SAĞLIK - 28 Mart 2020 Cumartesi 12:52

Korona tedavisinde Türkiye’de bir ilk

A
A
A
Korona tedavisinde Türkiye’de bir ilk

Dünyayı ve Türkiye’yi yoğun şekilde etkisi altına alan korona virüs ile Japonya’dan sonra Türkiye’de ilk kez Gaziantep Üniversitesi tarafından uygulanacak patojenlerden arındırılmış plazma nakli yöntemiyle mücadele başlayacak.

Dünyayı ve Türkiye’yi yoğun şekilde etkisi altına alan korona virüs ile Japonya’dan sonra Türkiye’de ilk kez Gaziantep Üniversitesi tarafından uygulanacak patojenlerden arındırılmış plazma nakli yöntemiyle mücadele başlayacak. Yeni tedavi yöntemini GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür yaptığı basın açıklamasını duyurdu.


Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, üniversiteye bağlı Şahinbey Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir basın toplantısı düzenleyerek yeni yöntemi anlattı. Prof. Dr. Gür, yeni tedavi yöntemi ile ilgili Doç. Dr. Umut Elboğa’nın da yoğun çaba sarf ettiğini vurgulayarak dünyada ilk kez Japonya’nın gerçekleştirdiği uygulamanın ABD’nin de gündeminde olduğunu kaydetti.


GAÜN Rektörü Gür, "Dünyada kullanılan diğer yöntemlerden farklı olarak kanda yer alan çeşitli virüs, bakteri ve parazitlerin patojen yükünü yok ederek transfüzyonla bulaşan hastalık riskini sıfırlamayı hedefliyoruz. Kan bileşenlerinde bulunan beyaz kan hücrelerinin kalıntıları inaktive edilerek plazma nakli esnasında oluşabilecek istenmeyen reaksiyonlar en aza indirilebilecek. Bu tedavi yöntemiyle antikor aktarımı sağlayan plazma nakli ile hastalığı geçirmiş ve iyileşmiş Covid-19 hastalarından alınan kan şekilli elemanları uzaklaştırılarak, ayrıca virüs, bakteri ve parazit gibi patojenlerden arındırılarak plazmasına ayrıştırılacak. Bu plazma yeni Covid-19 hastalarına tedavi veya sağlık çalışanları gibi yüksek risk grubundaki kişilere hastalıktan korunma amaçlı güvenli olarak verilebilecek" dedi.



“Diğer tedavi yöntemlerinden çok farklı”


Korona virüs ile mücadele kapsamında Gaziantep Üniversitesi olarak çok önemli bir projeyi hayata geçirmek üzere çalışma başlattıklarını vurgulayan Rektör Prof. Dr. Gür, “Covid-19 tedavisi için iyileşen hastalardan alınan kandan elde edilen plazma nakli yakın zamanda ilk olarak Çinli doktorlar tarafından yapıldı. Şimdilerde ABD’li uzmanlar tarihsel kanıtları cesaret verici olan plazma nakliyle daha kapsamlı çalışmalar yürütmek için FDA’nın onayını aldılar. Gaziantep Üniversitesi olarak biz de plazma esaslı oldukça etkin bu tedavi hizmetini en geç Nisan ayı sonunda halkımızın hizmetine sunmayı planlıyoruz. Ama diğer plazma nakil tedavilerinden çok önemli bir farkımız olacak. Biz, kanda yer alan çeşitli virüs, bakteri ve parazitlerin patojen yükünü yok ederek transfüzyonla bulaşan hastalık riskini sıfırlamayı hedefliyor olacağız. Bu bizi dünyada bu tedaviyi uygulayan çoğu merkezden ayrıştıracak. Ayrıca kan bileşenlerinde bulunan beyaz kan hücrelerinin kalıntılarını inaktive eden sistemimiz sayesinde plazma nakli esnasında oluşabilecek istenmeyen reaksiyonları en aza indirgeyecektir. Gerek geçmişte gerekse günümüzde bu tedavinin en çok korkulan yan etkisi olan hastayı yeniden aynı ya da yeni bir patojenle enfekte etme riski kuracağımız bu özel sistemle imkansızlaşacaktır" ifadelerini kullandı.



