GENEL - 07 Ağustos 2020 Cuma 11:50

Eskişehir’de 7 gün 24 saat canlı Kur’an-ı Kerim okunmaya başlandı

A
A
A
Eskişehir’de 7 gün 24 saat canlı Kur’an-ı Kerim okunmaya başlandı

Eskişehir’in ilk defa bazı cami ve Kur’an kurslarında 7 gün 24 saat canlı Kur’an-ı Kerim okuma uygulaması başlatıldı.

Eskişehir’in ilk defa bazı cami ve Kur’an kurslarında 7 gün 24 saat canlı Kur’an-ı Kerim okuma uygulaması başlatıldı..


İzmir’den Eskişehir’e atanan Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız’ın talimatıyla seçilen cami ve Kur’an kursunda her gün bir Hatim-ı Şerif yapılırken, Türkiye’de çok az camide uygulanan bu faaliyetin yıllarca devam etmesi planlanıyor. Ülke genelinde çok az bulunan camilerde uygulanan canlı Kur’an-ı Kerim okunması Eskişehir için bir ilk oldu. İl Müftülüğünün önderliğinde yürütülen bu uygulama kapsamında, merkez Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerinde bulunan 2 cami ve 2 Kur’an kursunda gece gündüzün her dakikasında bu okumalara devam ediliyor. Okumalar, Eskişehir’in tarihi camisi Alâeddin Camii’nde 06.00-13.00, Tepebaşı Camisi’nde 13.00-19.00, Tepebaşı Çamlıca mahallesindeki Sahibül Vefa Kız Kur’an kursunda 19.00-01.00 ve Gökmeyan’da bulunan Ziya Paşa Erkek Kur’an Kursunda ise 01.00-06.00 saatleri arasında yapılıyor. Kur’an-ı Kerimi hafız olan imam hatipler ile hafızlık eğitimi alan öğrenciler ile öğretmenleri okuyor. Dinlemek için gelen vatandaşları da açık bu canlı Kur’an-ı Kerim okunması kapsamında tüm gruplar birlikte günde bir Hatim-ı Şerif gerçekleştiriyor.



“Eskişehir için her gün bir Hatim-ı Şerif yapılıyor”


Konu ile ilgili konuşan Eskişehir İl Müftü Vekili İbrahim Çayır, Eskişehir’de ilk olarak başlatılan bu uygulamadan çok mutlu olduğunu belirterek, uygulama hakkında bilgi verdi. Müftü Çayır, “İzmir’den Eskişehir’e atandıktan sonra muhterem valimizin direktifi ile bu program başladı. Her gün bir Hatim-ı Şerif oluyor” diye konuştu.



Vatandaşları açık


“Başlatılan canlı Kur’an-ı Kerim okuma uygulamasına kimler görev aldı?” sorusuna yanıt veren Müftü Çayır, dinlemek isteyen vatandaşlar camilere gelerek dinleyebileceği de belirti. Müftü İbrahim Çayır, “Okuyanlar cami görevlilerimizden oluşuyor. Hafız olanlar da var. Ekip, Kur’an-ı Kerim kıraati düzgün olanlardan oluşuyor. Kur’an kursuna da hafızlığa çalışan hem kız Kur’an kursunda hem erkek Kur’an kursunda hafızlığa çalışan öğrencilerimiz, öğrencilerimizi yetiştiren hoca hanım kardeşlerimiz, erkek Kur’an kursunda hafız hocalarımız tarafından tilavet olunuyor. Vatandaşları açık, herkes gelip dinleyebilir, Kur’an-ı Kerim’den açarak takip edebilir. Hafız olan kardeşlerimiz takip edebilir, bütün cemaate camilerimiz açık” şeklinde konuştu.


Canlı Kur’an-ı Kerim okumasının devam edilmesi hakkında da konuşan Müftü Çayır, “Şu tarihe kadar devam edecek diye bir husus yok, önü açık. İkinci bir talimat e kadar devam edecek. İnşallah, ila nihaye devam eder” dedi.



