GENEL - 10 Aralık 2018 Pazartesi 13:08

Girişimcilik Derneğinden ilk hibe Eskişehirli kadın grişimciye

A
A
A
Girişimcilik Derneğinden ilk hibe Eskişehirli kadın grişimciye

Güzellik salonu işletmecisi Eskişehirli kadın girişimci Serpil Yetişen, Girişimciliği Geliştirme ve Destekleme Derneği’nin ilk geri ödemesiz sermaye desteğini almaya layık görüldü.

Güzellik salonu işletmecisi Eskişehirli kadın girişimci Serpil Yetişen, Girişimciliği Geliştirme ve Destekleme Derneği’nin ilk geri ödemesiz sermaye desteğini almaya layık görüldü.


Girişimcilik Derneği’nin başlattığı ‘geri ödemesiz sermaye desteği projesi’ meyvelerini vermeye başladı. Bu kapsamda Eskişehir’de faaliyet gösteren bir güzellik salonu, hazırladığı iş planının başarılı bulunması sonucu Girişimcilik Derneğince geri ödemesiz sermaye desteğini almaya layık görüldü. Aynı zamanda Girişimcilik Derneği tarafından eğitim ve danışmanlık hizmeti de alan salona, söz konusu geri ödemesiz sermaye desteği, önümüzdeki günlerde işletme sahibi Serpil Yetişen’e teslim edilecek.


Girişimcilik Derneği; girişimcilere, Türkiye ekonomisine ve istihdama katkı sunmak amacıyla başlattığı 50 bin TL’ye kadar varan karşılıksız sermaye desteği projesini sürdürüyor. Girişimcilik Derneği Başkanı Fatih Altaş, Serpil Yetişen’e dernek desteklerinden faydalanmaya hak kazandığına dair belgeyi teslim etti. Bu arada, Girişimcilik Derneği tarafında girişimcilere eğitimler ve danışmanlık hizmetleri de veriliyor. İşletmeci Serpil Yetişen aynı zamanda Girişimcilik Derneği tarafından kendisine verilen “iş planı hazırlama danışmanlığı” kapsamında hazırlamış olduğu iş planı sayesinde KOSGEB’den de geri ödemesiz (hibe) olarak kuruluş, kira, makine ve teçhizat ile ofis donanımı ve mobilya desteği aldı.


İşletmeci Serpil Yetişen, daha önce kozmetik ve ilaç sektöründe çalıştığını ve ardından asıl mesleği olan güzellik uzmanlığı alanında çalışmaya başladığını söyledi. Mesleğini icra ederken arkadaşlarından Girişimcilik Derneğini öğrendiğini ve bunun üzerine derneğe başvuru yaptığını belirten Yetişen, “İşimi geliştirmek istiyordum ancak yeterli sermayem yoktu. Girişimcilik Derneğine işimle ilgili bir iş planı hazırlayarak karşılıksız sermaye desteğinden faydalanmak için başvuruda bulundum. Başvurum onaylandı ardından eğitime alındım. Akabinde projem ilgili komisyon tarafından kabul gördü ve karşılıksız sermaye desteği almaya layık görüldüm” dedi.


Girişimcilik Derneğinden aldığı eğitim sonrasında dernek danışmanları ile birlikte iş planı hazırlayarak KOSGEB’e de hibe desteği için başvurduğunu anlatan Yetişen, KOSGEB’den de geri ödemesiz hibe desteği aldığını kaydetti. Girişimcilere bu tür desteklerden faydalanmalarını, eğitim almalarını tavsiye eden Yetişen, dernek tarafından verilen eğitimlerin önünün açılmasında büyük kolaylık sağladığını ve bilinçli hareket etmesine katkı sunduğunu belirtti.


Başkan Fatih Altaş da Girişimcilik Derneği tarafından desteklendiğini gösteren belgeyi Yetişen’e teslim ederek bundan sonraki çalışmalarında başarılar diledi.


Girişimcilere çağrıda bulunan Başkan Altaş, dernek olarak her zaman girişimcilere destek vermek için çalıştıklarını belirterek, tüm girişimcileri bu imkanlardan faydalanmaya davet etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.