GÜNDEM - 30 Haziran 2020 Salı 10:51

13 ülkeye yerli çanta ihraç ediyor

A
A
A
13 ülkeye yerli çanta ihraç ediyor

Kullandığı drone için çanta ararken, ürünlerin ithal ve pahalı olduğunu gören Aytaç Engin yerli IP 67 sertifikasına sahip suya ve darbeye dayanıklı çanta (hard case) üretimine başladı. Engin, ürettiği çantalar sayesinde kolluk kuvvetlerinin arazi şartlarında istedikleri malzemeleri güvenle taşıdıklarını ve 13 ülkeye ihracat yaptıklarını ifade ediyor.

Yaptığı çanta çevresinden olumlu tepkiler toplayınca bu çantayı seri üretime geçirmeye karar verdi. Ürettiği çantaları diğerlerinden ayıran en büyük özellik ise sıvı bir ortamda yaklaşık 1 metre kadar derinlikte yarım saat boyunca su geçirmeme özelliği olan IP 67 sertifikasına sahip olması. Ayrıca çantalar iç dizaynı istenilen ürüne göre değiştirilebilme imkanı sunuyor. Çantalar darbeye, toza, neme ve suya karşı dayanıklı olduğu için içerisine drone dışında önemli askeri malzemeler de taşınabiliyor. Hobi olarak başladığı drone pilotluğu kendisine yeni bir iş alanı ortaya çıkaran Aytaç Engin, 13 farklı ülkeye yerli üretim çantalarını ihraç ediyor.

“Çantalarımızın tamamı IP 67 sertifikasına sahip”

Drone çantalarının sağlam olması gerektiğini belirten İç mimar Aytaç Engin, “Yerli çanta üretimi fikri aslında kendi ihtiyacımızdan doğdu. Biz drone pilotları olarak cihazlarımız çok pahalı olduğu için onları koruyabilmemiz önemli. Çantalar genelde hep ithal olduğundan maliyetleri de çok yüksek oluyordu. İlk önce kendi ihtiyacımızı karşılamak için sonra arkadaşlarımızın da destekleriyle böyle bir işe girme kararı aldık. Bizim çantalarımız (hard case) tamamı IP 67 sertifikasına sahip. Yani sıvı bir ortamda yaklaşık 1 metre kadar derinlikte yarım saat boyunca bu çantaların su geçirmemesi öngörülür. Çantalar normal şatlarda suda batmıyor. Ancak suda batma eğilimi gösterirse yaklaşık 1-2 metre derinliğinde yarım saat boyunca su geçirmez özelliğe sahiptir. Metrekaredeki yüzey gerilimi 3 buçuk tona kadar baskıya dayanabilir bir yapıya sahip” ifadelerini kullandı.

“Askerimize ve kolluk kuvvetlerimize büyük fayda sağlıyor”

İthal olarak alınan çantaları artık yerli ürettiklerini belirten Engin, “Yaklaşık 1 yıldır yurt dışına ihracaatımız oluyor. Şimdiye kadar 13 ülkeye ihraç ettik ama bu sayı git gide artıyor. Yurt dışına şimdiye kadar bin adet üzerinde çanta (hard case) ihraç ettik. Özellikle Avrupa ülkelerinden çok fazla sipariş alıyoruz. Su, nem ve toz geçirgenliği olmayan ürünler o yüzden askeri ürünlere de çok uyumlu. Yerli üretim çantamız askerimize ve kolluk kuvvetlerimize büyük fayda sağlıyor. Özellikle sınır ötesi operasyonlarda insansız hava araçlarının ortam şartlarından etkilenmemesi için bu çanta (hard cese) kullanması neredeyse şart. Biz bu konuda da satış açısından da milliyetçi davrandığımız için uygun fiyatlarla devletimize destek oluyoruz” dedi.

Ahmet Faruk Sarıkoç - İslim Esra Çobanoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.