GÜNDEM - 27 Şubat 2021 Cumartesi 11:10

28 Şubat mağduru Öznur Sarı: 'İnsan Hakları dersinde sınıftan kovuldum'

A
A
A
28 Şubat mağduru Öznur Sarı: 'İnsan Hakları dersinde sınıftan kovuldum'

28 Şubat döneminde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi olan Öznur Sarı, o dönem yaşadığı post-modern darbe girişimiyle ilgili olarak, “İnsan Hakları dersinde sınıftan kovuldum. Başörtülü olduğum için sınıfta oturmamam gerektiği, bu kıyafetle sınıfta bulunmamam gerektiği söylendi” dedi.

Türkiye tarihine post-modern darbe olarak geçen 28 Şubat Darbesi, tarihe kara leke olarak not düşüldü. 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından alınan kararlar ve sonrasında yaşananların üzerinden 24 yıl geçti. O dönemde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi olan Öznur Sarı, yaşadıklarını, hissettiklerini anlattı.

O dönem yaşadığı en çarpıcı ve üzücü olayları anlatan Öznur Sarı şunları ifade etti:

“Ben İnsan Hakları dersi alıyordum. İnsan Hakları dersinde sınıftan kovuldum. Başörtülü olduğum için sınıfta oturmamam gerektiği, bu kıyafetle sınıfta bulunmamam gerektiği söylendi. O gün Hollanda'dan bir radyocu gelecekti bizim dersimize. Türkiye'deki insan hakları eğitimiyle ilgili bir çalışma yapmak üzere. Sınıfta o gün için tek baş örtülü bendim. Hocamız benim görünmemi istemedi. Bunun herhalde şık bir fotoğraf olmayacağını düşündü. Felsefe bölümünde baş örtülü bir öğrenci.. Benim için en çarpıcı örnek budur. 18-19 yaşında genç çocuklarsınız. Çok yetişkin, çok olgun insanlar değilsiniz ama yaşadığınız şeyler neticesinde birden büyüyorsunuz ve büyük büyük kararlar alıyorsunuz. Böyle bir süreçti o dönem. Bir tarafta gençsiniz onun verdiği bir heyecan var, bir taraftan da inandığınız ya da düşündüğünüz bir şeyin engellenmesiyle yaşadığınız sıkıntı ya da tepki gösterme isteği var. Ben sınıftan çıkmayı reddettim. Üzüldüm. Bu ne olursa olsun siz inandığınız bir şeyi bile savunuyor olsanız orada diğer arkadaşlarınızın içerisinde çok hoş bir durum değil.”
Hala devam eden televizyon izlemek ve haber izlemekle ilgili travması bulunduğunu kaydeden Sarı, “Böyle kalmış bir şey var. Hala çok izlemek istemem. Sürekli, her gün televizyonlarda irtica konusu işleniyordu. 28 Şubat post-modern darbesi aslında ciddi bir toplum mühendisliği projesi. 'Buradaki insanlar 17-18-19 yaşlarında. Kimisi ailesinden gördüğü için geleneksel şekilde örtünmüş. Kimisi gerçekten dinin gerekliliği olduğunu düşündü ve inandığı için örtünmüş. Bunlar genç çocuklar' denilmedi. Denilseydi zaten toplum buna çok ciddi manada tepki koyardı. Çünkü herkes toplumda üç aşağı beş yukarı belli değerlere sahip. Ama o dönem özellikle şu metot işlendi: 'Sapık tarikatlar, farklı cemaatler, toplumun kabul edemeyeceği bazı durumlar' göz önüne serildi ve sanki bunlarla mücadele ediliyormuş gibi. Baş örtülü kızlarla, dindar kesimle değil de bu tür sapkın gruplarla mücadele ediliyormuş gibi bir izlenim oluşturuldu. Pek çoğumuzun ailesi bile bundan endişe duydu. 'Masumane iş mi bu? Arkasında başka bir şeyler mi var?' diye inançlı insanlar bile bazen karşı tarafta yer almak zorunda hissettiler kendilerini” şeklinde konuştu.

