GENEL - 13 Temmuz 2019 Cumartesi 12:06

SODİGEM, FETÖ’nün dijital dünya ve sosyal medya oyunlarını açığa çıkardı

A
A
A
SODİGEM, FETÖ’nün dijital dünya ve sosyal medya oyunlarını açığa çıkardı

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı, "FETÖ, 15 Temmuz 2016’da silahlı saldırı ile devletin, milletin sahip olduğu tankla, topla, füzeyle gerçekleştiremediğini şu anda sosyal medya alanında korkunç bir şekilde gerçekleştirmeye çalışıyorlar. O gün üstün gelemediği bu yüce milletin azminin üstesinden gelmek için şu anda sosyal medya ve dijital alanda büyük bir saldırı başlatmışlardır" dedi.


Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM), 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde önemli bir projeyi hayata geçirdi. FETÖ’nün dijital dünyadaki taktik ve stratejilerini konu alan merkez, “Dijital Bir Terör Örgütü Olarak FETÖ” çalışmasına imza attı. Çalışmanın İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça ve Arapça gibi dillere çevrileceği


belirtildi. SODİGEM Müdürü Doç. Dr. Levent Eraslan ve ekibi tarafından hazırlanan içerik, önemli bilgiler içeriyor. Rektör Prof. Dr. Çomaklı, Senato Toplantı Salonunda düzenlediği basın toplantısında, içeriği değerlendirerek bilgiler verdi. Henüz yeni kurulmasına rağmen SODİGEM’in başarılı çalışmalara imza attığına değinen Rektör Çomaklı, FETÖ’nün de sadece saldırı girişiminde bulunmadığını aynı zamanda işkal ve vahşi bir katliam da yaptığını kaydetti. Rektör Çomaklı, “Biz de buradan yola çıkarak üzerimize düşen akademik vazife nedeniyle FETÖ terör örgütünün bu vahşi saldırıyı yapan, işkal girişiminde bulunan terör örgütünü çeşitli boyutlarla araştırılması konusunda bir takım adımlar attık. Burada da üniversite bünyesinde oluşturduğumuz Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezimiz yapmış olduğu çalışmalarda bir takım sonuçlara vardı. Çalışmalar içerisinde özellikle şimdiye kadar hiç bir şekilde ifade edilmemiş bazı hususlara ulaştık. Raporun içerisinde bu örgütün detaylı bir şekilde saldırıyı ve düzenli bir şekilde bu işkali nasıl sürdürmeye çalıştığını izah eden bir takım argüman ve hususlara da ortak görüş olarak vardık. Söz konusu çalışma sonucunda elimizdeki verilerin akademik bilgi ve verilerle desteklendiğini söylersek, devletin güvenlik birimleri ve özellikle medya ve iletişim ağları bu bilgileri muhakkak kullanacaklardır. Bundan eminiz. Bu terör örgütü yalnızca saldırı girişiminde bulunmamış aynı zamanda işkal, vahşi bir katliam da yapmıştır” dedi.


“15 Temmuz’da yapamadıklarını şimdi sosyal medya alanında gerçekleştirmeye çalışıyorlar”


Prof. Dr. Çomaklı, bu katliamın planlandığını ve 40 yıllık bir süreç içerisinde sonuca erdirilmesinin amaçlandığı bir gün olduğunu ifade ederek "Fakat bu durum milletin direnişiyle bozulmuş şimdi de bizler gibi akademisyenler tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin kadim üniversiteleri tarafından bu örgütün boyutları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Herkes Fetullahçılara bir dini cemaat kisvesi yüklemeye çalışıyor. Fetullahçılar diyerek olayı terör örgütünden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Fakat, FETÖ ne Fetullahçı ne de bir dini örgüt. FETÖ bir istihbari ve işkal girişimini destekleyen ana bir yapı. İstihbari olmasının sebebi musallat olduğu devletlerde ki başka devletlerde de aynı huzursuzluklara sebep veren kendi eş örgütleri var. İstihbari olmasının göstergesi o devletin özellikle adli, emniyet, askeri makamlarına, istihbarat örgütlerine ve devletin ana unsurlarını içeren ana belgelerini taşıyan makamlara sızmasıyla kendisini göstermiştir. Fakat burada bizim ulaştığımız çalışma neticesinde farklı bir sonuç daha elde ettik. 15 Temmuz 2016’da silahlı saldırı ile devletin, milletin sahip olduğu tankla, topla, füzeyle gerçekleştiremediğini şu anda sosyal medya alanında korkunç bir şekilde gerçekleştirmeye çalışıyorlar. O gün üstün gelemediği bu yüce milletin azminin üstesinden gelmek için şu anda sosyal medya ve dijital alanda büyük bir saldırı başlatmışlardır" şeklinde konuştu.


"Dünyanın ilk dijital terör örgütünün de bu örgüt olduğunu düşünüyoruz"


FETÖ’yü silahlı eylemlerini gerçekleştiremedi için artık dijital bir terör örgütü olarak nitelediklerini kaydeden Çomaklı, "Biz bu FETÖ terör örgütünü bu saatten sonra silahlı eylem gerçekleştiremediği için bu eylemlerden dolayı artık dijital bir terör örgütü olarak adlandırıyoruz. Dünyanın ilk dijital terör örgütünün de bu örgüt olduğunu düşünüyoruz. Çünkü silahlı eylemlerini gerçekleştiremediği için şu anda hakimiyetini almak istediği Türkiye Cumhuriyeti makamlarını ve burada çalışanlarını, bu devlette yaşayan insanların beynini yönlendirmek için farklı bir saldırı yöntemi gerçekleştirdi. Şu anda da bunun üzerinden oldukça yoğun bir saldırı girişiminde bulunuyorlar. Bu yapmış olduğumuz çalışmada, FETÖ’yü yalnız kendisini istihbari olarak gören 15 Temmuz’da silahlı saldırıyla netice alamamış bir örgüt değil bunları kullandıktan sonra sosyal medyayı ve dijital alanı da kendisine seçmiş, hedeflerine varmak için bu alanda saldırılarını başlatmış bir örgüt olarak görüyoruz ki bunun adına da dijital terör örgütü diyoruz. Bizim tespitlerimize, çalışmalarımıza göre dünyanın ilk dijital terör örgütü de FETÖ terör örgütü. Bu çalışmada özellikle taktik stratejilerini belirledik, dijital terör örgütünün taktik ve stratejilerini belirledik. Bunlar ne yapıyorlar? 15 Temmuz 2016’da silahla, özel harekata attıkları Türk milletinin vergileriyle alınmış füzeyle yapamadıklarını bu dijital sahada nasıl gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bunların bir taktiği ve stratejisi var" ifadelerini kullandı.


"Çok hassas kelimeler kullanılmış"


FETÖ’nün dünyadaki ilk dijital terör örgütü olarak tarihe geçeceğini anlatan Prof. Dr. Çomaklı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:


"Bu örgütü taklit eden bir çok örgüt meydana gelecek. Bunun sonu kesilmeyecek. Kötü bir örgüt boyutuna geçtiler şuanda. Dijital ve sosyal medya da bu taktik ve stratejileri kullanan araçlarını ve ana argümanlarını belirledik. İsimsel olarak bunların neler üzerinden gittiklerini tespit ettik. Örnek verecek olursak, bu örgüt özellikle 1960’dan sonra yapılanma süreci içerisinde çok hassas kelimeler kullanmış, toplumu iğreti etmeden almış olduğu yasa dışı parayı himmet adı altında göstermiş. Bunu bilmeyen, duymayan yoktur. Himmet verip, almışlardır. Anayasa madde 73’e göre karşılıksız parayı yalnızca devlet toplayabilir. Bunlar haraç kelimesi geçmesin diye hassas seçilmiş kelimeler kullanmışlar. Mesela abla kelimesini kullanmışlar, yumuşak geçiş olsun diye örgütün kadın ayağı dememişler. Bakmışlar Türk toplumunu iğreti ediyor Anadolu’nun kadim kelimelerinden olan abi ve abla kelimesini dahil etmişler. Örgüt militanlarında derecelendirme, nitelendirme yaparken."


"Bunla mücadelede en önemli nokta dijital dünyanın dilini bilmektir"


Sosyal medya fenomenlerine de çağrıda bulunan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı, oyuna gelmemeleri konusunda kendilerini uyardı. Çomaklı, "Buradan da fenomenleri uyarıyoruz. Bilerek ya da bilmeyerek bunların oyunlarına gelmesinler. Bilerek geleceklerini sanmıyorum. Hepsi bu toprağın çocukları. Hepsine de iyi gözle bakıyoruz. Ama bu dijital terör örgütünün kriminal saatlerde özellikle ödül verme, insanları o saatlerde sosyal medyada tutma alışkanlığını sağlamak için yaptıkları girişimler fenomen olan popüler kişilerin de dikkat etmesi gerekir. Bu da onlara bizim bir uyarımız olsun. Bununla birlikte taktikleri var. Örneğin; bir terör örgütü çok rahat bir şekilde bu dediğimiz kriminal saatler arasındaki yapmış oldukları eylemlerde meşru gösterip sabah kişi uyandığında sabah kişi o örgütü benimsemiş bir şekilde uyanabiliyor. Onu artık örgüt olarak görmüyor. İşin korkunç tarafı da bu. Bu kişiler, bu terör örgütü özellikle, bu tür zafiyeti olan kişilere karşı bir taktik yöntemi geliştirmiş. Ne yapılabilir? Biz bunlar üzerine de çalıştık. Dijital bir terör örgütü olarak şu anda çok tehlikeli bir şekilde sosyal medyadan saldırıya geçen bu örgüte karşı ne yaparız? Bunlarla nasıl mücadele ederiz dedik ve bunlar üzerine de kafa yorduk. Bu örgütsel süreç kendisini mutlaka yenileyecekti ve bizim de bu yenileme karşısında yeni çözüm önerileri üretmememiz gerekecekti. Bunla mücadelede en önemli nokta dijital dünyanın dilini bilmektir. Dijital dünyanın dilini bilmezseniz bu örgüte ve bunun gibi gelecek örgütlerin ağına düşersiniz veya bu örgütlerin bir elemanı şeklinde hareket edersiniz. Verilen her bilgiyi teyit etmeden kullanma örgüt üyeliğine kadar gidecek bir yol açar kişiye. O nedenle dijital dünyanın dilini bilmek zorunda insanlar. En önemli çözümün başında bu geliyor. İkincisi, kendisi öğrendikten sonra özellikle yetişkinlerin çocuk sahibiyse çocuklarına bu dünyanın diliyle hitap etmeleri gerekiyor. Aksi takdirde klasik yöntemlerle dijital dünyaya müdahale ederlerse çok kötü sonuçlar olacağını burada görüyoruz. Elde ettiğimiz verilerde görüyoruz. Aksi şekilde ters tepen neticeler alındığını da yaptığımız uygulamada ortaya koyduk ve tespit ettik" şeklinde konuştu.


"FETÖ tarz değişikliğine gitti"


Örgütün dijital saldırılarda firari, hapis ya da kripto kişilere moral olmaya çalıştığını aktaran Çomaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Örgütün en önemli argümanlarından bir tanesi, özellikle dijital saldırıyı yaparken bu saldırıların başarılı olması neticesine hapis olan, firar olan veya toplum içerisinde henüz ortaya çıkmamış olan kripto denilecek kişilere moral ve motivasyon sağlıyorlar. Bunlar özellikle bu dijital olarak terör örgütü şeklinde bir saldırıya geçmelerindeki en önemli sebeplerden bir tanesi de bu. Firari, hapis veya henüz açığa çıkmamış kişilere büyük moral ve motivasyon vaat edecek şekilde hareket ediyorlar. Kişi yok olmadığı düşüncesiyle bu örgütle hareket ediyor. Halbuki bizim yaptığımız çalışmada sanal bir örgüt varlığıyla bu motivasyonu sağlıyorlar. Fakat örgüt üyeleri ya da sempatizanları bu örgütün yok olmadığını düşünüyorlar bu eylemlerle. O nedenle bu örgütün oldukça çok büyük hedefleri arasında da azımsanmayacak öneme sahip bir hedef. Özellikle moral ve motivasyonu diri tutmak ve eylemleri gerçekleştirecek kişileri desteklemek ve bunlara arkanızdayız demektir. Dediğim gibi bu örgütü dini bir örgüt olarak görmemek gerekiyor. Şu anda kabuk değiştirdi. Tarz değişikliğine gitti. Dikkat ederseniz FETÖ mensubu kanallar veya FETÖ sempatizanları artık hiçbir dini argüman ya da eski kendi kanallarındaki gibi kendi dini hususlar içeren yayınlar, diziler yapmıyorlar. Artık namaz kılan kişileri göstermiyorlar. Çünkü tarz değişikliğine gittiler. Gittikleri tarz değişikliği neticesinde dini argümanın bu toplum üzerinde tutmadığını, o nedenle de sosyal medya üzerinden bu toplumu saldırı altında tutarak, özellikle taraftarlarını ayakta tutabilmeyi ve gelecekte ne planlıyorlarsa gerçekleştirmeyi umuyorlar. O nedenle Anadolu Üniversitesi olarak bir görevimiz de İngilizce, Rusça, Almanca, Fransızca ve Arapça olarak bunları yaymak ve insanlara anlatmak."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.