EKONOMİ - 15 Ocak 2020 Çarşamba 14:25

'2020 franchise yılı olacak'

A
A
A
'2020 franchise yılı olacak'

Türkiye’de farklı sektörlerde franchise veren yaklaşık bin girişim bulunuyor. 25 bin şube ile hizmet veren bu girişimlerin yalnızca yüzde 15’inin 5 yılın sonunda ayakta kalabildiği belirtiliyor. 2020’nin franchise sektörü için önemli bir yol ayrımı olması bekleniyor.

Tüm markaların zorlu bir virajdan geçtiği 2019 yılı sonrası 2020, ekonomik gelişmelere paralel olarak pek çok sektörde yalnızca başarılı olanların ayakta kalabileceği bir yıl olması öngörülüyor. Dealer Kiralama ve Franchise Danışmanlık şirketinin yaptığı değerlendirmeye göre, Türkiye’de franchise çalışması yapan bine yakın girişim bulunuyor. Bu sayının içinde yaklaşık 200 marka bilindik ve görünürken, söz konusu girişimler 25 bin şube ile faaliyet gösteriyor. Bu şubelerin yüzde 20’si her yıl yenilenirken, 5 yılın sonunda yalnızca yüzde 15’i ayakta kalıyor. Başarı oranının düşüklüğüne dair yapılan araştırmada, markalaşmayla ilgili çalışmalar ve sürdürülebilir yapılar kurmadaki yetersizliğin temel iki sorun olduğu öne çıktı.

"Yalnızca tüketicinin değil çalışanların da marka aidiyeti oluşturulmalı"
Pazardaki boşluğu değerlendiren ve güçlü operasyon altyapısıyla öne çıkan şirketlerin 2020’de ciddi bir büyüme elde edeceğini aktaran Dealer kurucusu Yahya Pulat, "2020 ayakta kalanların ve yenilenenlerin yılı olacağından tertemiz, yeni bir hikâye yazılmalı. Aynı yöntemleri deneyerek farklı netice alınamayacağından işletmelerin ruhunu değiştirecek köklü adımlar atılmalı. 2019’un ardından mutluluk esaslı bir sunumla hem çalışanda hem de hedef kitlede marka aidiyeti oluşturulmalıdır. Gerçek başarı için ofis katlarından ve yapay anket sonuçlarından vazgeçip sokaklara caddelere inmeli, kullanıcı deneyimini yaşayarak iş geliştirilmelidir." dedi.

"Markalaşan Türk girişimler yurt dışı fonların radarına girebilir"
Franchise almanın ticari bir iş modelinden ziyade, popüler olan bir şeyi edinme veya bir moda satın alma olarak algılandığını ifade eden Pulat, franchise yatırımlarında dikkat edilmesi gerekenleri şöyle belirtti: "Mesele çok sayıda franchise mağaza açmak olmamalı. İşini doğru yapacak yatırımcılarla iş birliği yapmak olmalı. Franchise sistemlerinde yapılması gereken bir bilgisayar yazılımı gibi süreçleri kodlayarak sürdürülebilirliği sağlamak. Konumlandırmasıyla farklılaşan, iletişim ve inovasyona önem veren markaların yurt dışı fonlara göz kırpması büyük olasılık. Bir marka sahibinin en az 5 gelişmiş ülkede ekibiyle AR-GE ve ÜR-GE yaparak sahaya doğru ürün çıkarmalı aksi halde ortaya konan ürün tesadüfi bir önseziden öteye gidemez. Yetişmiş işgücü bu sektörün kanayan yarası bugüne kadar çözmeyi başaran marka sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ben bunu gelirin dağılımındaki adaletsizliğe, profesyonelleşemeyen şirket sahiplerine bağlıyorum. Personeliniz mutlu değilse sizin markanızın başarılı olma şansı yok."

