GÜNDEM - 17 Nisan 2024 Çarşamba 15:56

Eğitim Fakültesi’nden 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü etkinlikleri

A
A
A
Eğitim Fakültesi’nden 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü etkinlikleri

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Otizm Spektrum Bozukluğu Eğitimi Anabilim Dalı tarafından planlanan ve konuşmacı olarak Dr. Alperen Sağdıç’ın yer aldığı ’Otizmli Çocukların Eğitiminde İnsansı Robotlar’ başlıklı seminer, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi E Blok Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.


Seminere başta Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkan Dinç, Özel Eğitim Bölümü Özel Eğitim Öğretmenliği Programı Başkanı Prof. Dr. Yasemin Ergenekon ve Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Otizm Spektrum Bozukluğu Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sezgin Vuran olmak üzere çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katılım gösterdi.



“Otizmli çocuklar insana benzemeyen robotlara daha çok ilgi gösteriyorlar”


Dr. Alperen Sağdıç, Otizm Spektrum Bozukluğu tedavisinde en önemli unsurun eğitim olduğuna değinerek, “Otizmli çocukların eğitiminde yardımcı teknolojilerin kullanımı oldukça artmış durumda. Robotlar, sanal gerçeklik, yapay zekâ gibi teknolojiler otizmli çocuklara karşı ciddi potansiyel taşıyan gelişmeler. Bunlardan biri de robotlar. Günümüzde spesifik olarak otizmli çocuklar için üretilmiş insansı, hayvan tipi ve robotçuk gibi farklı çeşitleri olan ve seri üretime geçmiş robotlar var. Bu konuda yapılmış bir araştırmanın sonucunda görülüyor ki otizmli çocuklar insana benzemeyen robotlara daha çok ilgi gösteriyorlar. Robotlar özel eğitim sınıflarında yardımcı öğretmen olarak, doğrudan öğretmen olarak, etkinlik ortağı olarak, veri almak ve tanımlamak için kullanılabiliyorlar” dedi.



Daha sonra açılmak üzere bir zaman kapsülü bırakıldı


Seminer, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkan Dinç’in Dr. Alperen Sağdıç’a teşekkür belgesini takdim etmesiyle sona erdi. Seminerin ardından Anadolu Üniversitesi tarafından ilki 2016 yılında 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü çerçevesinde başlatılan ’Zaman Kapsülü’ etkinliği Eğitim Fakültesi akademisyenleri ve öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Gelenekselleşen etkinlik çerçevesinde Eğitim Fakültesi E Blok önüne, daha sonra açılmak üzere bir kaide içerisine yerleştirilen zaman kapsülü bırakıldı.



“Etkinliği kampüs dışına da çıkarmayı hedefliyoruz”


Otizmli bireyler hakkında farkındalığın önemini vurgulayan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkan Dinç, etkinlikte yapmış olduğu konuşmasında, “Özel ihtiyaçlı bireyler hakkında farkındalık sahibi olmak ve kabullenmek çok önemli. Umarım yakın zamanda Zaman Kapsülü etkinliğimizi kampüsün dışına ulaştırabiliriz” ifadelerini kullandı.



“Hepimiz otizmin farkında olmak zorundayız”


Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezgin Vuran ise, şunları söyledi:


“Zaman kapsülü aynı zamanda bir sıfır atık projesi. Bir drenaj borusunun üstüne yaptığımız kapak ve tuğlalar ile zaman kapsülünü oluşturduk. Biz zaman kapsülünü kapattığımızda 68 çocuktan 1’i otizmli doğuyor diyorduk, bugün ise her 34 çocuktan 1’i otizmli doğuyor. Hızla artan bir durumla karşı karşıyayız. Hepimiz otizmli bireylerin varlıklarını ve hep var olacaklarını kabul etmeliyiz.”



