ASAYİŞ - 21 Haziran 2022 Salı 10:53

Miras davası yüzünden darp edilen yaşlı çift yaşam savaşı veriyor

A
A
A
Miras davası yüzünden darp edilen yaşlı çift yaşam savaşı veriyor

Gaziantep’te miras davası yüzünden öz yeğenleri tarafından öldüresiye dövülen yaşlı çift, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.

Gaziantep’te miras davası yüzünden öz yeğenleri tarafından öldüresiye dövülen yaşlı çift, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Yakınlarına “Gözlerini toprak bürümüş” diyerek tepki gösteren çiftin oğlu Soner Kayhan, gözaltına alındıktan sonra salıverilen 4 yakınının tutuklanmasını istiyor.


Olay, merkez Şahinbey ilçesine bağlı Çapalı Mahallesi’nde 19 Haziran günü öğle saatlerinde yaşandı. İddiaya göre Gaziantep’te yaşayan Veli (75) ile Özgül (55) Kayhan çifti hafta sonunu geçirmek için mahalledeki bağ evlerine geldi. Bağ evinde devam eden miras davası yüzünden anlaşmazlık yaşadıkları yeğenleri tarafından öldüresiye darp edilen Veli ile Özgül Kayhan beyin kanaması geçirdi. Ambulansla GAÜN Şahinbey Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan yaşlı çift, durumlarının ağırlaşması üzerine özel bir hastaneye sevk edildi.



Adli kontrolle bırakıldılar


Kafalarına aldıkları darbelerden dolayı ağır yaralanan yaşlı çift yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken, olayın ardından jandarma tarafından gözaltına alınan şüpheliler İsmail Erhan Öztürk, Mehmet Eren Öztürk, Ejder Öztürk ile Tülay Öztürk çıkarıldıkları adliyede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Babası ile annesini öldüresiye döverek yaralayan yakınlarının serbest bırakılmasına tepki gösteren Soner Kayhan, akrabalarına “Gözlerini toprak bürümüş” diyerek tepki gösterdi.



“Annemle babamı öldü diye bırakıp kaçıyorlar”


Olayı babası ile annesinin mirastan dolayı davalık olduğu yeğenleri tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen Kayhan, bağ evinden ağabeyi ile kendisinin çıkmasının hemen ardından bağ evine geldiklerini belirtti. Olayı gerçekleştiren Mehmet Eren Öztürk’ün babasını darp etmek için daha önce de girişimde bulunduğunu aktaran Kayhan, “Bu olayda doğrudan öldürmeye geliyorlar. Darp ettikten sonra öldü diye bırakıp gidiyorlar. Yaklaşık 7-8 kişi örgütlenmiş bir şekilde eve baskına geliyorlar. Babamla annemi evin içerisinde yaklaşık bir saat alıkoyuyorlar. Yanlarında silah ve bıçak da var. Annem ve babamı darp ettikten sonra evden yol kenarındaki durağa kadar sürüklüyorlar. Orada da ikisini öldü diye bırakıp kaçıyorlar” ifadelerini kullandı.



“Gözlerini toprak bürümüş”


