SAĞLIK - 06 Temmuz 2020 Pazartesi 13:03

'Skolyoz, kız çocuklarında daha fazla görülüyor'

A
A
A
'Skolyoz, kız çocuklarında daha fazla görülüyor'

Skolyoz ergen-genç kızlarda erkeklere oranla 8-10 kat fazla görüldüğünü belirten Doç. Dr. Ahmet İnanır, "Skolyozu olan bir çocuğun çanta taşıması artışa neden olabilir. Yanlış yatma, oturma, ders çalışma postürleri skolyozu artırıcı etki gösterebilir." dedi.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır, skolyoz hastalığı ile ilgili önemli bilgiler verdi. Skolyoz, hastaya arkadan bakıldığında düz bir hatta yerleşmesi gereken omurganın sağa veya sola doğru 10 derece üzerindeki eğriliği olarak tanımlandığını belirten Doç. Dr. İnanır, "Tek başına olabileceği gibi, kifoz (kamburluk) ile beraber de görülebilir (kifoskolyoz). Sıklıkla karşılaştığımız skolyoz, daha çok 10’lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni henüz tam olarak bilinmeyen (idiyopatik) skolyozlar ile anne karnındaki olaylar nedeniyle ortaya çıkan ve doğumdan itibaren bulgu veren doğumsal (konjenital) skolyozlardır. Skolyozun yüzde 80’inde neden bilinmemektedir. Doğumsal skolyoz, kas hastalıklarına bağlı gelişen skolyoz, doku hastalıklarına bağlı gelişen skolyoz, çocuk felci sonrası görülen skolyoz ve bacak-kalça sorunlarına bağlı gelişen skolyoz gibi türleri bulunmaktadır." dedi.

Skolyozun çeşitleri
İdiopatik skolyoz, en sık görülen skolyoz türü olup nedeni tam olarak bilinmediğini vurgulayan Doç. Dr. Ahmet İnanır, "Etyolojisinde genetik ve çevresel faktörler üzerinde durulmaktadır. Nöromusküler skolyoz temel nedeni altta yatan kas ve sinir hastalığına bağlı olan Serebral palsi, polio, meningomiyelosel, muskuler distrofi, tethered kord sendromu sayılabilir. Konjenital (doğuştan) skolyoz anne karnında çocuğun gelişimi sırasında ortaya çıkan omurga anomalilerine bağlı gelişir. Konjenital skolyoz ilk yıllarda hızlı bir ilerleme gösterir. Erişkin idiyopatik skolyozu ise çocukluk yaşlarında ağrısız başlayıp belirtilerini (ağrı, duruş bozukluğu) ilerleyen yaşlarda gösterebilen bir durumdur. Faset eklemlerde dejenerasyon nedeniyle ağrı olabilir. Göğüs kafesi etkilenirse solunum sıkıntıları ve çabuk yorulma görülebiliyor. Erişkin dejeneratif skolyozu ise yaşlanma (50 yaş üzeri) ile birlikte omurgada yıpranma veya osteoporoz sonucu gelişir ve en sık belde gelişmektedir. Erişkin dejeneratif skolyozlu hastalarda sırt ağrısı, bel ağrısı ve sinir sıkışmasına bağlı sinirin dağılım alanı boyunca ağrı (radikülopati) ve güç kaybı gözlenebilir (bel fıtığı tanısı konabilir)" ifadelerini kullandı.

Skolyoz hastalığının belirtileri
Doç. Dr. Ahmet İnanır, skolyozun ergenliğin başlaması ile eğrilikte artma görülmeye başladığının altın çizerek "Tüm hastaların ancak yüzde 10'unda ilerleme görülür. Skolyoz tanısı konulması gözle muayene ederek basitçe yapılabilir, bu nedenle anneler çocuklarını çıplak olarak ve öne eğerek omurgayı dikkatle incelemelidir. Ağrı pek görülmez. Omurganın yana, yan ve öne doğru eğriliği görülebilir, bir omuzun öne veya yukarıya yönlenmesi, kürek kemiklerinin duruşunda eşitsizlik, kalçaların simetrik durmaması, birinci eğriliğe karşı ikincil bir eğriliğin varlığı, sırt veya bel ağrısı, ileri olgularda yorgunluk, nefes darlığı görülebilir." şeklinde konuştu

Skolyoz hastalığı neden kız çocuklarda daha sık görülür ?
Nedeni tam olarak bilinemese de hastalık kız çocuklarında daha sık görülüğü bilgisini veren Doç. Dr. İnanır, "Skolyoz ergen-genç kızlarda erkeklere oranla 8-10 kat fazla görülmektedir. Ergenlik döneminde her yüz çocuktan üçünün bu sorunla karşı karşıya kaldığı bildirilmektedir. Bu çocukların yüzde 30’unda ailede skolyoz öyküsü olması genetik faktörlerin de etkin olduğunu göstermektedir Kız çocuklarda büyümenin en hızlı yaşandığı dönem olan adetin hemen öncesi riskli dönem olarak kabul ediliyor ve çocuk ne kadar büyüme potansiyeline sahipse o kadar fazla ilerlemesi bekleniyor." dedi.