Öğrenciler kendi yazdıkları mektupları 2027 yılında 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde okuyacak


Konuşmaların ardından Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Özel Eğitim Öğretmenliği Programı birinci sınıf öğrencilerinin yazdığı ’Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler İçin Daha Güzel Bir Dünyayı Nasıl Hayal Ediyorum’ konulu mektuplar zaman kapsülüne yerleştirildi. Zaman kapsülündeki mektuplar, mektupları yazan birinci sınıf öğrencilerinin mezun olacağı tarih olan 2027 yılında, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde açılacak ve öğrenciler kendi yazdıkları mektupları okuyacak.



Eğitim Fakültesi’nden 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü etkinlikleri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla ‘Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı’ kitabının ön tanıtımı yapıldı Antik çağlardan günümüze şifa kaynağı olarak bilinen asırlık tariflerin yer aldığı ’Antik Çağdan Günümüze Muğla Mutfağı’ kitabının ön lansmanı ve tadım etkinliği Muğla’nın Marmaris ilçesinde yapıldı. Muğla Valisi İdris Akbıyık, Muğla’nın antik kentlerinden çıkan kaynaklar ışığında ve köy köy araştırılarak geçmişten günümüze kadar gelen tatların tarifinin aldığı kitabı Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık’a takdim ederek Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a hediye olarak gönderdi. 41 yemek tarifi ve antik dönem bilgilerini içeren 260 sayfalık "Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı" kitabı, Muğla Valiliği koordinesinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin öğretim görevlilerinin, valilik ekiplerinin, arkeologların, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün ve özel iştiraklerin katılımı ile ortaya çıkartıldı. Muğla’nın ülkemizde en çok arkeolojik kazı yapılan iller arasında olduğunu belirten Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Muğla’nın tarihi kültürel zenginliklerinin ortaya çıkarılması için yapılan bilimsel araştırmalarda elde edilen bilgilerle derlenen bu kıymetli eserin meydana getirilmesi ve kadim yemek kültürümüzün yaşatılması için emeği geçenlere teşekkür ederek kitapta yer alan toplamda 23 çeşit yemek, tatlı ve şerbetlerin tadına baktı. Marmaris Yat Limanı’nda bulunan bir restoranda düzenlenen tanıtım ve tadım toplantısına Muğla valisi İdris Akbıyık, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Turhan Kaçar, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Toprak, Muğla Sanayi ve Ticaret Odası (MUTSO) Meclis Başkanı H. Koray Özcan, valilik görevlileri ve kitabın oluşturulmasında görev alanlar katılım sağladı. Kitapta görev alanlar sırası ile yemekler geldikçe hangi dönemden geldiği ve Muğla’nın hangi yörelerinde daha çok yapıldığını anlattı. ‘Gastronomi turizmi adına ses getirecek bir kitap’ Muğla Valisi İdris Akbıyık kitap projesi ile ilgili verdiği demeçte ‘’Proje çok değerli, Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı, Üniversitemizin, Kültür Turizm Müdürlüğümüzün, odalarımızın destekleriyle, Valiliğimiz koordinesinde akademisyenlerimizin çalışmaları ile yazıldı. Malum Muğla özelikle arkeolojik