ASAYİŞ - 26 Nisan 2019 Cuma 15:16

Bir trafik kazası sonrası ilk kez böyle bir karar verildi

A
A
A
Bir trafik kazası sonrası ilk kez böyle bir karar verildi

Giresun’da 2017 yılının Aralık ayında polisin ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçan ve girdiği ters yolda kaza yaparak Alper Nebil adlı gencin ölümüne yol açan İran uyruklu Hamed Esmaeillou ömür boyu müebbet hapis cezası verildi.

Giresun’da 2017 yılının Aralık ayında polisin ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçan ve girdiği ters yolda kaza yaparak Alper Nebil adlı gencin ölümüne yol açan İran uyruklu Hamed Esmaeillou ömür boyu müebbet hapis cezası verildi. Mahkemenin bu kararı ile Türkiye’de trafik kazasında ölüme sebebiyet vermekten ilk kez bir kişi müebbet hapis cezasına çarptırıldı.


Kaza 25 Aralık 2017 yılında Giresun’da Karadeniz Sahil Yolu üzerinde meydana geldi. Polisin ihbar üzerine takip ettiği ve ‘dur’ ihtarı çektiği 63 FL 458 plakalı otomobil durmayarak kaçmaya başladı. Kaçış esnasında aniden ‘U’ dönüşü yaparak ters şeride giren sürücü, karı yönden gelen Alper Nebil yönetimindeki 28 DA 693 otomobil ile kafa kafaya çarpışarak durabildi. Kazada Alper Nebil isimli sürücü hayatını kaybederken, kazaya sebebiyet veren İran asıllı sürücü Hamed Esmaeillou ise yaralandı. İranlı sürücünün aracında yapılan incelemede 31 kilo 196 gram eroin ele geçirildi. Tutuklanarak cezaevine gönderilen İranlı şahıs, Giresun Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen son duruşmasında ‘olası kasıtla öldürme’ suçundan ömür boyu müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkemenin verdiği bu karar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir trafik kazası sonucu verilen ilk müebbet hapis cezası oldu.



"Adalet tecelli etti"


Kazada hayatını kaybeden Alper Nebil’in annesi Asiye Öztürk, karara ilişkin yaptığı değerlendirmede, adaletin tecelli ettiğini söyledi. Öztürk, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararının yerinde olduğu ama o gece ki polislerinde yargılanmasını istediğini belirterek, “Bu karar biraz içimize su serpti, adalet Türkiye Cumhuriyeti’nde yerini buldu. Herkese bu konuda teşekkür ediyorum. Yalnız bu olayda polislerin hizmet ihmali olduğunu bir ana olarak düşünüyorum. Bu kişilerinde görevini yapmadıkları için polislerinde yargılanmasını istiyorum” dedi.



“Çocuğuma şehit denilsin istiyorum”


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Uyuşturucu da terördür’" dediğini hatırlatan anne Asiye Öztürk, “Cumhurbaşkanımın dediği gibi uyuşturucu suçu terör sayılıyorsa benim çocuğum da operasyonda vefat ettiyse ben çocuğumun başına devlet büyüklerimden şehit bayrağı istiyorum. Benim çocuğuma şehit denilmesini istiyorum. Bu benim en doğal hakkım diye düşünüyorum. Ben çocuğumdan sonra yaşayan bir ölü oldum, bir tek Alper ölmedi abisi öldü, bende öldüm. Bizim acımız çok büyük çünkü ben çocuklarımı tek başıma büyüttüm” ifadelerini kullandı.



"Benden özür diledi ama benim çocuğumun canı bir özürden mi ibaret ?"


“Karar açıklandığında ben bağırarak çıktım mahkemeden. Belki başkası sevinirdi ama ben ağlayarak çıktım” diyen Öztürk, şöyle devam etti:


“Hakimlerimiz çok iyi yaptılar görevlerini, avukatımın yönlendirmesi ile ben o şahısa hiçbir cevap vermedim. Benden özür diledi ama benim çocuğumun canı bir özürden ibaret miydi?”



"Bu karar sadece Türkiye’de değil dünyada da ilk"


Ailenin avukatı Engin Tekin ise yaptığı değerlendirmede, “Trafik kazasında taksir, bilinçli taksir, kast ve olası kast durumu var. Kast ve olası kast cinayet gibi eylemlerde kullanılan terimlerdir. Ortada bir trafik kazası olmasına rağmen hakim buna bilinçli taksirden vermedi cezasını burada ‘olası kastla dam öldürmek’ suçundan ceza verdiler. Bu Türkiye’de ilk ve tek karar, başka hiçbir örneği yok. Dünya’da da buna bir örnek şu ana kadar hiç duymadım. Türkiye’de bu durum eskilerden beri yargının bir kangreni. İnsanların adalet duygusunu incelten bir durum ve bu ilk defa insanlarda trafik kazası sonucu verilen kararlarda yargıya duyulan pekiştirici bir karar oldu” şeklinde konuştu.


Polisler hakkında takipsizlik çıktığını ama karara ilişkin yeniden girişim de bulunacaklarını belirten Avukat Engin Tekin, aile ile görüşüldükten sonra gerekenin yapılacağını ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.