hatta kimi ruhu çoraklaşmışlarda gördüğümüz gibi aşağılamakla meşgul” dedi.


Eskişehir’e gelerek AK Parti 6’ıncı Olağan Kongresine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, buradaki konuşmasının ardından Odunpazarı Modern Müze’nin temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlık döneminden bu yana temel atma törenlerine katılmadığını ifade ederek, “Başbakanlığım döneminden beri prensip olarak temel atma törenlerine iştirak eden bir insan değilim. Sadece açılış törenlerine katılıyorum. Çünkü temel atmaların bizim geçmişimizde biliyorsunuz çok garip bazı tecellileri olmuştur. Temeller atılmıştır, atıldığı yerde kalmıştır. Dedik ki biz öyle yapmayacağız. Biz temeli arkadaşlar atsın, bizde açılışlara gidelim. Tabi bunun istisnaları da olmuyor değil, istisnaları da oluyor. İşte bugün de böyle bir istisna vesilesi ile bir aradayız. Gençlik yıllarımdan beri ülkemizin en önemli kültür insanlarından biri olarak gördüğüm Nabi Avcı hocamızın özellikle teşvikleriyle hayata geçirildiğini bildiğim bu müzenin şimdiden şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu müzeyi Eskişehir’e kazandıracak olan Polimeks Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tabanca ve Cem Siyahi’ye özellikle kültür ve sanat alanında bu katkı sebebiyle milletim adına teşekkür ediyorum. Ülkemizde özel müzecilik maalesef olması gerektiği yerde değildir. Bu bakımdan Eskişehir’de inşaatı ve içine yerleştirilecek objeleri ile, eserleri ile yaklaşık 30 milyon dolarlık bir maliyetle böyle eserin ortaya çıkıyor olmasına büyük önem veriyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı müzelerin sayısı bir ara 30 milyona yaklaşmıştı. Bu sayı son yıllarda turizm sektörünün yaşamış olduğu sıkıntı dönem sebebiyle 20 milyona geriledi. İnşallah bu yıldan itibaren yeniden 30 milyonun üzerine doğru bir yükseliş yaşanacağına inanıyorum. Özel müzelerimizin ziyaretçi sayıları ile ilgili bir istatistik olmamakla birlikte, arzu ettiğimiz rakamın gerisinde olduğu aşikardır. Polimeks’in kurduğu ve temelini atacağımız müzemiz sahip olduğu diğer unsurlarla özel müzecilik alanında yeni bir çığır, hatta bir çekim alanı oluşturacağımızı ve buradaki bazı dostlar var. İnanıyorum ki onlar da buradan ilham alacaklar” şeklinde konuştu.



“Kültür ve sanatı ilk sıralara yerleştirmekte asla tereddüt etmem”


Kültür ve sanatı ilk sıralara yetiştirmekte asla tereddüt etmeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adımların atılması ve çoğalması hakikatten ülkemiz için çok çok farklı bir gelişime de vesile olacaktır. Sadece kapısına kadar gelen insanları kabul eden değil, onları buraya gelmeye teşvik eden bir anlayışla kurulduğunu gördüğüm bu müze, benzer yeni eserlerin ortaya çıkması için de ilham kaynağı olacaktır. Eskişehir hem tarihi misyonu, hem bugünkü potansiyeli hem de geleceği konusunda verdiği umutla böyle bir eser için en isabetli seçimdir. Eskişehir’in idarecileri ve halkıyla yapılacak esere sahip çıkarak bu konuda atılacak adımlara teşvik edileceğini düşünüyorum. Değerli dostlar ülkelerin ve toplumların gücü neyle ölçülür diye sorulursa, burada benim altını çizerek ortaya koyacağım tespit şudur. Kültür ve sanatı ilk sıralara yerleştirmekte asla tereddüt etmem. Birinci sıra budur. Bugün küresel güç olarak gördüğümüz ülkelere baktığımızda onları günlük hayatımızın her alanında asıl karşımıza çıkanların kültür ve sanat ürünleri olduğunu görürüz” açıklamalarında bulundu.



“Her türlü tarihi zenginliğe sahip olup da bunu sergileyememek anlaşılabilir bir durum değildir”


“Bizim kültür ve sanat konusunda eksiğimizin olmadığına, tam tersine göz kamaştırıcı bir zenginliğe sahip olduğumuza da inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:


“Bizim kültür ve sanat konusunda eksiğimizin olmadığına, tam tersine göz kamaştırıcı bir zenginliğe sahip olduğumuza da inanıyorum. Bizim sıkıntımız elimizdeki bu büyük hazineyi değerlendirmekte yeteri kadar başarılı olamayışımızdır. Bir kaç yüzyıl tarihinden dünya kültür ve sanat piyasasını ele geçirecek kadar malzeme üretenleri görünce, bu konudaki ihmalimizin ne kadar büyük olduğunu anlıyoruz. İnsanlığın ilk yerleşim yerinden başlayarak, her türlü tarihi zenginliğe sahip olup da bunu sergileyememek anlaşılabilir bir durum değildir. Sözlü ve yazılı edebiyatımızdan müziğimize kadar kültürümüzün çeşitliliği, göz alıcılığı karşısında hayran olmayan kimseyi görmedim. Ama ülkemizdeki birileri bu zengin mirası üzerini örtmekle, tahrip etmekle, hatta kimi ruhu çoraklaşmışlarda gördüğümüz gibi aşağılamakla meşgul. Kimlik bilgileri bize özellikle hakimken zihni ve gönlü başka kültürlerin kontrolüne geçmiş bir nesille hiçbir hedefimize ulaşamayız. Bunun için önümüzdeki dönemde eğitimi ve kültürü önceliklerimizin en üst sıralarına çıkartmakta kararlıyız. Aksi taktirde geleceğimizin tehdit altına gireceğini biliyoruz. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, ‘sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ derken işte bunu ifade ediyor. Öyleyse biz bu damarlardan yoksun olarak bu geleceğe yürüyemeyiz. Büyük ve güçlü devlet ve millet olmamamızın şartı hayat damarlarımızın hepsini de canlı tutmaktan geçiyor. Bu bakımdan kültüre ve sanata yapılan her yatırım bizi heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor. Bugün temelini atacağımız bu sanat müzesinin Eskişehir’in özgün kültür mirasından aldığı ilhamla yeni dönemde hedefimize ulaşma konusunda bize katkı sağlayacağına inanıyoruz. Hele hele, Odunpazarı ilçesinde adeta tasarımının odun ağırlıklı olarak yapılıyor olması da tabi bu işe ayrı bir zenginlik katacaktır.”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki konuşmasının ardından temelin atılacağı alana geçti. Nabi Avcı ile birlikte Arapça ‘Vav’ harfini tabloya işleyen Erdoğan, ardından temelin başlangıcı için domino taşı şeklinde yapılmış düzeneği harekete geçirerek projeyi başlattı. Daha sonra temel atılan alanda vatandaşa seslenerek Odunpazarına sahip çıkılması gerektiğini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.