kazılar açısından Türkiye’de en çok kazı yapılan ilimiz. Orada kazıları yöneten hocalarımızın yine içinde olduğu proje ekiplerimizin, değerli akademisyenlerimizin içinde olduğu kolektif bir uzun çalışmanın ürünü Antik çağdan günümüze Muğla mutfağı. Burada şu anda 41 tane tarif var, arkadaşlarla yaptığımız sohbette bu kitabımızın devamı gelecek. Bu kitabımızın çok ses getireceğini umuyoruz. Hem gastronomi turizmi anlamında hem de bizim bu geniş yemek kültürümüzün yaşatılması anlamında bu tarifler hepsi altın değerinde. Ben tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Biz 81 il valiliğine bakanlarımızla özellikle Kültür Turizm Bakanımıza kitabı ulaştıracağız. Türk Mutfağı Haftası’nda birçok etkinlikler yapılıyor. Türk Mutfağı Haftası’nda hem kitabımızın lansmanını yapacağız hem de bir organizasyonla benzer mini programın daha geniş Türkiye medyasının da yine ilgili şeflerin de olacağı bir yerde sunarak birkaç ilçemizde etkinlik yapacağız" dedi. ‘Marmaris balının da kullanıldığı lezzetleri geleceğe taşımaya hazırız’ Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya ‘’Bu akşam hem Muğla’mızı hem Marmarisimizi bir kez daha ağız tadıyla tanıma imkanımız oldu. Biz bu akşam Muğla Valiliğimizin uhdesinde ve liderliğinde Ticaret Odamız, Üniversitemiz, Kültür Turizm İl Müdürlüğümüz ve sektörün duayen firmalarıyla beraber bu kitabı bir araya getirdik, hayata kavuşturduk ve antik çağdan günümüze Muğla mutfağını tanıtma ve tanıma imkanına kavuşmuş olduk. Aynı zamanda bu kitabın bir özelliği de esin kaynağı kazılarımızın devam ettiği antik yerleşim yerinde bulunan eserlere, ürünlere dayanıyor. Dolayısıyla burada tamamıyla gerçek yatıyor. Burada insanlık tarihinin bir özeti var ve biz de bu aldığımız mirası gelecek yıllara taşımak adına Marmaris’i de lezzetlerini, balı başta olmak üzere katmak kaydıyla geleceğe taşımaya hazırız’’ sözlerini kullandı. ‘Gastronomi turizminde bir ilke imza atıldı’ Kitap projesinin koordinatörü Muğla Valiliği Proje Ofisi’nde görevli Doçent Doktor Buket Ballıel Ünal kitap ile ilgili ‘’Antik Çağdan Günümüze Muğla Mutfağı kitabının oluşturulmasında proje koordinatörü olarak görev yaptım. Kitabımız 260 sayfadan oluşup 41 tariften oluşmakta. Kitabımızın en önemli özelliği güçlü bir ekiple ve iyi paydaşlarla güzel Muğla’mızın tüm paydaşlarıyla birlikte hazırlanmış olması. Ekibimizin güçlü olması ve birçok kurumun yer alması, Muğla’daki tüm kazı başkanlarının içerisinde olması kitabımızın kaynağının ve temelinin, içeriğinin, literatürünün güçlü olduğunu bir göstergesi. Bu bağlamda biz Muğla Gastronomisi ile birlikte ekibimizle gastronomi turizminde bir ilke imza atıyoruz ve bu projemizin kitabımızın genişletilmiş baskılarıyla ve yapacağımız birçok projeyle Muğla adına ve ülkemiz adına çok daha iyi işler yapacağımıza inanıyoruz’’ dedi. ‘Bu kitap projesi bölgede istihdam oluşturmak adına önem taşıyor’ Kitabın oluşturulma sürecinde özel paydaş olarak dahil olan ve yazar ve editör olarak görev alan girişimci Ece Baysal ‘Biz özel sektörde özellikle bölgemizin gastronominin gelişmesi için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Burada hem eser oluşturma anlamında hem