ASAYİŞ - 02 Aralık 2021 Perşembe 09:42

26 yaşındaki genci su vermedi diye bıçaklayan sanığa 25 yıl hapis

A
A
A
26 yaşındaki genci su vermedi diye bıçaklayan sanığa 25 yıl hapis

Beyoğlu’nda kendisine su vermediği gerekçesiyle 26 yaşındaki genci kalbinden bıçaklayan 19 yaşındaki sanık yargılandığı davada 25 yıl hapse mahkum edildi. Kararla birlikte gözyaşlarını tutamayan gencin eşi, “Bir can 25 sene değil, böyle canilerin dışarı çıkmasını istemiyorum” dedi.

İstanbul Beyoğlu’nda, evinin önünde oturan, 26 yaşındaki Mahsun Çirik’i kendisine su vermediği gerekçesiyle kalbinden ve boynundan bıçaklayarak öldüren 19 yaşındaki tutuklu sanık Serdar Çetin’in müebbet hapis istemiyle yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanık Serdar Çetin tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla bağlanırken, Çirik’in ailesi ile taraf avukatları duruşmada hazır bulundu.

Mütalaada, sanığın maktulün öldürücü yerlerine bıçak soktuğu vurgulandı

Önceki duruşmada açıkladığı mütalaasını tekrar ettiğini belirten Cumhuriyet savcısı, tutuklu sanık Serdar Çetin’in soruşturma aşamasında ele geçirilemeyen bıçağı, maktul Mahsun Çirik’in vücudunun öldürücü yerlerine iki kez sokmak suretiyle ölümüne neden olduğu kaydederek, ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Savcılığın esas hakkındaki mütalaasına katıldıklarını beyan eden müştekiler avukatları, sanığın indirim uygulanmaksızın, en üst sınırdan cezalandırılmasını istedi.

Sanık avukatı, su yüzünden bıçaklamanın hayatın akışına aykırı olduğu belirtti

Tutuklu sanık Serdar Çetin’in avukatı ise, savunmasında, sanığın su yüzünden maktulü bıçaklamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dinlenen tanıkların sanık ile husumetinin bulunduğunu ve kesin bir delil olmadığını belirterek müvekkilinin tahliyesi ile beraatını talep etti.

Sanık beraatını istedi

Davanın karara bağlanmasının öncesinde son sözü sorulan tutuklu sanık Serdar Çetin, “Takdir mahkemenindir, beraatımı istiyorum” dedi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Serdar Çetin’i ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapse çarptırdı. Sanığı cezasında indirim uygulayarak 25 yıl hapse mahkum eden mahkeme, tutukluluk halinin devamına hükmetti.

“Ağabeyim diyerek kekeledi, konuşamadı”

Kararın ardından İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan maktulün eşi Hazar Çirik, “Bayram günüydü, Ramazan bayramı. Eşimle kapının önünde oturuyorduk. Eşim akşam yemeği yememişti. Ben ‘Mahsun gel içeriye, akşam yemeği hazırlayacağım sana, akşam yemeği yemedin’ dedim. Bana ‘tamam gir içeriye, beş dakikaya geliyorum’ dedi. Ben ‘tamam’ dedikten sonra içeriye geçtim, çıkmamla inmem bir oldu. Küçük görümcem çağırdı, ‘yenge koş’ diyerek. Ben ‘ne oldu, annene bir şey mi oldu?’ dedim. Bana ‘hayır’ dedi, ‘ağabeyim’ diyerek kekeledi sadece, konuşamadı” diye konuştu.

“Bir baktım eşim yerde, sanık Serdar Çetin de üzerinde bıçak vuruyor”

Çağırılmasının ardından dışarıya çıktığını söyleyen Çirik, “Bir baktım eşim yerde, sanık Serdar Çetin de üzerinde bıçak vuruyor. Eşim kanlar içindeydi. Ben o an zaten taksiye atladım, hastaneye götürdüm onu. Sabah karakola gittim ifade vermek için, memur bana soruyor olay nasıl oldu diye. Ben olayı anlatıyorum ama diyorum ki ‘eşim geldikten sonra ifadesini verecek, eşim ölmedi’. Dedim bir bıçaktır, sanık Serdar Çetin meğerse iki bıçak kalbine vurmuş, bir bıçak da boynuna vurmuş. Bu nasıl bir canilik” dedi.

