GENEL - 14 Ocak 2020 Salı 09:40

Böbrek taşı rahatsızlıkları

A
A
A
Böbrek taşı rahatsızlıkları

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Doç.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Küçükdurmaz, Türkiye’nin dünyada taş hastalığının en sık görüldüğü ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekerek “Yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam nedeniyle böbrek taşı rahatsızlıklarının görülme sıklığı arttı” dedi.


SANKO Üniversitesi Hastanesi Üroloji Uzmanı da olan Doç. Dr. Küçükdurmaz, böbrek taş hastalığının son yıllarda özellikle çocuklarda ve kadınlarda daha sık görülmeye başladığını söyledi.


Beslenme tarzındaki yanlışlıklar ve hareketsiz yaşam şekli nedeniyle üriner sistem taş hastalığının görülme sıklığının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artış gösterdiğini belirten Doç. Dr. Küçükdurmaz, Türkiye’nin, dünyada taş hastalığının en sık görüldüğü ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekti.


“Şiddetli ağrılara sebep olan, yaşam kalitesini bozan böbrek taşları, böbrekte ciddi ve geri dönüşümsüz hasarlara yol açabilmektedir” diyen Doç. Dr. Küçükdurmaz, üriner sistem taş hastalığının bugüne kadar erkeklerde daha çok görülmekle birlikte, son dönemde özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar ve kadınlarda artış gösterdiğine vurgu yaptı.


Doç. Dr. Küçükdurmaz, üriner sistem taşlarının cerrahi tedavisinde teknolojik ilerlemelerin de yardımıyla açık operasyonlara gerek kalmadan minimal invaziv girişimlerle yüksek başarı oranları elde edildiğini kaydetti.


Obezite ve yanlış beslenme hastalığı tetikliyor


Böbrek taşı hastalığındaki artışın en önemli nedenlerinin obezite ve yanlış beslenme olduğunu anımsatan Doç. Dr. Küçükdurmaz, şöyle devam etti:


“Son yıllarda bütün ülkelerde üriner sistem taş hastalığı sıklığında artış gözlenmesinin en önemli sebepleri arasında hızla yaygınlaşan obezite, az su içme, karbonhidrat ve tuzdan zengin beslenme alışkanlığı ile hareketsiz yaşam tarzı yer almaktadır.


Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak oluşan insülin direnci, kadınlık hormonu olan östrojenin koruyucu etkisini ortadan kaldırarak, kadınlarda taş oluşumuna yatkınlığı artırmaktadır. Yaklaşık 50- 60 yıl önce erkeklerde taş hastalığı kadınlardan yedi kat daha fazla görülürken, son yıllarda bu oranın 1.5 kata kadar düştüğü bildirilmektedir.”


Hareketsizlik ve teknoloji bağımlılığı çocukları tehdit ediyor


Çocuklarda fast food tarzı yanlış beslenme; cips, kraker gibi tuzlu yiyecekler, çikolata, gazlı içecekler, şekerli yapay ürünler gibi sağlık açısından zararlı, tüketilmemesi gereken gıdaların aşırı tüketilmesinin taş oluşum riskini artırdığının altını çizen Doç. Dr. Küçükdurmaz, “Bunların yanı sıra, oyun oynanması ve hareketli geçirilmesi gereken vakitlerin bilgisayar, televizyon ya da cep telefonlarının başında hareketsiz geçirilmesi taş hastalığının çocuklarda daha sık görülmesine yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.


Yaşanılan coğrafya böbrek taşı sebepleri arasında


Doç. Dr. Küçükdurmaz, yaşanılan coğrafya ve iklimin böbrek taşı sebepleri arasında bulunduğunu vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı:


“Böbrek taşının ortaya çıkmasında genetiğin, doğuştan gelen metabolik hastalıkların dışında yaşanılan coğrafya, iklim, ırk, meslek gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Bunların yanında özellikle yeterli miktarda sıvı tüketilmemesi, tuz ve rafine şeker tüketiminin fazlalığı, hayvansal proteinden zengin beslenme, sıcak ortamlarda yaşama ve böbreğin yapısal bozuklukları da nedenler arasında yer almaktadır.”


