EKONOMİ - 08 Eylül 2017 Cuma 17:09

Giresun’a fındık borsası

A
A
A
Giresun’a fındık borsası

Türkiye ve Avrupa Birliği’nin katkılarıyla yapılan Giresun Ticaret Borsası’nın Fındık Lisanslı Deposu ve Spot Borsa Kurulması Projesi’nin açılışı, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın katılımıyla gerçekleştirildi.

Türkiye ve Avrupa Birliği’nin katkılarıyla yapılan Giresun Ticaret Borsası’nın Fındık Lisanslı Deposu ve Spot Borsa Kurulması Projesi’nin açılışı, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın katılımıyla gerçekleştirildi. Fındığın borsasının Almanya’nın Hamburg şehrinde olduğu söylemlerinin artık tarih olduğunu belirten Bakan Canikli, “Çünkü fındığın borsası artık Giresun’da açılmıştır” dedi.


Giresun’un Teyyaredüzü Mahallesi’nde Fındık Lisanslı Deposu ve Spot Borsa’nın açılışına Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Vali Harun Sarıfakıoğulları, Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu, mülki amirlerinin yanı sıra ve fındık üreticileri ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşan Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, "Ülkemizde 700 bin hektar alanda fındık üretiliyor, 500 binin üzerinde üreticimiz bulunuyor. Türkiye fındıktan 1.8 milyar dolar ihracat geliri elde etmiştir. Fındık hem bölgemiz hem de ülkemiz için stratejik öneme sahiptir. Bizler de gerekli desteği veriyoruz. Bu sebepledir ki lisanslı depoculuk önemlidir. Ürünlerin kamyonlarla taşındığı bir dönemden ürün teminat senediyle işlem görecektir. Çiftçi ürününü fiyatların en yüksek olduğu dönemde satabilecektir. Kar istikrarı sağlanmış bir ürün haline gelecektir. Lisanslı depoları destekleyip Türkiye sathına yayılacaktır. 675 bin tondur. Üretici açıklanan fiyatın altında fındığını satmamalıdır. Bizim açıkladığımız fiyat 10,5 liradır. TMO üreticimizin fındığını alacaktır. Hiçbir üreticimiz TMO’ya fındığını satamama gibi bir sıkıntıya girmeyecektir. Süre sıkıntısı yoktur. TMO ilk önce dönüm başı 90 kilo açıklamıştır ancak şimdi 130 kiloya çıkartılmıştır. Biz tarımı iyi biliyoruz, tarım olmadığında ülkelerin gelişemeyeceğini çok iyi biliyoruz. Bu topraklarda yetiştirilen ürünler sadece ülkemize değil dünyaya yeter şekilde üretilecektir” dedi.


Türkiye’nin dünyada en önemli tarım ürünleri yetiştiren ülkeler arasında olduğunu hatırlatan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise, “Türkiye, uygun iklim koşulları, doğal özellikleri ve üretim alanları ile dünyadaki önemli tarım, bitkisel üretim ile sebze, meyve üretimi açısından dünya çapında önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye’yi bol, kaliteli, ucuz ve dünya ile rekabet eden ürünler yetiştiren bir tarım ülkesi haline getirmek temel hedeflerimizden biridir. Dünya fındık üretimi 1960’lı yıllarda yaklaşık 250 bin ton civarında iken, son yıllarda 1 milyon tona yaklaşmıştır” diye konuştu.



“Türkiye dünyanın en önemli fındık üreticisidir”


Dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 70’inin ülkemiz tarafından gerçekleştirildiğini belirten Bakan Tüfenkci, “Ülkemiz ekonomisinde önemli bir yeri olan fındık, yoğun olarak Karadeniz Bölgesi’nde olmak üzere ülkemizin 39 ilinde üretilmektedir. Fındık yetiştiriciliği aile işletmeciliği şeklinde yapılmaktadır. Ekonomik olarak 400 bin aile yaklaşık 700 bin hektar alanda fındık üretimiyle uğraşmaktadır. Tarımsal ürün ihracatımızda yaklaşık yüzde 15-20 gibi bir payı olan fındığın en önemli özelliklerinden biri de ülkemize getirdiği döviz girdisinin tamamını milli kaynaklardan sağlamasıdır. 1 Eylül 2016 ile 1 Eylül 2017 arasındaki sürede 236 bin ton fındık 110 farklı ülkeye ihraç edilmiş, bu ihracatın neticesinde 1 milyar 882 milyon dolar gelir elde edilmiştir” dedi.



