GENEL - 14 Ocak 2020 Salı 14:52

12. Mücevher Tasarım Yarışması’nda yarı finalistler belli oldu

A
A
A
12. Mücevher Tasarım Yarışması’nda yarı finalistler belli oldu

Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından bu yıl 12’incisi düzenlenen Mücevher Tasarım Yarışması’nın yarı finalistleri belli oldu.

Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından “Kadın” temasıyla düzenlenen 12. Mücevher Tasarım Yarışması’nda yarı finalistler, jüri tarafından gerçekleştirilen yoğun değerlendirmeler sonucunda belirlendi. Bu yıl 293 başvurunun alındığı yarışma kapsamında her biri kendi alanında uzman jüri üyeleri, Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetimi ile bir araya geldi.

Finale kalan tasarımlar, Mart ayına kadar sürecek üretim sürecinin ardından 20 Mart akşamı final gecesine özel bir defile eşliğinde ilan edilecek. Bu yıl birinci olacak tasarımın sahibi, 75 bin TL’lik ödülü kazanacak. Yarışma kapsamında ikinciye 20 bin TL ve üçüncüye de 5 bin TL ödül verilecek.
Jüride birbirinden değerli isimler

12. Mücevher Tasarım Yarışması’nın bu yılki jürisinde Lema Mücevherat’ın ortağı Adem Kurtulmuş, Kısmet by Milka’nın kurucusu Milka Karaağaçlı, Molu Mücevher’in sahibi İlhan Molu, Marmara Üniversitesi Takı Teknolojisi ve Tasarımı Yüksekokulu Bölüm Başkanı Leyla Ulusman, Mücevher Zanaatkarı Oskiyan Baloğlu, Rotahane Kurucusu Pervin Ersoy ile 16.10’un kurucuları İdil Aksoy ve İrem Boza yer aldı.

Birbirinden değerli jüri üyelerinin yarışmaya ilişkin görüşleri şöyle;

Mücevher sektörünün takı eğitimi veren okullara ve öğrencilere sahip çıkması gerektiğini ifade eden Marmara Üniversitesi Takı Teknolojisi ve Tasarımı Yüksekokulu Bölüm Başkanı Leyla Ulusman; “Sektör tarafından, içerisinde akademik kariyerini tasarım üzerine yapmış öğretim üyeleri ve tasarımcıların da yer aldığı bir komisyon oluşturulmalı, bu komisyon başta meslek liseleri olmak üzere tüm orta dereceli ve yüksekokullara tasarım ile ilgili maddi ve manevi destek vermelidir. Çünkü uluslararası rekabette öne çıkabilmenin ön şartı tasarımdır. Özellikle yurtdışı gezilerinin öğrencilere vizyon açısından çok büyük katkı sağladığına şahit oluyorum. Genç tasarımcılar için workshoplar, geziler ve bu tür yarışmalar kendilerini geliştirmeleri açısından şüphesiz çok anlamlı çalışmalardır” dedi.

“12’ncisi gerçekleşen bu yarışmayı çok önemsiyoruz” diyen 16.10 Kurucusu İrem Boza; “16.10 olarak bu organizasyonun hikaye tarafındayız. Dünya artık hikayeye önem vermeye başladı. Mücevheri anlamlı kılan bütüne buradan ulaşabileceği düşüncesindeyiz ”dedi. Günümüz toplumunda kadına biçilmiş rollerin tasarımı sınırladığını belirten 16.10 Kurucusu İdil Aksoy ise; “Bizim bu noktada misyonumuz tüm kadınları kucaklayan tasarımlar ve hikayeler aramak. Özellikle mücevher sektöründe erkeklerin gözünden kadın anlatıldığını gördük. Bu yarışmada ise kadının gözünden kadın anlatılması dikkat çekiyor ”diye konuştu.

