GÜNDEM - 11 Eylül 2022 Pazar 15:38

12 Eylül mağduru baklavacı Nadir Güllü o günleri anlattı: 'Allah o günleri bir daha yaşatmasın'

A
A
A
12 Eylül mağduru baklavacı Nadir Güllü o günleri anlattı: 'Allah o günleri bir daha yaşatmasın'

12 Eylül 1980 darbesi ile birlikte insanların hayatlarının birçok alanına kısıtlama getiren askeri yönetimin kararları, baklava sektörünü de vurdu. Güllüoğlu firmasının sahiplerinden Nadir Güllü, İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajda 42 yıl önce yaşadıklarını anlatarak, “Darbeye karşı geldik diye dükkanımızı 4 gün kapattılar. Kaliteyi bozmamak için 1 sene 1 ay tatlı yapmadık. Allah o günleri bir daha yaşatmasın” dedi.

12 Eylül 1980 Darbesi ile birlikte yönetimin askerler tarafından ele geçirilmesi, birçok alanda kısıtlamaya neden oldu. Dönemin iktisat müdürlerinden Albay İbrahim Kocaçam konuya ilişkin yayınladığı yazıda, baklava fiyatlarının yarıya düşürüldüğünü belirtti. Bu kararla birlikte oldukça zor duruma düşen Güllüoğlu ailesi, Türk mutfak kültürünün önemli tatlılarından olan baklavanın kalitesini bozmamak için bir çıkar yol aramaya başladı.
Baklavanın kalitesini düşürmemek için Güllüoğlu ailesi önderliğinde toplanan baklavacılar, darbeci yönetime bir yazı yazdı. Bu yazıda fiyatların düşürülmesi gerektiği, fiyatların düşürülmemesi halinde baklavanın kalitesinin bozulacağı belirtildi. Dönemin yerel yönetimi tarafından olumsuz cevap alan Güllüoğlu ailesinin yazı onların önderliğinde yazıldığı için 4 gün dükkanları da kapatıldı.

Baklava fiyatları konusunda baskı altında olan ve üretiminde zorlanan Güllüoğlu, çözümü farklı ve daha az maliyetli lezzetleri keşfetmekte buldu. O dönemde tezgahlarından baklavayı kaldıran Güllüoğlu, daha ucuz olan fındık ve şerbetinde süt olmasından ötürü Sütlü Nuriye tatlısını satmaya başladı.

Başta Güllüoğlu firmasının ve bütün baklava satıcılarının yaşadığı zor dönemi anlatan Nadir Güllü “Olay tam 42 yıl önce oldu. 1980’de bir anda askerler yönetime geçince, belediye yönetimi de bir generale verildi. Ecmer Kutay diye bir korgeneral geldi. Tabii birimlere de albaylar geldi. İktisat müdürü İbrahim Kocaçam diye bir albaydı. Onlar nasıl karar verdiyse artık bir yazı geldi ‘yarından itibaren baklava fiyatları yarıya düşürülmüştür, fiyatları düşürmeyenler için cezai uygulama yapılacaktır’ diye. Sonra rahmetli babam ve ağabeyim ile beraber oturduk. Nejat ağabeyim işin ustasıydı. Ne yapalım dedik. Biz yarı fiyatına düşürürüz sorun değil. Ama içindeki tereyağı az koymak, iyisini koymamak, fıstığı azaltmak, cevizden çalmak bize gelmez. Bizim firmamız tarihi bir firmaydı. En çok Yunanlılara satış yapıyorduk” dedi.

“Dükkanımız 4 gün kapatıldı”

Dükkanlarının karşı geldikleri için 4 gün kapatıldığını kaydeden Nadir Güllü “O kadar asırlık firmanın lezzetini bozmak olur mu? Ardından bütün baklavacılar toplandık ve yazı yazdık. Bakın dedik, bu kalite düşmesin, koyduğumuz malzemeleri yazalım, gelin bakın. Yüzde 20 kar verin fazlasını istemiyoruz dedik. Bu yazının ardından geldiler, bizim dükkanı karşı geldik diye 4 gün kapattılar. Halbuki çok üzüldüm ben o zaman. O gün askerlerle birlikte İbrahim Kocaçam iktisat memurlarını yolladı. O zaman askeri yönetim olduğu için, onlar ne derse peki deniyordu. Gelin dinleyin diyorduk. Tekrar söyledim; o fiyat kurtarır albayım dedim. Kaliteyi bozduktan sonra, Türk baklavasının lezzeti öldükten sonra ne anlamı var dedik, anlamadılar. Dükkanımız 4 gün kapatıldı” şeklinde konuştu.