"Her yer klon markalarla dolu"
Özgün marka oluşturamamanın işletmelerin sonunu getirdiğini aktaran Pulat, "Franchise sektörü oldukça dinamik ve ekonomik şartların değişmesi, ticari denklemin yeniden oluşması markaların öngörülü olmalarını zorunlu kılıyor. Bakın 20 yıldır franchise veren kaç markamız var? Aklınıza gelmez; çünkü yok denecek kadar az. Peki yabancı marka kaç tane var. Hepsini hatırlarız; Mc Donalds, Burger King, Starbucks Bakış açımız değişmezse franchise sektörü ülkemizde gelecekte de böyle olacak. Hele böyle bir dönemde franchise sektöründe kartlar yeniden karılacak. Yeni iş modelleri oluşacak, yeni marka konumlandırma fikirleri gelişecek. Markaların bugünü değil 5 yıl sonrayı düşünmesi zorunluluk, yoksa ayakta kalamıyorlar. Kalamayacaklar da. Kahveden, hamburgere, köfteye, tekstile, takıya kadar her yer klon markalarla dolu. Bu markalarla geçici saman alevleri oluşuyor ama 10'uncu yılını gören markalarımız dahi olamıyor” dedi.

"Franchise yönetimi uzmanlık gerektiren bir alan"
Türkiye’de bir iş modeli olarak franchise yönetimi için geç de olsa son birkaç yıldır adım atıldığını belirten Yahya Pulat, "Franchise oldukça önemli bir yatırım kolu. Bunun belirli bir düzeyde uzmanlıkla yönetilmesi çok önemli. 400’den fazla franchise işlemi gerçekleşmesine aracılık ettik ve sorumluluğumuz franchise yatırımının gerçekleşmesi ile bitmiyor. İşletmenin karlılığını ve işletmecinin işe olan motivasyonunu da izliyoruz. 2018 -2019 periyodunda bünyemizdeki markaların 65 yeni franchise vermesini sağlayarak ekonomik zorluklara rağmen bir önceki yıla göre yüzde 22 büyüme göstermelerine destek olduk." şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Kemerhisar’da evin temelinde tarihi eser niteliğinde mimari parçalar çıktı Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Kemerhisar Beldesi’ndeki bir evin temelinde tarihi taşlar bulundu. Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Hititler döneminde Tuwanuwa, Roma’da ise Tyana olarak tanınan Kemerhisar’da 2000 yılından bu yana sürdürülen bilimsel kazılarla birçok tarihi eser gün yüzüne çıkarılmış, belde halkının da desteği ile tarihi eser niteliği taşıyan mimari parçalar toplanarak bir araya getirilmiş. Antik Tyana kentine Bahçeli Kasabası’nda bulunan Roma Havuzu’ndan M.S. II-III. yüzyılda su taşınmasına yönelik oluşturulan kemerlerin büyük bir kısmı günümüze korunarak gelmiş olsa da yapının kayıp olan parçalarının bir araya getirilmesi için çalışmalar sürüyor. Yüzde 30’luk kısmının hala kayıp yada toprağın altında olduğu değerlendirilen mimari parçaların geçmişte evlerin temelinde kullanıldığı görüldü. Kemerhisar’da bulunan bir evin temelinde tarihi taşların kullanıldığı evin saman karışımı çamurdan yapılan sıvasının zamanla dökülmesi ile gün yüzüne çıktı. Sit alanı olan Cami Mahallesi Sırıklar Sokak’ta bulunan ve uzun süredir kimsenin yaşamadığı öğrenilen bir evin temelinde kullanılan taşın oyma motifleri görenleri büyüledi. Mahalle sakini tarihçi Ali Uzun, belde halkının duyarlılığı sayesinde kayıp olan parçaların önemli bir bölümünün toplandığını söyleyerek, "Bu bölge 1998’de sit alanı olarak ilan edildi. Daha önce İtalya’dan bir ekip, 10 yıldır da Aksaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Osman Doğanay tarafından