“Ürünün üretimi kadar o ürünün pazarlanması da önemlidir”


Ürünün üretimi kadar pazarlamasının da önemli olduğuna dikkat çeken Bakan Tüfenkci, “Hatta günümüz dünyasında pazarlama üretimin de önüne geçmiş durumdadır. Çok üretmekten ziyade, pazarlanabilecek ürünün üretilme şartları, ürünün piyasasında ve dünya fiyatlarının belirlenmesinde etkin olunması hususları daha da önem kazanmıştır. Tarım ürünlerinde arz kısa bir döneme sıkışmış iken, talep yıl boyu devam etmektedir. Bu durum arz döneminde fiyatların düşmesine, hasat sonrası dönemde ise fiyatların artmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla tarım ürünlerinde arz fazlasının uygun koşullarda muhafaza edilebilmesi ve piyasada oluşan talebe göre satış işlemlerinin şekillendirilmesi gerekmektedir. Tarım ürünleri piyasasında arz ve talep dönemi uyumunu sağlamak, üretilen ürünün depolanması ile mümkün olabilecektir” şeklinde konuştu.



Lisanslı depoculuk neler sağlıyor?


Bakan Tüfenkci, lisanslı depoculuğun sağladığı imkanları da şöyle anlattı:


“Lisanslı depoculuk sistemiyle birlikte üreticimiz, tüccarımız, sanayicimiz, tüketicimiz yani tüm Türkiye kazanacak. Bu sistemle üreticilerimiz mahsullerini depolayabilecekleri sağlıklı ve güvenli depo imkânı elde etmekte, fiyatların düşük olduğu hasat döneminde ürünlerini elden çıkarmak yerine lisanslı depoda muhafaza edebilmektedir. Üreticiler, lisanslı depolara bıraktıkları ürünü temsil eden elektronik ürün senetlerini teminat olarak gösterip uygun koşullarda kredi kullanabilmekte ve finansman ihtiyaçlarını bu şekilde karşılayabilmektedir. Tüccar ve sanayicilerimiz işletmelerinin ihtiyaçları için depo inşa etme maliyetinden kurtulmakta, ihtiyaç duydukları miktar, tür ve kalitedeki ürünü kolaylıkla ve güvenilir bir şekilde borsa ve elektronik ürün senetleri vasıtasıyla tedarik edebilmekte ve ürünlerini lisanslı depolarda depolayabilmektedir. Ayrıca ihtiyaçları halinde kredi de temin edebilmektedir. Bunun yanında, tarım ürünleri ticareti elektronik ortamda hızlı, kolay ve güvenilir biçimde yapılabilmekte, piyasada arz ve talep dengesi ile fiyat istikrarı sağlanmakta, ürünlere kalite garantisi gelmekte ve tüketicilerimizin daha sağlıklı ürün tüketmesi sağlanmaktadır. Ürünlerini lisanslı depolarda muhafaza eden kişilerin lisanslı depo işletmelerine ödediği depo kira ücretlerinin yarısı devletimizce karşılanmaktadır. Bunun yanında ürünlerini lisanslı depoya bırakan ve elektronik ürün senetleri vasıtasıyla satan kişilerin gelir ve kurumlar vergisi ile katma değer vergisinden muaf olmasını da sağladık. Üreticilerimiz, tüccarlarımız ve sanayicilerimiz lisanslı depoları kullandıklarına hiçbir vergi kesintisi yapılmadan ürünlerini satmaktadırlar. Lisanslı depoculuk sisteminin geliştirilmesi amacıyla bu yıl içerisinde yeni destek mekanizmalarını da hayata geçirdik. Lisanslı depo yatırımları bölgesel teşviklerden yararlanabilen yatırımlardır. Bu güne kadar 12 adet şirketin 286 adet istihdam öngören 121 milyon TL’lik yatırımı bölgesel teşviklerden faydalanmıştır. Yaklaşık iki ay evvel yapmış olduğumuz düzenlemeyle lisanslı depoculuk yatırımlarını öncelikli yatırım konuları arasına dâhil ettik. Artık lisanslı depo yatırımı yapmak isteyenler, yatırımları nerede olursa olsun 5’inci bölgenin yatırım teşviklerinden yararlanabilmekte ve daha fazla destekten faydalanabilmektedir. Yaptığımız düzenleme sonrasında 6 adet şirketin 136 adet istihdam sağlaması öngörülen 90 milyon TL’lik yatırımı da öncelikli yatırım konuları kapsamında teşvik edilmiştir. Sonuç olarak bugüne kadar toplamda 211 milyon TL’lik yatırımın teşviklerden yararlanması sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, elektronik ürün senetlerinin teminat gösterilerek kullanılacak kredilerin faizinin yarısının da devlet tarafından karşılanmasını sağlamış durumdayız. Böylece lisanslı depoculuk sistemini kullanan üreticiler düşük faizle finansmana erişebilecektir. Sisteme yönelik sağlanan bu desteklerin de yardımıyla özellikle son bir yılda Sistemin gelişimi hızlı bir biçimde artmıştır. Son 1 yıl içinde faaliyetteki lisanslı depo işletmesi sayısında lisanslı depo kapasitesinde ve elektronik ürün senedi işlem hacminde yüzde yüzün üzerinde artış sağlamış durumdayız. Lisanslı depoculuk konusunda önümüzdeki dönemdeki hedeflerimizin çok büyük olduğunu bilmenizi isterim. Önümüzdeki süreçte, faaliyet izni verilen lisanslı depo işletmesi sayısının ve toplam lisanslı depo kapasitesinin daha da büyük bir hızla arttırılarak, sistemin ülke geneline yaygınlaştırılmasını ve ülkemizdeki tarım ürünleri ticaretinin büyük oranda lisanslı depoculuk sistemi kullanılarak yapılmasını hedefliyoruz. Bu amaçla özellikle üreticilerin ürünlerini lisanslı depolara getirebilmeleri ve ürünlerini daha uzun süre lisanslı depolarda depolayabilmeleri için yeni destek mekanizmalarını hayata geçireceğimizi ifade etmek istiyorum.”