Kıvrandırıcı tarzda çok şiddetli ağrılara neden olabilir


Böbrek taşlarının bazen hiçbir belirti vermeden rastgele saptanabildiği gibi, zaman zaman üretere (idrar kanalına) düşerek böbrekte genişleme ve çok şiddetli ağrılara neden olabildiğini anımsatan Doç. Dr. Küçükdurmaz, “Ağrı genellikle kolik tarzda olup, dalgalar halinde gelmekte ve kıvrandırıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ağrı dışında görülen en önemli belirtiler arasında ise bulantı, kusma, idrar yaparken yanma, idrardan kan gelmesi bulunmaktadır” şeklinde konuştu.


Taş analizi, hastalığın tekrar etmemesi açısından önem taşıyor


Taş analizinin hastalığın nüksetmemesi açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Doç. Dr. Küçükdurmaz, şu noktalara dikkat çekti:


“Böbrek taşı tanısı konulması için detaylı muayenenin yanı sıra, laboratuvar ve ultrasonografi ile ilaçsız bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Kan ve idrarda bir takım metabolik incelemelerin yapılması ve taşın analiz edilmesi, ilerleyen dönemlerde hastalığın tekrar etmemesi açısından önem taşımaktadır.”


“Tedavide taşın yeri, büyüklüğü ve tipi dikkate alınmaktadır”


Böbrek taşı tedavisine de değinen Doç. Dr. Küçükdurmaz, şu bilgileri paylaştı:


“Böbrek taşlarının tedavisi; taşın yerleşim yeri, boyutu, tipi ve hastaya ait birtakım faktörler göz önüne alınarak planlanmaktadır. Ses dalgaları ve lazerle taş kırma ile perkütan yolla taş kırma cerrahisi bu amaçla kullanılan tedavi teknikleri olmaktadır. Bu alanda kullanılan en gelişmiş yöntemlerinden birisi lazerle taş kırmadır. Lazer tekniğinde esnek yapıda ince bir endoskop vasıtasıyla, vücuda herhangi bir kesi ya da delik açılmadan, idrar kanalından böbrekte her bir kalikse (odacık) girilerek, buradaki taşların lazer yardımıyla kırılması ya da alınması sağlanmaktadır.”


Lazerle taş kırmada başarı şansı yüksek


Lazerle taş kırma işleminde hastaya herhangi bir kesi ya da delme işlemi yapılmadığı için hasta aynı gün taburcu edilebilirken, ertesi gün normal günlük yaşantısına dönebildiğini anımsatan Doç. Dr. Küçükdurmaz, şunları kaydetti:


“Başarı şansı çok yüksek, istenmeyen yan etki oranı ise çok düşük bir ameliyat tekniğidir. Aktif idrar yolu enfeksiyonu olan hastalar hariç, böbreğin alt odacığı dışında yerleşmiş 2 cm’ye kadar taşı olan tüm hastalara güvenle uygulanabilmektedir.”


Doç. Dr. Faruk Küçükdurmaz, üriner sistem taşlarının oluşmasını engellemek için alınması gereken önlemleri şöyle özetledi:


“Günde en az 2- 2.5 litre sıvının gün içerisine yayılarak tüketilmesi gerekir. Genel kanaatin aksine, taş hastaları süt ve yoğurdu normal düzeyde tüketebilirler. Tuz, kırmızı et ve rafine şekerlerin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır. İçeriğindeki sitratın koruyucu etkisi nedeni ile günde bir limon tüketilmesinde fayda vardır. Hareketsiz yaşam tarzı taş hastalığı riskini artırır. Bu sebeple düzenli egzersiz yapmaya ve ideal kilonun korunmasına dikkat edilmelidir. Obeziteye sebep olabilecek aşırı yağlı ve işlenmiş gıdaların tüketiminden uzak durulmalıdır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kadınlar domates kasası yarışmasında erkeklere taş çıkarttı Antalya’nın Kumluca ilçesi ve çevre ilçelerdeki seralarda çalışan vatandaşların katılımıyla domates kasası taşıma, domates çekme ve halat yarışları düzenlendi. Kumluca Belediyesi tarafından Kumluca Şehir Stadı’nda düzenlenen yarışmalarda, Kumluca ve çevre ilçelerden katılan kadınlar kıyasıya mücadele etti. Domates kasası taşıma yarışmasında 3 dakikada 24 domates kasası taşıyan Zeynep Keyikçi birinci, 21 domates kasası taşıyan Hatice Işık ikinci, 17 domates kasası taşıyan Hörü Alkan üçüncü oldu. Domates yeme yarışmasında da 3 dakikada 1 kilo 362 gram domates yiyen Ayşegül Aydın birinci, 1 kilo 216 gram domates yiyen Ayşe Akyürek ikinci, 1 kilo 178 gram domates yiyen Mefaret Ünal ise üçüncü sırada yer aldı. Sekiz takımın katıldığı halat çekme yarışmasında ise finalde Kumluca Belediyesi takımıyla karşılaşan Kaşlılar takımı, zorlu mücadeleyi kazanarak şampiyon oldu. Yarışmalar, renkli görüntülere sahne oldu. Yarışmada en fazla domates kasası taşıyan Zeynep Keyikçi, sera işçisi olduğunu ve her gün sayısız domates kasası taşıdığını söyledi. Yarışmayı birinci olarak bitirdiği için mutlu olduğunu dile getiren Keyikçi, festival dolayısıyla neşeli bir hafta geçirdiklerini kaydetti. Kaşlılar takımı halat çekme şampiyonu oldu Halat çekme yarışmasında birinci olan Kaşlılar takımının kaptanı Saliha Güçlü de serada çalışan kadınların hünerlerini sergilediğini belirtti. Takımıyla gurur duyduğunu ifade eden Güçlü, geçen yıl aynı yarışmada ikinci olduklarını belirterek, “Bu yıl birinciliği kaptırmadık” dedi. Etkinlikte Kumluca Belediyesi tiyatrocuları Uğur Duran ve Mehmet Karakaya kısa bir oyun sergilerken, müzisyen Tuğba Karakuş konser verdi. Yarışma sonunda başarılı olan kadınlara protokol üyelerinin eşleri tarafından çeşitli ödül ve hediyeler verildi.
Sivas Sivas-İstanbul arası 7 saat kısaldı: YHT Sivas’a ilk seferini yaptı Türkiye’nin önemli ulaşım projelerinden biri olan Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattı, Sivas ile İstanbul arasında kesintisiz seyahat imkânı sunmaya başladı. Türkülere konu olan Sivas’tan İstanbul’a seyahat süresi otobüsle yaklaşık 14 saat sürerken, aktarmasız Sivas-İstanbul seferi ile seyahat süresi yaklaşık 7 saate düştü. Ankara’dan Sivas’a ulaşımı 2 saate indiren Ankara-Sivas YHT hattı, 26 Nisan 2023 yılında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın katıldığı törenle açılmış ve yaklaşık 1 yılda 1 milyon yolcu taşımıştı. Otobüs yolculuğu ile yaklaşık 14 saat süren İstanbul-Sivas arası, aktarmasız ekspres Yüksek Hızlı Tren hattının devreye girmesiyle 7 saat 8 dakikaya düştü. Sabah 08.40’ta yapılan ilk seferde Söğütlüçeşme İstasyonu’ndan kalkan tren 7 saat sonra Sivas’a vardı. Hızlı tren vatandaşlar tarafından oldukça beğenilirken, gelen yolcular için karşılama programı düzenlendi. Programa Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, Sivas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Zeki Özdemir, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Mehmet Kul, bazı il protokol üyeleri ve vatandaşlar katıldı. İstanbul’dan Sivas’a gelen vatandaşlar davul ve zurna ile karşılanarak, karanfil verildi. “Rahat ve güvenli” AK Parti Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler, Yüksek Hızlı Tren teknolojisinin rahat ve konforlu olduğunu dile getirerek, “Gayet konforlu, rahat ve güvenli bir seyahati toplam 7 saat 18 dakikalık bir sürede tamamlandık. Hemşehrilerimiz bizi coşkuyla selamladılar. Ben bütün hemşehrilerime bu güvenli yüksek teknoloji ürünü olan İstanbul-Sivas ve Sivas-İstanbul seyahatini tercih etmelerini buradan hassasiyetle öneriyorum” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz ise, “Sivas’ımıza, milletimize hayırlı uğurlu olsun. Böylesine bir medeniyet havzası olan Sivas’a sadece Sivaslılar değil, İstanbul’daki ve başka coğrafyadaki insanların da akın edip geleceğine inancım tamdır” diye konuştu. “Hızlı tren şehrimizde yeni ufuklar açacak” Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, Yüksek Hızlı Tren’in kentte yeni ufuklar açacağını belirterek, “Bugün Sivas olarak yine tarihi bir gün yaşıyoruz. Bu seferle birlikte İstanbul seferlerimiz başlamış oldu ve İstanbul-Sivas arası mesafede 7 saate indi. Hızlı tren şehrimizde yeni ufuklar açacak. Şehrimizin başta turizm olmak üzere sanayisi ve ekonomisine her yönüyle katkıda bulunacak” şeklinde konuştu. “Yüksek Hızlı Tren’in akraba ilişkilerini de güçlendireceğine inanıyoruz” Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, Yüksek Hızlı Tren’in akraba ilişkilerini güçlendireceğine inandıklarına değinerek, “Yaklaşık bir yıl önce Ankara-Sivas hızlı tren seferleri başlamıştı. 1 milyonun üzerinde yolcunun taşındığını görmekteyiz. Bundan sonraki süreçte de inanıyoruz ki bu sayı daha da artacak. Bu da Sivas’ın hem kültürüne hem turizmine katkı sağladığı gibi Sivas-İstanbul arasındaki akraba ilişkilerini de güçlendireceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı. Trenle seyahat eden vatandaşlar ise seferden memnuniyet duyduklarını söyledi.
Ankara Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi’nden ‘HUBİTSEM’ sempozyumu Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi (Hukuk, Bilişim İnovasyon ve Teknoloji Merkezi) tarafından, akademik dünya ile iş hayatını buluşturduğu Hukuk Bilişim ve Teknoloji Sempozyumu (HUBİTSEM) gerçekleştirildi. Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi işbirliği ve Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi ev sahipliğinde akademik dünya ile iş hayatını buluşturduğu hukuk bilişim ve teknoloji sempozyumu gerçekleştirildi. Çok sayıda öğrencinin katıldığı sempozyumda atölye çalışmaları hayata geçirildi. Dr. Pınar Yaşar Şatıroğlu, İHA muhabirine, gerçekleştirilecek sempozyumun amaçları hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Bilişim Hukuku, Hukuk, Yapay zeka ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak bütün bilgi sahiplerini bir araya getirmeyi amaçladık. Klasik bilimsel toplantılardan farklı olarak hem hakemli tedbirlere yer verilmesi hem farklı kamu kurum temsilcilerinin gelmesi hem özel sektörde çalışanların özellikle de yöneticilerin yer aldığı bir etkinlik yapılacak. Bu etkinlik bizim ana etkinliğimiz. Ana ve yan etkinlik olarak ikiye ayırdık bu sempozyumu.” Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Şatıroğlu, gerçekleştirilecek çalışmalarda spesifik olarak o alanda uzmanlaşmış akademisyenler ile kurum temsilcilerinin olacağını belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Şu ana kadar üç ana oturum gerçekleştirildi. Bir tane de atölye çalışmamız gerçekleştirildi. Bu sempozyumla aslında amaçladığımız şey bütün partnerleri bir araya getirmek. Yani Ankara Barosu ve Atılım Üniversitesi bir araya gelerek konuyla ilgili olabilecek olan öğrenci, avukat, stajyer avukat, kurum çalışanı ve akademisyenleri bir araya getirerek yeni bir bilgi üretim noktası oluşturmak amaç aslında. HUBİTSEM’ de aslında bu amaca hizmet ediyor diyebiliriz. Akademik hayat ile İş hayatını tanıştırmayı çok istiyoruz. Çünkü hukuk fakültesi öğrencileri mezun olmadan önce genelde biraz daha kapalı bir toplumda okuyorlar. Aslında dışarda başka bir dünya var ve o dünya her geçen gün gelişiyor ve ilerliyor. Bu gelişen ve ilerleyen Dünya’nın bir parçası olmak istiyorsanız eğer hem akademik donanıma sahip olmanız lazım. Hem de özel sektöre ilişkin olarak çalışma prensiplerini bilmeniz gerekiyor. Bizde bu ikisini bir araya getirebilecek bir ışık yapmak istedik aslında.” Avukat Cenk Levent Eroğlu ise HUBİTSEM’in ulusal çapta yapılmış bir sempozyum olduğunu ifade ederek, “Toplamda 4 Barodan, 8 farklı ilden, 15 farklı üniversiteden 18 şirket ve 8 kamu kurumundan katılımcılar bu gün buradalar. Burada teknoloji hukukunun, bilişim hukukunun detaylarını inceliyoruz. Güncel meseleleri konuşuyoruz. İnsanların ve kurumların birbiri ile ağ kumasına vesile olmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Yapay zeka ve hukuk konularının da tartışılacağı oturumların bulunduğu sempozyum, 4 ile 5 Mayıs tarihleri arasında sürecek.
Mersin Vali Pehlivan: "Mersin’de bitki örtüsünün yüzde 57’sinin kızılçamdan oluşması yangın hassasiyetini üst seviyelere çıkarıyor" Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, yüzde 53’ü ormanlarla kaplı olan Mersin’de bitki örtüsünün yüzde 57’sinin kızılçamdan oluşmasının yangın hassasiyetini üst seviyelere çıkardığını söyledi. Orman Yangınları ile Mücadele Komisyon Toplantısı, Vali Pehlivan başkanlığında Orman Bölge Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi. Pehlivan, toplantıda orman yangınlarında hızlı ve etkin müdahalenin önemine işaret etti. Önleyici eğitim çalışmalarının planlandığı şekilde devam ettiğini ifade eden Pehlivan, uyarıcı tedbirlere yaz ayları boyunca devam edileceğini kaydetti. Mersin’in yüzölçümünün yaklaşık yüzde 53’üne denk gelen 835 bin 534 hektar alanın ormanlık alan olduğunu vurgulayan Vali Pehlivan, şöyle devam etti: "Orman alanlarımızın tamamı yangına 1. derecede hassas. Bu nedenle orman yangınları ile etkin mücadele kapsamında 5 helikopter, 72 arazöz, 21 su ikmal aracı, 1 su tırı, 90 ilk müdahale aracı, 10’u su atarlı 20 devriye motosikleti, 10 dozer, 12 greyder, 11 ekskavatör, 5 treyler, 104 su tankı hizmet etmek üzere değişik yerlerde konuşlandırılmaktadır. 12 gözetleme kulesi faal olup, iki görevli ile 24 saat gözetleme yapılmaktadır. 6 gözetleme kulesinde ilaveten kameralı gözetleme yapılmaktadır. 34 ayrı noktadan yaz aylarında saat başı meteorolojik veriler izlenmektedir." "Ormanlık alanlar insansız hava aracı ile gözetleniyor" Meteoroloji Genel Müdürlüğünden her gün 3 günlük risk haritası alındığına dikkat çeken Pehlivan, "Bu sayede 3 günlük hava durumu izlenerek genel ve yerel tedbirler alınabilmektedir. Özellikle kritik havalarda ormanlık alanlara yakın köy ve mahallerde muhtarlar, din görevlileri, orman gönüllüleri ve görevli personele cep mesaj uygulaması yapılarak dikkatleri çekilmektedir" diye konuştu. Ormanlık alanlarda insansız hava aracı ile gözetleme yapıldığını ifade eden Pehlivan, haberleşme hizmetinde kullanılmak üzere eski analog telsiz sistemine ilave olarak sayısal telsiz sisteminin de kurulduğunu kaydetti. Monte edilen araç takip sistemiyle 305 aracın 24 saat izlendiğini belirten Pehlivan, "Bütün orman yollarımız sayısallaştırılmış, arazöz ve su ikmal araçlarımıza tablet dağıtılarak yangın ihbarına en kısa yoldan ve sürede ulaşmaları sağlanmaktadır. 2023 yılı sonu itibarıyla ilimizde Orman Genel Müdürlüğü tarafından 264 yangın havuzu yapılmıştır. Ayrıca yerleşim yeri içme suyu şebekelerine ilimizin farklı yerlerinde 200 yangın vanası tesis edilmiştir" dedi. Son 3 yıllık ağaçlandırma çalışmaları Toplantıda ayrıca il genelinde son 3 yılda gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmalarına da değinen Pehlivan, "İlimizde 2021 yılında 3 bin 876 hektar, 2022 yılında 7 bin 646 hektar, 2023 yılında ise 4 bin 35 hektar alan ağaçlandırıldı. Ayrıca, 2021 yılında 5 milyon 279 bin 826 adet, 2022 yılında 6 milyon ve 2023 yılında da 6 milyon adet fidan üretildi" ifadelerini kullandı. Orman Bölge Müdürü Mustafa Yalçın’ın yapılan faaliyetler, orman yangınlarına ait istatistiki veriler ile orman yangınlarıyla mücadele stratejileri hakkında bilgi verdiği toplantıda, yangınla mücadelede paydaş kurumların ve görevli personelin yerine getireceği vazife ve sorumluluklara ilişkin konular karara bağlandı. "Mersin, Türkiye’de orman varlığı en fazla olan illerden birisi" Vali Pehlivan, ayrıca Orman Bölge Müdürlüğünün Toroslar ilçesinde faaliyete geçen yeni hizmet binasını ziyaret etti. Orman Bölge Müdürü Yalçın’dan yürütülen faaliyetler hakkında bilgi alan Pehlivan, Yangın Yönetim ve Koordinasyon Merkezi’nde 9 orman işletmesinin bağlı olduğu telsiz sisteminden birimlere seslendi. Pehlivan, şunları kaydetti: "Şu anda görevinin başında bulunan orman teşkilatımızın çok kıymetli mensupları, biraz önce orman yangınlarıyla mücadele komisyonumuzu topladık. Çok verimli bir toplantı gerçekleştirdik. Mersin, Türkiye’de orman varlığı en fazla olan illerden birisi. Toplam alanının yüzde 53’ü orman olan Mersin’de bitki örtüsünün yüzde 57’sinin kızılçamdan oluşması yangın hassasiyetini üst seviyelere çıkarıyor. Bu konudaki çalışmaları ilgili kurum ve kuruluşlarımız ile iş birliği ve koordinasyon içinde orman teşkilatımız yürütüyor. Orman teşkilatımızın neferleri olarak sizler de sahada yürütüyorsunuz. Hayati öneme sahip bu çalışmalarınızda sizlere üstün başarılar temenni ediyorum." Vali Pehlivan’a ziyaretinde Vali Yardımcısı Mehmet Ali Özkan da eşlik etti.