GÜNDEM - 25 Kasım 2014 Salı 23:50

‘2020’den önce Türk otomobil dünya yollarında’

A
A
A
‘2020’den önce Türk otomobil dünya yollarında’

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin bilgi ihraç eden ülke konumuna geldiğini belirterek, şu andaki gelişmelerin 2020'den önce bir Türk markasının bir Türk otomobil markasının Türkiye ve dünya yollarında arzı endam edeceği yönünde olduğunu söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Taysad Organize Sanayi Bölgesi’nde (TOSB) bulunan ve savunma sanayi ve ulaşım sektöründe faaliyet gösteren yurt içi ve uluslararası firmalara tasarım ve mühendislik hizmeti veren Hexagon Studio'yu ziyaret etti. Bakan Fikri Işık’a ziyarette, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Çayırova Belediye Başkan, Şevki Demirci, sanayiciler, protokol üyeleri ile partililer eşlik etti.

Hexagon Studio’da genç mühendislerden oluşan ekibin bilgisayarları başında geliştirdikleri sistemleri tek tek gezerek inceleyen Bakan Işık, Karsan adına Hexgon da dizayn edilen daha önce New York Taxi'si için finale kalan araç ile minibüs ve midibüsleri inceledi ve araçlarla ilgili bilgi aldı. Yaptığı incelemelerinin ardından açıklama yapan Bakan Işık, "Yerli otomobilden önce Türkiye'nin artık otomobil dizayn edebiliyor olması, Türkiye'nin artık bilgiyi üretebiliyor olması, bilgiyi işleyebiliyor ve bilgiyi ticarileşebiliyor olması son derece önemlidir. Bugün gezdiğimiz Hexagon'da bunu görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hexagon gerçekten bir uzay üssü niteliğinde. Uzay üssü görünümünde bir otomotiv geliştirme merkezi, aynı zamanda araştırma merkezi. Burada iki boyutu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir tanesi Türkiye artık bu bilgileri üretiyor ve gerektiğinde satıyor. Artık Türkiye bilgi ihraç eden ülke konumunda. Henüz arzu ettiğimiz konumda değiliz" dedi.

Otomotiv sektöründe çok büyük bir yarış ve adeta bir savaş olduğunu ifade eden Bakan Işık, ''Dolayısıyla burada bir markanın ortaya çıkmasını hükümet olarak önemsiyoruz. Gerek Hexagon, gerek başka firmalar artık bu bilgiye ve teknolojiye sahip. Ama önemli olan buradan bir marka çıkarmak. Bir Türk markasının sadece Türkiye'nin değil dünyanın bütün yollarında arzı endam etmesini sağlamak. Bu çalışmaları somut bir noktaya getirip sizlerle de paylaşacağız. Hedef olarak 2020 den önce her şey ile, satılan bir otomobil çıkarmayı hedeflemiştik. Biz biraz da ihtiyatlı konuşmak zorundayız. Şu andaki gelişmeler 2020'den önce bir Türk markasının bir Türk otomobil markasının Türkiye ve dünya yollarında arzı endam edeceği yönünde" diye konuştu.

İşadamı İnan Kıraç, yerli otomobil üretimiyle ilgili olarak, "Muhakkak ki yerli isme yerli markaya ihtiyacımız var. Bu yerli markayı yapabilmek için biraz geç kaldık. Ama yapılması lazım. Bir New York taksisi hikâyesi çıkarttık. Ondan sonra Londra çıktı. Dolayısıyla bunlar bir hamle daha bekliyor. Ama biraz para kazanmamız lazım, ondan sonra dedik. Fakat öyle zannediyorum ki ya biz, ya bizle beraber bir Türk firması bu işi yapacak. Gördüğünüz şu bina altyapı. Bütün her şeyiyle hazır. İhtiyaç olan, bir doğru modeli bulmak. Çünkü ilk tarife göre 25 bin ile 35 bin arasında bir otomobil denildiği takdirde siz aşağı yukarı dünyada 700 markanın arasına düşüyorsunuz. Ve bunların hepsi dev. Bu markalar bize hayat vermez. O nedenle doğru bir işe girmemiz lazım" dedi.

Bursa Valisi Münir Karaloğlu ise şunları söyledi:
"Bizim ihtiyacımız yerli marka. İnan Beyin de söylediği gibi, yerli marka organizasyonu. Yoksa Türkiye şu anda sadece Bursa'dan 500 bin yerli araç ihraç ediyor. Ama yerli markaya ihtiyacımız var. Bunun da zamanı gelmiştir artık. Şu anda doğum sancıları var. Yerli aracı üretiyoruz, yerli markamız da olacak. İşadamlarıyla oturulup konuşulacak. Onların haklı olarak çekinceleri var. Bursa'da Karsan fabrikasını gezseniz, elleri havaya kaldırırsınız. Yerli markası da var ama otomotivde, güçlü bir dünya markasına ihtiyaç var. Sayın Bakanımız izah edecek. Belki elektrikli araçta Türkiye öne çıkabilir beklentisi var. İnşallah en kısa zamanda yerli markamız da olacak. Ben inanıyorum, Türk sanayicisine inanıyorum."

Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu da, "Türkiye, çok güçlü bir pazarı, özellikle yan sanayisinde çok önemli uzmanlaşmış üretimi ve iddiası, bunu destekleyen üretim segmentiyle yeni dönemde otomotivde de kendi markasını üretecek. Özellikle çevreci ve elektrik dahil yeni teknolojileri buluşturacak bir altyapıya sahip. İnşallah bunu gerçekleştireceğimize inanıyoruz" şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.