KÜLTÜR SANAT - 26 Aralık 2021 Pazar 11:16

Blog yazarları seslerini duyurmak istiyor

A
A
A
Blog yazarları seslerini duyurmak istiyor

Türkiye’deki blog yazarlarının dijital medyada yeterince seslerini duyuramadıklarını, Avrupa’da ve Amerika’da bu kültürün daha fazla geliştiğini ifade eden blog yazarı Evren Soyuçok, "Blog yazarlarına, özellikle ABD’de daha çok kıymet veriliyor ve biliyoruz ki Beyaz Saray basın toplantılarına, başkan adaylarının seçim kampanyalarına davet ediliyorlar" dedi.

Türkiye’deki blog yazarlarının dijital medyada yeterince seslerini duyuramadıklarını, Avrupa’da ve Amerika’da bu kültürün daha fazla geliştiğini ifade eden blog yazarı Evren Soyuçok, "Blog yazarlarına, özellikle ABD’de daha çok kıymet veriliyor ve biliyoruz ki Beyaz Saray basın toplantılarına, başkan adaylarının seçim kampanyalarına davet ediliyorlar" dedi.


Yaklaşık on beş yıldır blog yazarlığı yapan ve bu branşı tanıtmak için seminerler düzenleyen yazar Evren Soyuçok, Türkiye’de internet bilinçli internet kullanımının gelişmesi için blogların önemli olduğunu dile getirdi. Blog yazarı olarak nitelendirilebilen kişilerin, ses ve görüntü gibi farklı içeriklerle internet mecrasına entelektüel katkı sağlayan kişiler olduğunu belirtti. Blog yazarlığının farklı uzmanlıkları içerisinde bulundurduğunu öne süren Soyuçok, “2016 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde düzenlediğimiz Blog Yazarları Çalıştayı’nda, ‘İnterneti bloglar, blogları da Türkçe kurtaracak’ demiştim, ve bu görüşümü her yerde savunuyorum" diyerek dijital mecraların kütüphaneleri olan blog sayfaları hakkında açıklamada bulundu.



"Blog yazarlığı birçok yeteneği içerisinde barındıran bir uğraştır"


Uzun yıllardır çeşitli internet sitelerinde blog yazarlığı yapan Evren Soyuçok, blog yazarlığının ne olduğuna dair bilgiler verdi. Blog sahiplerinin geçmişten günümüze geçirdiği değişimleri anlatan Soyuçok, “Eskiden bu soruyu ‘blog sayfası olan herkes, blog yazarıdır’ diye cevaplardım fakat, bugün bunun bu kadar olay olduğunu söyleyemem. Birkaç adımda blog açmak, eskiye göre çok daha kolay ama benim kastettiğim bu değil. En az birkaç yıl istikrarlı şekilde blog yazmaya devam edip sonrasında yazmayı bırakanlar; bloğunda podcast, vlog gibi sesli ve görüntülü içerikler üretip zenginleştirenlerdir bence blog yazarı unvanını hak edenler. Blog yazarlığı; metin yazarlığını, içerik editörlüğünü, gazeteciliği, sosyal medya uzmanlığını hatta gerekirse vlogger ve podcaster gibi yetenekleri de içinde barındıran bir uğraştır” dedi.



"Bloglar sanki görünürlüğünü yitirdi"


Türkiye’de blog yazarlarına diğer ülkelere göre daha az değer verildiğini ifade eden Evren Soyuçok, “Blog ve blog yazarlığı konusu, birkaç yıl önce ortaokul ve liselerde ilgili derslerin müfredatına girdi. Gençlerde, dijital okuryazarlık seviyesinin yükselmesi sonucunda önemli gelişmeler meydana geldi ve bu durum benim çok hoşuma gidiyor. Birçok kurumda çevrimiçi veya yüz yüze blog yazarlığı eğitimleri de açılıyor ve bu eğitimlere ilgi her geçen yıl artıyor. Bu durum da biz blogcular için sevindirici bir durumdur. Diğer yandan ‘bloglar ölüyor’ serzenişi de sanırım sadece ülkemize has bir söylem. Amerika’da blog yazarları, Beyaz Saray basın toplantılarına, başkan adaylarının seçim kampanyalarına davet edilecek kadar önemseniyor. Türkiye’de bloglar ve blog yazarları belli bir dönem popülerleşti ancak çeşitli sosyal medya uygulamalarının hızla artması; içerik üretimi, paylaşımı ve tüketiminin herkes tarafından kolaylıkla yapılabilir hale gelmesiyle de bloglar, sanki görünürlüğünü yitirdi” şeklinde konuştu.