Babası ile annesinin darp edilmesini engellemek için araya giren komşularının da dövüldüğünü sözlerine ekleyen Kayhan, “Hastanede babamın 3 yerinden, annemin ise bir yerinden beyin kanaması geçirdiği belirlendi. Araya girdiği için darp edilen komşumuz da beyin kanaması geçirmiş. Bu olayı gaddarca gerçekleştirip annemi ve babamı hem gasp hem de darp eden kişiler ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Biz adalet yoluyla hakkımızı arayacağız. Küçük bir miras davası sürüyor. Maalesef toprak gözlerini bürümüş. Zaten mirastan mal kaçırma olayı var. Haksız olan taraf onlar. Hukuki süreç devam ediyor. Zaten dava sonucunda mirasta pay varsa verilecek. Anne ve babamın şu anda hayati tehlikesi sürüyor. Yoğun bakımda ağır bir sağlık sürecinden geçiyorlar” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Güleç; “1 Mayıs emek ve dayanışma günümüz kutlu olsun” Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç, 1 Mayıs gündemiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında “1 Mayıs emeğin, emekçinin bayramını en içten dileklerimizle kutlarken alın terinin karşılığını alamayan emekçimizin sesini bu anlamlı günde bir kez daha haykırmak istiyoruz” dedi. Emeklinin, işçinin, memurun toplumun tüm kesimlerinin yaşanan ekonomik kriz ortamında, yüksek enflasyon ve artan geçim sıkıntısı karşısında olumsuz yönde etkilenmeye devam ettiği belirten Güleç, açılmasını şöyle sürdürdü; “Emekli maaşının yetersizliği emeklilerin birçoğunun çocuklarından destek almasına veya onların yanına sığınmalarına, çocuklarının ise artan geçim sıkıntısı ve giderek düşen alım gücü karşısında daha da zorlanmalarına sebep olduğu görülmektedir. Bu duruma büyükşehirlerde artan fahiş kira bedellerini de ekleyince durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Her sektör ve alanda yaşandığı gibi eğitim çalışanları üzerinde de ekonomik sorunların getirdiği yük gün geçtikçe daha da artmaktadır. Eğitim camiasının yığınla çözülmeyi bekleyen meseleleri sorunun bir boyutu iken artan ekonomik darboğazla birlikte yaşanan sıkıntılarda sorunun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Yaşanan ekonomik buhran karşısında ne emekli öğretmenin aldığı emekli ikramiyesinin değeri kalmıştır ne de emekli öğretmen maaşıyla çocuk okutmak ve evlendirmek mümkün olabilmektedir. Şartların iyileştirilmesi gerekmekle birlikte hâlihazırda görev yapmakta olan ve bilhassa mesleğinde 10 hizmet yılını doldurmamış öğretmenlerimizin maaşlarının düşük oluşu eğitim camiamızın kıymetli emekçileri olan öğretmenlerimizin alın terinin ne kadar ödendiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Asla emeğin karşılığı olmayan ek ders ücretlerine de gerekli zammın yapılması ve büyükşehirlerde görev yapan memura kira desteği verilmesi elzemdir. Öğretmenin mali ve sosyal hakları yok denecek ölçüde emeğinin karşılığını almaktan uzaktır. Alelacele çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yetersiz ve birçok soruna davetiye çıkarıcı nitelikte olduğunu ifade etmiştik. Bu gün gelinen noktada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun sorunlarla dolu olduğu ortadadır. Öğretmenler Odası’nda gelir dengesizliği oluşmuş ve hatta uçurumlar oluştuğu görülmüştür. Emekçilerimiz emeklerinin karşılığını alabilmeyi beklemekte, sosyal ve ekonomik hakları tanımlanmış, daha adil ve şartları iyileştirilmiş bir meslek kanunu beklemektedir. Çalışan memurlarımızın tamamı bayram ikramiyesinden faydalanmayı beklerken diğer yandan atanmayı bekleyen binlerce meslektaşımızı da hatırlatmayı emeğe saygının bir gereği olarak gördüğümüzü beyan etmek isteriz. Zira o kadar yıl okuyup, puanlarını alıp atanmayı bekleyen meslektaşlarımızın da biran evvel okullarına, öğrencilerine kavuşmalarını temenni ediyoruz. 9 aydır bekletilen ve mülakatın kaldırılacağına ilişkin söz verilen öğretmenlerimizin kontenjanlarının biran evvel gönülleri rahatlatacak bir sayıyla ilan edilmesini arzuluyoruz. Üniversitelerde görev yapmakta olan üniversite idari personelinin (GİH, THS, YHS, SHS, 4/B Sözleşmeli) en temel haklardan biri olan tayin/nakil hakları olmaksızın çalıştırılması 21. Yüzyılda kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerde görev yapan tüm personelin tayin hakkı için Üniversiteler Arası Atama ve Yer Değişikliği Yönetmeliği’nin hazırlanarak yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bu yönetmelikte yer değişikliğinin şartları, mazeret tayinleri, eğitim hakkı tayini, becayiş vb. düzenlemelerin net bir şekilde ifade edilmesi ve bu düzenlemelerin rektörlerin keyfi kararına bırakılmaksızın, torpil vb. durum söz konusu olmaksızın gerekli tedbirlerin alınması elzemdir. Bu çalışanlarımızla ilgili sürgün maddesi diye bilinen 13-b/4 geçici görevlendirme maddesinin tamamen kaldırılması, eğitim ve öğretim hizmet kolunda verilen zam, tazminat, üniversite ödeneği, teşvik vb. haklardan da faydalanmalarını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir. Tüm bu sorunların çözümü için TBMM Milli Eğitim Komisyonunu oluşturan vekillerimizi göreve davet ediyoruz. Bizlerde 1 Mayıs günü tüm teşkilatlarımızla birlikte Ankara’da meydanda olacağız. Her alanda emek sarf eden tüm emekçilerimizin bu emeklerinin karşılığını alabilmelerini temenni ediyor, birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs Bayramı’nı kutluyorum. Emekçilerimizin hakları için mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.”