“Özgürlükler anlamında, 28 Şubat'ın etkilerinin silinmesi anlamında ciddi çalışmalar var”

Şu andaki Türkiye’de hükümetin desteğiyle ve gayretiyle gelinen ciddi bir noktanın olduğunu vurgulayan Sarı, “Özgürlükler anlamında , 28 Şubat'ın ya da benzeri girişimlerin etkilerinin silinmesi anlamında ciddi bir çalışma var. Ama toplumsal ilişkiler, toplumsal durumlar çok farklı. Bilemiyorum böyle bir değişken olur mu. Benim düşüncem çok cesaret edilemez. O dönem de çok ciddi Anadolu insanının verdiği samimiyetle ciddi bir duruş sergiledi Türkiye. O dönemde de sessiz kalmadı, boyun eğmedi çoğu insan. Biliyorsunuz ‘El-ele’ eylemleri yapıldı. Türkiye'nin her yerinden köylü, kentli, okumuş gibi her kesimden insanlar katıldı bunlara. O dönemde de sessiz kalınmadı. Bu dönemde böyle bir şey olsa bile ben bunu toplumun kendi iç dinamikleriyle çözeceğini düşünüyorum ama gelinen noktada umarım olmaz. Özgürlükler anlamında bu tür bir geriye dönüş umarım olmaz” açıklamalarında bulundu.

“Bu konuda hükümetimiz son derece hassas”


28 Şubat sürecinin her anlamda sıkıntılı bir süreç olduğunu ifade eden Sarı, “28 Şubat post-modern darbesi yapıldığı zaman bin yıl sürecek gibi bir iddia ile ortaya çıkmıştı. Bunu etkileri bin yıl sürecek ve Türkiye bu şekilde o dönem irtica diye tanımlanana sıkıntılı kavramdan kurtulacaktı. Bunun bin yıl sürmemesi Allah’ın izniyle sağlandı. Bunun etkileri belli şekilde dediğim gibi hükümetin gayretiyle çabalarıyla engellendi azaltıldı ama hala belli alanlarda mağduriyetler hala devam ediyor. Çünkü telafi edilemeyecek bir şey var kaybolan zaman. İnsanlar bu dönem eğitimlerine ara verdiler çalışan insanlar mesleklerine ara verdiler. Bunun pek çok yansıması oldu aile hayatlarına işte evlatlıktan reddedilen çocuklar oldu eşleriyle ayrılan insanlar oldu. Bu her anlamda sosyal anlamda da sıkıntılı bir süreçti. Bu dönemde de dediğim gibi hala bazı mağduriyetler devam ediyor. Çoğu arkadaşımız bizlerde öyle çok sonraki aflarla okulunu bitirdi. Bu arada ciddi bir zaman kaybı yaşandı. Kendi akranları 10 -15 yıllık bir işyeri kariyerine sahipken onlar hala üniversite sınavlarıyla bazıları bölüm değiştirdi bazıları üniversite değiştirdi. Farklı şehirlerde mezun olanlar oldu. Biliyorsunuz resmi sınavlara da 2011 yılına kadar KPSS, ALES gibi sınavları da başörtülü olarak katılamadık bizler. Bu anlamda da o dönemdeki gençlerin hayatında ciddi bir boşluk oluştu. Bugün gelinen noktada bu alamda güzel çalışmalar yapıldı. O dönem öğrencilerin işte çıkarılan aflar belli bölümlerde yaş sınırının kaldırılması gibi katkı sağladı bizlerin hayata biraz daha adapte olmamıza. Fakat bu aradaki boşluğun doldurulması adına gerçekten o dönem mağduriyet yaşamış tek bir kişi kalmayacak şekilde, yani şuan yetki sahiplerinin bu anlamda zaten son derece hassas. Hükümetimiz başkanımız son derece hassas mağdur olmuş tek bir kişi kalmayacak şekilde bütün hakların telafi edilmesi, bu dönemde mağdur olan kişilere iadeyi itibar yollarının aranması mutlaka gerekiyor. Bu da önemli bu nokta diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Bir başörtü Türkiye için sorun olmamalıydı”

28 Şubat döneminde esnaf olarak hayatını sürdüren ve diğer mağdur Öznur Sarı ile o dönemde tanıştıklarını ifade eden Yeter Kuzyaka, “Özgürlük ne demek; insanın inandığı inançlarına göre ona göre yaşaması demektir özgürlük. Yani bir başörtü Türkiye için sorun olmamalıydı o dönemlerde. Erbakan dönemi olsun Ecevit dönemi olsun, mesela o zaman ki Başbakan Ecevit’in Merve Kavakçı’ya 'çıkartın bu kadını' demesi bile insanın yüreğinde çok büyük acılara neden oldu kapalı bayan olarak. Bir inanan insan olarak, Türkiye Cumhuriyeti islamla, müslüman bir ülke. Siz kalkıyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti’ne, müslüman ülkedeki, siz hanımlarınızı başörtülü olduğu için bu şekilde karlama kampanyalarına gidiyorsunuz ve insanları mağdur ediyorsunuz. Bu esnaf olabilir, öğrenci olabilir, okumuş yüksek yerde bir insan olabilir yani bu özgürlükleri Türkiye Cumhuriyeti’ne bu şekilde kısıtlamamaları gerekiyordu” diye konuştu.

Mevlüt İşli - Engin Yağcı - Yunus Özkan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Osman Zeki Korkmaz: “Şimdiden zihinsel olarak kimsenin tatile çıkmaya hakkı yok” İstanbulspor Teknik Direktörü Osman Zeki Korkmaz, Adana Demirspor maçının ardından yaptığı açıklamada, “Üç hafta sonra lig bitecek ama bizim işimiz devam edecek. O yüzden şimdiden kimsenin zihinsel olarak tatile çıkmaya hakkı yok” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında İstanbulspor, evinde karşılaştığı Adana Demirspor’a 1-0’lık skorla mağlup oldu. Müsabakanın ardından İstanbulspor Teknik Direktörü Osman Zeki Korkmaz, basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Ligden düşmenin matematiksel olarak kesinleşmesine kadar bir oyun kimliğine sahip olduklarına değinerek Korkmaz, “Geçtiğimiz hafta bunun uzağındaydık. Bir hafta boyunca bunun üzerine çalıştık. Bu zamana kadar oluşturduğumuz futbol kimliği devam ettirmemiz gerekiyordu. Bugün 90 dakikanın sonundaki davranıştan memnunuz ancak skor alamadık. Maça yine dalgın ve tatil düşüncesiyle başladık. Yediğimiz golde sadece doğru savunma pozisyonunu alsaydık ofsayt nedeniyle iptal edilecekti. Savunma duruşu hatasından golü yedik. İkinci yarıda reaksiyon verdik. Top daha çok rakip yarı sahadaydı. Daha fazla şut, gol girişimi, korner, etkili hücum sonlandırma girişimi yapmamız gerekiyordu. Pozisyonlarımız var ama daha etkili olmamız gerekiyordu. Son 3 haftada zihinlerimizi toparlamamız gerekiyor. Bu zamana kadar var ettiğimiz bir futbol kimliği ve kültürü var. Bunu sert bir şekilde devam ettirmemiz, ortaya koymamız gerekiyor. Zihinsel olarak kimsenin tatile çıkmasına izin veremeyiz. Üç hafta sonra lig bitecek ama bizim işimiz devam edecek. O yüzden şimdiden zihinsel olarak tatile çıkmaya kimsenin hakkı yok. İlk 15 dakika bunun faturasını ödedik. Bu da sonucu belirledi” diye konuştu.
Ankara Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi’nden sempozyum Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu Hukuk, Bilişim İnovasyon ve Teknoloji Merkezi’nin (HUBİTEM Merkezi) düzenlediği Hukuk Bilişim ve Teknoloji Sempozyumu’nda (HUBİTSEM) akademik dünya ile iş hayatı buluştu. Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi işbirliğiyle Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi ev sahipliğinde akademik dünya ile iş hayatının bir araya geldiği sempozyumda atölye çalışmaları yapıldı. Dr. Pınar Yaşar Şatıroğlu, sempozyuma ilişkin İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bilişim hukuku, hukuk, yapay zeka ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak bütün bilgi sahiplerini bir araya getirmeyi amaçladık. Klasik bilimsel toplantılardan farklı olarak hem hakemli tedbirlere yer verilmesi, hem farklı kamu kurum temsilcilerinin gelmesi hem özel sektörde çalışanların özellikle de yöneticilerin yer aldığı bir etkinlik yapılacak. Bu etkinlik bizim ana etkinliğimiz. Ana ve yan etkinlik olarak ikiye ayırdık bu sempozyumu” dedi. Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Şatıroğlu, gerçekleştirilecek çalışmalarda spesifik olarak o alanda uzmanlaşmış akademisyenler ile kurum temsilcilerinin olacağını belirterek, şunları söyledi: “Şu ana kadar üç ana oturum gerçekleştirildi. Bir tane de atölye çalışmamız gerçekleştirildi. Bu sempozyumla aslında amaçladığımız şey bütün partnerleri bir araya getirmek. Yani Ankara Barosu ve Atılım Üniversitesi konuyla ilgili olabilecek olan öğrenci, avukat, stajyer avukat, kurum çalışanı ve akademisyenleri bir araya getirerek, yeni bir bilgi üretim noktası oluşturmak amaç aslında. HUBİTSEM de aslında bu amaca hizmet ediyor diyebiliriz. Akademik hayat ile iş hayatını tanıştırmayı çok istiyoruz. Çünkü hukuk fakültesi öğrencileri mezun olmadan önce genelde biraz daha kapalı bir toplumda okuyorlar. Aslında dışarıda başka bir dünya var ve o dünya her geçen gün gelişiyor ve ilerliyor. Bu gelişen ve ilerleyen dünyanın bir parçası olmak istiyorsanız eğer hem akademik donanıma sahip olmanız lazım hem de özel sektöre ilişkin olarak çalışma prensiplerini bilmeniz gerekiyor. Bizde bu ikisini bir araya getirebilecek bir ışık yakmak istedik aslında.” Avukat Cenk Levent Eroğlu ise HUBİTSEM’in ulusal çapta yapılmış bir sempozyum olduğunu ifade ederek, “Toplamda 4 barodan, 8 farklı ilden, 15 farklı üniversiteden 18 şirket ve 8 kamu kurumundan katılımcılar bugün buradalar. Burada teknoloji hukukunun, bilişim hukukunun detaylarını inceliyoruz. Güncel meseleleri konuşuyoruz. İnsanların ve kurumların birbiri ile bağ kurmasına vesile olmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Yapay zeka ve hukuk konularının da tartışılacağı oturumların yer aldığı sempozyum, 4 ve 5 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek.
İstanbul Hikmet Karaman: “Üç puan aldığımız için mutluyuz” Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, İstanbulspor maçının ardından yaptığı açıklamada, uzun zaman sonra deplasmanda galibiyet alınmasının sevindirici olduğunu söyleyerek, “Üç puan aldığımız için mutluyuz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Adana Demirspor, deplasmanda karşılaştığı İstanbulspor’u 1-0’lık skorla mağlup etti. Müsabakanın ardından Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Uzun zaman sonra deplasman galibiyeti alınmasının sevindirici olduğunu aktaran Karaman, “Maçın 10. dakikasında golü bulduk. Sonrasında farkı açabilirdik Ancak müsabakanın son 15 dakikasında İstanbulspor bizden üstün oynadı. Daha organize olabilseler veya son pası verebilseler golü bulabilirlerdi. Uzun süre oynamayan, şans bulamayan arkadaşlarımız vardı. Bazen hamle gücü bazen de bu gibi durumlarda ikinci golü atabilen oyuncularımız eksikti. Üç puan aldığımız için mutluyuz. Osman Zeki Korkmaz hocayı ve takımını tebrik ediyorum. Hakemlere de teşekkür ediyorum. Temiz bir maç yönettiler. Önümüzdeki hafta içeride oynayacağımız önemli bir maç var. Sakat ve cezalı oyuncularımız da aramıza katılacak. Rekabet ortamı biraz daha artacak. Galatasaray maçında müthiş bir taraftar topluluğu vardı. Adana Demirspor taraftarı maç öncesi ve içinde bizi çok iyi bir şekilde destekledi. Haftaya güzel futbolla alacağımız skorla onları da mutlu etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.