ürünler geliştirme anlamında çalışmalarımız olduğu için projede de sağ olsunlar valilik ve proje koordinatörümüz özel sektörden bize yer verdiler. Bu anlamda projemizin hem görsel çalışmaları hem yazarlık ve editörlük kısımlarında projeye katkı verdim. Bu projenin önemini vurgulamak gerekirse bölgemizin gastronomi turizminde özellikle zengin arkeoloji kültürü ve mutfak kültürünün bütünleşip ülkemizdeki misafirlere ve yabancı misafirlere tanıtılması açısından çok önemli. Ayrıca bu eser bizim yürüttüğümüz bir projenin başlangıcını da oluşturuyor. Bu anlamda bu eserle ortaya çıkan tariflerin ve ürünlerin ilerleyen dönemde sürdürülebilir şekilde üretilmesi ve bu anlamda istihdam oluşturulup bölgenin ürünlerinin markalaşması sağlamak açısından da bir ilk adımını atmış olduk. Bu şekilde bölgemizdeki gastronomi turizminin de ayaklanmasına katkı sağlayacak’’ şeklinde konuştu. ‘Kazılardan çıkan envarterler kitaba ışık tuttu’ Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Arkeolog Alper Gölbaş ‘’Muğla, Türkiye’de en fazla arkeolojik kazı yapılan il konumunda. Şu anda burada kazı yapan çok değerli hocalarımız var. Hocalarımızın her birine valilik kanalıyla yazı yazarak ellerinde bulunan Antik Çağ’dan günümüze Muğla mutfak kültürüyle ilgili bilgi ve belgeleri bize ulaştırmaları istedik. Hocalarımızdan gelen dönüşler ışığında hem arkeolojik kazı alanlarında bulunmuş olan eski ürünleri, hem bunları pişirmede kullandıkları çanak çömlek vesaire gibi ürünleri topladık. Bunun dışında da antik çağ yazarlarının yazdığı tarifler var. Hem Roma döneminden, hem Antik Yunan’dan hem daha yakın dönemlerden bunlara ulaşmayı başardık. Ulaşabildikleri bize ulaştık, öyle ifade edeyim. Ve şu anda da 41 tane tarifi toplamda kitabımızda herkese ulaştırmaya çalışıyoruz’’ şeklinde konuşarak kitapta Karya kültüründen, Likya kültüründen, Roma döneminden, Helenistik dönemden. Bunun dışında Bizans döneminden ve Osmanlı döneminden yemeklerin olduğunu belirtti. ‘Bu kitap daha ilk etap ‘ Kitabın gastronomi araştırmalarını yapan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ortaca Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı’nda öğretim elemanı Selma Atabey ‘Tarihe baktığımız zaman gastronominin günümüze gelene kadar nasıl bir değişim geçirmiş, bugüne kadar neler yaşanmış ve bugüne nasıl ulaşmışlar araştırmaya çalıştık. Bulunduğumuz coğrafya tarihi anlamda da göçleri ile de coğrafi şartlarıyla da oldukça zengin bir bölge, bir coğrafya. Antik dönemden günümüze gelene kadar geçirmiş olduğu bu bölgede yaşamış olan medeniyetlerin bizlere kazandırmış olduğu yiyecek içecekleri de bu kitabımıza dahil etmek istedik. Tabi ki çok zengin bir mutfağımız var bunlarla sınırlı değil ama ilk etap olarak düşünürsek bugün için kırk bir çeşit yemeğimizi özellikle kitabımızda yer verdik. Bundaki temel kriterimiz de şu oldu seçimi yaparken o günden bugüne kadar ne kadar değişmiş? Değişmeyen tariflerimiz var mı? Ve bu tariflerin bugüne gelişinde eğer değişmiş ise ne şekilde bir değişim geçirmiş de vurgulamaya çalıştığımız bir araştırma oldu. ‘’ diyerek kitabın devamının geleceğini belirtti. Yapılan tadımda antik çağlardan ve geleneksel