titizlikle arkeolojik çalışmalar sürdürülüyor. Sadece kaza alanları değil burada örneğini gördüğümüz gibi bağda, bahçede ve genellikle ev temellerinde temel taşları, köşe taşları kullanılmış. Kabartmalı olanlar var. Hocamızın liderliğinde bu taşlar toplanıyor, beldemizin iki yerinde bu taşlardan sergileniyor. İnsanlar artık daha bilinçli ve vatandaş tarafından ilgili kurumlara bildirilip bunların toplatılmasında çaba gösteriyor. Bir tarihçi ve belde sakini olarak tarihi eser niteliği taşıyan eserleri bu şekilde görmek üzüyor. Buradaki taşlar özenle seçilip kayıt altına alınıyor. Kayıp olan yüzde 70’lik kısma ulaşıldı. Yüzde 30’u evlerin temellerinde, bahçe duvarlarında olsa da yer altında da kalmıştır, kalan kısma da zamanla ulaşılacağını düşünüyorum. Belde sakini ve tarihçi olarak bu eserleri böyle görmek üzüyor" ifadelerini kullandı.
Ankara Bakan Göktaş, Aile ve Gençlik Fonu’nun mayıs ayı içinde ödemelerinin gerçekleşeceğini duyurdu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Gençlerimizin aile kurmalarını desteklemek ve onları her türlü sosyal riske karşı korumak için Aile ve Gençlik Fonunu kurduk. Bu fonla genç çiftlerimize faizsiz kredi desteği sağlıyoruz. Bu vesileyle Mayıs ayı içerisinde başvuruları kabul edilen gençlerimizle ödemeleri yapacağımızın müjdesini de paylaşmak istiyorum” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ankara’da bir otelde düzenlenen ‘Türkiye ile Macaristan’ın Aile Yapısının Güçlendirilmesine Yönelik Özgün Yaklaşımlar Paneli’ne katıldı. Programa ayrıca, Macaristan Kültür ve İnovasyon Bakanı Janos Csak katıldı. Türkiye ve Macaristan arasındaki ilişkilerin bir asrı aşan köklü tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğunu belirten Bakan Göktaş,iki ülke arasındaki dostluğun en kıymetli simgesi Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan Gül Baba olduğunu dile getirerek, “Gül Baba hayatıyla, insanlar arasındaki huzur ve barışın saygı, anlayış, dostluk ve muhabbetten geçtiğini göstererek bizlere örnek olmuştur. Türkiye ile Macaristan arasındaki dostane ilişkilerin güçlenmesi ve iş birliklerinin artmasının temelinde bu anlayış vardır. Bu anlayışla her iki ülke arasındaki ilişkiler geçtiğimiz yıl aralık ayında ‘Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık’ düzeyine çıkarılmıştır. Yine 2024 yılı ‘Macar-Türk Kültür Yılı’ olarak ilan edilmiştir. Bu tarihte gerçekleştirilen Cumhurbaşkanımızın Macaristan ziyareti sırasında Kültür ve İnovasyon Bakanlığı ile sosyal hizmetler alanında iş birliği anlaşması imzaladık. İki ülke arasındaki birlikteliğin ve dostluğun pekişmesi, bizleri gururlandırıyor, mutlu ediyor. Bu birlikteliğin güzel bir yansıması da bugün bir araya gelmemize vesile olan bu toplantıdır” ifadelerini kullandı. Her iki ülke için toplumun temeli olan ailenin hiçbir şekilde alternatifi olmayan bir kurum olduğunu aktaran Bakan Göktaş, “Aile, geçmişten bugüne kurulan önemli bir köprüdür. Zengin bir tarihi ve kültürel geçmişe sahip olan ülkelerimiz, geleneksel aile değerlerine ve nesiller arası bağlara büyük önem vermektedir. Bu anlamda aile, yeni kuşaklara kültürel kimliğin ve değerlerin kazandırılmasında önemli bir misyonu yerine getirmektedir. Bu sebeple, her iki ülke de güçlü ve dirençli aileleri teşvik etme konusunda