Tedavi nasıl uygulanacak


Patojenden Arındırılmış Plazma Tedavisi ile ilgili detaylı bilgiler de veren Prof. Dr. Ali Gür, “Bir insan belli bir virüs nedeniyle enfekte olduğunda vücut enfeksiyonla savaşmak için antikor adı verilen özel olarak tasarlanmış proteinler üretmeye başlıyor. Bu antikorlar, kişi iyileştikten sonra kanın özellikle plazma kısmında aylarca, hatta yıllarca barınabiliyor. Gaziantep Üniversitesinde bilimsel araştırmalar projeler birimine Doç. Dr. Umut Elboga’nın verdiği ‘Patojenden Arındırılmış Plazma Tedavisi’ başlıklı proje kapsamanda hastalığı iyileşen kişinin antikor bakımından zengin plazmasının yeni Covid-19 hastalarına verilmesi sonrası vücutlarının virüsle savaşma kapasitesi test edilecek. Yöntem başarılı olursa hastaların hayatta kalma şansının yükselmesi ve solunum cihazlarına daha az ihtiyaç duyulmasını bekliyoruz. Plazma nakli, bir çeşit aşı görevi üstleniyor. Ancak aşıdan farklı olarak yalnızca geçici bir koruma sağlayabiliyor. Aşı, bağışıklık sistemini vücudun belli bir virüse karşı kendi antikorlarını üretmesi için eğitiyor. Plazma nakli yaklaşımında ise vücuda kısa ömürlü ve tekrarlanması gereken dozlarla başkasının antikorları enjekte ediliyor. Bu sayede iyileşmiş kişilerin kanında virüse karşı geliştirilmiş antikorlar (füzeler) hasta olan kişinin vücudundaki virüse karşı aktif hale getirilmiş oluyor. Virüsün zırhındaki proteine bağlanan bu antikorlar (füzeler) bir kilitle anahtar gibi virüse yapışarak virüsün hücre içine girmesini engelliyor. Çünkü hücrede virüsün vücuda geçmesine neden olan bir reseptör var ve virüsün yüzeyindeki bu zırh proteini antikorla(füzeyle) kapatıldığından bu reseptöre bağlanamayan proteinler nedeniyle antikorlar( füzeler) virüsü bloke etmiş oluyorlar. Bu sayede virüsün replikasyonu yani çoğalması da önlenmiş oluyor” şeklinde konuştu.



“İyileşen hastaların kanını kullanacağız”


Tedavinin devamında Gaziantep Üniversitesinin kuracağı sisteme enfekte olan hastaların iyileştikten sonra kan vermelerinin sağlanacağını açıklayan Prof. Dr. Gür, "İyileşen hastaların bu kanları toplanacak ve plazmanın içinde virüse karşı olan antikorlar var mı yok mu önce test edilecek. Bunlar belirlendikten sonra bu kanların başka enfeksiyon hastalığı açısından da güvenli olup olmadığı sadece Gaziantep Üniversitemizde kuracağımız bu sistemle test edilebilecek ve güvenlik sorunu oluşturan tüm patojenler Türkiye’de ilk defa üniversitemizde kurulacak özel bir sistemle inaktif hale getirilebilir olacaktır. Özellikle durumu kritik hastalara verilecek bu plazma nakli tedavisinin bu patojen arındırma sistemi sayesinde yan etkileri olmaksızın güvenli bir şekilde uygulanması mümkün olacaktır. Özellikle ağır ya da ölümcül seyredebilen vakalarda gerçekten plazma nakli tedavisi hayat kurtarıcı olarak kullanılabilecektir" ifadelerine yer verdi.