olan Muğla’nın tüm ilçe ve köylerinden araştırılarak yapılan yemeklerden : Başlangıç: Kereviz ve kişniş ile harmanlanmış Milas Zeytinyağı soslu Gaba Hamurlu Ula Sarımsağı ile hazırlanmış Moreteum Defrutun sosu ile hazırlanmış Karacasöğüt Domatesi Dalyan Narı ile hazırlanmış Nardenk soslu salata Midye Pilaki Gökova Buğdayı ile hazırlanmış Teganitai Kaunos Tuzu ile hazırlanmış Botarga Köyceğiz Sığlası ile hazırlanmış yoğurtlama Sala Cattabia Turgut Yer fıstığı ve Datça Bademi ile hazırlanmış Omlet Ana Yemek: Marmaris Çam Balı ile hazırlanmış Ballı Mantar Muğla Çam Balı ile hazırlanmış Ballı Karides Köyceğiz Çıntarı ile hazırlanmış Eğşileme Çıntar Dalyan Tuzu ve Balığı ile hazırlanmış Kişniş Kaplı Balık Yöresel Peynir ve Milas Zeytinyağlı Çipura Ortaca Limonu ile hazırlanmış Eğşileme Balık Tatlı: Gökova Susamı ve Marmaris Çam Balı ile hazırlanmış Gıyam Kavaklıdere Cevizi ile hazırlanmış Nar Lokumu Datça Bademi ile hazırlanmış İncir Uyutma Gökova Susamı ile hazırlanmış Globi İçecekler: Dalyan Narı ile hazırlanmış Nar Şerbeti Fethiye Üzümü ile hazırlanmış Üzüm Şerbeti Muğla Çam Balı ile hazırlanmış Sirkencübin servis edildi.
İstanbul Assan Panel İngiltere’de yeni üretim tesisi kuruyor Kibar Holding çatısı altında faaliyet gösteren Assan Panel, global marka olma stratejisi kapsamında yurtdışı yatırımlarına bir yenisini ekliyor. Şirket, İngiltere Suffolk bölgesinde yer alan ’Freeport East’ serbest ticaret bölgesinde yeni bir üretim tesisi kurma planlarını açıkladı. Toplam 45 milyon sterlin yatırımla kurulacak tesisin 2025 yılı ortalarında tamamlanması planlanıyor. Sandviç panel sektörünün küresel ölçekteki üreticilerinden Assan Panel, globalleşme yolculuğuna ivme kazandırıyor. İlk yurtdışı yatırımını 2012’de Ürdün’de, ikinci stratejik yurtdışı hamlesini 2021 yılında Azerbaycan’da gerçekleştiren şirket, Avrupa’daki varlığını güçlendirmeye hazırlanıyor. Ortadoğu ve Kafkaslar’daki pazar payıyla her yıl ihracatta önemli başarılara imza atan şirket, İngiltere Suffolk bölgesindeki ’Freeport East’ serbest ticaret bölgesinde 45 milyon sterlin yatırımla yeni bir üretim tesisi kurmak için çalışmalara başladı. Geçtiğimiz yıl İngiltere ve Macaristan’da ofislerini devreye alan şirket, 2025 sonbahar aylarında tamamlanması planlanan tesiste üreteceği yüksek teknolojili ürünlerini İngiltere başta olmak üzere Avrupa pazarına daha hızlı ve kolay şekilde ulaştıracak. “Globalleşme yolculuğumuzda emin adımlarla ilerliyoruz" Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, yarım asrı aşkın süredir Türkiye sanayisinin öncü toplulukları arasında yer alan Kibar Holding’in bugün dünyanın beş kıtasında, 100’ü aşkın ülkeyle ticari ilişkileri bulunduğunu vurguladı. Kayabaşı, “Hızlı bir başlangıç yaptığımız 2024 yılını, Topluluk şirketlerimizden Assan Panel’in globalleşme yolculuğu kapsamında attığımız stratejik bir yatırımla devam ettiriyor, globalleşme yolculuğumuzu kararlılıkla sürdürüyoruz. Topluluk şirketlerimizden Assan Panel için devreye aldığımız yeni yatırım hamlesiyle, şirketimizin Avrupa pazarındaki varlığını daha da güçlendirmeyi amaçlıyoruz. 85 ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla Grubumuzun ihracat başarısına önemli katkı sunan şirketimizin başta İngiltere olmak üzere Avrupa sandviç panel pazarında önemli konuma geleceğine inancım tam" diye konuştu. Kayabaşı, "Önümüzdeki dönemde derinleşmek istediğimiz pek çok pazar var. Yeni yatırımlarımızla bu hedefimize kısa zamanda ulaşarak ülkemizin adını yurtdışında daha fazla duyuracağız" dedi. "Geniş ürün gamımızla İngiltere pazarında hızla büyüyeceğiz" Assan Panel Genel Müdürü İhsan Tolga Akar da yeni yatırımlarına ilişkin yaptığı açıklamada, "Yurt dışı yatırımlarımıza bir yenisi daha eklemenin mutluluğu ve gururu içerisindeyiz. Ürdün tesislerimiz sektörde bugün Ortadoğu’nun en önemli üretim merkezi, her yıl Ürdün’ün ihracat lideri sanayi şirketleri arasında en üst sıralarda yer alıyor. 2021’de yatırım yaptığımız Azerbaycan tesisimizde planlarımızı birbiri ardına başarılı şekilde devreye aldık. Sandviç panel, sera polikarbonat ve kompozit panel ürünlerinde gerek lokal gerekse bölgesel ihracat pazarlarında öncelikli tercih edilen üretici konumuna geldik” diye konuştu. Akar, geçtiğimiz yıl ofis açtıkları İngiltere’de gerçekleştirecekleri yeni tesis yatırımıyla, 34 yıllık tecrübelerini İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerine aktaracaklarını, inovatif, öncü, sürdürülebilir, enerji verimliliği yüksek ürünlerle Avrupa pazarında sektörde fark oluşturmayı amaçladıklarını kaydetti. Akar, "Şirketimizin kendi Ar-Ge laboratuvarlarında geliştirdiği SmartCore teknolojisi, sektöründe en iyi yalıtım oranını sunuyor, ayrıca Avrupa Birliği’nin başta sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm süreçleri gibi başlıklarda 2025’te devreye girecek yönetmeliklerini şimdiden karşılıyor. Assan Panel olarak yangın dayanımı gibi önemli konularda mevcut tüm regülasyonlara uyumlu ürünler üretiyor ve bu konularda müşterilerimizi bilgilendiriyoruz. Ürünlerimizin sertifikalandırılmış kalitesi ve yüksek performansıyla Avrupa pazarından kısa zamanda güçlü bir pay alacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Sakarya Birçok badire atlatan Osmanlı’nın 508 yıllık camisi, tarihe tanıklık ediyor Sakarya’da Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vezir-i azamı Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan cami, 508 yılı aşkın süredir varlığını sürdürerek tarihe tanıklık ediyor. Taraklı ilçesinde Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vezir-i azamı Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan cami, 508 yıldır ilk günkü gibi ayakta duruyor. Kubbesinin kurşunla kaplanması ve taş bloklar arasındaki bağlantıya demir yerine kurşun dökülmesi sebebiyle halk arasında "Kurşunlu Cami" olarak bilinen Yunus Paşa Cami, yerli ve yabancı turistler tarafından ilgi görüyor. Birçok deprem görmesine rağmen sağlamlığını koruyan camii, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek yeniden ibadete açılmayı bekliyor. “Taraklılar bu camiye "Kurşunlu Cami" de derler” 508 yıldan beri tarihe tanıklık eden camii tarihi hakkında bilgi veren Alaattin Yılmaz, içeresinde bulunan hat sanatlarının Taraklı ilçesinde doğan ve eserleriyle iz bırakan Hattat Hafız Saim Özel tarafından yazıldığını belirtti. Caminin halk arasında "Kurşunlu Cami" olarak bilindiğini ifade eden Yılmaz, “Yunus Paşa Camii’nin kubbesi ve taş bloklardaki demir bağlantılarının arasına kurşun döküldüğü için Taraklılar bu camiye "Kurşunlu Cami" de derler. Cami Yunus Paşa tarafından 1516-1517 yılları arasında yaptırılmış. 