“Çekte yeni dönem başlıyor”


Çekte yeni bir dönemin başladığını da kaydeden Bakan Tüfenkci, “Yılbaşından itibaren kanunun getirdiği imkanlarla ticari aktörlerimize 96 milyar Türk Lirası, 7,4 milyar dolar ile 645 milyon avro finansman imkânı sağlanmıştır. Karşılıksız çekin önlenmesi ve çeke duyulan güvenin artırılması amacıyla karekodlu çek sistemini zorunlu kıldık. Tacirlerimizin işe başlama süreçlerini kolaylaştırmak ve maliyetlerini azaltmak amacıyla önemli kolaylıklar getirdik. Böylece, hem şirket kuruluş ve tasfiye süreci kısaltıldı, hem de maliyetler önemli ölçüde azaltıldı. Sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerine etkilerini azaltmasına yönelik Gıda Komitesi kapsamında çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda ürünlerin hasat yerinden perakende satış yerine geçişini sağlayan ve arz zinciri olarak ifade edilen aşamalara yönelik zorunlu standartların uygulamaya alınmasında son aşamaya geldik. Ürünlerin taşındığı kap ve ambalajlara, nakil vasıtalarına ve depolara yönelik standartlar getirilecek olup, bunlar tanınacak geçiş süreleri sonrasında zorunlu uygulamaya alınacaktır. Böylelikle yüzde 25’leri bulan ürün zayiatımız en aza indirilecektir ve bu durum doğal olarak fiyatlara yansıyacaktır" dedi.



“Fındığın borsası artık Almanya’da değil, Giresun’dadır”