“Bir bardak su yüzünden eşim altı aydır toprağın altında”

Sanığın eşinden su istediğini söyleyen Çirik, “’Lan bana bir su getirir misin’ demiş. Eşim de ‘sen nasıl bana bir su getir dersin’ demiş, yani emri vaki olarak orada suyu istemiş. Eşim reddedince eşime bıçak saplamış. Bugün 25 yıl verdiler, indirim uyguladılar. İndirim uygulanmasını istemiyorum çünkü benim canımı yaktı. O 19 yaşındaydı benim eşim de 26 yaşındaydı. Sebepsiz, boşu boşuna bir bardak su yüzünden eşim 6 aydır toprağın altında. Annesinin tek oğluydu. Daha bir aylık evliydim. Neden? Ne istedi ki bizden? Eşimi boşu boşuna öldürdü, bir bardak su yüzünden. İki kere kalbine, bir kere boynuna geldi. Bacağından kesseydi, kolundan kesseydi ama kalbine bıçak saplamasaydı” diye konuştu.

“Daha bir aylık evliydik biz”

Eşinin su yüzünden katledildiğini söyleyen Çirik, “Bir can 25 sene değil, böyle canilerin dışarı çıkmasını istemiyorum. Ömür boyu müebbet yemesini istiyorum, idam edilmesini istiyorum. Müebbet yediği için benim acım dinmeyecek, hiçbir zaman dinmeyecek ama müebbet yemesini istiyorum. İdam edilmesini istiyorum, başkalarının canı yanmasın. Bir bardak su yüzünden eşimin altı aydır sesini duyamıyorum, kokusunu alamıyorum. Altı aydır dört duvar arasındayız biz. Daha bir aylık evliydik biz. Ne istedi bizden?’’ ifadelerini kullandı.

“Ben düşerken, oğlumu bıçakladı”

Maktul Mahsun Çirik’in annesi Hicran Çirik ise, “O canavarın ömür boyu cezaevinde kalmasını istiyorum. Oğlumla birlikte dışarıdaydım. Oğlum dışarı çıktı, ben de arkasından çıktım. ‘Hava alacağım’ dedi. Onunla birlikte çıktım. Baktım bu canavar geldi, su istedi oğlumdan. Gördüm, bıçakladı onu. Su istedi, oğlum su vermedi ‘ne biçim su istiyorsun’ diyerek. ‘Mecbur getireceksin, getirmezsen de bakkaldan alacaksın’ dedi. Oğlum da su vermedi, ‘ne biçim su istiyorsun’ dedi. Sonra baktım bıçakladı, yumruk zannettim, baktım bıçaklıyor. Ben yere düşerken oğlumu bıçakladı. Tek dileğim, baktım ki kan içinde oğlum, ‘Allah’ım ne olur, inşallah kalbine vurmamıştır, karnındaysa oğlum iyileşir’ oldu” dedi.

“Canavar yetiştirmişler”

Oğlunun tişörtünün kan içinde olduğunu söyleyen anne Çirik, “Beyaz tişörtü kaldırdığımda boynundan, kalbinden kan fışkırıyordu. Daha oğlumun çeyizi duruyor, açmadık. 40 günlük evliydi benim oğlum, evin tek erkek çocuğuydu. Yeni evlendirmiştim, bizden ne istedi? Bugün benim başıma getirdi, dışarı çıktığında yarın başkasının başına getirecek. Ufaktır, yaşı ufak olsun. Canavar yetiştirmişler. Bu canavarı dışarı bırakmış, salmışlar. Ömür boyu cezaevinde kalsın” diye konuştu.
Hayatını kaybeden Mahsun Çirik’in ailesinin avukatı Necati Bahadır ise açıklamasında, “Savcılık mütalaasında sanığın müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme de müebbet hapis cezasında indirim yaparak 25 yıl hapis cezası verdi. İndirim konusunda bizim de istinaf taleplerimiz olacak” ifadelerini kullandı.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 13 Mayıs günü şüpheli Serdar Çetin’in, yağmaladığı bir motosikletle Mahsun Çirik’in yanına geldiği, apartmanın önünde kendisine birden bire saldırdığı ve yaraladığı anlatıldı. İddianamede, şüphelinin olay sonrası aynı motosikletle kaçmaya çalıştığı ancak çevredekiler tarafından yakalanacağını anlaması üzerine olayda kullandığı bıçakla birlikte motosikleti bırakarak kaçtığı belirtildi. Hastaneye kaldırılan Mahsun Çirik’in kurtarılamadığı ve maktule yapılan otopsi raporunun yer aldığı iddianamede, maktul Mahsun Çirik’in yaralanmalarının her birinin tek başına öldürücü nitelikte olduğu aktarıldı.
İddianamede şüpheli Serdar Çetin’in saklandığı adresinin tespit edilmesinin ardından yakalandığı fakat olayda kullanılan bıçağa ulaşılamadığı İddianamede şüphelinin ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.


Sema Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.