2022 yılının sonunda restorasyon çalışması için cami teslim edildi, 2023 yılının sonunda bitecekti ama 2024 sarktı” dedi. “Burada namaz kılmak insana daha başka duygular yaşatıyor” Caminin çevresi ve içinden bahseden Yılmaz, “Camimizin içinde ilçenin değerlerinden olan Hattat Hafız Saim Özel’in yazıları var, burada namaz kılmak insana daha başka duygular yaşatıyor. Caminin farklı bir bölgesinde hamam var, burası 24 saat yandığı zaman çıkan buharla bu caminin ısınması sağlanıyormuş. Ayrıca caminin bahçesinde de 300 yıllık mezarlarda mevcut bunlarda Taraklı’nın, yurdumuzun tapusu niteliğindedir” diye konuştu.
Sakarya Birçok badire atlatan Osmanlı’nın 508 yıllık camisi, tarihe tanıklık ediyor Sakarya’da Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vezir-i azamı Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan cami, 508 yılı aşkın süredir varlığını sürdürerek tarihe tanıklık ediyor. Taraklı ilçesinde Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in vezir-i azamı Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan cami, 508 yıldır ilk günkü gibi ayakta duruyor. Kubbesinin kurşunla kaplanması ve taş bloklar arasındaki bağlantıya demir yerine kurşun dökülmesi sebebiyle halk arasında "Kurşunlu Cami" olarak bilinen Yunus Paşa Cami, yerli ve yabancı turistler tarafından ilgi görüyor. Birçok deprem görmesine rağmen sağlamlığını koruyan camii, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek yeniden ibadete açılmayı bekliyor. “Taraklılar bu camiye "Kurşunlu Cami" de derler” 508 yıldan beri tarihe tanıklık eden camii tarihi hakkında bilgi veren Alaattin Yılmaz, içeresinde bulunan hat sanatlarının Taraklı ilçesinde doğan ve eserleriyle iz bırakan Hattat Hafız Saim Özel tarafından yazıldığını belirtti. Caminin halk arasında "Kurşunlu Cami" olarak bilindiğini ifade eden Yılmaz, “Yunus Paşa Camii’nin kubbesi ve taş bloklardaki demir bağlantılarının arasına kurşun döküldüğü için Taraklılar bu camiye "Kurşunlu Cami" de derler. Cami Yunus Paşa tarafından 1516-1517 yılları arasında yaptırılmış. 2022 yılının sonunda restorasyon çalışması için cami teslim edildi, 2023 yılının sonunda bitecekti ama 2024 sarktı” dedi. “Burada namaz kılmak insana daha başka duygular yaşatıyor” Caminin çevresi ve içinden bahseden Yılmaz, “Camimizin içinde ilçenin değerlerinden olan Hattat Hafız Saim Özel’in yazılar var, burada namaz kılmak insana daha başka duygular yaşatıyor. Caminin farklı bir bölgesinde hamam var, burası 24 saat yandığı zaman çıkan buharla bu caminin ısınması sağlanıyormuş. Ayrıca caminin bahçesinde de 300 yıllık mezarlarda mevcut bunlarda Taraklı’nın, yurdumuzun tapusu niteliğindedir” diye konuştu.
Samsun ‘Ağrılardan eklem enjeksiyonu ile kurtulmak mümkün’ Fizik tedavi branşında lokal enjeksiyonların eklem içine, eklem yanına, kaslardaki tetik noktalara, tendonlara, omurgaya, bağlara yapılabildiğini ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzm. Dr. Fırat Altay, “Eklem enjeksiyonunun temel hedefi, ağrıyı azaltmak ve eklem hareket kabiliyetini artırmaktır” dedi. Liv Hospital Samsun’dan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Fırat Altay, eklem enjeksiyonları hakkında açıklamalarda bulundu. Eklem enjeksiyonlarının vücuttaki hangi alanlara uygulanabileceğini anlatan Uzm. Dr. Altay, “Fizik tedavi branşında lokal enjeksiyonlar eklem içine, eklem yanına, kaslardaki tetik noktalara, tendonlara, omurgaya, bağlara yapılabilmektedir. Eklem enjeksiyonunun temel hedefi ağrıyı azaltmak ve eklem hareket kabiliyetini artırmaktır. Bunu ekleme uyguladığımız maddeye göre eklemdeki iltihabı ödemi azaltarak ya da kıkırdak dokuda güçlendirme süreci başlatarak sağlayabiliriz. Bu enjeksiyonlarda kortizon, lokal anestezik, hyaluronik asit, kolajen, PRP (trombositten zengin plazma), CGF, ozon, yağ dokusundan elde edilen kök hücre, eklem dolgusu (poliakrilamid hidrojel) tercih edilmektedir. Bazen ise sadece kuru iğneleme bile tedavi sağlayabilir” diye konuştu. “Enjeksiyon çeşitleri” Uzm. Dr. Fırat Altay, eklem enjeksiyon çeşitlerini şu şekilde sıraladı: “Kortikosteroidler: Eklem içi enjeksiyonunda sık kullanılan ilaçtır. Eklem kireçlenmelerinde ya da gut ve romatoid artrit gibi romatizmal hastalıkların tedavisinde sıklıkla kullanılır. Hyaluronik asit: Eklemi kayganlaştıran sinovyal sıvılarda bulunan doğal olarak oluşan bir maddedir. Kireçlenme hastalarında bu madde azalarak yok olabilir. Eklem içi sıvısının yok olması, eklemlerde büyük hasara sebep olabilir. Hyaluronik asit eklemlerde kayganlığı artırmak, ağrıyı azaltmak ve eklemdeki hareket aralığını iyileştirmek için kullanılmaktadır. Lokal anestezikler: Bazen ağrı kesici şekli olarak eklem içi enjeksiyonlar ile birlikte verilmektedir. Etkisi sınırlıdır. Trombosit zengin plazma: PRP hastanın kendi kanından elde edilmektedir. Uygulama, kanın plazma olarak bilinen sıvı kısmını içerir. Eklem içi PRP enjeksiyonu doku tamiratı başlatarak ağrıyı azaltır ve fiziksel işlevi artırmaktadır. Kök hücre: Hastanın kemik iliği ya da yağ dokusu içerisindeki kök hücreler steril şartlarda filtreleme ve ayrıştırma işlemi ile elde edilir. Hastalar lokal ya da genel anestezinin etkileri geçtikten sonra genel durumları iyi ise aynı gün taburcu edilir. İşlem sonrası hastaların günlük işlerini yapmasında sakınca yoktur. Eklem dolgusu: Diz kireçlenmesinin tedavisinde kullanılan eklem içi poliakrilamid hidrojel enjeksiyonudur. Eklem boşluğuna enjekte edildiğinde sinovyal sıvı içindeki viskoziteyi geri kazandırarak eklemin kayganlığını ve tamponlamasını iyileştirir. Eklem kapsülünün sinovyumuna entegre olarak tampon benzeri bir etki oluşturur.” “Kızarık ve hafif şişme gibi geçici reaksiyonlar görülebilir” Eklem içi enjeksiyonların yan etkilerinden de bahseden Uzm. Dr. Altay, “Birçok hasta enjeksiyonu takiben geçici bir dolgunluk hissi algılayabilir. Enjeksiyon sonrası eklem içi enfeksiyon ve sistemik alerjik reaksiyon çok nadir olmakla beraber görülebilir. Yine bazı hastalarda eklemde kızarık ve hafif şişme gibi geçici reaksiyonlar olabilmektedir” ifadelerini kullandı.