Görevliler heyecanlı


Eskişehir’de bir ilk olarak başlatılan uygulama kapsamında Kur’an-ı Kerimin okunduğu camilerin görevlileri de karardan çok memnun oldu. Tarihi Alâeddin Camii’nin müezzini olan Çetin Dinç, böyle hayırlı bir uygulamanın içinde yer aldığı için kendilerinin hem heyecanlı hem de şanslı olduğu belirtti. Müezzin Dinç, “Bizim camimizde sabah 6’dan öğlen 1’e kadar uygulama olarak 6 tane hoca arkadaş gelip bu saatlerde Kur’an-ı Kerim okuyorlar. Türkiye’de başka illerde böyle bir uygulama var mı? Bilemiyorum. Fakat Topkapı’da bildiğimiz kadarıyla Hırka-i Şerif Camii’nde bu şekilde bir Hatim-ı Şerif uygulaması var. Bununla birlikte Eskişehir’imizde de böyle bir Hatim-ı Şerif başlangıcı gayet güzel oldu. Tabii ki biz de memnunuz bu caminin görevlisi olarak. Bu Hatim-ı Şerif programında görev almaktan gayet mutluyuz. Cenab-ı Hak ecrini daim eylesin. Bütün hocalarımızdan da Allah razı olsun. Geliyorlar, okuyorlar hepsine teşekkür ediyoruz. Bu konuda, Hatim-ı Şerif başlatan sayın valimize ayrıca teşekkür ediyoruz” diye kayıt etti.



“Böyle bir ibadet bizim için kaçınılmazdır”


Seçilen camilere gelerek Kur’an-ı Kerim okuyan hocalardan biri olan Osmangazi Mahallesi Yeraltı Camisi imamı hafız Aşır Gökçe, 42 yıldır yaptığı imamlık görevi sürecinde ilk kez gelen bu fırsatın kendileri için büyük önem taşıdığı ifade etti. Aşır Gökçe konuşmasına şöyle devam etti:


“Günde zannediyorum 5 arkadaş olmak üzere bir buçuk cüz, yani her arkadaş 30 sayfa Kur’an-ı Kerim okuyor. İnşallah Hatim-i Şerifi sonuna kadar tamamlamaya gayret edeceğiz. Tabii ki Kur’anı Kerim okumak önemli bir ibadettir. Efendimiz aleyhisselam ‘Kur’an-ı Kerimi bol okuyunuz’ buyuruyor. ‘Her kim ki Kur’an-ı Kerim okursa onu kıyamet günü şefaat edecektir’ müjdesini vermektedir. Bu uygulama sayın valimizin Eskişehir’e gelmesi ile birlikte 1 Ağustos’tan itibaren başladı. Eskişehir din görevlileri olarak Hatim-i Şerif okumamız için bizi görevlendirdi. İnşallah, ümit ediyoruz ki uzun süre bu okunmaya devam eder. Bu şehrimiz için önemli bir husustur. Arkadaşlar Kur’an-ı Kerim okuyarak Allah’u Teâla’yı bu manada zikrederek, dua ediyor. Onlar şehrimizin her türlü sıkıntılarından kurtulması, ülkemizin, milletimizin, devletimizin sıkıntılardan kurtulması için o Hatim-ı Şeriflerle önemli dua ediyorlar. Dolayısıyla bu uygulamadan biz görevliler olarak, şehrimiz olarak çok mutluyuz, elhamdülillah. Öyle bir ibadet bizim için kaçınılmazdır. Şahsen ben çok memnunum. Böyle bir görev verildiği için çok mutluyum. Biz severek Kur’an-ı Kerim okumaya, Hatim-ı Şerif-ı Şerif okumaya bu camiye geliyoruz. İnşallah, rabbim bu ibadetimizi, bu gayretlerimizi katında kabul ve makbul eyler. Bu işi organize eden sayın valimiz olmak üzere, sayın müftülerimiz ve diğer herkese teşekkür ediyoruz. Çok güzel bir uygulama oldu.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yaşına uygun ve kurallı televizyon izlemeyen çocuklar, olaylar arasında ilişki kuramayabilir Yaşına uygun ve kurallı bir şekilde televizyon izlemenin çocukta öykü şeması geliştirmeye katkıda bulunduğunu belirten Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, öykü şeması geliştirmeyen çocuğun karmaşık şeyleri anlama şansını yitirdiğini, olaylar arasında ilişki kuramadığını söyledi. Çocuğun zarar görmeyecek şekilde teknoloji kullanmayı öğrenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelen, çizgi filmlerin çocukla izlenerek algısal bakış açısını değiştirmek gerektiğini vurguladı. İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, 22-28 Nisan TV İzlememe haftası vesilesiyle yaptığı açıklamada televizyonun çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Çocuklara koltuk patatesi deniliyordu Kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun günlük yaşama dahil olmasından itibaren özellikle çocuklar üzerindeki etkilerinin de incelendiğini belirten Prof. Dr. Çelen, kıta Avrupası’nda televizyonun yavaş yavaş evlere girmesinin İkinci Dünya Savaşı sonrası olduğunu söyledi. Savaş sonrası televizyonun evlere girmeye başladığı zaman bu konuda çalışma yapanlar olduğunu belirten Prof. Dr. Çelen, “O dönemde araştırma yapanlar ‘Çocukları televizyon karşısına oturttuklarında televizyondan gelen bütün mesajları çocuklar içselleştiriyor’ diye düşündüler. Hatta o dönemde televizyondan gelen tüm mesajları içselleştirdikleri için çocuklara coach potatoes yani koltuk patatesi ya da zombi adını vermişler” açıklaması yaptı. Çocuklar seçme gücüne sahip Bu alandaki çalışmaların 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Bu çalışmalarda ise çocukların zombi ya da coach potatoes yani koltuk patatesi olmadığı, çocukların bilişsel yapılarının yetişkinlerden belki farklı ama çocukların da neyi seyredebileceklerini seçebilecek güçte olduklarını söylüyorlar. Yani çocuk kendisine aşina olan şeyleri, animasyonları, cıngılları, reklamları ve kadın seslerini tercih ederek seyrediyor. Erkek seslerini tercih etmiyorlar” dedi. 1970’lerden itibaren farklı görüşlerin öne çıktığını, bu görüşlere göre çocukların seçici olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Çelen, “Çocukların anlamadığı, senaryosu oldukça karmaşık bir dizi ilgilerini çekmiyor. Çalışmalarda aslında çocuğun seçici olduğu vurgulanıyor” diye konuştu. Öykü şemaları gelişmezse ilişki kuramıyor Yaşına