POLİTİKA - 11 Aralık 2019 Çarşamba 00:01

2020 Merkezi Yönetim Bütçe Görüşmeleri

A
A
A
2020 Merkezi Yönetim Bütçe Görüşmeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, “Parlamentonun güçlendiğini ifade etmek istiyorum ama eksikler var. Acil bir İç Tüzük ihtiyacı var; bir kesin hesap daimi alt komisyonun kurulması gerekiyor; yeni sisteme göre teklif hazırlama süreçlerinde yasama-yürütme ilişkilerinin çerçevesinin mutlak suretle belirlenmesi gerekiyor” dedi.

TBMM Genel Kurulunda 2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri düzenlendi. TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'yle birlikte yasama ve yürütme erkleri yetki ve sorumlulukları itibarıyla net bir şekilde birbirinden ayrıldığını belirterek, “Bizdeki kuvvetler ayrılığının bu Amerikan Başkanlık sistemindeki gibi, yürütmenin ve yasamanın mütemadiyen bir karşıtlık, kutuplaşma içinde bulunduğu ve devlet sistemini kilitlemesine varacak siyasi krizlere teşne bir ayrılık olmamasıdır. Zaten yeni sistemle murat edilen şeylerden biri de erkler ayrılığının yanında, Türkiye'ye geçmişte çok pahalıya mal olmuş siyasi istikrarsızlıkları minimize edecek bir kurumsal altyapının oluşturulmasıydı. Dolayısıyla çok uzun yıllar sonunda oluşmuş siyasi geleneğimizi ve pratiğimizi gözardı ederek radikal bir yasama, yürütme karşıtlığı bir sisteme de geçemezdik. Bu noktada daha mutedil bir yaklaşım benimsenerek gerek yasama faaliyetlerinde gerekse devlet politikalarının oluşturulmasında Meclisimiz ile Hükûmet arasında iş birliğine imkân verecek bir sisteme gidildi” ifadelerini kullandı.

Bilgiç’e CHP milletvekilleri tepki gösterdi. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Levent Gök oturuma ara verdi.
Klasik parlamenter sistemde, bütçeyi hazırlayan yürütmenin aynı zamanda da yasamada da çoğunluğu oluşturduğundan bütçe sürecinin büyük ölçüde ‘prosedürel’ bir nitelik taşıdığını ifade eden Bilgiç, “Bütçenin yasama tarafından reddedilmesini önleyici hükümler mevcuttu çünkü Anayasa'da Plan ve Bütçe Komisyonunda iktidarın 40 kişilik üye sayısının en az 25'ine sahip olacağına yönelik bir hüküm vardı. Başkanlık Sistemi'nde ise bütçenin mantığı değişti, eskiden olduğu gibi, Başkanın yeni politikaları için gerekli mali taleplerini Meclisin onayına sunması gerekiyor. Dikkat edilirse, burada bütçe hakkı ‘prosedürel’ bir süreç olmanın ötesine geçerek yasamanın yürütmeyi denetlemesine imkân verecek bir mahiyete dönüştü. Şuan Plan ve Bütçe Komisyonu 30 üyeden oluşuyor ve siyasi partilerin sandalye dağılımlarına göre bu belirleniyor. Parlamentonun güçlendiğini ifade etmek istiyorum ama eksikler var. Acil bir İç Tüzük ihtiyacı var; bir kesin hesap daimi alt komisyonun kurulması gerekiyor; yeni sisteme göre teklif hazırlama süreçlerinde yasama-yürütme ilişkilerinin çerçevesinin mutlak suretle belirlenmesi gerekiyor” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Haluk Dursun’a Allah’tan rahmet, ailesine ve milletine başsağlığı diledi. Ersoy, İnsan Hakları Günü’nde soykırımı destekleyen Avusturyalı yazar Peter Handke’ye ödül verilmesine tepki göstererek, “Bosna soykırımını inkar eden bir yazara Nobel Edebiyat Ödülü verildi. İnsan Hakları Günü’nde verilen bu ödül, hiçbir şekilde soykırımı unutturamaz. Bu tarz konular ödüllerle aklanamaz” ifadelerini kullandı.

Ersoy, Türkiye’de 155 arkeolojik kazı yürütüldüğünü belirterek, “Bunların 123 tanesi yerli kazı başkanlığınca, 32 tanesi yabancı kazı başkanlığınca sürdürülüyor. 43 müze kazısı, 114 kurtarma kazısı ve temizlik çalışması, 132 yüzey araştırması, 10 sualtı kazısı ve araştırması, 33 kamu yatırımı kazısı olmak üzere, Aralık 2019 tarihi itibarıyla toplam 487 kazı ve araştırma faaliyeti gerçekleştirilmiş olup, söz konusu çalışmalar için, 2019 mali yılında 38 milyon TL olan ödeneği 2020 yılında 80 milyon TL’ye çıkarmayı hedeflemektedir” şeklinde konuştu.

