GÜNDEM - 10 Aralık 2019 Salı 12:06

26 yıl önce Uludağ'da kaybolan 18 kişi yaptıkları kar mağarası ile hayatta kalmış

A
A
A
26 yıl önce Uludağ'da kaybolan 18 kişi yaptıkları kar mağarası ile hayatta kalmış

Akdeniz Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi ve AKUT Antalya Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül, 26 yıl önce 18 kişilik ekiple Uludağ'da kaybolup, yaptıkları kar mağarasıyla hayatta kaldıklarını belirterek, "Bulunmayan kişi cansız olarak kabul edilemez, büyük ihtimalle tipi ortamına yakalanarak, yönlerini kaybettiler" dedi.

AÜ Spor Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi ve AKUT Antalya Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül, 9 gün önce Bursa Uludağ’ın zirvesine doğru çıktıkları yürüyüş esnasında sisin bastırması sonucu kaybolan Mert Alpaslan (31) ve arkadaşı Efe Sarp (37) için yürütülen arama çalışmalarını değerlendirdi.

Bu aylarda doğada bir geçiş döneminin yaşandığını söyleyen Sevgül, dağcılar ve doğa sporlarıyla ilgilenen sporcular için bu dönemin kötü olduğunu belirtti.

“Bu geçiş bizi ürkütür”

Profesyonel dağcıların bile böyle bir dönemde dağa gitmekten korktuğunun altını çizen Yılmaz Sevgül, “Bu geçiş bizi ürkütür. Herhangi bir olumsuzlukta kendimizi kurtarmamız daha zordur. Hava kapalı ve görüş mesafesinin düştüğü bir ortam olur” dedi.

“Uludağ hafife alınmaz

Amatör dağcılar Mert Alpaslan ve Efe Sarp’ın eğitim ve donanım olarak yetersiz olabileceklerini dile getiren Sevgül, “Dağı hafife alarak bu iki arkadaşımız Uludağ gibi iklimi değişken, sert bir dağa tırmanış yapıyorlar ama hesaplayamadıkları meteoroloji gibi birçok etken var. Sadece onunla da kalmıyor. Biz profesyoneller bile bu mevsimde dağa gitmeye çekinirken eğitimi yetersiz, yeterli donanımı olmayan insanların dağa gitmesi çok büyük tehdit ve risk” diye konuştu.

"Eğitim ve yeterli donanım"

Sevgül, dağcılık sporuyla ilgilenecek olan vatandaşların mutlaka gerekli eğitimi almaları gerektiğinin altını çizdi. Eğitimin yanı sıra doğru ve uygun malzemelerin tedarik edilmesi gerektiğine değinen Sevgül, seçilecek faaliyetlerin ise performansa uygun olarak belirlenmesi gerektiğini vurguladı.

 

Uludağ’da 2 dağcının kaybolduğu yerde 1993 yılında 18 kişilik ekiple kaybolduklarını söyleyen Sevgül şu ifadeleri kaydetti:

“Ekibin lideri bendim. Şubat ayıydı. Bizde kar vardı ama donanımsız olarak kaybolduk. Yeterli donanım yoktu. Sadece 1 çadırımız vardı, 18 kişiydik. O çadırda 3 kişilikti. Biz o durumdan 2 gece kalarak kurtulduk. Hiç kimsenin burnu bile kanamadı. Sadece ufak tefek donmalarımız olmuştu. Eğitimliydik, ne yapacağımızı biliyorduk. Yoğun kar vardı. O karı iki koldan kazarak kar mağarası yaptık. U şeklinde içine girdik. İçeride tünel şeklinde birleştirerek, sütunu inceltip, 2 kapıyı da kapatıp 18 kişi içine girdik. Hava düzelene kadar o şekilde bekledik. Ama ıstıraplı bir süreçti. Biz de aynı bu şekilde kaybolduk.”

"2 gece 3 gün yaptığımız kar mağarasında kaldık"

Uludağ’ın günlük güneşlikken bir anda sis bastırabileceğini aktaran Sevgül, “3 metre önünüzü göremezsiniz. Bu çok tehlikeli bir durum. Uçuruma gitme ihtimaliniz var. Bilmediğiniz birçok yere gitme ihtimaliniz var. Biz bu şekilde kaybolduk. Kampımız vardı. Uzaklaştık, zirveye çıktık. Dönerken hava kapattı. Bir geçiş var dar geçiş, onu bulamadık. Sırttan ilerleyip tesislerin oradan dönmek istedik. Ama ortam tipiye dönüştü. Saatler içerisinde hipotermiye yakalanma riskimiz vardı. Hava kararmaya yakınken kar mağarası yapma kararı aldık. 2 gece, 3 gün kaldık. Panik atak durumları da vardı. Görüş mesafesi azalmaya başladığında insanlar boğulma hissine kapılıyor. Hem soğuk ortam, hem de olumsuz koşullar var. Paniklemeniz olası bir durum. Soğukkanlı olarak bildiğinizi uygulamak çok önemli. Kar mağarası yapıldığı zaman da derece artı 5’e kadar çıkabiliyor” ifadelerine yer verdi.

Montun bulunmasının nedenleri

Aramalar kapsamında iki dağcının mont ve beresinin bulunmasını değerlendiren Sevgül, “Birçok arama operasyonuna katıldım. Kaybolma durumunu da yaşayan biri olarak öngörülerim var. Panik atak durumu yaşamış olabilirler. Her şey kontrolden çıkmış olabilir. İkincisi de bir yerden çantası üzerinde asılıydı çok terledi, o yüzden montu çıkardı. Bir yerden kayıp düşmüş olabilirler her şey sağ sola savrulmuş olabilir. Üçüncü ihtimal ise helikopterlerin uçuşunu gördüğünde sağ sola renkli bir şeyler bırakmak istemeleridir. Bunun dışında başka ihtimaller gelmiyor” şeklinde konuştu.

"Bulunmayan kişiyi cansız kabul edemeyiz"

Bulunmayan kişinin cansız olarak kabul edilmediğini kaydeden Sevgül sözlerini şöyle noktaladı: “Olasılık olarak hayatlarını kaybetmeleri çok yüksek. Büyük ihtimalle tipi ortamına yakalanarak, yönlerini kaybettiler. Yerde kar mağarası yapacak kadar kar da yığılı değil. Ormanlık bölgeye girmeleri gerekiyor. Görüş mesafesinin düştüğü ortamda hengameli durumlar var. Uçurumlar, riskli bölgeler var. O geçişleri tamamlayabildiler mi? Bunların hepsi soru işareti. Şu ana kadar iyi bir çalışma yapıldı. Yaklaşık 280 personel bölgede çalışıyor. Bu tür vakalarda çok hızlı müdahale edilmesi lazım. Biz o gece oraya 40-50 kişi gönderebilmeliydik. Bu kişilerde arazide geri dönmemek üzere gitmeliler ve donanımları da o koşullarla başa çıkacak yeterlilikte olması lazım.”

İsa Akar-Burak Yalman
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.