GENEL - 16 Mayıs 2020 Cumartesi 10:59

Günümüzde insanların en büyük problemi ‘kaygı bozukluğu’

A
A
A
Günümüzde insanların en büyük problemi ‘kaygı bozukluğu’

Acıbadem Eskişehir Hastanesinde Uzman Psikolog Çağrı Kuşçu, birçok kişinin en büyük psikolojik problemlerinden olan kaygı bozukluğu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Acıbadem Eskişehir Hastanesinde Uzman Psikolog Çağrı Kuşçu, birçok kişinin en büyük psikolojik problemlerinden olan kaygı bozukluğu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.


Kaygı bozukluğu diğer adıyla anksiyete günümüzde insanların en büyük psikolojik problemlerinin başında geliyor. Endişe, sıkıntı, korku ve gerginliğin kontrol edilememesi sonucu oluşan kaygı bozukluğu yani anksiyete, birçok kişi tarafından ilaçlarla giderilmeye çalışırken konuyla ilgili konuşan Acıbadem Eskişehir Hastanesinde Uzman Psikolog Çağrı Kuşçu, İhlas Haber Ajansı’na önemli açıklamalarda bulundu. Kaygının olması gereken bir durum olduğunu belirten Kuşçu, altta yatan problemi anlamanın önemli olduğunu dile getirdi.



“Kişinin günlük rutinini bozması gerekir”


Kaygı bozukluğunun olup olmadığını anlamak için kişinin günlük rutinini bozması gerektiğini söyleyen Uzman Psikolog Çağrı Kuşçu, hastalığın etkilerine de değindi. Kuşçu yaptığı açıklamada, “Bir insanın kaygı bozukluğunun olduğunu anlaması için öncelikle günlük rutinini bozması gerekir. Herhangi bir olay yokken o olayı zihninde kurgulayıp endişe duyması, kaygı duyması, o olayı yaşıyormuş gibi hissetmesi, neticesinde bedensel belirtiler hissetmesi gerekir. Kalp atışlarının aşırı derecede hızlanması, aşırı derece terleme, el ve ayakların aşırı soğuk olması, mide problemi, baş ağrısı, kusma, ishal gibi kaslarda problem yaşaması, idrarı tutamama gibi birçok etkisi vardır. Bu etkilerin kaygı bozukluğu yaşayan insanlarda görüldüğünü söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.



“Kaygı aslında olması gereken bir durum”


Kaygının insanın içgüdüsel olarak geliştirdiği bir şey olduğunu ve bunun doğal olduğunu belirten Uzman Psikolog Kuşçu, “Kaygı aslında olması gereken bir durumdur. Buraya eli silahlı biri gelse, hepimiz endişelenir ve korkarız. Ya o kişiyle savaş, ya da kaç diye düşünürüz. Ya o etkisinde kaçmaya çalışırız, alt etmeye çalışabiliriz ya da kaçabiliriz. Ama kaygı olmasa hepimiz önemli eşyalarımızı alabiliriz. Şu an endişelenmeyin, sizin elinizden telefonunuzu, değerli eşyalarınızı alabilirim ama kaygı buna ‘dur’ diyor. Savaş veya kaç. Şu an modern yaşamdayız. İlkel yaşamda şöyle bir durum vardı. Bir aslan ya da kaplan gördüğümüzde bilmiyorduk. Ya da tavşan gördüğümüzde tehdit olarak algılıyorduk. Ama tavşan ile iletişime geçtiğimizde onun bize zarar vermediğini anlayıp endişelenmiyoruz. Ama aslan, kaplan gördüğümüzde vücut ya savaş ya kaç diyor. Modern yaşamda bunun yapamıyoruz. Mesela patronunuz ile tartıştınız. Ona bir şey söyleyemeyiz, onun alt kesiminde biz varı, eğer bir şey dersek işten atılabiliriz. Örneğin eve geliyoruz yemek hazır olmadığı için eşimiz ile tartışabiliyoruz. Eşimiz istemsizce çocuğu ile tartışıyor. O da evdeki küçük kardeşine ya da evdeki eşyalara zarar veriyor” ifadelerini kullandı.



“Altta yatan problemi anlamak gerekiyor”


Son olarak kaygı bozukluğundan kurtulmak için altta yatan problemi anlamanın önemine değinen Uzman Psikolog Kuşçu, şu şekilde açıklamalarına son verdi:


