GENEL - 27 Ekim 2020 Salı 11:55

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümü haftası

A
A
A
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümü haftası

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve ESOGÜ ATAM Müdürü Doç.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve ESOGÜ ATAM Müdürü Doç. Dr. Volkan Marttin, Cumhuriyet’in kuruluş yıl dönümü haftası sebebi ile bir açıklama yaptı.


Marttin, millî bayramların bir milletin sevinç günleri olmasının yanında o bayramları sağlayanların anıldığı; başarı ve zaferlerin hangi zorlu şartlar altında elde edildiğinin dile getirildiği günler olduğunu belirtti. "Cumhuriyetimizin bu ilk asrındaki her badirede devletimizin ve milletimiz çağının ilerisinde olduğunu gösterdi" diye anlatan Doç. Dr. Volkan Marttin, "Düşününüz ki, 20’nci yüzyılda çağdaş rejimler tarihin çöplüğünde yerini aldı. Birinci Dünya Savaşından sonra çağdaş siyasal rejimler İkinci Dünya Savaşının yıkıcı etkisiyle siyaset sahnesinden çekilirken, çağının ilerisinde bir görüşle demokratik bir devlet kuran Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağına hem inanmış, hem de bunun formülünü açıklamıştır. Nedir bu formül? Türk Milletinin ihtiyaçlarından doğan, Türk Milletini sağlam adımlarla çağının ilerisine taşıyan ve hatta taşımaya devam ettirecek kudretteki ilkelerdir. Bizler bu ilkelere, Atatürk ilkeleri diyoruz. Geçen bir asırda her deneyimlenen acı tecrübe bu ilkelerin gerekliliğini ve geçerliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu ilkelerinin tekrar tekrar gündeme gelmesi, herkesçe iyi bilinmesi gerekmektedir” dedi.



Cumhuriyet bir gecede ilan edilmedi


Cumhuriyet fikrinin tarihsel süreç içerisinde nasıl adım adım geliştiğini anlatan Doç. Dr. Marttin şöyle konuştu:


“‘Roma bir günde kurulmadı!’ diye bir söz vardır. Cumhuriyetimiz de bir günde kurulmamıştır. Türk milletinin asırlar boyunca ortaya koyduğu örfi devlet anlayışı, son şekliyle Cumhuriyetimizde tecelli etmiştir. Türk Tarihinin bütünlüğü göz önünde tutulduğunda kesintisiz olan bu bağ hemen görülecektir. Osmanlı Devleti’nin en büyük mirasçısı olan yeni Türk Devleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulmuş; 19’uncu asırdan beri gerçekleştirilmeye çalışılan ancak yarım kalan atılımlar, Atatürk’ün millet sevgisi ve büyük dehasıyla kısa bir sürede hayata geçirilmiştir. Atatürk’ün diğer devrimleri gibi köklü, tarihî olduğu kadar çağdaş bir idealin gerçekleştirilmesi durumu Cumhuriyet’in ilânında da görülmektedir. Yöneticilerin yönetilenlere karşı sorumlu tutum ve davranış sergilemesi, kadim Türk Tarihi kaynaklarında görüldüğü gibi, İslamiyet’in kabulünden sonraki dönemlerde; hatta Osmanlı Devleti’ndeki yönetim uygulamalarında öne çıkan önemli bir husustur. Hükümdarların tebaası olan halkın rahatı ve refahı için çalışması işte bu köklü idealin bir yansımasıdır.”


Cumhuriyet rejiminin arka plânında batıya özgü tarihsel süreç, Amerikan Bağımsızlığı, Fransız İhtilali ve Devrimi ile öne çıkan görüşler ve deneyimlerin olduğunu kaydeden Doç. Dr. Marttin, Meclisi Mebusan ve Türkiye Büyük Millet Meclisleri ile halk iradesinin kendini gösterdiğini belirterek şöyle devam etti:


“Kanlı boğuşmaların yaşandığı günlerde dahi milletin iradesine başvurulması, milletin kendi kurtuluşunu yine kendi azim ve kararıyla gerçekleştirmesi aslen Cumhuriyetin tecessüs etmesinden başka bir şey değildir. Zaten Mustafa Kemal Paşa gibi yanındakiler de cumhuriyete karşı olmamışlardır. Çünkü onlar da anayasalı, parlamentolu bir dönemden geçerek bu günlere gelmişlerdir. Onların Mustafa Kemal Paşa ile görüş ayrılıkları daha sonra anlaşılacağı üzere Cumhuriyet’in ilân yöntemidir. Kısaca onlar cumhuriyete değil, ilan biçimine tepki göstermişlerdir. Türk Milleti’nin uzun ve acılı savaş günlerinden sonra bunca fedakârlığına bir karşılık olarak Atatürk, insanoğlunun bulduğu, insan için en iyi yönetim biçimini yüce halkına armağan etmiştir. İşte bizler Büyük Atatürk’ün, yüce milletine hediyesi olan Cumhuriyet’i ve onun başarılı devrimlerini bu bayram gününde daha coşkulu bir heyecanla kutluyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız kutlu olsun!”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.