“O zaman fındık ucuzdu ve şerbetinde süt olduğu için Sütlü Nuriye tatlısını bulduk”

O zamanlar fındığın ucuz olmasıyla birlikte yeni bir tatlı bulduklarını kaydeden Nadir Güllü, “O zaman fındık ucuzdu, şerbetinde de süt vardı. Diyarbakırlı Nuriye Hanım’ın tarifiydi, hafif olduğunu duymuştuk. Yaz ayıydı ve bu Sütlü Nuriye tatlısını bulduk. Bol fındık ve şerbetinde süt olunca, nispeten fiyat biraz belirtilenin üstüne çıktı ama ses etmediler. Bizim dediğimiz fiyat da olmadı ama en azından müşteriyi boş çevirmemek için birde cevizli kadayıf yaptık. Burada Yunanlılar, kardeşim biz baklava istiyoruz dediler. Dünyanın her yerinden gelen yabancı müşterimiz var. Biz üretimden verdik. Onlar geldi bunu da yakaladılar” ifadelerini kullandı.
“Türk mutfak kültürünün baklavasını yaşatmak için ciddi mücadele veriliyordu”

Kaliteyi bozmamak için 1 sene 1 ay baklava yapmadıklarını anlatan Nadir Güllü “Ne kadar acı bir durum biliyor musunuz? Türk mutfak kültürünün baklavasını yaşatmak için ciddi mücadele veriliyordu. Demek ki işin ehli olmak çok önemli. O zaman ki askeri yönetimin ticari zihniyetlerinden dolayı bunları yaşadık. O zaman sırf kaliteyi bozmamak için 1 sene 1 ay baklava yapmadık. Sonra rahmetli Özal geldi. Geldiği gün ekonomi dedi. Kalite düşmesin diye serbest bıraktı. Ondan sonra üretime başladık. Meslektaşlarım da bozmak istemediler aslında ama yaşamak için ister istemez bazı malzemelerden oynayarak onlar sattı. Ama bizim o zaman dededen toruna müşterimiz vardı. Biz onlara ihanet edemezdik. Yani şerbetini fazla vermek, tereyağı yerine öbür yağdan koymak, cevizle fıstığı az koymak bizim firmamızın kalitesine aykırıydı” dedi.

“Allah askeri dönemi bir daha yaşatmasın”

O dönem Baklava yapmadıkları için kapatıldıklarını ifade eden Nadir Güllü; “Askeri dönemi Allah bir daha yaşatmasın. İşin ehli ustaların olması kadar güzel bir şey yok. Bu sadece baklava zanaatında değil, mesela farklı çeşit kumaşlar var. Her kalite aynı olmak zorunda değil. Kaliteye göre fiyatlar belirlenir. Serbest ekonomi de isteyen istediğini alabiliyor. Biz o dönem baklava satmadık. O yüzden kapattılar bizi. Biz sadece Yunanlılara üretimden verdik. Onu da yakaladılar. Onun yerine biz Sütlü Nuriye’yi bulduk. Zaten var olan, Diyarbakırlı Nuriye Hanım’ın yaptığı bir tatlıyı biz geliştirdik. Rahmetli babam ve abimin başarısı. Beraberce bu tatlıyı yaptık. O günden itibaren de Sütlü Nuriye tatlısı, ‘12 Eylül tatlısı’ diye satılıyor. Ardından baklava serbest oldu. Yapmaya başladık ve normal seyrine döndü. Biz bu tatlıyı kaldırmıştık nasıl olsa baklavamız çıktı diye. Ama müşteri geldi, Sütlü Nuriye tatlısı yok mu diye sordu. Biz de tezgaha geri koyduk. O günden beri Sütlü Nuriye tatlısı satılıyor” açıklamasında bulundu.

Baklava fiyatlarına getirilen kısıtlama ile birlikte maddi açıdan da sıkıntıya girdiklerini belirten Güllü, “ O dönemde 55-60 kişi çalışıyordu firmamızda. Biz bu insanların parasını ödeyebilmek için bazı gayrimenkullerimizi satmak zorunda kaldık. Düşünün şimdi, bir takım elbise var çok kaliteli, birde normal var. Şimdi siz çok kaliteli takım elbiseyi bunu zararına satacaksın dersen, adam ya kumaşını bozacak ya da astarını bozacak. Bu baklava da öyle. Zanaatkarla pazarlık olmaz dedim albayım. Fiyatları 3 dilim indireceğimize, 2 dilim insin. Siz haberiniz olmadan Türk mutfak kültürünün bir parçası olan bu baklavanın kalitesini öldürüyorsunuz dedim. Ben kötü yaparsam, diğer arkadaşlarda kötü yaparsa bu sefer baklavacılık zanaatı ölecek dedik, dinletemedik. O dönemde Yunanlılara satış yaparak ayakta kalmaya çalıştık” şeklinde konuştu.

Darbeci yönetimin yerel yönetimden çekilmesi ve Özal yönetiminde fiyatların olması gerektiği yerlere döndüğünü söyleyen Güllü; “Allah rahmet eylesin Özal yönetime geçer geçmez hemen serbest bıraktı. Serbest olduğu için de biz normal fiyat neyse ondan verdik. Yine kar marjımız yüzde 25-30 idi. Biz zaten çok tüccar ruhlu değiliz. Esnaf ruhluyuz. Sırf ben değil, bütün meslektaşlarım böyle. Biz sadece mesleklerimiz yürüsün ve kalite bozulmasın istedik. Üretirken yemediğimizi yedirmemek, yönetirken başında durmak, pazarlarken de kaliteli yapıp hesaplı satmak. Benim ve diğer meslektaşlarımın prensibi böyledir” dedi.

Murat Horoz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde karla mücadele için tedbirler alındı Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi yönetimi, kar ve buzlanmaya karşı kapsamlı bir hazırlık süreci yürüterek tedbirler aldı. Kentte yarın ve perşembe günü yaşanması öngörülen kar yağışına karşı ekiplerin hazır şekilde beklediği, bu gece de dâhil olmak üzere tuzlama ve buzlanmaya karşı önleyici çalışmaların planlı ve koordineli biçimde sürdürüldüğü bildirildi. Özellikle gece ve sabah saatlerinde oluşabilecek buzlanmalara karşı yol güvenliğinin sağlanması amacıyla sahada kesintisiz çalışmalar yapılacağı ifade edildi. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Mustafa Fidan, OSB sınırları içerisinde bulunan yaklaşık 45 kilometrelik yol ağının tamamının açık ve güvenli tutulmasının öncelikleri olduğunu söyledi. Başkan Fidan, bu amaç doğrultusunda 15 araç ve 25 kişilik karla mücadele ekibiyle sahada teyakkuz hâlinde olduklarını, tüm hazırlıkların tamamlandığını vurguladı. Fidan, bu gece boyunca buzlanmaya karşı tuzlama ve önleyici çalışmaların aralıksız devam edeceğini, yarın ve perşembe günü beklenen kar yağışı süresince de ekiplerin sahada aktif görev yapmayı sürdüreceğini ifade etti. Karla mücadele sürecinde sanayicilerin, çalışanların ve OSB’yi kullanan tüm sürücülerin can ve mal güvenliğinin öncelikli olduğunu dile getiren Fidan, sürücülere de dikkatli ve tedbirli olmaları çağrısında bulundu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Somali’nin birlik ve bütünlüğünün her şart altında muhafazası bizim için öncelikli meseledir. İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. İki lider görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Somali’yle her alanda gelişmeye devam eden ilişkilerimizin temelinde köklü, tarihi, beşeri ve kültürel bağlarımız vardır. 2026’da Somali ile diplomatik ilişkilerimizin tesisin 60’ıncı senesini idrak edeceğiz. Bu sağlam temel üzerinde ilişkilerimizi ilerletmeye ve Somali’nin güvenlik ve istikrarına destek vermeye devam edeceğiz. 2011 yılında Başbakanlığım döneminden kuraklık felaketiyle mücadele eden Somali ziyaretimin özellikle ardından kapsamlı bir insani yardım kampanyası başlatmıştık. Tüm dünyanın Somali’den ümidi kestiği bir dönemde Türkiye tarafından uzatılan dostluk eli iki ülke arasındaki kardeşlik duygularının pekişmesine vesile oldu. Aradan geçen süre zarfında Somali, eşine az rastlanır bir ilerleme kaydetti" diye konuştu. "Somali ile enerji alanındaki işbirliğimiz günden günde güçleniyor" "Somali’nin yeniden ayağa kalkmasını istemeyenlerin çeşitli sabotajlarına rağmen Somali’de güvenlik açısından ciddi bir iyileşme sağlandı. Bizler bu süreçte Somali’nin terörle mücadelesine kapsamlı desteğimizi sürdürdük sürdürüyoruz" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Somali ulusal ordusuna verdiğimiz eğitimler ve ekipman desteğimizle teröre karşı Somali’nin yanında olduğumuzu gösterdik. Somali ordusunun terörle mücadelesinde son dönem de önemli başarılar elde ettiğini memnuniyetle müşhade ediyoruz. Güvenlik ortamındaki iyileşme Somali siyasetinde reform adımlarını beraberinde getirdi. 25 Aralık tarihinde başkent Mogadişu’nun da dahil olduğu Benadir idari bölgesinde uzun sürenin ardından yerel seçimler düzenlendi. Seçim sonuçlarının Somali halkı için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Somali ile enerji alanındaki işbirliğimiz günden günde güçleniyor. Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz Somali deniz alanlarında 9 ay süren araştırma faaliyeti yürüttü. 4 bin 465 km karelik bir alanda yürütülen bu çalışmalar ile ülke tarihinde bir ilke imza atıldı. Gelinen noktada 2026 yılında sondaj faaliyetlerine başlamayı planlıyoruz. Bu faaliyetlerimiz Somali halkının refahına önemli katkılar yapacaktır" dedi. "Türkiye olarak filomuza 2 yeni derin deniz sondaj gemisi dahil etmiş bulunuyoruz" Türkiye’nin 4’üncü büyük filoya sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada şu müjdeyi de sizlerle ve Somalili kardeşlerimle paylaşmak isterim. Türkiye olarak filomuza 2 yeni derin deniz sondaj gemisi dahil etmiş bulunuyoruz. İsimlerini Çağrı Bey ve Yıldırım olarak belirlediğimiz bu iki gemimizden ilki Somali açıklarında diğeri Karadeniz’de görev yapacak. Çağrı Bey ve Yıldırım’ın da eklenmesiyle bu alanda dünyanın 4’üncü büyük filosuna sahip olduk. Her iki güzel haberimizin de hayırlı uğurlu olmasın diliyorum. Diğer taraftan balıkçılık alanında Somali ile imzalanan anlaşma ile işbirliğimiz yeni bir boyut kazanmıştır. Bu anlaşma kapsamında Somali’nin teknik kapasitesinin geliştirilmesine destek olurken, kaçak avlanma ile mücadelesine de katkı sağlayacağız" diye konuştu. "Somali’de bir uzay limanı kurmayı ön görüyoruz" "Somali Cumhuriyeti ile tarihi nitelikte bir işbirliğini uzay alanında hayata geçiyoruz" diyen Erdoğan, "İmzaladığımız anlaşmalar çerçevesinde Somali’de bir uzay limanı kurmayı ön görüyoruz. 3 fazdan oluşan projenin ilk fazının projelendirilmesini tamamlayıp Türkiye Uzay Ajansı eliyle yapımına başladık. Projemizle uzay fırlatma ve uzay uydu teknolojileri alanında önemli bir alt yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Tüm bu projeleri hayata geçirirken Türk Kızılay, TİKA ve AFAD başta olmak üzere ilgili kuruluşlarımızla Somali’ye destek olmayı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. "Somali halkının yanında durmaya devam edeceğiz" Sözlerine devam eden Erdoğan, "Somali’nin birlik ve bütünlüğünün her şart altında muhafazası bizim için öncelikli meseledir. İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez. Elinde 71 bin Filistinli kardeşimizin kanı olan Netanyahu hükümeti Gazze, Lübnan,Yemen, İran, Katar ve Suriye’ye yönelik saldırılarının ardından şimdi de şimdi de Afrika boynuzunu istikrara sürüklemektedir. Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkelerinin yanı sıra Avrupa Birliği İslam İşbirliği Teşkilatı, ve Arap ligi de İsrail’in kararını reddeden açıklamalar yaptı. Amerikan Başkanı Trump’ın konuya dair ilk beyanatı da gayet anlamlıydı. Kendisinin göreve geldiğinden itibaren ortaya koyduğu bizimde destekliğimiz küresel barış vizyonunu teyit eder nitelikteydi. Somali’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine vurgu yapan bütün bu açıklamaları oldukça kıymetli buluyoruz. Bizim buradaki tavrımız tamamen ilkeseldir. Çözüme hizmet etmeyen her adım sorunu daha da büyütür derinleştirir. Somali Federal Cumhuriyeti ve Somaliland bölgesinin geleceğine ilişkin kararlar tüm Somalilerin iradesini yansıtacak şekilde alınmalıdır. Biz bu süreçte Somali’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini kararlılıkla desteklemeye ve Somali halkının yanında durmaya devam edeceğiz. Somalili kardeşlerimizin de birlik, beraberlik ruhu içinde hareket edeceklerine yürekten inanıyoruz" dedi.