YEREL HABERLER - 02 Mayıs 2016 Pazartesi 16:27

Başkan Fadıloğlu Miraç Kandili'ni Kutladı

A
A
A
Başkan Fadıloğlu Miraç Kandili'ni Kutladı

Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, Miraç Kandili dolayısıyla mesaj yayımladı.
Başkan Fadıloğlu, mesajında kandillerin insan gönlünün aydınlandığı, toplumun manevi değerlerinin güç kazandığı, birlik ve beraberliğin pekiştiği, selamlaşmanın, paylaşmanın, barışın, komşuluk ve akrabalık hukukunun arttığı nadide geceler olduğuna işaret etti. Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, mübarek Üç Ayların ikinci Kandili olan Miraç Kandili dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Başkan Rıdvan Fadıloğlu, bu mübarek gecede yapılacak duaların, dünyada barışın sağlanması, başta ülkemizde olmak üzere bütün dünyada refahın artması, manevi ve kültürel değerlerin muhafazası, bütün insanlığın selameti, iyiliğin, kardeşliğin, paylaşımın ve merhametin artmasına vesile olmasını temenni etti.
Başkan Rıdvan Fadıloğlu, mesajında, “Miraç, Peygamber Efendimizin Recep Ayı’nın 27. gecesi Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan semaya, ilahi huzura yaptığı hikmet yüklü yolculuğu ifade ederken aynı zamanda da Peygamberimizin şahsında insanlığın önüne açılan sınırsız bir yükseliş ufku ve beşeri hislerden tertemiz bir kulluğa terakki edişi simgeler. Bugün ruhumuzu karartan kötü duygu ve düşüncelerin, kalplerden atılması gerekmektedir. Miraç Kandili, insan gönlünün aydınlandığı, toplumun manevi değerlerinin güç kazandığı, birlik ve beraberliğin pekiştiği, selamlaşmanın, paylaşmanın, komşuluk ve akrabalık hukukunun arttığı kandil gecelerinden biridir. Asırlardır büyük bir heyecan ve coşkuyla idrak ettiğimiz Miraç Kandili, birçok ilahi hikmeti, sırrı ve bereketi insanların zihnine, ruhuna ve çevresine taşıyan Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (SAV) hikmet dolu yolculuğudur. Bu gece, Müslümanların inanç ve kültür dünyasında vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu mübarek gecede yapılacak dualar, dünyada barışın sağlanması, başta ülkemizde ve bütün dünyada refahın artması, manevi ve kültürel değerlerimizin muhafazası, bütün insanlığın selameti, iyiliğin, kardeşliğin, paylaşımın ve merhametin artması için olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle tüm Gaziantepli hemşehrilerimin ve İslam aleminin Miraç Kandilini kutlar, bu gecede yapılan duaların İslam aleminin kardeşlik birlik, dirlik ve beraberliğine katkıda bulunmasını temenni ederim ifadelerine yer verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.