GENEL - 17 Nisan 2019 Çarşamba 11:58

Medikal sektörü için dev adım

A
A
A
Medikal sektörü için dev adım

Gaziantep Sanayi Odası, SANKO Üniversitesi ve İpekyolu Kalkınma Ajansı arasında “Gaziantep Medikal Sanayi Ürünleri ve Teknolojileri Programı (MESANTEP) İşbirliği Protokolü imzalandı.

Gaziantep Sanayi Odası, SANKO Üniversitesi ve İpekyolu Kalkınma Ajansı arasında “Gaziantep Medikal Sanayi Ürünleri ve Teknolojileri Programı (MESANTEP) İşbirliği Protokolü imzalandı.


Gaziantep Sanayi Odası’nda gerçekleşen törende Gaziantep Sanayi Odası adına Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, SANKO Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı ve İpekyolu Kalkınma Ajansı adına Genel Sekreter Burhan Akyılmaz protokole imza attı. Protokol ile Gaziantep medikal sanayi ürünleri ve teknolojilerinin, tüm paydaşları ile birlikte yerlileştirme, AR-GE ve inovasyon, bölgesel-ulusal ve uluslararası işbirliği, mevcut yatırımlar ve yeni girişim eksenleri doğrultusunda geliştirilmesi amaçlanıyor. Böylece, Gaziantep medikal sanayi teknoloji geliştirme ekosistemi içinde Üniversite- Sanayi-Devlet işbirliği bağı güçlenerek, katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi hedefleniyor.


GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi imza töreninde yaptığı konuşmada, Gaziantep’te medikal sektörün geliştirilmesi konusunda bir yatırım ve işbirliği yapılmasının gerekliliğiyle yola çıktıklarını belirterek, “GSO olarak hem sanayinin yönlendirilmesine hem de sanayicilerimizin sorunlarına yönelik çalışmalar yapıyoruz. Gaziantep’te var olan medikal sanayi ürünleri ve teknolojilerini daha da geliştirmek amacıyla bu projeyi başlatıyoruz. Gaziantep her zaman öncü bir şehir olmuştur. İnşallah medikal sektöründe de öncü olmak istiyoruz. Protokolün kentimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.


Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı ise, “Üniversitelerin birçok görevi vardır ancak bunlardan en önemlisi bilgiyi üretmek kadar, bu bilgiyi insanlığın hizmetine sunmaktır” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Dağlı, “Bir hayalle başlayan ve bugünkü noktaya gelen bu protokolle sağlık temalı bir üniversite olarak, bölge insanına ve Gaziantep sanayisine büyük katkılarımız olacağını düşünüyorum. Üniversite olarak, bilimsel desteğe her zaman hazırız” dedi. Prof. Dr. Dağlı, Gaziantep Sanayi Odasına ve İpekyolu Kalkınma Ajansı’na, bu hayalin gerçekleşmesine katkılarından dolayı teşekkür etti.


İmza töreninde SANKO Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Melike Yüksel, Perihan Çöçelli, Hakan Aslansoy, Başar Küçükparmak, Metin Erturhan, Mustafa Özgüler, GSO Genel Sekreteri Kürşat Göncü, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve MESANTEP Programı Üniversite Danışmanı Prof. Dr. E. İlker Saygılı, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve KÜSİ (Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği) Gaziantep Temsilcisi Doç. Dr. Zafer Çetin ve SANKO Üniversitesi Proje Koordinatörü Bircan Günbulut da hazır bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Prof. Dr. Osman Bektaş: "Doğu Karadeniz 3 riskli fay ortasında yer alıyor" Doğu Karadeniz Bölgesi’nde dolgu ve heyelanlı alanlarındaki yapılaşma deprem riskini büyütüyor. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, bölgenin 3 tane fay arasında bulunduğuna dikkat çekerek yerel yöneticilerinin deprem algısını benimsemeleri gerektiğini söyledi. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin dik ve engebeli arazi yapısı tehlikeli yapılaşmayı beraberinde getirdi. Son yıllarda dolgu ve heyelanlı alanlarda yükselen yüksek katlı binalar deprem riskini arttırdı. 3 riskli fay ortasında bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uzmanlar özellikle dolgu ve heyelanlı alanlara yapılan yüksek katlı binalara karşı uyarılarda bulundu. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Trabzon’daki yapı stokunun depreme dayanıklı olmadığını belirterek “Yerel yöneticilerin Doğu Karadeniz’in deprem tehlikesini kabullenmesi gerekir. Maalesef yıllardan beri burada deprem olmaz buranın deprem tehlikesi yoktur diye Doğu Karadeniz’in yapı stoku maalesef depreme dayanıklı değildir. Yani hem şu andaki yapı stokumuz depreme dayanıklı değil hem şehirleşme, heyelan sahaları üzerinde, yamaçlarda veya kumsal alanda yapılaşmalar mevcut. Kumsaldaki bir apartman üç depremi hissetti. Şimdi bu durumda burada deprem tehlikesi yok demek mümkün mü? Mümkün değil. Yani her şeyden önce yöneticilerin bu deprem algısını benimsemeleri lazım. Halkın daha duyarlı olması lazım. Toplum ve yöneticiler ile el birliği verirsek bu gelecek kuşağı daha sağlıklı, daha güvenli bir yaşam ortamı bırakmış oluruz” dedi. Trabzon’da Yomra, Beşirli ve Akyazı’da riskli yapıların olduğuna dikkat çeken Bektaş, “Deprem açısından eğer değerlendirecek olursak en riskli yerlerden bir tanesi Yomra’da Şana mevkii. Kumsal alan üzerindeki binalar veya dere yatağındaki büyük binalar. Ayrıca Beşirli ve Akyazı mahallelerinde heyelan sahaları üzerinde dikilmiş çok katlı binalar. Bunlar her an sallanıyor. 10 kilometre açıkta kuzeyimizde Karadeniz fayı var. Deprem kaynağı. Güneyimizde 100 kilometre uzaklıkta Kuzey Anadolu fayı var. Türkiye’nin en büyük fayı. Doğumuzda Kuzeydoğu Anadolu fayı var. Bu üç tane deprem kaynağı arasında ben kumsalın üzerindeyim ve her depremi de hissediyorum. O zaman deprem tehlikesi yok demek ne kadar doğrudur?” ifadelerini kullandı.
Bursa (Özel) "Tarlasını yola çevirenlere" kızdı, tabelayı dikti Bursa’da parsel parsel sattıkları arazilerin yolunu çiftçinin mahsul ekili tarlasından geçiren emlakçılar, köylüyü çileden çıkardı. Tarlasının ortasından kaçak yol yapıldığını gören köylü ise, “Bu tarladan emlakçı geçemez, vatandaşa helaldir” tabelası asıp yolu kapattı. Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı 165 haneli Güngören Köyü’ndeki arazileri parsel parsel satan emlakçıların oyunu, köylüyü isyan ettirdi. Emlakçılar, ’hobi bahçesi ve tiny house projesine uygun’ diyerek arazileri köy ve doğa hayali kuran vatandaşlara satmak istedi. Ancak iddiaya göre emlakçılar satışa çıkardıkları arazinin yolu olmayınca, Yücel Özdemir’e ait tarlanın ortasından izin almadan yol geçirdiler. Durumu fark eden arazi sahibi Yücel Özdemir (37) tarlasının ortasından giden yolun izinsiz yapıldığını görünce hemen emlakçıyı aradı. Fakat emlakçıyla anlaşamayan Özdemir, “En azından ahlaken bana bir sorsaydı, ben hayvancılıkla uğraşıyorum. Benim mahsulümü ezip geçti. Kendisinden şikayetçi olacağım” dedi. Kendisine ait tarlanın yol olarak kullanılmasına izin vermeyen Yücel Özdemir, tarlanın girişine “Buradan emlakçı geçemez, şahsa helaldir” tabelası dikti. Yaşadığı mağduriyet üzerine konuşan Özdemir, “Bir emlakçı benim tarlamın arka tarafında hobi bahçesi yapmak için yer alıyor. Buraya gidecek yolu bulamayınca beni aramadan kepçelerle tarlamın ortasından yol geçiriyor. Burada hayvanlarımı otlatıyordum, şimdi tarlamın 3’te birini kullanamıyorum. İnsan en azından beni arar, "anlaşalım" diye sorar. Ben kendisini aradığımda da komik rakamlar teklif ediyor, "istediğim gibi yol geçiririm" diye konuşuyor. Üstelik beni mahkemeye vereceğini söylüyor” diye konuştu. Yol krizinin sık sık yaşandığını belirten Köy Muhtarı Mesut Aydın ise, “Burada sık sık parsel sorunu yaşanıyor. Bu köyün 165 hanesi 300 kişilik yerli nüfusu var. Fakat bu rakam şu anda 900 kişiye ulaşmış durumda. Yer sahibi olan vatandaşlar aldıkları arazinin yolu var mı? yok mu? bakmadan ev yapmaya kalkıyorlar. En azından burada kurulan bir muhtarlık heyeti var. Gelip bize danışsınlar. Şimdi birçok köylümüz bu durum nedeniyle mağdur oluyor. Mahsulü çiğneniyor, iş mahkemeye gidiyor” dedi.