“Blog yazarlığının gelişebilmesi için adımlar atılması gerekiyor”


Blog yazarlığını geliştirmek için yeni adımlar atılması ve bunun ticari kaygı güdülmeden yapılması gerektiğinin altını çizen Soyuçok, “Türkiye’de blog yazarlığı bir prestij, kişinin kendini geliştirmesi, ilgi duyduğu alanda uzmanlaşması, deneyimlerini paylaşması için değil de daha çok SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) odaklı makaleler yazıp, bu yönde niteliksiz içerikler üreterek para kazanılacak bir iş gibi algılanıyor” diyen Soyuçok, “Oysa blog yazarlığının, ülkemizde bireyler bazında nitelikli hale getirilebileceğine ve markaların bunun arkasından geleceğine inanıyorum. Blog yazarlığının gelişmesi için, samimi şekilde bir araya gelinmesi ve blog okuryazarlığının geliştirilebilmesi için birlikte adımlar atılması gerekiyor. Ama bunun herhangi bir ticari kaygı ve popülarite amacı gütmeden yapılması çok önemlidir” ifadelerini kullandı.



“Kişi, ‘kendi bloğumda istediğimi yazarım’ dememeli”


Blog yazarı olmak isteyen kişilerin belirli özelliklere sahip olması gerektiğini söyleyen Evren Soyuçok, “İlki, hangi dilde yazıyorsa, o dilin yazım kurallarını çok iyi bilmelidir. Dilbilgisine, yazım kurallarına, noktalama işaretlerine ve dilin diğer inceliklerine hâkim olmalıdır. Kişi, ‘Kendi bloğumda, istediğimi yazarım’ dememeli. Yazdıktan sonra kilitleyip çekmecemize koyduğumuz günlüğümüzde değil, bütün dünyaya açık siber alanda yazıyoruz nihayetinde. İkincisi de nitelikli okur olmalı. Kitap okumayan birinin iyi bir blog yazarı olması mümkün değildir. Blog yazarı, okuyarak, seyrederek, dinleyerek, araştırarak, gezip görerek kendini beslemeli ki; iyi yazılar yazabilsin. On beş yıldan fazla blog yazan biri olarak şunu anladım ki blog yazarı, gazeteciliğin temel özelliklerini de bünyesinde barındırabilmeli. Gerektiğinde yazacağı konu hakkında derin araştırmalar yapmalı, kütüphaneye kapanmalı, söyleşi ve röportajlar yapabilmeli, ses kayıtlarını çözümleyip blog yazısı haline getirebilmeli. Bir konu sadece yazmakla olmuyorsa, onu kısa bir vlog ile ya da podcast kaydıyla desteklemeyi bilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Mezun olduğu okulda 59 yıl sonra şiir okudu Manisa’nın Kula ilçesinde İlköğretim Haftası kutlama programında, 1964-1965 eğitim öğretim yılında Sandal Cumhuriyet İlkokulu’ndan mezun olan 73 yaşındaki Ayşe Eroğlu, ilkokul öğretmeninin ezberlettiği ‘Bayrak’ şiirini minik öğrencilerin karşısında okudu. Kula’da İlköğretim Haftası, Yunus Emre ve Şehit Ömer Halisdemir Kent Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu ile başladı. Kula İlçe Milli Eğitim Müdürü Zakir Okulmuş’un anıta çelenk sunmasının ardından kutlama programı ilçeye bağlı kırsal Sandal Mahallesi Cumhuriyet İlkokulu’nda düzenlendi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, 73 yaşındaki Ayşe Eroğlu’nun ‘Bayrak’ şiiri programa damga vurgu. 1964-1965 eğitim öğretim yılında kutlama programının düzenlendiği okuldan mezun olan Ayşe Nine, ilkokul çağında öğretmeninin ezberlettiği ‘Bayrak’ şiirini 59 yıl sonra mezun olduğu okulda öğrenim gören minik öğrencilerin karşısında okudu. Protokol üyeleri ve katılımcıların ayakta alkışladığı Ayşe Eroğlu, kendi torunlarının da mezun olduğu okulda İlköğretim Haftası’nı kutlamanın sevincini yaşadı. Kula Kaymakamı Ömer Ahmet Özdemir, şiir okuyup katılımcıları duygulandıran Ayşe Eroğlu’na çiçek takdim ederek, minik öğrencilere güzel bir örnek olduğu için teşekkür etti. 73 yaşındaki Ayşe Eroğlu’nun okuduğu şiirin ardından, minik öğrenciler tarafından günün önemine binaen hazırlanan gösteriler sergilendi. İlköğretim Haftası kutlama programlarına, Kaymakam Ömer Ahmet Özdemir, Belediye Başkan Vekili Semra Gündüz, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Bayram Yüksel, İlçe Emniyet Müdürü Ali Rıza Gökmen, İlçe Milli Eğitim Müdürü Zakir Okulmuş, Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Ufuk Özlem, Sandal Mahalle Muhtarı Ahmet Gökçe, daire amirleri, kamu kurum ve kuruluş başkanları, okul müdürleri, öğretmenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Denizli Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Ayşenur