GÜNDEM - 08 Haziran 2013 Cumartesi 12:56

1 milyonu kaybettikten sonra lahmacun yedim

A
A
A
1 milyonu kaybettikten sonra lahmacun yedim

15 yıllık 'Kim Milyoner Olmak İster?' yarışmasında milyonluk soruyu gören tek yarışmacı Şeyma Özin, yarışma sürecini ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.

Akşam'dan Mehmet Özdağan'a konuşan Özim, '15 bin TL'yi aldıktan sonra gidip lahmacun yedim' dedi.

REYTİNGLİ, GARİP BİR TİP!
"Ben tamamen para için katıldım. Baktım ortalama bir zekâyla bile 15 bin lira kazanılıyor. Dedim ki 'Ben en az 60 bin alırım'... 3 ay bekledim. Mülakatlara çağırdılar. Zaten onlar artık insan sarrafı olmuş. Anladılar reytingli, garip bir tip olduğumu; aldılar yarışmaya. Baktım soruları pat pat biliyorum. Mantık yürüttüm sadece... 125 bin lirayı kazandıktan sonra, 20 dakikalık bir ara verildi. Tabii, editörler yarışmayı çözdüğümü anladı ve soruları değiştirdiler. Mantık yürütemeyeceğim sorular hazırlandı, kesin! Telefon joker hakkım Google başında bekliyordu zaten. Hemen baktı, buldu. Bu arada Google yasak değil. 30 saniyede bulmayı beceriyorsan o da bir başarı çünkü..."

LAHMACUN YEDİK, UNUTTUK
"250 bini alıp gideceğimi düşünüyordum ama bana bir şey oldu orada. Bildiğin kendimden geçtim. Baktım, soruya cevap vermişim. Yarışma boyu 'İlle de 1 milyonu göreceğim, riski severim' gibi bol keseden konuştuğum için, gururuma yediremedim herhalde. Orada ağlamasaydım iyiydi ya... Tek pişmanlığım o! Oysa nasıl da 'cool'dum... Eve gittim orada da ağladım bir posta. En sonunda annem sinirlendi, 'Kalk kalk kalk... Ölü evi mi burası?' dedi. Ailecek dışarıdan lahmacun söyledik, ayranımızı içtik. Unuttuk gitti valla (gülüyor)."

ÇEVREMDEKİ HERKES ÇOK BOŞ!
"Sonra Twitter'da bir baktım. Millet bana 'Ne gıcık bir kız bu?' gibi şeyler söylemiş. Kendilerine baksınlar! Yediremiyorlar tabii. Hepsi de başvurmuş, yarışmaya bile alınamamış kerli ferli adamlar. Ya da katılıp ilk soruda elenen tipler! 21 yaşımda milyonluk soruyu açtırmışım, herhalde bir fesatlık besleyecekler. Kabul ediyorum, ben bayağı gıcık bir tipim ama orada hiç gıcıklık yapmadım bence. Entelektüeli iki L ile yazan adamlar bana konuşma dersi vermesin!"

ÇEVREMDE İNSAN İSTEMEM
"2-3 arkadaşım var topu topu. Çevremde öyle çok insan istemem. 15 bin lirama bile 'Bir binlik ateşlesene bana' diye sulananlar var. Yuh yani! Ben en başından beri çok yanlış çevrelere düştüm aslında biliyor musun? Etrafımdaki herkes çok boş! Sinema manyağıyım. Tek sosyal aktivitem bu yani... Zaten sinema eleştirmeni olmak istiyorum. Arkadaşlarıma baksan, ancak Hollywood filmlerini izlesinler. Belki biraz da Almodovar; o da olay, 'ekşın' var diye. Ben de bütün gün sergi sergi dolaşmıyorum; şimdi, yalan söylemeyeyim. Hepsi çok boş... Aslında hiçbirini sevmiyorum. Yalnız kalmaya bayılıyorum. Ben, bana yeterim."

