SAĞLIK - 13 Mart 2022 Pazar 10:14

O Türkiye’nin ilk resmi köy hekimi ünvanını taşıyor

A
A
A
O Türkiye’nin ilk resmi köy hekimi ünvanını taşıyor

Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde yaşayan Türkiye’nin ilk resmi köy hekimi olan ve ilçedeki 7’den 70’e herkes tarafından sevilip sayılan 91 yaşındaki çocuk doktoru Hicabi Karaman, 64’üncü tıp bayramını kutluyor.

Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde yaşayan Türkiye’nin ilk resmi köy hekimi olan ve ilçedeki 7’den 70’e herkes tarafından sevilip sayılan 91 yaşındaki çocuk doktoru Hicabi Karaman, 64’üncü tıp bayramını kutluyor.


Kelkit ilçesinde babasının işlettiği dükkanın karşısında bulunan dispanserdeki doktorlara özenerek doktorluk mesleğine heves eden 91 yaşındaki Hicabi Karaman, 1958 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.


Mezuniyetinin ardından Trabzon’un Çaykara ilçesinde bulunan bir köye Türkiye’nin ilk resmi köy hekimi olarak atanan Karaman, 1970 yılında da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları şubesinden uzman olarak mezun olup doğduğu Kelkit ilçesine atanarak ilçenin ilk çocuk doktoru olma unvanını da aldı.


Mesleğe adım attığı 1958 yılından bugüne 64’üncü Tıp Bayramını kutlayan Hicabi Karaman, genç hekimlere hastaların özvarlıklarını anlamaları tavsiyesinde bulundu.



“Türkiye’nin ilk resmi köy hekimiydim”


Doktorluk mesleğine merakının çocukluk yıllarından başladığını dile getiren Hicabi Karaman, “Doktorluğa imtihanla başladım. Doktorluğa hevesim vardı. Babamın dükkanının karşısında dispanser, doktor vardı. Doktorlara heves ede ede tıp fakültesi imtihanına girerek kazandım. İlk tayinim Trabzon Çaykara kazasının bir köyüydü. Türkiye’nin ilk resmi köy hekimiydim. Oradan askere gittim, askerde Kırıkkale’deydim, subay olarak. Babama sordum ben 1931 doğumlu iken neden 1933 yazıldı diye. Ne olacağımız belli değil oğlum dedi, azıcık kuvvetli yaşayıp büyüyesinde, kumandan tokat çektiğinde devrilmeyesin diye yaptık dedi. Uzmanlığımı Hacettepe Üniversitesi’nde yaptım. Ben Kelkit’in ilk çocuk doktoruyum. Benden önce doktor yoktur Kelkit tarihinde. Kelkit’te 8 sene sağlık merkezinde çalıştım. Şu an mevcut bulunan hastaneyi kurdum. Sağlık merkezini Kelkit Hastanesi yaptım. Burada çalıştıktan sonra 2000 yılından sonra muayenehane açtım” diye konuştu.



“Teşhisler üzerine beni hemen başasistan yaptı”


Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşadığı bir anıyı anlatan Hicabi Karaman, “Hacettepe Üniversitesi’nde birinci asistanlığımı tamamlamadan, bir gece Hacettepe Üniversitesi’nin doçenti Fikriye Sarıkaya’nın genç öğrencilere bir şeyler anlattığını gördüm. Gece 12’de bir çocukla uğraşıyordu teşhis için. Baktım ki kuduz üzerinde duruyor. Düşündüm, düşündüm. Ben 1 evde 7 tifoyu birden gördüm. Dedim hocam salmonella, tifo servisi boş himayenizde bir de orada kontrol edelim dedim. Ben yılların Hacettepe tecrübelisi asistan nasıl böyle bir şey diyebilir dedi. Bunun üzerine Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsüne, Tıp Fakültesi’ne, bizim servise ve başka bir yere kan örneği göndermiş tam teşhisin koyulması için, acil notuyla. 1 saat sonra hepsinden cevap geldi tifo diye. Ertesi gün bana Hicabi Hicabi diye bağırdı. Buyrun hocam dedim. Dediğin gibi çıktı dedi. Hacettepe’nin kuruluşundan bu yana 18’inci baş asistan oldum. Birinci derecem bitmeden bu teşhisler üzerine hemen başasistan yaptı” diye konuştu.



“Ben hiçbir hastamla kavga etmedim, azarlanmadım”


91 yaşındaki çocuk doktoru Hicabi Karaman, artık yaşlandığını ve hasta kabul etmediğini sadece yol gösterdiğini belirterek, “Kelkit’te çocuklarını hala bana getirenler var. Mecbur kalırsam bakıyorum. Yoksa hasta kabul etmiyorum artık. Fakat artık yol gösteriyorum. Eksik teşhis varsa, insanlara tecrübemle yol gösteriyorum. Genç meslektaşlarıma, doğru ve dürüst çalışmalarını söylüyorum. Hastaların özvarlıklarını anlamaya çalışsınlar. Hastaya itibar göstersinler. Ben hiçbir hastamla kavga etmedim, azarlanmadım. 14 Mart Tıp Bayramınız kutlu olsun” ifadelerini kullandı.



“Böyle mübarek insanlara bizim topraklarımızın ihtiyacı var”


İlçe sakinlerinden Taşkın Hirik ise Hicabi Karaman’ın Kelkit’in yetiştirdiği tıp alanındaki en eski isim olduğunu belirterek, “Kelkit’te elinin dokunmadığı insan yoktur. Allah uzun ömürler versin. O bizim çocukluğumuzda bize bakıyordu, bizim çocuklarımıza bakıyordu. Okuyup öğrendiklerini memleketinde insanlara faydalı amaçlar için kullanmış böyle mübarek insanlara bizim topraklarımızın ihtiyacı var. 14 Mart Tıp Bayramında Hicabi Karaman gibi yıllarını tıbba vermiş bütün doktorlarımızın tıp bayramlarını canı gönülden kutluyoruz. Allah onların yokluğunu bize göstermesin” dedi.



“Onu anlatmak için roman yazsam sığdıramam”


İlçede uzun yıllardır esnaflık yapan 72 yaşındaki Nihat Cebeci de “1965 yılından beri kendisini tanırım. İlçemizin ilk efsane insanlarındandır. Kelkit’in hastanesinin kurucularındandır. Dokunmadığı insan, koşmadığı insan kalmamıştır. Onu anlatmak için roman yazsam sığdıramam. Girip çıkmadığı ev, bakmadığı hasta, çocuk yoktu. Büyük bir kıymetimizdir. Halen de görüşüyoruz. İyi bir dost, doktordur” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.