2004-2019 yılları arasında toplam 4 bin 437 adet kültür varlığının Türkiye’ye iadesinin sağlandığını aktaran Ersoy, “Son dönemde ülkemize geri getirilen bu eserlerden en önemlileri arasında; 2018 yılında İskoçya’dan getirilen ‘Altın Taç’ı, Fransa’dan getirilen ‘Bronz Keçi Figürini’ni, Almanya’dan getirilen ‘Figürlü Mermer Friz Paneli’ni ve Amerika Birleşik Devletleri, Bowling Green Devlet Üniversitesinden getirilen ‘12 adet Mozaik Pano’yu, 2019’da İngiltere’den getirilen ‘Çini Pano’yu ve Bulgaristan’dan getirilen ‘101 Eser’i örnek olarak verebilirim. Yine bu yıl gerçekleştirdiğimiz çalışmalar neticesinde, İngiltere’de müzayede yoluyla satışı yapılması planlanan, bu topraklara ait çok değerli iki eserin tespitini gerçekleştirmiş ve iade süreçlerini başlatmış bulunmaktayız. Bunlardan bir tanesi, Şanlıurfa Müzesi koleksiyonunda bulunan eserlerle de benzerliği göze çarpan ve M.Ö. 3 ila 2. bine tarihlendirilen, iki adet boğa tarafından çekilen bir araba modelidir. Diğer eser ise, Isparta Müzesi’nde bulunan ve Roma Dönemi'ne ait 5 parça halinde tespit edilmiş, Sidamara tipi bir lahde ait, iki kayıp parçadan birisidir. Her iki eser de kısa süre içerisinde Londra Büyükelçiliğimize teslim edilecek ve ardından 2020 yılının başında Türkiye’ye getirilecektir” diye konuştu.

Ersoy, turist hedefine ulaşmak için uzak destinasyonlardan gelen yolcu trafiğini arttıracaklarını söyleyerek, “Türkiye’deki birbirine yakın kültürel, arkeolojik ve gastronomi değerleri ile ön plana çıkan şehirlerimizi, gruplandırarak tanıtacağız bu şekilde daha fazla gezilecek yer alternatifi vererek süreyi uzatacağız. Özellikle deniz kum güneş turizmi ile ön plana çıkan bölgelerin tarih, sanat, arkeoloji, gastronomi ve kültürel özelliklerini şehrin yaşam tarzı haline getirip, turistin otel dışına çıkmasını sağlayarak, hem daha uzun kalmasını hem de konaklama dışı harcamasını arttıracak ortamları oluşturacağız. Ürün çeşitliliğine giderek; kültür, sanat, arkeoloji, gastronomi, din, spor, doğa, sağlık, eğlence alışveriş, kongre, cruise gibi farklı ürünleri ön plana çıkaracağız, böylece arz çeşitliliği gerçekleştirmiş olacağız. Bu faaliyetler, sezonun uzaması ve 12 aya yayılması açısından da çok önemli. Turizm şehirlerinde kültür, sanat, uluslararası organizasyon ve etkinliklerini, kentin bir parçası ve yaşam tarzı haline getireceğiz. Böylece düşük sezonda da, 12 ay boyunca turistlerin yıl içinde birkaç kere bu şehirleri ziyaret etmeleri için, ortam hazırlanarak gastronomi, alışveriş gibi konaklama dışı etkinliklerden de yüksek gelir elde edilmesi hedeflenmektedir” dedi.

Ahmet Umur Öztürk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Konya Ali Çamdalı: “Fenerbahçe’ye karşı çok değerli bir puan aldık” Konyaspor Teknik Direktörü Ali Çamdalı, Fenerbahçe karşısında golsüz beraberlikle sonuçlanan maçın ardından yaptığı açıklamada, “Fenerbahçe’ye karşı bence inanılmaz bir mücadele, çok değerli bir puan aldık ama sadece başlangıç bu” dedi. Konyaspor, Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında evinde karşılaştığı Fenerbahçe ile golsüz berabere kaldı. Maç sonu basın toplantısında açıklamalarda bulunan Konyaspor Teknik Direktörü Ali Çamdalı, “Konyaspor Teknik Direktörü Ali Çamdalı, taraftarın destek olduğunu belirterek, "Gönül ister ki üç puanla onları bugün eve gönderelim, ama maalesef olmadı. Bugün biraz şans bizim yanımızda olsaydı, belki daha farklı olabilirdi. Oyuncu arkadaşlarıma ne kadar teşekkür etsem az. Bu hafta aslında, böyle bir maç olacağını, böyle bir mücadele gücünün ortada olacağının sinyalini aslında antrenmanda vermişlerdi. Ekiple beraber bizde onlara sufle vermeye çalıştık. Onlarda fazlasıyla bunu uyguladılar. Fenerbahçe’ye karşı, bence inanılmaz bir mücadele, çok değerli bir puan ama sadece başlangıç bu. Bize daha fazlası lazım. Bizim için önemli olan bu maçtan kazançlar elde etmek, puandan ziyade. İyi oyun, enerji, mücadele gücü. Bence bunları kazandık. Puan da artı oldu. İnşallah Samsun maçına bunu taşır ve orada da istediğimiz galibiyeti alırız” şeklinde konuştu.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.