Skolyoz hastalığını tetikleyen faktörler
Doç. Dr. Ahmet İnanır, skolyozu olan bir çocuğun çanta taşıması artışa neden olabildiğini belirterek; yanlış yatma, oturma, ders çalışma postürleri skolyozu artırıcı etki gösterebileceğini söyledi.

Skolyoz hastalığının tanısı nasıl konulur?
Muayene bulgularına ilaveten radyolojik incelemelerle (röntgen, MRI, BT, skolyozmetre) skolyoz tanısı konulabileceğini kaydeden Doç. Dr. İnanır, "Fizik muayene sırasında, hasta öne doğru eğildiğinde eğrilik belirgin hale gelir. Hafif skolyoz uzun süre belirti vermeyebilir. Okul taramalarında veya röntgen filmlerinde fark edilebilir. En sık görülen belirti duruş bozukluğudur. Bir omuz diğerinden yukarıdadır. Bir kürek kemiği diğerine oranla daha belirgindir. Kalçada asimetri olabilir. Skolyozun derecesi eğriliğin yaptığı açıya göre belirlenir. 10 derecenin altındaki açılar hafif skolyoz olarak değerlendirilir ve pek belirti vermez. 40 derecenin üzerindeki açılar ağır skolyoz olarak değerlendirilir. Ailelerin düzenli olarak yapmaları gereken ve en sağlıklı yöntem, çocuğun sırtı çıplak olarak öne doğru eğilmesi ve omurgasının düz bir hat üzerinde olup olmadığının gözle incelenmesidir." ifadelerini kullandı.

Skolyoz hastalığının tedavisi
Skolyozda omurga eğriliği yaşla birlikte ilerleyebileceğini aynı kalabileceğini veya kendiliğinden düzelebileceğini bildiren Doç. Dr. Ahmet İnanır, sözlerini şöyle tamamladı: "Skolyoz tedavisinde eğriliğin derecesi, skolyozun tipi ve kemik gelişiminin derecesi önem arz eder. Tedaviye erken başlamak için tanının erken konulması skolyoz tedavisinde oldukça önemlidir. Omurga eğriliğinin en hızlı ilerleyebileceği dönem ergenlik dönemindeki 'hızlı boy uzaması' dönemidir. Bu dönemde saptanan eğriliklerde tanı koyulduğu andaki eğrilik yüksek dereceli ise düşük dereceli bir eğriliğe nazaran bu eğriliğin ilerleme riski daha fazla olacaktır. İdiyopatik skolyozda tedavi planında çocuğun yaşı ve eğriliğin derecesi mutlaka göz önüne alınır. İskelet gelişimini tamamlamış erişkin bireylerde eğriliğin ilerlemesi hızlı olmamaktadır. Bu nedenle küçük yaşlarda skolyoz tanısı almış olan çocuklar çok yakın takip edilmelidir. Eğriliğin ilerleme derecesine göre tedavi planında değişikliğe gidilebilir. Skolyoz nadiren kendiliğinden düzelebilir. Hastalığın tedavisi planlanırken ilerleme oranı göz önünde bulundurulur. Bazı skolyoz türlerinde tedavide başarı şansı daha düşüktür. Bunlar çift taraflı belirgin omurga eğriliği olanlar, nöromuskuler kas hastalığı olanlar ve ciddi kas kısalığı olanlardır. Tedavi planlamasında skolyoz korsesi (korse ameliyat ihtimalini yüzde 50 azaltabiliyor), egzersiz, fizik tedavi uygulamaları (osteopatik manuel terapi, kinezyo, kuru iğneleme, rejeneratif tedavi yöntemleri, proloterapi, nöral terapi, kupa tedavisi), yakın takip, bant ile gerdirme yöntemi (omurgayı sabitlemeyen ve büyümeyi engellemeyen), spinal navigasyon, 3 boyutlu omurga baskısı (3D-print), nöromonitörizasyon ve cerrahi müdahaledir. Skolyoz erken ve düşük açıda tespit edilirse konservatif tedaviye adaydır. Skolyoz tedavisinde ana amaç eğriliğin ilerlemesinin önüne geçmek, omurganın hareketliliğini korumak ve kozmetik bozulmayı kontrol altına almak ve cerrahiye gidişin önüne geçmektir. Egzersiz hayli önemlidir. Schroth egzersizleri üç boyutlu skolyoz egzersizleri olup etkilenen bölgeye göre ayarlanmaktadır. Amaç, pelvisi ve etkilenen omurga çevresi kas ve ligamanları kontrol etmek ve vücut bütünlüğünün kontrolünü sağlamaktır. Egzersizlerin düzenli yapılması, korsenin önerilen süre boyunca kullanılması çocuğun duruş dengesini arttırır ve açının ilerlemesini durdurabilir. Cerrahi tedavide eğrilikte artışın devam ettiği ve eğriliğin 40-50 derecenin üzerinde olduğu hastalarda cerrahi en uygun yöntemdir. Cerrahi tedavi de sırt veya bele yerleştirilen vida ve çubuklar yardımıyla omurgada düzeltme yapılmaktadır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.