“Bundan kurtulmak için düşünce yapımız çok önemli. Altta yatan neden ne? Bunu belirlememiz gerekiyor. Mesela başarısızlık korkusu var. ‘Bu dersi başaramazsam dersten kalırım, dersten kalırsam babamla tartışırım, bu da beni daha kötü etkiler. Onunla çatışmak zorunda kalırım, üniversite sınavını kazanamam ve onlarla yaşamak zorunda kalırım.’ Altta yatan problemi anlamak gerekiyor endişe ve kaygıda."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 2 kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla yargılanıyor Kocaeli’de kızının 11 ve 12 yaşlarındaki 2 arkadaşını taciz ettiği iddia edilen 52 yaşındaki sanığın, 2’şer kez 3 yıl 9 aydan 14 yıla kadar hapsi istendi. İddiaya göre; Kocaeli’de yaşayan H.N.Y. (11) ile S.N.B. (12) isimli kız çocukları, 2020’nin yaz aylarında ve 2022’nin ocak ayında arkadaşlarının babası İ.K. (52) tarafından cinsel istismara maruz kaldı. Çocukların bu durumu öğretmenlerine anlatmasıyla konu polise intikal etti. Suç duyurusunun ardından İ.K. gözaltına alındı. İfadesi alınan İ.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Sanık hakkında "Çocuğa karşı cinsel istismar" suçundan dava açıldı. Olayla ilgili açılan davanın duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuksuz sanık, tanıklar ve taraf avukatları katıldı. Olaya ilişkin dinlenen S.N.B’nin ablası Z.B., "Tam zamanını hatırlamamakla birlikte pandemi sonrasında kardeşim bana sanık ve kızı ile motosiklete bindiklerini söyledi. Kardeşim, sanığın motosiklette bacaklarına ve bikini bölgesine dokunduğunu söyledi. Emin olup olmadığını sorduğumda emin olduğunu söyledi. Kardeşimin cep telefonunu denetlemek amacıyla kontrol ettim. Kardeşim arkadaşına yolladığı mesajda kendisine dokunduklarını yazmıştı. Kardeşime mesajların ne olduğunu sorduğumda şaka olduğunu söyledi ve bana tepki gösterdi. Telefonunu kontrol ettiğim başka tarihte ise intihar etmek amacıyla hap içtiğini yazmıştı. Daha sonra olayı anneme anlattım. Ben anlatmadan önce de kardeşim olayı öğretmenine anlatmış. Daha sonra olay polise intikal etti" dedi. "Mağdurlar, iddia ettikleri eylemler tarihinden sonra da sürekli bize gelmeye devam etti" Tanık olarak dinlenen sanığın kızı ise "Mağdur kızlar benim arkadaşlarım olur. Evimize gelip giderlerdi. Kızlar bizim eve geldiğinde sürekli yanlarındaydım. İddia konusu olaylar yaşanmamıştır. Mağdurlar, iddia ettikleri eylemler tarihinden sonra da sürekli bize gelmeye devam etti. S.N.B. çok yalan söyler ve olayları abartarak anlatır. Bu huyu sebebiyle kendisiyle çok kavga ettiğimiz olurdu" şeklinde konuştu. Sanık ise suçlamaları kabul etmediğini belirtti. 2’şer kez 3 yıl 9 aydan 14 yıla kadar hapis talebi Cumhuriyet savcısı mahkeme heyetine sunduğu mütalaasında, sanık İ.K’nın her 2 çocuğa karşı işlemiş olduğu iddia edilen "çocuğa karşı cinsel sarkıntılık" suçundan ayrı ayrı 3 yıl 9 aydan 14 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, sanığın tutuksuz halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Adıyaman İsias Otel davasının ikinci duruşması başladı Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel’le ilgili davanın ikinci duruşması Adıyaman Adliyesi’nde başladı. 6 Şubat depremlerinde 39’u KKTC’li voleybol sporcusu, öğretmen ve antrenör olmak üzere toplam 72 kişinin hayatını kaybettiği Adıyaman’daki İsias Otel davasının ikinci duruşması Adıyaman Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesinde sabah saatlerinde başladı. 3’ü tutuklu toplam 11 sanığın yargılandığı davaya KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu, KKTC İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, KKTC Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, KKTC Ana Muhalefet Lideri Tufan Erhürman, otel enkazında hayatını kaybedenlerin aileleri ve çok sayıda kişi katıldı. Sabahın erken saatlerinde ellerinde kaybettikleri yakınlarının pankartlarıyla Adıyaman Adliyesine gelen aileler gözyaşlarına hakim olamadı. Burada aileler adına açıklamalarda bulunan, otel enkazında hayatını kaybeden Nazımcan Hartlap’ın annesi Hilal Düzgünce, “6 Şubat depreminin üzerinden 14 ay geçti. Bugün ortak davamız olan İsias Otel davasının ikinci duruşması yapılacak. Bizler İsias Otel’de 72 canımızı kaybettik. Rehberlerin ve şampiyon meleklerin anneleri, kardeşleri ve en yakınları buradayız. 14 aydır acımızı yaşayamıyor, faillerin yargı önünde hesap vermesi için mücadele ediyoruz. Tüm faillerin hak ettikleri şekilde ceza almaları ve aldıklarını görene kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Daha sonra konuşan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, "Ne olursa olsun bu dava adaletle sonuçlanana kadar hep birlikte olmaya devam edeceğiz. Katiller hesap verene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bu davada bilimin yol göstericiliğine güveniyoruz. Hukukun üstünlüğü kadar toplum vicdanının gücüne de inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti adaletinden tek beklentimiz, İsias cinayetinin faillerinin bizden aldıkları her canın bedelini ödemesidir” şeklinde konuştu. Bu davanın peşini hiçbir şekilde bırakmayacaklarını vurgulayan KKTC Başbakanı Ünal Üstel, "Bu depremde bizlerde çocuklarımızı kaybettik. Yavrularımızı kaybettik. Ve o günden bu güne kadar adalet arayışımız devam ediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti adaleti güveniyoruz. Birinci duruşma bundan bir müddet önce başladı ve sonuçlandı. Bugün ikinci duruşma için biz KKTC olarak bütün kesimlerimizle buradayız. Hükumet olarak buradayız, bakan arkadaşlarımızla buradayız, muhalefet başkanıyla, milletvekilleriyle ve yavrularımızın anneleriyle, yakınlarıyla, halkımızla Adıyaman’a geldik. Çünkü bu çocuklar artık KKTC’nin davasıdır. Onların acıları hepimizin acılarıdır. Biz çocuklarımızı unutmadık unutturmayacağız. Ve adalet sonuçlanana kadar biz bu işin devlet olarak takipçisi olacağız. Ülke olarak, devlet olarak Adıyaman’dayız. Ve iananıyorum ki en iyi neticeyi de bugün değilse bile en yakın zamanda adalet tecelli edecek, suçlular ise gerekli cezayı alacak diye düşünüyorum” diye konuştu.