POLİTİKA - 12 Mayıs 2022 Perşembe 14:45

Destici’den sığınmacılar ve Demirtaş mektubu değerlendirmesi

A
A
A
Destici’den sığınmacılar ve Demirtaş mektubu değerlendirmesi

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, sığınmacılar konusunda, “Türkiye’de kaos oluşturmak ve çatışma alanı meydana getirmek isteniyor” dedi.

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, sığınmacılar konusunda, “Türkiye’de kaos oluşturmak ve çatışma alanı meydana getirmek isteniyor” dedi. Destici, cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ın yazdığı mektuplar hakkında da "Demirtaş teröristtir, mektubunun bizim için hiçbir kıymeti yoktur" diye konuştu.


Eskişehir’de bulunan Muhsin Yazıcıoğlu Hatıra Ormanı’nda düzenlenen fidan dikimine gelen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, programın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ülkede bulunan göçmen sayısının abartıldığını ve bu konu üzerinden kaos oluşturulmak istendiğini belirten Destici, Suriye’de yapılan yaşam alanlarına da değindi. Yaşam alanları için Türkiye’nin yatırım yapmadığını söyleyen Destici, söylentileri kirli bilgi olarak değerlendirdi.



“Türkiye’de 8-10 milyon sığınmacı varmış gibi göstererek siyasi popülizm yapıyorlar”


Türkiye’de bulunan sığınmacıların sayısının abartılarak siyasi popülizmle birlikte rant sağlanmaya çalışıldığını belirten BBP Genel Başkanı Destici, “Önce Irak’ta sonra Suriye’de yaşanan iç savaşlar ve işgaller neticesinde ülkemizde Suriyeli ağırlıklı bir sığınmacı nüfusu oluştu. İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı net açıklamalarda Türkiye’de 3 milyon 700 bin Suriyeli sığınmacı olduğu ve diğer ülkelerden gelen sığınmacılarla birlikte bu sayının 4 milyona ulaştığı açıklandı. Tabi bazı partilerin genel başkanları da dahil olmak üzere bazı siyasetçilerimiz bu rakımı abartarak, sanki Türkiye’de 8-10 milyon sığınmacı varmış gibi göstererek siyasi popülizm yapıyorlar. Bununla da yetinmeyerek 20-30 sene sonra Türkiye nüfusunun 35 milyonunun sığınmacılardan oluşacağı, demokratik yapının bozulacağı ve Türkiye’nin yaşanamaz bir hale geleceğini gibi gerçek dışı, akıl dışı iddialarda bulunuyorlar. Bunun üzerinden halkın duygularını istismar ederek, halkı galeyana getirerek siyasi rant peşindeler, iktidarı yıpratma peşindeler. Bunlar doğru değil. Bu devlet ve millet meselesidir. Milli bir meseledir. Hepimizin ortak meselesidir. Bunlar üzerinden yapılan siyasi popülizm kabul edilemez. Biz bunları ahlaki ve insani bulmadığımızı daha önceden de net bir şekilde ifade ettik” dedi.



“Türkiye’de kaos oluşturmak ve çatışma alanı meydana getirmek isteniyor”


Türk milliyetçilerinin ırkçı, faşist ve şovenist olmadığını, insana insan olduğu için değer verdiğini belirten Destici, sığınmacılar üzerinden oyunların döndüğünü ifade etti. Karşıt gruplar oluşturarak ülkede kaosun ve çatışma alanlarının meydana gelmesini isteyen siyasetçilerin olduğunu söyleyen Destici, şunları kaydetti:


“Türk Milleti milliyetçidir. Lakin tarihin hiçbir döneminde Türk milliyetçileri ırkçı, faşist, şovenist olmamıştır. Türk milliyetçiliği insan sevgisi üzerine inşa edilmiştir. Hiç kimseyi ırkından, kökeninden, renginden, dilinden, dininden, mezhebinden dolayı da ayırmamıştır. Ülkemize de baktığımız zaman bugün Suriye, Afganistan, Ukrayna ve farklı ülkelerden gelen göçmenler vardır. Bunların hepsini insan olarak görmüştür. Burada en büyük tehdit ve tehlikelerden birisi karşıt grupların oluşturulmasıdır. Türkiye’de kaos oluşturmak ve çatışma alanı meydana getirmek isteniyor. Daha önceki yıllarda farklı ayrımlar yapılarak bu denendi ve başarılı olmadılar. Milletimizin irfanı ve feraseti buna izin vermemiştir. Bugünlerde de sığınmacılar üzerinden böyle bir çatışma alanı oluşturulmak isteniyor. Maalesef ki Türkiye’de bazı siyasi partiler, bazı siyasi parti genel başkanları ve siyasetçileri ile toplum mühendisleri buna çanak tutmaktadır. Bunun üzerinden siyasi rant elde etme peşindeler. Bu tehlikeli bir oyundur. Bu milleti ve ülkeyi ateşe atmaktır. Bu ülkeyi, bu milleti seven herkesin bu ateşten elini uzak tutması gerekir diye düşünüyorum.”



“Suriye’de oluşturulan yaşam alanlarını Türkiye finanse etmiyor”


Özellikle sosyal medyada geniş yer bulan Suriye’de oluşturulacak yaşam alanlarına da değinen Destici, bu projeyi Türkiye’nin finanse etmediğini belirterek, “Çözüm olarak bu sığınmacıların tamamı geldikleri ülkelere geri gönderilmelidir ve gönderileceklerdir. Zaten şu ana kadar 500 bini gönüllü olarak Suriye’ye döndü. Avrupa’ya gidenler, sınır dışı edilenler, başka ülkelere gidenlerle birlikte 1 buçuk milyon civarı sığınmacı farklı sebeplerle Türkiye’den ayrılmıştır. Şimdi de inşallah Suriye’de Türkiye’nin harekât alanlarındaki kontrolünde bulunan ve insanların tehlikesiz şekilde yaşayabileceği bölgelerde yeni yaşam alanları oluşturulmaktadır. Buralar bittiğinde 1 milyondan fazla Suriyeli oraya gönderilecektir. Bu yaşam alanlarının oluşturulmasını da Türkiye’nin değil, dışarıdaki İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin ya da körfez ülkelerin finanse ettiği bilinmektedir. Sanki bu evleri de Türkiye yapıyor, burada millet ekonomik zorluk çekerken Türkiye yeni bir yatırım yapıyor gibi kirli bilgiler dolaştırılıyor. Bu da doğru değildir. Türkiye bu alanın finansmanını değil, buradan gidecek sığınmacıların sağlıklı ve güvenli bir şekilde gitmesi ve orada yaşaması konusunda gayret göstermektedir. Bu da hem insani hem İslami hem ahlaki hem de hukukidir. Türkiye bir korsan devleti değildir. Türkiye Çin, Rusya, Amerika, Avrupa gibi zalim bir devlet değildi. İnsanların boğulmasına, bebeklerin ölmesine göz yumamayız. Ama nihai hedef bu sığınmacıların geldikleri ülkelere güvenli bir şekilde dönmeleridir ve döneceklerdir” açıklamasını yaptı.



“Demirtaş teröristtir, mektubunun bizim için hiçbir kıymeti yoktur”


Terör örgütü üyesi olmaktan tutuklanan ve cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ın yazdığı mektuplar hakkında konuşan Destici, Demirtaş’ın mektuplarını önemsemediklerini belirtti. Destici, Millet İttifakı’nın sözcülüğünü yapan gazetecileri de eleştirdi. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, şu ifadeleri kullandı:


“Açık ve net söylemek istiyorum, Selahattin Demirtaş PKK’lıdır, teröristtir. Terör örgütünün siyasi uzantısı olan partinin eş başkanlığını, adaylığını ve sözde milletvekilliğini yapmıştır. Kardeşi PKK’nın dağ kadrosundadır. Kardeşinden öte kendisi de daha önce açıkça PKK’yı savunmuştur. PKK’nın bir terör örgütü değil kendilerince farklı bir yapılanma olduğunu dile getirmiştir. Kendisi mitinglerde açıkça devletin varlığına kast etmiştir. Devleti bölmekten ve ayrı bir devlet kurmaktan bahsetmiştir. Terörist elebaşının heykelini dikmekten bahsetmiştir. Yetmemiştir 6-7 Ekim olaylarında kendi tabanını kışkırtarak 2’si polis 37 masum insanın ölmesine neden olan katillerin azmettiricisidir. Bize göre bir teröristtir. Terör örgütü mensubudur. Onun mektubunun bizim için hiçbir kıymeti yoktur. Millet ittifakını oluşturan partiler ve onların medyada sözcülüğünü yapan gazeteci, yorumcu, yazar takımı bu mektuba büyük bir kıymet ve önem vermektedirler. Sanki Demirtaş PKK terör örgütünün bir üyesi, partisinin bir eş başkanı değil de barış elçisiymiş gibi birliği amaçlayan, devletin varlığını, ülkenin bütünlüğünü, milletin istiklal ve istikbalini savunan birisiymiş gibi yorum yapıyorlar. Onların da gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Devletin varlığından, ülkenin bütünlüğünden, milletin istiklal ve istikbalinden yana olan hiç kimseyi bu denli savunmamışlardır. Bazı yayın kuruluşlarındaki yorumculara bakıyoruz, hain terör örgütü PKK’nın üyesi olan, PKK’ya terör örgütü demeyen birisini övüyorlar. Milletimizin bu gerçekleri görerek 2023’te değerlendirmesini istiyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.