SAĞLIK - 03 Mayıs 2021 Pazartesi 09:39

Anne adayları artık doğum için Eskişehir Şehir Hastanesini seçiyor

A
A
A
Anne adayları artık doğum için Eskişehir Şehir Hastanesini seçiyor

Eskişehir Şehir Hastanesi, bölgedeki doğumların yüzde 60’ına ev sahipliği yaparken, yeni doğan bebeklere de hastane içerisinde kimliklendirme işlemi yapılmasına imkân sağlıyor.

Eskişehir Şehir Hastanesi, bölgedeki doğumların yüzde 60’ına ev sahipliği yaparken, yeni doğan bebeklere de hastane içerisinde kimliklendirme işlemi yapılmasına imkân sağlıyor.


Eskişehir Şehir Hastanesi sağlık alanındaki yatırımlarıyla vatandaşlara kaliteli hizmet sunmaya devam ediyor. Bölgedeki doğumların yaklaşık yüzde 60’ının yapıldığı şehir hastanesinde, kurulduğu ilk günden beri 12 bin civarı canlı doğum gerçekleştirildi. Korona virüs sürecinde birçok hastanede operasyonlar durma noktasına gelirken, Eskişehir Şehir Hastanesinde gerekli tedbirler alınarak doğumlar sürdürüldü. Ayrıca yeni doğan bebeklere de hastane içerisinde kimliklendirme işlemi yapılmaya başlandı. Pandemi sürecinde yaklaşık 4 bin doğum gerçekleştiğini belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yaşar Bildirici, doğum süreci ve sonrasında yapılması gereken her şeyin hastane içerisinde yer aldığını vurguladı.



“Bu hizmetleri kompakt olarak kesintisiz verebilme potansiyeline sahibiz”


Eskişehir Şehir Hastanesi’nde kadın doğum ve çocuk sağlığı hizmetlerinin kesintisiz olarak sürdürüldüğünü ifade eden Uzm. Dr. Yaşar Bildirici, “Eskişehir Şehir Hastanesi’nde kadın doğum ve çocuk sağlığı hizmeti açısından vurgulamak istediğim temel nokta, bu hizmetleri kompakt olarak kesintisiz verebilme potansiyeline sahibiz. Mesela eşiniz gebe ise hastanenin kadın doğum polikliniğinden başlayıp, gebe okulunda eğitimi tamamlayıp, TDL biriminde doğumunuzu yapıp, daha sonra bebek veya anne ile ilgili sorun yoksa evinize taburcu oluyorsunuz. Eğer bebek tıbbı desteğe ihtiyaç duyuyorsa aynı hastane içerisinde yeni doğan bakım ünitesine giderken, bebek anne sütü almaya devam edecekse annesi de ‘anne oteli’nde konuk ediliyor” şeklinde konuştu.



“Pandemi sürecinde hastanemizde 4 bin civarında doğum gerçekleşti”


Hastanede gerçekleşen doğumlar hakkında bilgi aktaran Başhekim Yaşar Bildirici, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:


“Bölgedeki doğumların yaklaşık yüzde 60’ının bizim hastanemizde gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yaklaşık 12 bin tane canlı doğum gerçekleşti. Bu süreç kesintisiz devam etti. Pandemi sürecinde hastanemizde 4 bin civarında doğum gerçekleşti. Yaklaşık 4 bin anne de misafirhanemizde hizmet aldı. 7 bin bebek ise yeni doğan yoğun bakım ünitesinde yattı ve taburcu oldu.”



“Doğumda başka bir odaya gitmeden aynı yerde devam edebiliyor”


Yeni doğan bebeklere hastane içerisinde kimliklendirme işlemi yapılabildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ayşe Yılmaz Altay, “Kadın doğum kliniğimiz ‘anne ve bebek dostu hastane sertifikası’ almış oldukça başarılı kliniklerin başında geliyor. Hastalarımıza tek kişilik odalarda kendilerinin doğum eylemini gerçekleştirmesini bekleyerek müdahale etmekteyiz. Hasta yatağına bağlı olmadan kendi odasında hareket ediyor. Doğumunda da başka bir odaya gitmeden aynı odada devam edebiliyor. Ayrıca hastanede başlayan yeni bir uygulamayla da kimliklendirme yapılabiliyor” ifadelerini kullandı.



“Misafirhanemizde konaklayan annelere eğitim programı yapılıyor”


Bebekleri yoğun bakımda kalan annelere hastane içerisinde konaklama imkânı sunan “Anne Misafirhanesi” hakkında bilgi veren Anne Misafirhanesi Sorumlu Hemşiresi Banu Çeceli, konaklama süresi boyunca annelere çeşitli eğitimler verildiğini söyledi. Hemşire Çeceli, “Anne misafirhanesi, bebekleri yeni doğan ve yoğun bakımda yatan annelerin sütünün devamlılığını sağlamak amacıyla konakladıkları birimdir. Burada kaldıkları süre boyunca bütün ihtiyaçları karşılanmaktadır. Misafirhanemizde konaklayan annelere eğitim programı yapılıyor. Bu eğitim içerisinde lohusalık, bebek bakımı, anne sütü ve önemi, emzirme eğitimi ve aile planlaması hakkında bilgiler veriliyor” diye konuştu.



“Yataklarımız doğum yatağına çevrilebiliyor”


Eski adıyla doğum odaları olarak bilinen hastane bölümü hakkında bilgiler aktaran TDL Birimi Sorumlu Ebesi Hamiyet Atacan, “TDL’den bahsedecek olursak, Travay-Doğum-Lohusa yani eski adıyla doğum odası. Burada 13 tane TDL odamız var. Yataklarımız doğum yatağına çevrilebiliyor. Aynı oda içerisinde bebek müdahale masamız var. Doğumuna karar verilen gebeler burada yattığı zaman doğum bitene kadar takiplerini yapabiliyoruz. 2 tane sezaryen ameliyathanemiz var. Bunun dışında 4 tane sezaryen sonrası uyandırmada takip ettiğimiz yatağımız var. Pandemi sürecinde hasta sayılarımızda düşme olmadı. Odalarımızdan bir tanesini Covid-19 hastalarına uygun şeklinde hazırladık. Basınç ve sterilizasyonları farklı yapıldı. O oda normal bir hasta için kullanılmadı” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.