Ezgi Eygi’nin dosyasını tüm delilleriyle beraber ibraz edeceğiz ve sonuna kadar onun haklarını savunacağız” Denizli’de AK Parti Türkiye Buluşmaları toplantısına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’nin AK Parti döneminde değişen adalet sistemi hakkında açıklamalarda bulundu. Batı Şeria’da İsrail askerlerince öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi hakkında da konuşan Bakan Tunç, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız iç hukuktan kaynaklanan soruşturma yetkisini kullandı ve soruşturma başlattı. Elimizde deliller, görüntüler var. O saldırganların kendi ülkemizde de yargılanması ve uluslararası alanda yakalanması için soruşturmamızı başlattık” dedi. Bir dizi ziyaret kapsamında kente gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Denizli İl Başkanlığı’nda düzenlenen AK Parti Türkiye Buluşmaları toplantısına katıldı. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlatan Bakan Tunç, “2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri geldiğinde vesayetçi anlayış devreye girdi. ’Cumhurbaşkanını meclise seçtirmeyiz’ dediler. Anayasa değişti mi? Hayır. Eskiden meclis seçiyordu. Mecliste Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldığında geçerli bir seçim olmasına rağmen dönemin YÖK Başkanı ‘Bu seçim geçersizdir’ diyebildi. YÖK Başkanı TBMM’de yapılan bir seçim için geçersizdir diyebiliyordu. O günlerden bugüne gelindi. Bugün duayen denilen gazeteciler, köşe yazılarında ahkam kesen gazeteciler, sosyal medyada kanalları olan yaşlı başlı, kelli felli gazeteciler o gün Genelkurmay Başkanının karşısına geçip ‘Meclisteki yapılan seçim ile ilgili karşı çıkmayacak mısınız’ dediler. O da ‘Evet, karşı çıkıyoruz’ dedi. Maalesef böyle dönemlerden geldik. Mecliste yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri iptal edildi. Referandumda bu kez Türkiye’nin ana muhalefeti bu kez halk da seçemez dedi. Böyle bir ortamlardan geçtik biz” dedi. “Darbecilerin yanında saf tutan, milletin hakkını hukukunu savunmayan bir yargı vardı” Türkiye’nin yakın tarihinden hatırlatmalar yapan Bakan Tunç, AK Parti’nin 2008 yılında laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle dava açıldığını ve 1 oy ile partisinin kapatılmaktan kurtulduğunu söyledi. 2012 yılında yaşanan MİT krizine de değinen Bakan Yılmaz Tunç, Türkiye ekonomisinin en parlak dönemi olarak gösterilen 2013 yılında Gezi Olayları ile Türkiye’de sokak darbesi yapılmaya çalışıldığını söyledi. Vesayetçi anlayışın başarılı olamadığı bu girişimlerin ardından önce emniyet yargı darbesi ardından ise 2016 yılında FETÖ’nün darbe girişimiyle hükümeti düşürebilmeyi amaçladıklarını ifade eden Bakan Tunç, “2016 yılına geldiğimiz zaman 15 Temmuz’da AK Parti iktidarını sona erdirmek ve Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için dışarıdan destekli eli kanlı FETÖ teröristleri 15 Temmuz gecesi tankları milletimizin üzerine sürdü. Cumhurbaşkanımız ‘Haydi milletim meydanlara ülkemize sahip çıkıyoruz’ dediğinde milletimiz meydana koştu. Yargı mensuplarımız adliyelere koştu ve o kahraman savcılarımız hemen o teröristler hakkında yakalama kararları çıkarttılar. Şimdi onların yargılamaları birçoğu bitti ve hapiste cezalarını çekiyorlar. Bu ülkede geçmişte de darbeler oldu. Bu ülkede 27 Mayıs Darbesi’ne bu ülkenin yargısı karşı gelmediler ve darbecilerin yanında durdu. Milletin hakkını savunacaklarına darbecilere savundular. Böyle bir yargı vardı. 12 Eylül’e geldiğimiz zaman bir sağdan bir soldan idam kararları veren bir yargı vardı. Darbecilerin yanında saf tutan milletin hakkını hukukunu savunmayan bir yargı vardı. Sonrasında 28 Şubat’ta da aynı şekilde darbecilere destek veren bir yargı vardı. Bu bizim yargı tarihinin üzülerek söylüyoruz kara lekeleridir ama 15 Temmuz’a geldiğimizde Türk yargısının halka nasıl savunduğunu, nasıl milli iradenin yanında olduğunu hep beraber gördük” şeklinde konuştu. “Darbe anayasadan kurtulma mücadelesini hep beraber vereceğiz” Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması gerektiğini vurgulayan Bakan Tunç, “İnşallah Türkiye Yüzyılı’nın başında darbe anayasadan kurtulma mücadelesini hep beraber vereceğiz. 184 kez değişikliğe uğrayan anayasanın maddeler arasındaki bütünlüğü bozulduğunu görüyoruz. Burada anayasamızın gerçekleştirmiş olduğumuz gerek 2010 gerek 2017’de değişikliklerinde özellikle demokratik hukuk devletlerinde standardını daha da güçlendiren, yüksek standartlı bir demokrasi ülkemize kavuşturan değişikleri de muhafaza ederek, bir toplum sözleşmesi yaparak Türkiye Yüzyılı’na başlamamız lazım. Anayasamızda hak arama yollarını artıran çok önemli düzenlemeler yaptık. Bunları uygulamamız lazım. Kamu denetçiliği kurumunu geliştirmemiz lazım. Vatandaşlarımızın idare ile ilgili bir sorunu olduğunda mahkemeye gitmeden kamu denetçisine giderek sorunu çözebilmesi imkanını biz getirdik. Kişisel verilerin korunması, özel hayatın korunması bunlar önemli insan hakları. Bu ülkede bir daha darbe olmasın yargımız, hukukumuz, milli irademizin yanında olsun, hukuk devletinin yanında olsun diye önemli yapısal reformlar yaptık. Anayasa Mahkemesinin yapısı, HSK’nın yapısı, askeri şuranın yapısı. Yeni anayasa için bir sebep bile yeterli. Darbecilerin yazdırdığı bir anayasa ile demokratik hukuk devletinde yolumuza devam etmemiz lazım” ifadelerini kullandı. “Ekonomi yönetimimiz tekrardan tek haneli rakamlara düşürecek” 6 Şubat depremleri ve çevre ülkelerde yaşanan olumsuzlukların Türkiye için ekonomik etkileri olduğunu belirten Adalet Bakanı Tunç, “Ülkemiz 6 Şubat’ta büyük bir deprem yaşadı. Şimdi hızlı bir şekilde şehirleri yeniden inşa etme gayretindeyiz. Bir taraftan yukarımızda Rusya ile Ukrayna savaşı ekonomik anlamda en çok bizi etkiledi. Hemen aşağıda Gazze savaşı bir taraftan Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kurma çabaları onu önlemek için çabamız devam ediyor. Öncesinde pandemi ile geçen kapalı kaldık. Tüm bunlar üst üste geldi. Bu etkenlerle ekonomimiz olumsuz etkilendi bunu kabul etmemiz lazım. Son 5 yıl özellikle ülkemizin dışındaki gelişmelerle de ekonomimizi etkileyen olumsuzluklarla karşılaştık. Enflasyon çift haneli rakamlara çıktı. Ekonomi yönetimimiz tekrardan tek haneli rakamlara düşürecek. Halkımızın alım gücünü yine yükselterek, emeklimizin, işçimizin, memurumuzun enflasyona ezdirmeden yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu. “Ayşenur Ezgi Eygi’nin hakkını koruyacağız” Dünyadaki adaleti ve hakkı savunmaya devam edeceklerini ifade eden Bakan Tunç, 7 Ekim’den günümüze kadar Gazze’de bir soykırım yaşandığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bu soykırımın sonlanması için diplomatik çalışmalara ve insani yardımları sürdürdüklerini ifade eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, uluslararası sistemin oradaki zulmü durdurmaya yetmediğini söyledi. İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince öldürülen Türk vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi’nin hakkını koruyacaklarını ifade eden Bakan Tunç, “Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimiz İsrailli terörist askerlerce şehit edildi. Onun hakkını hukukunu koruyacağız. Hemen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız iç hukuktan kaynaklana n soruşturma yetkisini kullandı ve soruşturma başlattı. Elimizde deliller, görüntüler var. O saldırganların kendi ülkemizde de yargılanması ve uluslararası alanda yakalanması için soruşturmamızı başlattık. Uluslararası hukukta da Ayşenur’un hakkını savunacağız. Uluslararası Ceza Mahkemesine, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine ve Uluslararası Adalet Divanına Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimizin dosyasını tüm delilleriyle beraber ibraz edeceğiz ve sonuna kadar onun haklarını savunacağız. Bir kez daha ailesine, milletimize başsağlığı diliyorum. Yarın inşallah onun cenaze merasiminde olacağız, dualar edeceğiz ve ailesine başsağlığı dileyeceğiz. Temennimiz bir an önce orada akan kanın durdurulması. Türkiye olarak da Uluslararası Adalet Divanına katılma dilekçemizi verdik. Uluslararası Ceza Mahkemesinde de sivil toplum kuruluşlarımız, o teröristlerin, Netanyahu başta olmak üzere bunların yargılanmasıyla ilgili çalışmaları biz Türkiye olarak sonuna kadar takip edeceğiz” dedi.