GÜNDEM - 06 Ocak 2018 Cumartesi 03:59

20 kazla başladı, hedefi üç yılda 50 bin kaz

A
A
A
20 kazla başladı, hedefi üç yılda 50 bin kaz

Sivas’ta geçtiğimiz yıl 20 kazla üretime başlayan Süleyman Nazlım, 3 yılın sonunda 50 bin kaz yetiştirmeyi hedefliyor.

Büyükbaş hayvancılığın yaygın olduğu Sivas’ta Süleyman Nazlım isimli üretici, bir yılda 20 kazla başladığı kaz yetiştiriciliğinde 600’e yakın kazı ölmesine rağmen vazgeçmeyerek 100 kazı beslemeyi başardı. İlk yıl yaşadığı aksiliklerle tecrübe kazandığını belirten Nazlım, üçüncü yılın sonunda 50 bin adet kaza ulaşmayı hedefliyor. Nazlım, 20 kaz ve 8 ördekle başladığı kanatlı yetiştiriciliğinde aksilikler yaşadığını ancak acemiliği üzerinden atarak ustalaştığını belirterek, “Bir yıl önce 20 kaz ve 8 ördek ile üretime başladım. Şuan 200 tane ördek ve 100 tane kaz var. 600’e yakın kaz ve ördek öldü. Çoğunu tilkiye kaptırdık. Zayiatımız büyük olsa da vazgeçmedik. Bu sene acemilikti, seneye ustalık olacak. Seneye nasip olursa sayılarını 40-50 kat arttıracağız. 30-40 bin kapasitede kaz, buna yakın sayıda da ördek yetiştirmeyi düşünüyorum. Bunların yumurtlama sezonu ikinci ayda başlayıp, yedinci aya kadar devam ediyor. Bu hayvanlar 7-8 ayda bu hale geliyorlar. Hedefim 10 bin damızlık, 50 bin üretim. Bu da normalde 34 ayda oluyor böyle. 1 seneye yayılmıyor” dedi.

"Tüyü etinden pahalı"

Nazlım, kaz etinin birçok etten daha lezzetli ve pahalı olduğunu, kaz tüyünün ise etine oranda daha pahalı olduğunu söyledi. Nazlım, “Kazın tüyünün daha pahalı olduğunu duyuyorum. Bu konu hakkında pek bilgim yok. Ben tüy satmıyorum. Lezzet tarafından çok lezzetli. Yiyen bilir. Zaten onun için bu kadar pahalı. Tabii 1 kilo kuzu etinin karkas fiyatı 15-20 lira ama kazınki 30-40 lira. Ördek ona göre biraz daha ucuz” diye konuştu. 

Nazlım, kaz üretiminde beslemenin kolay olduğunun altını çizerek, “Bunlar doğada ne bulurlarsa yerler. Ama tabii yumurtlama döneminde yemlerine dikkat ediyoruz. En çok sevdikleri şey sudur. Yemez içmezler akşama kadar suda oynarlar. Tavuklara göre kıyaslanması mümkün değil. Bunların bakımı daha kolay. Maliyeti daha ucuz. Bunlara 12 ayın sadece bir ya da iki ayında yem verebilirsin. Diğer 9 ayını rahatlıkla doğada yayılarak, beslenerek hayatlarını devam ettirirler” şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.