“Öğrencilerin desteklenmesi gerekiyor”
Tasarımın her üründe önemli ama mücevherde çok daha kıymetli olduğunu kaydeden Molu Mücevher’in Sahibi İlhan Molu; “Türkiye şartlarında çok iyi tasarımcıların yetişmesi biraz bireyin kendi kabiliyetine bağlı kalıyor. Genç tasarımcıların duygu dünyalarını destekleyen şiir, resim, mimari gibi konulardan faydalanması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemiz tarih ve kültürel açıdan çok zengin bir coğrafyada bulunuyor. Bu zenginlikten her anlamda faydalanmamız gerektiği kanaatindeyim. Sektördeki önemli firmaların da tasarım öğrencilerini birlikte çalışarak desteklemeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Bu tür yarışmaları destekliyoruz” diyen Lema Mücevherat’ın Ortağı Adem Kurtulmuş; “Sektörümüz açısından bu tür organizasyonların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Genç tasarımcılara kendi düşüncelerini yansıtmadan önce ürünün öngörülebilirliğinin önemini anlatmak gerekiyor. Özetle tasarım sürecinde ürünün üretilebilirliği ve kuşkusuz takılabilirliği çok önemli bir kriter diye düşünüyorum ”dedi.

“Tasarımlarda toplumun beklentileri dikkate alınmalı”
Tasarım yarışmasının genç tasarımcılar için çok faydalı olduğu söyleyen Mücevher Zanaatkarı Oskiyan Baloğlu; “Sektör için özellikle markalaşma adına bu tür organizasyonlar çok önemli. Tasarımların özgün ve fonksiyonel olmasını bekliyorum. Genç tasarımcıların bu üç başlığa dikkat etmesi gerekiyor. Tasarımla üretim arasındaki süreç, kısacası tasarımın üretilmesi ve satılabilir olmasını göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Bunları yaparken meslek içerisinde teknolojik gelişmeleri, toplumun beklentilerini, sanatsal, sosyolojik ve felsefi gelişmeleri de dikkate alıp hayallerini 3 boyutlu hale getirmeleri uygun olur diye düşünüyorum” diye konuştu.

“Tasarım tek bir kalıba ya da kategoriye girmez”
Kısmet by Milka’nın kurucusu Milka Karaağaçlı ise bu tur organizasyonların mücevher tasarımcılığını desteklediğini belirterek, “Tasarım tek bir kalıba ya da kategoriye girmez. Öğrencilerimiz her alanda tasarım yapabilmeyi öğrenmeli, dünyadaki trendleri takip etmeli, güncel kalmalı ve ileriye doğru yönelmeleri gerekli. Kilit nokta mevcut durum değil, bugünü ileriye taşıyabilmek. Bunun için vizyon, özgünlük ve tabii ki üretilebilirlik çok önemli. Bu bakış acısıyla eğitimler verilmeli. Ben artık ülkemizin tasarım alanında dünyada söz sahibi olmasını istiyorum” ifadelerinde bulundu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çanakkale Deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri gerçekleştirildi. Konsere gelenler, deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, İletişim Fakültesi, Kurumsal İletişim Direktörlüğü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa organize edilen “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri düzenlendi. Konsere, seyirciler, bilet yerine 28-42 numara yeni spor ayakkabı ile giriş sağladı. Bu ayakkabılar köy okullarındaki çocuklara ulaştırılacak. Bu konserle birlikte, ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilmesi amaçlanıyor. Konseri Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı, Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda öğrenci izledi. Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi toplumsal faaliyetlerinden bir yenisini daha gerçekleştiriyor. Şahane bir konser verilecek. Konserde temel amacımız köy okullarındaki öğrenciler için izleyici, dinleyicilerden birer spor ayakkabı getirmesini istedik. Bugün gelen misafirlerimiz bilet yerine spor ayakkabı getirdiler. Bu ayakkabılar bayramdan önce köy okullarındaki minik öğrenciler ile buluşturulacak. Konserde müzik ve sahne sanatları fakültesi orkestrası ile barış koromuz sahne alacak” dedi. Projeye spor ayakkabı ile destek vererek, konseri izlemeye gelen Osman Acar, “İhtiyacı olan çocuklar için bu birlikteliğin sağlanmış olması çok önemli. Bizde çorbada ki tuz misali bu katkıyı yapabildiğimiz için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu.