EĞİTİM - 13 Mayıs 2022 Cuma 11:53

Üniversite yolunda sınav stratejileri

A
A
A
Üniversite yolunda sınav stratejileri

SANKO Üniversitesi akademisyenleri, “Üniversite Yolunda Sınav Stratejileri” konulu panel çerçevesinde Şehitkâmil Kültür ve Kongre Merkezi’nde 11’inci ve 12’nci sınıf öğrencilerini bilgilendirdi.

SANKO Üniversitesi akademisyenleri, “Üniversite Yolunda Sınav Stratejileri” konulu panel çerçevesinde Şehitkâmil Kültür ve Kongre Merkezi’nde 11’inci ve 12’nci sınıf öğrencilerini bilgilendirdi.


Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı, yaptığı açılış konuşmasında, “Seçeceğiniz meslek, hayatınızın bundan sonrasını nasıl yaşayacağınızı da belirleyecek” dedi.


Üniversitelerin mesleki yetkinlik yanında, insanların hayatlarının en güzel günlerini geçirecekleri, kişiliklerinin oturacağı, kişisel yeteneklerini keşfedeceği eğitim kurumları olduğunu belirten Prof. Dr. Dağlı, şunları söyledi:


“Seçeceğiniz meslek, hayatınızın bundan sonrasını nasıl yaşayacağınızı da belirleyecek. Bu nedenle meslek seçiminde yakın çevrenizin ve özellikle ailelerinizin yönlendirmelerini göz önünde bulundurun ancak severek yapabileceğiniz meslekleri tercih etmeye çalışın. Meslek tercihi yanında bu konuda eğitim veren üniversitenin hocalarını, akademik, sosyal ve kültürel imkanlarını, bulunduğu şehri ve şehrin imkanları da göz önünde bulundurmalısınız. Sizleri mutlu edecek, ailelerinizi gururlandıracak sonuçlar almanız dileğiyle, sınavda hepinize başarılar diliyor, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sizlere armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı şimdiden kutluyorum. “



Sınav kaygısı ve yönetimi


Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Halil İbrahim Öztürk ise kaygının (anksiyete) evrensel ve temel duygulardan biri ve diğer duygular gibi işlevsel olduğunu kaydetti.


Kişinin gelecekte yaşayabileceği aksilik ya da olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmasının tedbir almasını sağladığını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşlevsel, yararlı kaygıya örnek olarak araçlara sigorta yaptırmayı, bankada birikim yapmayı, check-up yaptırmayı ya da havalimanına birkaç saat önce gitmeyi verebiliriz. Kaygı çok güçlüyse, uzun süre devam ediyorsa, bir tehlike yokken birdenbire ortaya çıkıyorsa, kişiyi aşırı derecede rahatsız ediyor ya da günlük hayattaki işlevlerini yerine getirmesini engelliyorsa bir bozukluk olarak ele alınmalıdır. Sınav kaygısı özelinde konuyu irdelersek ılımlı düzeydeki sınav kaygısı motivasyonu artırarak akademik başarıyı olumlu yönde etkilerken, yüksek düzeydeki kaygı performans üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Sınav kaygısını sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlayabiliriz.”


Öğrencilerin akademik başarısını düşüren, potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını engelleyen, kiminin eğitimine ara vermesine neden olan, yaşamsal ve mesleki kararlarını olumsuz etkileyerek ciddi bir sorun haline gelebilen sınav kaygısının altında yatan nedenlere odaklanan çalışmalara işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, sözlerini şöyle sonlandırdı:


“Öğrencilerin geçmiş deneyim ve inançları, hatalı aile tutumları, ders yükü ile ilgili algıları ve zaman yönetme becerilerindeki sorunları öne çıkmaktadır. Sınav öncesinde, sınav sırasında ya da sınav sonrasında kendini fiziksel, duygusal, davranışsal ve bilişsel belirtilerle gösteren sınav kaygısının tedavisinde aile ve eğitimcilerle iş birliği, bireysel psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavileri ön plana çıkmaktadır.”



Dr. Öğr. üyesi Sibel Polat Olca


Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Psikiyatri Hemşireliği Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Sibel Polat Olca da konuşmasında sınav kaygısı yönetimi üzerinde durdu.