büyük bir kararlılığa sahiptir” dedi. Bakanlık olarak geliştirilen politikaların güçlü bir uygulaması olan Aile Sosyal Destek Programı ile ihtiyaçları sahada tespit ettiklerini ve bu çerçevede 7,4 milyon haneye ulaştıklarını aktaran Bakan Göktaş, “Aile içi iletişimi geliştirmek amacıyla ‘Aile Eğitim Programımızla’ 4,2 milyon kişiye, ‘Evlilik Öncesi Eğitim Programımızla’ 1,8 milyon gencimize eğitim verdik. Geleceğin Türkiye’sini inşa edecek nesilleri yetiştirecek yegâne kurumun aile olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda gençlerimizin aile kurmalarını desteklemek ve onları her türlü sosyal riske karşı korumak için Aile ve Gençlik Fonunu kurduk. Bu fonla genç çiftlerimize faizsiz kredi desteği sağlıyoruz. Bu vesileyle Mayıs ayı içerisinde başvuruları kabul edilen gençlerimizle ödemeleri yapacağımızın müjdesini de paylaşmak istiyorum. Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusunda başlattığımız bu çalışmayı Türkiye genelinde yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Ülkemizin doğal kaynaklarından elde edilen gelirleri ülkemiz gençlerinin geleceği için sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Sivas Çiftçilere uzmanından kene uyarısı Medicana Sivas Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, çiftçilere kene uyarısında bulundu. Bakır, “Keneler sadece evcil hayvanlarda olmuyor. Tarımsal alanlara giderken kişinin dikkat etmesi gerekiyor” dedi. İlkbaharın gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda artış yaşandı. Kırsal alanlarda yaşamını sürdüren ve tutunduğu kişide Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsü bulaştıran kenelere ilişkin uzmanlardan uyarılar gelmeye devam ediyor. Medicana Sivas Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, tarımsal alanlarda çalışanlara yönelik çeşitli uyarılarda bulundu. 2003 yılından bu yana kene sorunu ile karşılaşıldığını ifade eden Prof. Dr. Bakır, “İlkbaharın gelmesi ile birlikte hem kene aktivitesinde artış hem de insanların doğadaki aktivitelerinde artış meydana geliyor. Bu nedenle kene temas riski artıyor ve kene tutunması ile gelen olgu sayısı artıyor. Buna çok yönlü bakma gerekiyor. Doğada, tarımsal alanlarda yapılması gerekenler var, hayvancılıkla uğraşan kişilerin yapması gerekenler var. Bir de kene tutulmasının ardından alınması gereken önlemler var. Bizim yöremizde çiftçilik ve hayvancılık birlikte yapılır. Çiftçilikle uğraşan kişiler kırsala gittiğinde bilmeyerek kene temasları yaşayabiliyorlar. Keneler sadece evcil hayvanlarda olmuyor. Tarımsal alanlara giderken kişinin dikkat etmesi gerekiyor” dedi. Çiftçilere açık renkli kıyafet öneriliyor Arazide çalışan veya piknik yapan vatandaşları uyaran Prof. Dr. Mehmet Bakır, “Kişilerin giyimine dikkat etmesi gerekiyor. Vücudunda açık yer bırakmaması gerekiyor. Kollar, bacaklar ve karın bölgesinin kapalı olması gerekiyor. Mümkünse çizme giyilmesini öneriyoruz. Keneler çalılık ve otluk alanlardan yürüyerek vücuda tutunur. Kapalı giyildiğinde bunun önüne geçilmiş oluyor. Açık renkli giyişiler giyilmesini öneriyoruz. Kene, açık renkli kıyafetler üzerinde kolay fark ediliyor. Görevi gereği veya piknik yapmak için araziye çıkanların döndükten sonra kene taraması yapması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.