Fındığın ülke ekonomisi için önemli bir ürün olduğunu açıklayan Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli de, "Burada fındıkla ilgili gerçekleştirilecek işlemler dikkate alındığında fındığın altın olmasının önünü açacak bir projedir. Bunun bir devrim niteliğinde proje olduğunun altını çizebiliriz. Uzun yıllardan beri fındığın borsası niye Hamburg’da olur da niye Giresun’da olmaz diye tartışılırdı. Fındık borsasının hiç üretimi olmayan Almanya’da olduğu yönündeki düşünce artık Giresun’dadır. Üretim de, borsa da artık Giresun’dadır. Ancak fındıkta en önemli sorun fiyatındaki istikrarsızlıktadır. Aslında rekolte yüksekse fiyat düşük, rekolte düşükse fiyat yüksektir. Özellikle ürünün hasat zamanı piyasaya indiği sürece fiyat düşük oluyor. İşte bu sistem üreticimizi o anda malını piyasaya vermek zorunda bırakmayacak bir sistem. Ancak bu fındığa verilecek desteğin önüne geçmeyecektir. Fındığa destek devam edecektir. Çünkü fındığa destek her zaman müdahale alımlarına ihtiyaç duyulacaktır. 675 bin ton rekolte bile fiyatları etkilemektedir. Devletin desteği fındık üreticisine olmaya devam edecektir. Bir takım oyunlar oynayarak fındık fiyatlarını aşağı çekmeye çalışanların olduğunu biliyoruz. Ancak bu insanlara asla üreticimize ezdirmeyeceğiz. Fındık Türkiye açısından da çok önemli. Son yıllarda yaklaşık 2 milyar dolar döviz girdisi sağlayan bir üründür. Daha çok döviz girdisi için fiyatların daha yüksek olması gerekir. Geçtiğimiz yıllarda aynı miktar ürün satılıyordu 590 milyon dolardı. Şimdi ise aynı miktar ürünle yaklaşık 2 milyar dolar bir girdi sağlıyor. Üreticimizin bütün fındığı ilan edilen fiyattan TMO tarafından alınacaktır. Fındık fiyatını aşağı çekmek isteyenler piyasada 8 TL’den almaya çalışıyor. Bunlara imkan vermeyeceğiz TMO açıklanan fiyattan bütün fındığı alacaktır. Hiç bir üretici geri çevrilmeyecektir” dedi.



“Terörle mücadeleye rağmen gelişip kalkınmamız devam ediyor”


Terörle mücadeleye rağmen kalkınma ve gelişmişliğin devam ettiğini kaydeden Bakan Canikli, “Dünyanın en kanlı terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Sınır ötesi operasyonlara gidiyoruz. Güvenlikte kaynak hesabı yapamazsınız. Bütün bu harcamalara rağmen üreticilerimize destek devam ediyor. Biz terörle mücadele ediyoruz diye diğer konulara kaynak ayıramayız şeklinde bir açıklamamız olamaz. Bu nedenle hem mücadelemizi yapıyoruz hem de yatırımlarımızdan hız kesmiyoruz. Büyüme hızımız devam ediyor. Kalkınma ve gelişmişlik devam ediyor hem de terörle mücadele devam ediyor. Ancak dost ve dost bildiklerimiz bize ambargo uyguluyor. Bu ülkeler arasında ABD’de var, Almanya’da var. Ülkemizin savunmasında ihtiyacımız olan konularda örtülü ambargo uygulanıyor. Bunun üzerine kendi silah sistemlerimizi üretmek zorunda olduğumuzu gördük. Oralara da kaynak aktarıyoruz. Bu yerli silah üretimlerimizden biri de silahlı İnsansız hava aracıdır. Hem tespit ediyor hem de imha ediyor. Bunu bile sabote dip sulandırmaya çalışanlar var. Terör örgütünün sözcülüğünü yapanlar var. Ancak bütün bunlara rağmen ne yaparlarsa yapsınlar bu millet bu toprakları savunmak için ne gerekiyorsa yapacaktır” dedi.


Bütün terör örgütlerinin topyekün saldırmalarına rağmen Türkiye’nin istikrarının bozulmadığına dikkat çeken Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise, “Lisanslı depoculuk Türk tarımında çığır açacak bir projedir. Lisanslı depoculuk emanete vermek yerine buraya verdiğin fındık karşılığında aldığın ürün senetlerini teminat göstererek her yerde geçerli olacaktır. Hem ülkemiz hem üreticimiz için önemlidir. Bu son dönemde ne kadar terör örgütü varsa ülkemize saldırmaya başladı. Eğer bu durumlar bir başka ülkenin başına gelseydi o ülke ayakta kalamazdı. Ama bizim ülkemiz dimdik ayakta yeter ki biz istikrarımıza sahip çıkalım bizi kimse yıkamaz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.