Dr. Öğr. Üyesi Olca, sınav kaygısını kontrol edebilmek için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Sınava düzenli olarak yeterince çalışma konusunda kendinizi motive edin. Sınav öncesinde sizi mutlu edecek sevdiğiniz yararlı besinler tüketin. Sınav konusunda olumsuz düşünceleriniz yoğunsa spor yapın. Uykunuz düzenli olsun, günlük 7-8 saat uyuma konusunda kendinizi programlayın. Sevilen kişilerle boş zamanlarda iletişimde olun ve onlarla zaman geçirin. Motivasyon sağlayıcı hobileriniz varsa bunları yapın.”


Sınav günü yapılması gerekenleri anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Olca, “Son ana kadar ders çalışmayın, sınavdan önce gevşeme yöntemlerini uygulayın. Sınav yerini bir gün önceden görün. Sınav günü yanınıza alacağınız eşyaları bir gün önceden hazırlayın. Sınav günü en rahat kıyafetleri tercih edin. Dar ve hava almayan kıyafetleri yerine pamuklu terletmeyen ve bol giysiler giyin. Sınava günü erkenden yola çıkın, kendinize inanın ve güvenin” ifadelerine yer verdi.


Dr. Öğr. Üyesi Olca, sınav süresince kaygı ile başa çıkmak için, zihinsel ve bedensel uygulamaların önemli olduğunu sözlerine ekledi.



Akademik başarı ve beslenme


Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Efsun Karabudak, “Akademik Başarı ve Beslenme” konulu bir sunum yaptı.


Prof. Dr. Karabudak, “Üniversite sınavına sayılı günler kaldı. Hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken artan sınav stresi adayların yeme davranışlarında ve uyku düzeninde değişiklere yol açabiliyor” uyarısında bulundu.


Heyecan içindeki ailelerin çocuklarının sınav başarısını artırmak için neler yiyip içmeleri gerektiğini araştırdığına vurgu yapan Prof. Dr. Karabudak, sınavın yaklaştığı bugünlerde, adayların beslenmelerinde nelere dikkat etmeleri gerektiği, sınav sabahı ve sınav sırasında hangi besinleri tüketebileceği ve hangi besinlerden kaçınılması gerektiği ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Dengeli bir diyet ve sağlıklı bir yaşam tarzı sınava odaklanmanıza ve hastalıklardan kaçınmanıza yardımcı olabilir. Tek bir besin, besin ögeleri açısından eksiksiz değildir, bu nedenle tabağımızda besin çeşitliliğine ihtiyacımız vardır. Öğün atlamamaya çalışın, yoksa kan şekeri seviyenizde dalgalanmaların olması performansınızı olumsuz etkileyebilir. Bitkisel ve tohum yağlarında bulunan çok fazla omega-6 ve yağ açısından zengin balıklarda ve deniz ürünlerinde bulunan (beyin gücü için önemli olan) çok az omega-3 yiyoruz. Omega-6 tüketiminizi sınırlandırmanız önemlidir. Bu, biraz margarin gibi bu yağlardan yapılan ürünlerin yanı sıra, yağların kendilerinin de sınırlandırılması anlamına gelir. Beyin en fazla su içeren organlarımızdan biri olduğundan susama duygusu gelişmeden sıvı alınmalıdır. Tercih edilmesi gereken sıvı ise sudur. Diğer içecekler basit şekerler, kafein ve diğer uyaranlar açısından dikkatli değerlendirilmelidir. Mutluluk hormonu olan serotonin sentezi için fazla miktarda karbonhidrat içeren besinlerin tüketiminin obeziteye neden olacağı ve ileri yaşlardaki metabolik hastalıklara temel hazırlayacağı unutulmamalıdır.”



“Uyku çok önemli”


Yeterince uyumamanın hafızayı olumsuz etkileyebileceğini ve yanıtları yavaşlatabileceğini anımsatan Prof. Dr. Karabudak, şu paylaşımı yaptı:


“Uzmanlar, kısa süreli anıları uzun süreli anılara dönüştürmekten sorumlu olan bellek nöronlarının biz uykudayken en etkili şekilde çalıştığına inanıyor. Yatma vaktine çok yakın ağır bir yemek tüketmek uykunuzu etkileyebilir, bu nedenle son yemeğinizi yatmadan en az üç saat önce yemeye çalışın. Yatmadan hemen önce bir enerji içeriği düşük, besleyici içeriği yüksek besinleri tercih edebilirsiniz. Yatmadan en az dört saat önce çay, kahve, kola ve çikolata gibi kafein içeren yiyecek ve içeceklerden kaçının. Kafeine karşı çok hassas olan bazı kişiler, 12 saat sonra bile etkileri hissedebilirler. Yatmadan önce ılık bir bardak süt daha iyi uyumanıza yardımcı olabilir.”