Tedavi süreci


Tedavi ile ilgili çalışmalar yürüten Gaziantep Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeler Biriminden Doç. Dr. Umut Elboga ise "Bu tedaviyi uygulamaya aldığımızda hem hastaların tedavi süreçlerini hem yoğun bakımda kalış sürelerini kısaltmış olacağız. Sistem çalışma şekli ise donörlerden 200 mililitre kan toplanıyor. Toplanan kan sistemimizde çoğaltılıyor. Bu kanlar çoğaltıldıktan sonra iki ayrı teknik işlemden geçiriliyor. İşlemlerden sonra kandaki potojenler, bakteriyel, viraller ve virüsler enfeksiyonlardan arındırılıyor. Şu an buna benzer pek çok tedavi şekli var ama bunların hiçbiri viral enfeksiyonları arındıramıyor. Biz bu tedavi yöntemi ile bunu başaracağız, yani virüsün RNA’larını temizleyip güvenli hala getireceğiz. Bu sayede hastanın yoğun bakım süresi kısalıp hızlı bir şekilde taburcu olmuş olacak” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan EBYÜ’de “Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ev sahipliğinde “Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3-Multidisiplinler Bakış Açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen sempozyuma Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Türkiye Diyestisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay, Rektör Yardımcıları A. Ercan Ekinci, Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Prof. Dr. Çağrı Çırak, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, sağlık çalışanları, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan sempozyum programı, açılış konuşmaları ile devam etti. İlk olarak konuşma yapan EBYÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3- Multidisiplinler bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’na ev sahipliği yapmanın mutluluğunu ifade etti. Beslenmenin bir yaşam aktivitesi olduğunu ve hastalık durumunda bu aktivitenin sürdürülmesinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Özer, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği’nin bu konuda en güzel örneklerden biri olduğunu söyledi. Programa Erzurum, Sivas, Bayburt, Gümüşhane, Malatya, Van, Bingöl, Trabzon, Tokat ve Samsun gibi illerden gelen öğrenci, mezun hekim, hemşire, diyetisyen ve eczacılardan oluşan 750 katılımcıyı ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Prof. Dr. Özer, sempozyumun hayata geçirilmesinde katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sundu. Daha sonra konuşmalarını yapmak için kürsüye gelen Prof. Dr. Mutlu Doğanay, organizasyon için teşekkürlerini ileterek bu sempozyumun bilgileri güncellemek adına önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ ise sempozyumun gerçekleşmesindeki çabalar için üniversite ve diyetetik bölümüne teşekkürlerini iletti. Son olarak nütrisyon tedavisinin önemine vurgu yapan Dağ, sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulundu. Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, beslenme ve diyetetiğin önemine vurgu yaparak bu tür bilimsel sempozyumların sağlık alanlarına önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Sağlık alanında yapılan bilimsel etkinliklerin, sağlık hizmetlerinin gelişimine ve toplumun bilinçlenmesine büyük faydalar sağladığına değinen Dr. Tekin, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun bu anlamda önemli bir platform olduğunu ekledi. Rektör Prof. Dr. Akın Levent ise konuşmasında nütrisyonun, malnütrisyonun tedavisi yani yetersiz beslenme tedavisi olduğuna değinerek kötü beslenmenin hayatı olumsuz etkilediğini ve bilinçlenme adına bu tür programların düzenlendiğini söyledi. Günümüzde beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla önem kazandığına değinen Rektör Levent, son zamanlarda özellikle hanımların beslenmeye özen göstermelerine dikkat çekti. Son olarak Rektör Levent, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun katılımcılara çok yönlü bir perspektif sunarak değerli bilgiler aktaracağını belirtti. Protokol konuşmalarının ardından Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay’ a katkılarından dolayı Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye özer tarafından plaket takdimi yapıldı. Sempozyum programında Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Taner Uluçay önderliğinde öğrenciler tarafından Erzincan yöresine ait türkülerden oluşan müzik dinletisi gerçekleştirildi. Program dört oturum şeklinde devam etti ve panelistlere program sonunda teşekkür belgeleri takdim edildi.
Erzincan Jandarmadan üniversitede fidan dikimi etkinliği Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185’inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde fidan dikimi etkinliği gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğe Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı ile başlayan programa ilişkin günün anlam ve önemini belirten konuşma Jandarma Üsteğmen Buğra Kocaş tarafından yapıldı. Kocaş, ağaçlandırmanın ve fidan dikmenin önemine değindiği konuşmasında, “İklim değişikliği ve erozyonu önlemek gibi fidan dikmenin birçok önemi var. Burada yetişecek her bir fidan bizlere en büyük miras olacaktır. Yeşil görmeyen gözler zevkten mahrumdur. Erzincan Jandarma İl Komutanlığı olarak şehrimizin yeşiline katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Konuşmanın ardından Erzincan İl Jandarma Komutanlığına bağlı eğitim köpekleri ile bomba arama gösterisi ve itaat eğitimi gösterileri yapıldı. Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı tarafından hazırlanan tüfekli hareketler gösterisi katılımcılardan büyük beğeni topladı. Gösterinin ardından konuşmasını icra eden Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, “Kültürümüz, tüm bitkiler ve hayvanlar dâhil canlıların tamamına karşı sevgi ve şefkatle yaklaşmamızı öğütler. Atalarımızdan, babalarımızdan devraldığımız ağaç, çevre, yeşil sevgisini yeni nesillere aktarmak en başta gelen görevlerimizden biridir. Orman varlığımızın arttırılması hususunda dün olduğu gibi bugün de, yarın da Jandarma Teşkilatı olarak daima yerimizi alacağız” dedi. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yılı münasebetiyle üniversitemizde düzenlenen törende konuşan Rektör Prof. Dr. Akın Levent, “Bu etkinliğin Jandarma tarafından okulumuzda düzenlenmesinden mutluluk duyduk. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yıl dönümünü kutluyorum. Bu vesile ile başta Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimize rahmet, gazilerimizi de hayırlı uzun ömür diliyorum” ifadelerini kullandı. Fidan dikimi etkinliğinde konuşan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, “Jandarma Genel Komutanlığının 185. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen fidan dikimi etkinliği, kurumumuzun köklü tarihine ve doğaya olan saygısını simgelemektedir. Bugün dikilecek fidanlarla hem geçmişimizi onurlandıracak hem de geleceğe sağlam bir miras bırakmış olacağız” dedi. Etkinliklerin icra edilmesinin ardından fidan dikim faaliyeti gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi, Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından mavi ladin, Avrupa ladin, dişbudak; akağaç, akasya, yapraklı ve ibreli türlerinden fidanlarla ağaçlandırıldı. Rektör Prof. Dr. Akın Levent, ağaç dikim alanında öğrencilerle sohbet edip fotoğraf çektirdi. Ağaç dikim alanından sonra Rektör Levent Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen sergiyi Jandarma Alay Komutanı Veysel Yanık ve öğrenciler eşliğinde gezdi.
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.