uygun şekilde televizyon izlemenin çocukta öykü şeması geliştirmeye katkıda bulunduğunu belirten kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Diyelim ki o evde televizyon seyredilmiyor. Bizim büyürken bazı vakaların nasıl örüntülendiğini görmemiz gerekiyor. Mesela hırsız-polis ne demek, şiddet ne demek, ne zaman şiddet ortaya çıkar? Şiddet çizgi filmlerde de var. Bu senaryoları çocuk izlemez ise gelecekte kavramlar arasında ilişki kuramıyor. Eve televizyonun geç geldiğini düşünelim: Çocuk 6-7 yaşından sonra televizyon izlediğinde bu öykü şemaları geçmişte geliştirmediği için karmaşık şeyleri anlama şansını yitiriyor yani bakıyor ama anlamıyor. İlişki kuramıyor” dedi. Çizgi filmlerde de şiddet var Çizgi filmlerin çocukla beraber izlenerek algısal bakış açısını değiştirmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelen, “Tom ve Jerry çok masum bir çizgi film gibi. Tweety de çok masum görünüyor ama orada da şiddet var. Tom’un kuyruğu kesiliyor, köpeğe balyozla vuruluyor. Çocukla yan yana oturmak lazım. Çocuk kahkahalar atıyor. ‘Peki senin kuyruğun olsaydı ve senin kuyruğun kesilseydi ya da senin parmağın kesilseydi ister miydin?’ şeklinde sorular sorulmalı. Çocuk ‘istemem’ diyecek. ‘Bize komik geliyor ama güzel bir şey değil’ denilmesi gerekiyor. Böylece algısal bakış açısını değiştiriyorsun” şeklinde konuştu. Yasak yerine açıklama yapılmalı Televizyonda uygun içeriklerin belirli sürelerde izletilebileceğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Evde saatlerce sabahtan akşama kadar televizyonun açık olduğu zamanlarda ebeveynlerin çocuğun seyredip seyredemeyeceği şeyleri kontrol etmesi mümkün değil. Yasak her zaman caziptir. Çocuk neden bunu yasakladılar diye kenardan bakıyor. Çocuğa her şeyi seyretmemesi gerektiğini açıklamamız gerekiyor” dedi. Çocuğun teknoloji kullanımı konusunda deneyim kazanması önemli Çocuğun mutlaka takip edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çelen, “Anne babaların örnek olması, kural koyması ve seçici olması gerekiyor. Çocuk ne oynuyor, hangi televizyon programını izliyor, takip ediyor, bunun bilinmesi lazım. Bazen geri bildirim vermek için çocukla beraber oturmaları gerekiyor. Anne ya da bakım veren tutumu önemli. Teknolojiden de uzak kalamayız. Çocuğun zarar görmeyecek şekilde teknoloji kullanmayı bilmesi gerekiyor. Çocuğun teknoloji kullanımı konusunda bir deneyimi olması da gerekiyor. Neyi ne kadar kullanması gerektiğini kurallarıyla öğrenmesi lazım” şeklinde konuştu.
Muğla Marmaris’te bir kadını bıçaklayarak öldüren şahıs tutuklandı Muğla’nın Marmaris ilçesinde 35 yaşındaki İlknur Çetin, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen bir şahıs tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Ayağı kırık ve alçıdayken olayı gerçekleştiren ve polis ekipleri tarafından kaçtığı motor ile yakalanıp gözaltına alınan A.İ.K., sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, dün sabah saatlerinde bir otelde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen A.İ.K. (38), İlknur Çetin’in iş yerine gelerek Çetin’i konuşma bahanesi ile dışarı çağırdı. Çetin’in dışarı çıkması ile kadına saldıran A.İ.K., birden fazla yerinden ölümcül darbeler ile kadını bıçaklayarak ağır yaraladı. Olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerde Çetin’in hayatını kaybettiğini tespit etti. Olayın ardından geldiği motora binerek kaçan A.İ.K. ise polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Ayağı kırık şekilde saldırmış Saldırgan A.İ.K.’nin bir ayağının kırık olduğu ve platin takılı olduğu halde Çetin’in iş yerine gelerek olayı gerçekleştirdiği bilgisine ulaşılırken, ayağı alçıda olan şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Tutuklandı Polis ekiplerinin yardımıyla adliyeye getirilen A.İ.K., çıkartıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Gaziantep Sınırda karbon düzenleme mekanizması ve doğrulamanın önemi GSO’da konuşuldu Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ile TÜV SÜD iş birliğinde “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Riskleri ve Doğrulamanın Önemi” konulu bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Riskleri ve Doğrulamanın Önemi, ISO 14064 Sera Gazı Hesaplama ve Doğrulama Yönetim Sistemi ve AB Yeşil Mutabakatına Uyum Süreçleri gibi konularda bilgi paylaşımlarının yapıldığı toplantıya GSO Yönetim Kurulu Üyesi ve GSO Mesleki Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Koçak, TÜV SÜD Satış Müdürü Serhat Demirci, TÜV SÜD Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Mehmet Kumru, GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, akademisyenler, kurum ve firmaların temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan GSO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Can Koçak, “2026 yılında AB Yeşil Mutabakatı kriterleri çerçevesinde sınırda karbon düzenlemesi hayata geçecek. Bu sebeple yeşil dönüşüm konusu sanayimizin ve ihracatımızın sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği için kritik önem taşıyor. Bizim de sanayimizin gelecekte de var olabilmesi için ileri teknoloji, sanayi 4.0, dijitalleşme ve AB yeşil mutabakatı kriterlerine entegrasyonu sağlamamız gerekiyor. Bu yönde GSO olarak öncü ve örnek çalışmalar yürütüyoruz’’ dedi. 2019 yılında başlattıkları sanayide dönüşüm hamlesi kapsamında dijital ve yeşil dönüşümü öne çıkararak proje bazlı çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Ali Can Koçak, “Somut adımlar çerçevesinde, GSO-MEM’de firmalarımızın öncelikli ihtiyacı olan karbon ayak izi ölçümlerini uluslararası standartlarda, en doğru şekilde hesaplıyor, raporlanıyor ve yol haritalarını belirliyoruz. Karbon ayak izini hesaplayarak yeşil yol haritası sunduğumuz firma sayısı bugün itibarıyla 55’e ulaşmıştır” şeklinde konuştu. GSO’nun yeşil dönüşüm mentörlüğü konusunda çözüm ortağı olarak seçildiğini belirten Koçak, “Bölgemizde tek, Türkiye genelinde 25 çözüm ortağından birisi olan merkezimizde firmalarımızın aldıkları yeşil dönüşüm hizmetlerine destek verilmektedir. İşletmelerimiz, GSO-MEM’den iki defaya mahsus yeşil dönüşüm mentörlük hizmeti alabiliyor ve almış oldukları hizmetlerin 190 bin liralık kısmını hibe olarak veriyor. Firmalarımızı da sunulan bu imkanlardan faydalanarak, dönüşüm süreçlerini gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Bu önemli toplantı ve iş birlikleri için de TÜV SÜD’e ve tüm konuklarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. TÜV SÜD’ün 1866 yılında Almanya Münih’te kurulduğunu, 158 yaşında olduğunu belirten TÜV SÜD Satış Müdürü Serhat Demirci de yaptığı konuşmasında, “1987 yılından bu yana Türkiye’de TÜV SÜD faaliyetlerini gerçekleştiriyoruz. Son iki yılda ise Türkiye’deki bölgeselleşme çalışmalarımıza da artık önem veriyoruz. Bu kapsamda Gaziantep’te de çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz. İnsanları, çevreyi ve varlıkları teknolojiyle ilgili risklerden koruma amacımıza sadık kalarak toplumda ve işletmelerde ilerleme sağladık. Daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir gelecek için fiziksel ve dijital bir dünyada güven uyandırmak en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Gaziantep Sanayi Odası’na iş birlikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum” diye konuştu. TÜV SÜD Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Mehmet Kumru da toplantıda bir sunum gerçekleştirdi. Mehmet Kumru, Sera Gazı Hesaplama ve Raporlama Metotları başlığı altında ISO 14064-1 standardı, sera gazı salımlarının ve uzaklaştırmalarının kuruluş seviyesinde hesaplanmasına ve raporlanmasına dair kılavuz ve özelliklerle ilgili bilgiler verdi. Kumru ayrıca, sınırda karbon düzenleme mekanizmasının firmalardan neleri ve nasıl bir formatta istediği konusu hakkında paylaşımlarda bulundu. Toplantı, soru-cevap kısmının ardından sona erdi.