BAYHAN GİBİ OLACAĞIMA...
"Bakma, çok bunalmış gibi görünüyorum ama aslında o konuda biraz dertliyim. Bu 'Gezi Parkı' olayları yüzünden çok pis güme gittim. Ne 125, 250'lik soru açtıranlar konuşuldu. Ben yokum piyasada. Resmen ziyan oldum gündem yüzünden. Bahtsızlığıma gel! Bir yandan da düşünüyorum 'Acaba daha mı iyi oldu?' diye... Beni kesin bozardı o şöhret. Biliyorum kendimi, karakterim oturmadı daha çünkü. İki hafta 'halk kahramanı' ilan edilecektim. Sonra unutulacaktım. Ne olduğumu şaşırırdım herhalde. Pop star Bayhan gibi bir havuzdan diğerine atardım kendimi 2 sene sonra kesin! Saçma sapan hareketler yani..."

BÜYÜK APOLİTİĞİM
"Vallahi hiç Gezi Parkı'na filan da gitmedim. Ben büyük apolitiğim! Dünyanın yıkılması lazım benim evden çıkmam için. Yorulurum ben oralarda... Dünyaya bir kere gelmişim, biber gazıyla kendimi ziyan edemem sonuçta. Hem ne demeye çıkacağım ki? 'İstesek Twitter'ı bile yasaklardık' diyen zihniyetle ne diye savaşacağım? Boş veeer Allah aşkına."

MALAK GİBİ UYUYORUM
"Gereksiz gereksiz bin tane insan türedi etrafımda. Facebook'tan ilkokul arkadaşım bile aradı, eski sevgililerim aramadı ya! İnsan bir telefon açar, şöyle duygusal bir konuşma yaşanır, anılar tazelenir filan; yok! Ne bir ses, ne bir seda... Zaten 3 yıldır hayatımda kimse de yok. Bir istisna var. Ekşi Sözlük'te biri yazmış hakkımda. Sanki beni yüzyıllardır tanıyor gibi... Ben yazıyı oku; bir ağla, bir ağla! Dedim 'Bu benim nasibim'... Ulaştım; e-postalaştık. Ama yok, o da benim gibi, 'sevmeyi seven' tiplerden. Bana sevilmek isteyecek biri lazım. Domestik biriyim zaten. Öyle feminist filan değilim. İtaat edeceğim birini bulmam lazım. Seviyorum öyle şeyleri ama evden çıkmıyorum ki. 12 saat malak gibi uyuyorum. Kapımı çalıp, 'Ben geldim' demesi lazım. Belki bir gün olur. (Gülüyor)"

YARIŞMANIN TADI KAÇTI ARTIK
- İyi ki kazanmadım 1 milyon lirayı. Para beni fena bozar. Bir kere o gün okulu bırakırdım. Annemlerin başında saç kalmazdı.
- Allah Fransızca'nın belasını versin! Hazırlık sınıfını zaten zar zor geçtim. Derslerim çok iyi filan sanmayın. Bayağı kötü yani durumum.
- 15 bin lirayı da yerim artık, ne yapayım? Belki sinemayla ilgili yurtdışında bir sertifika programına giderim.
- Yarışmanın büyüsü benden sonra kaçtı. Herkes 1 milyonluk soruyu bekliyordu. Şimdi niye izlesin insanlar 3-5 binlik sorularda debelenenleri?
- İçinde beden gücü olmayan bir iş istiyorum. Kendimi çok seviyorum aslında; zaten o yüzden de sinemacı olamam. Koşamam öyle, oyuncuların peşinde, güneşin altında. Onlar çeksin, ben evimden yayıla yayıla eleştireyim.

ARTIK KİMSE BUNLARI 'YEMİYOR'
1 - "Arkadaşlarım benim yerime başvurdu" yalanından vazgeçin. Kimse yemiyor artık onu! Çatır çatır sen doldurdun o başvuru formunu!
2 - Yarışmaya çalışmak nasıl bir aptallıktır? Orada da gördüm iPad'inden Nobel'leri, Oscar'ları hatim edenleri. Yapmayın gözünü seveyim; kafa daha da karışır!
3 - "Seyirciye güveniyorum" yalanından da vazgeçsinler. Kimsenin seyirciye güvendiği yok. Ayıp olacak şimdi, beni de ayakta alkışladı seyirci ama...
4 - Kenan Işık'la arayı iyi tutmak lazım. Kenan Bey, karşısında 'Dünyayı kurtaran adam' gördüğü zaman o yarışma kötü geçiyor.
5 - Son tavsiyem, gençsiniz be kardeşim. Hadi yaşını başını almış adamları anlarım da, 15 binlik soruda çekilmek nedir? Yürüyün Allah aşkına!

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.