“Gelecek senin! Nefes al, hareket et, hedefe odaklan”


Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun ise “Gelecek Senin! Nefes Al, Hareket Et, Hedefe Odaklan” konulu sunum gerçekleştirdi.


“Sevgili öğrenci arkadaşlarım, ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 Pandemisi, tüm insanlığı olumsuz yönde etkilemiş, bunun sonucunda hareketi ve aktiviteyi unutan kişilerden oluşan mutsuz toplumlar oluşturdu” diyen Prof. Dr. Ergun, şöyle devam etti: “Hem siz gençlerimiz hem de belli bir yaş grubumuz için eğitimden ve sosyal hayattan, arkadaş ve dostlarımızdan uzakta kalmak sadece telefon, tablet ve bilgisayarla olan iletişim kabul edilebilir bir yaşam gerçeği değildir. Bu kısır döngüden kurtulmak için sınavlara hazırlandığınız bu süreçte motive olmak ve hayata gülümsemek amacıyla hareket edebilmenizi, aktif olmanızı ve egzersiz yapmanızı öneriyoruz.”


İnsan vücudunun aktivite için şekillendirilmiş ve geliştirilmiş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ergun, fiziksel aktiviteyi iskelet kasları ile yapılan, enerji gerektiren vücut hareketleri, egzersizi ise özel olarak fiziksel uygunluğu artırmak ve sürdürmek için yapılan planlı, yapılandırılmış tekrarlı vücut hareketleri olarak tanımladı.


Prof. Dr. Ergun, fiziksel aktivite ve egzersizin yararlarını “Endurans (dayanıklılık) ve esneklik, daha sağlıklı kaslar, kemikler ve eklemler, enerji (kalori harcaması), vücut kompozisyonunda iyileşme, stresle başa çıkma, duygu durumu düzelme, kendine güven ve iyilik hali, daha kolay uykuya dalma ve daha kolay uyuma” olarak sıraladı.


Egzersiz yapmak için öğrencilere koruyucu, esnek, çeşitli ve eğlenceli bir program seçmeyi öneren Prof. Dr. Ergun, “Kendinize uygun bir seviyede başlayın, profesyonel olarak egzersiz uzmanı bir fizyoterapistten yardım alın” ifadelerini kullandı.


Seanslardan birini kaçırmanın sorun olmadığını ancak ertesi gün devam etmek gerektiğini anımsatan Prof. Dr. Ergun, “Bir günde iki seans asla yapmayın. Yorulduğunuzda istirahat edin. Ancak yaşamanızın geri kalanı için de plan yapın. Dengeli ve kişisel tatlar tüketmeyi tercih edin” diyerek uyarılarını dile getirdi.


Prof. Dr. Ergun, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2010 yılında sağlıklı toplumların geleceği için gençlere fiziksel aktivite amacıyla sunduğu önerileri şöyle sıraladı: “5-17 yaş grubu çocuk ve gençler günde toplam en az 60 dk. orta-şiddetli düzeyde fiziksel aktivite yapmalıdırlar. Fiziksel aktivitenin süresi 60 dk.’dan fazla olursa ek olarak sağlığa fayda sağlayacaktır. Günlük fiziksel aktivitenin önemli kısmı aerobik ve şiddetli yoğunlukta olmalıdır. Bunun yanında kas ve kemiklere yönelik kuvvetlendirme haftada en az 3 kez yapılmalıdır.”


Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü 1’inci, 2’nci ve 3’üncü sınıf öğrencilerinden oluşan bir ekiple müzik eşliğinde katılımcılara egzersiz yaptıran Prof. Dr. Ergun, bu egzersizlerin sınava hazırlanırken molalarda yapılmasının önemine de vurgu yaptı.


Sunuculuğunu SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Nida Zeliha Çiçek’in yaptığı panele Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ayhan Özkur, eğitimciler ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.