GÜNDEM - 02 Mart 2021 Salı 16:24

28 Şubat'ın yasakçı müdürünün Mersin'de görev yaptığı ortaya çıktı

A
A
A
28 Şubat'ın yasakçı müdürünün Mersin'de görev yaptığı ortaya çıktı

Sivas’ta bölüm birincisi başörtülü öğrencilere plaket verdirtmeyen ve okul birincisinin ağzını kapattırıp dışarıya attıran 28 Şubat'ın simge isimlerinden Prof. Dr. Servet Özgür'ün, hala Mersin'de bir üniversitede görev yapıyor olması tepkilere yol açıyor.

Diyanet-Sen Mersin Şube Başkanı Ahmet Görgülü, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Servet Özgür'ün, 1995 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun mezuniyet töreninde, başörtülü öğrencilere bağırarak, "Siz asla yemin etmeyeceksiniz. Emrediyorum hemen soruşturma başlatılsın. Hayatınız boyunca yemin edemezsiniz" dediğini hatırlattı.

"Zulmü ile milletimizi ağlatanların hala yaptıklarının bedelini ödemek yerine makam verilmesi, 28 Şubat zulmüne ortak olmaktır" diyen Görgülü, "28 Şubat’ın zulüm sahiplerini, şimdi kim makam sahibi yaptı? Geçmişi kirli, mazisi karanlık, eğitimde emeğe düşman biri 24 yıl aradan sonra hala koltuğunu koruyorsa, bunlar bu gücü kimden alıyor, kimler koruyor bunları, bu makamları kimler dağıtıyor" dedi.

28 Şubat'ın yasakçı müdürünün Mersin'de görev yaptığı ortaya çıktı

Millete zulmeden ve millet iradesine ihanet edenlerin bedelini de ödemeleri gerektiğini vurgulayan Görgülü, "Bu zihniyet, üniversitelerde halen nasıl aktif rol alabiliyor? Konu ile ilgili YÖK'ü ve Toros Üniversitesi yönetimini acilen göreve davet ediyoruz. 28 Şubat post modern darbesinin 24. yıl dönümünde hala zalimler hesap vermemişse, halen bunlara lütuf gibi makam mevkiler verilmişse, bu zulme maruz kalan bacılarımızı ve bizleri ziyadesiyle üzecek ve üzmüştür" ifadelerini kullandı.

28 Şubat'ın yasakçı müdürünün Mersin'de görev yaptığı ortaya çıktı

Görgülü, konuyla ilgili üniversite yönetimi ile görüştüğünü, kendisine, bir hafta içinde gereğinin yapılacağını söylediklerini de sözlerine ekledi.

Öte yandan Prof. Dr. Servet Özgür, Sivas'ta yaşanan bu olaydan 24 yıl sonra, görev yaptığı Toros Üniversitesinde görüntülendi. Özgür'ün bir süredir burada Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü görevini yürüttüğü öğrenildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında bahsettiği yasakçı müdür

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat’ta yaşananlardan bahsederken yasakçı müdürün o dönem genç kızlara yaşattığı zulümden de bahsetti. Kılık kıyafetinden dolayı okullarından atılanları, derece ile hak ettiği diplomasını almak için çıktığı sahneden ağzı kapatılarak indirilen genç kızları, başındaki örtüsünden dolayı evladının yemin törenine katılamayan anneleri, kimliğindeki fotoğraf nedeniyle kanser tedavisi göremeyen nineleri hatırlatan Erdoğan, “Üniversite kapılarına başörtülü kızlarımız için kurulan ikna odaları bu dönemin alametifarikası olarak milletimizin hafızasına kazınmıştır. Dün ikna odaları ile üniversitelerimizi adeta Nazi kamplarına çeviren kimi faşist üniversite yöneticilerinin geçen hafta yayınladıkları bildiri ile özgürlükten bahsetmesi tam bir kara mizah örneğidir. Ne milletimiz ne de üniversite kapılarında gözyaşı döken evlatlarımız bu kirli zihniyetin yaptıklarını asla affetmemiştir, affetmeyecektir. Tarih her türlü baskıya rağmen iradesine sahip çıkanlar ile vesayete selam duranları unutmayacaktır. Attıkları manşetlerle, köşelerinde yazdıkları iğrenç yazılarla, sergiledikleri ilkesiz duruşla darbe şakşakçılığı yapanlar, üzerinden değil 24 yıl, bin yıl bile geçse alınlarındaki kara lekeyi silemeyecektir” şeklinde konuştu.

28 Şubat'ın yasakçı müdürünün Mersin'de görev yaptığı ortaya çıktı

Neler yaşanmıştı?

Mersin Toros Üniversitesinde Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü görevini yürüten Prof. Dr. Servet Özgür, bugün hala konuşulan o görüntülerle 28 Şubat'ta uygulanan başörtüsü zulmünün simgesi haline geldi.

16 Temmuz 1995 tarihinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun mezuniyet töreninde, okul müdürü Servet Özgür'ün, "Hiçbir zaman yemin etmeyeceksiniz" şeklinde tahrik içeren sözleriyle hareket eden bazı öğrencilerin saldırganlıkları, 'başörtüsü yasaklarının' sembolik görüntüleri olmuştu. Özgür, “Burada bir emir veriyorum, bunlara hiç bir zaman yemin yaptırılmayacak” sözlerinin ardından başörtülü öğrencilere, haklarında soruşturma açılacağı tehdidinde de bulunmuştu.

28 Şubat'ın yasakçı müdürünün Mersin'de görev yaptığı ortaya çıktı

Mezuniyet töreni sırasında okul birincisi Behiye Karadeniz, orada bulunan öğrencilerden biri tarafından ağzı kapatılarak konuşturulmamış ve başörtüsü çekilerek alınmak istenmişti. Başörtülü öğrencileri kürsüden uzaklaştırmaya çalışan diğer bazı öğrenciler, daha sonra, "Siz bu mesleğe layık değilsiniz" şeklindeki sözler sarf ederek, başörtülü öğrencilerin başlarındaki hemşire keplerini çekip yere atmışlardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Balıklı Rum Hastanesi ihbarda bulunmuştu: "Sahte reçete" soruşturması tamamlandı İstanbul’da bulunan Balıklı Rum Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi bölümünde, usulsüz reçete düzenlenerek, muayene olmayan hastaların tedavi edilmiş gibi gösterip, SGK’nın ve hastanenin zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin, yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, bir sanık hakkında, 46 yıla kadar, 4 sanık hakkında ise 26’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Balıklı Rum Hastanesi’nde, çocuk psikiyatri doktoru Prof. Dr. A.E. ve tıbbi sekreter N.D. ile bir eczanede kalfa olarak çalışan R.Ç. başta olmak üzere 16 şahsın, sahte reçete düzenleyerek Balıklı Rum Hastanesini zarara uğratıldığı, konun ise hastane tarafından yapılan iç denetimde ortaya çıktığı olaya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturma kapsamında geçtiğimiz günlerde yapılan operasyon neticesinde, 6 şüpheli gözaltına alınmış, bu şüphelilerden 3’ü tutuklanmıştı. Konuya ilişkin, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan 157 sayfalık iddianamede; Balıklı Rum Hastanesi Vakfı ‘müşteki’, 18 kişi ‘mağdur’, 16 kişi ‘müşteki’, 5 şahıs ise ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. İddianamede, tıbbi sekreter N.D. ve eczacı kalfası R.Ç. diğer sanıkların da içinde olduğu sahte reçeteler düzenlenmek suretiyle resmi evraklarda sahtecilik yapıldığı, müşteki hastane başta olmak üzere bir çok kişi ve kuruma zarar verdiği, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı’nın kendi kurum bünyesinde yapmış olduğu iç denetim sonucunda; hastanede "Çocuk Psikiyatristi" olarak görev yapan sanık Prof.Dr. A.E. ve tıbbi sekreter sanık N.D.’nin, dışarıdan eczacılar ile anlaşarak, kimlik kontrolü yapmadan hastayı muayene ettikleri, resmi evrak düzenledikleri, hastaneye gelen kişi adına SGK sisteminde sorun olmadığı halde "Sistemde Problem Var"mazeretiyle kayıt açmadan işlem yaptıkları ve yeşil ile kırmızı reçete düzenledikleri, bunun sonucunda da kamu kurumlarını zarara uğrattıkları belirtildi. "SİSTEM YOKTUR" kaşesi vurularak SGK zarara uğratıldı Protokol numaralarının çoğunda muayene olan hastanın değil, başkalarının kayıtlı olduğunun belirtildiği iddianamede, hastaların kayıtlı oldukları tarihte hastaneye hiç gelmedikleri, dolayısıyla hastaların hastanenin resmi sisteminde hiç bir kaydı olmadığı, dolayısıyla o kişi adına hastanede kaydı olan başka bir kişinin protokol numarasına yazılarak adına sahte reçete düzenlendiği, sisteme kaydedilmeyen hastalara usulsüz reçete verildiğinde; "Kişinin ne kadar ilaç alıp alamayacağı, sistemin buna izin verip vermediğinin görülmediği, "kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçların fazla miktarda ve kayıtsız alındığının tespit edildiği, bazı hastaların belirli bir tarihten sonra hastane sistemine hiç kayıt olmadıkları, ancak bu hastalar adına yeşil ve kırmızı reçete düzenlenmeye devam edildiği aktarıldı. İddianamede, hastanenin maddi zarara uğradığı gibi hastaneye gelmeyen bu hastaların adına kendilerinden habersiz reçete düzenlenmesi sebebiyle bu kişilerin kimlik bilgilerinin izinsiz kullanıldığı, birçok hastaya hastanenin yoğun olduğu söylenerek, sanık Doktor A.E. tarafından, anlaşmalı olduğu bazı psikiyatristlere yönlendirilme yapılarak hastanenin maddi kayba uğradığı, hastane ve sağlık çalışanlarının normalde "dışarıda başka eczane, sağlık kurumu gibi yerler ile resmi ve uygun olmayan ilişki içine girmesi" yasak olduğu halde sanık Doktor A.E’nin sürekli olarak eczane kalfası R.Ç. tarafından reçete edilen ilaçlar getirildiği, bunun sonucunda da her ikisi arasında menfaat ilişkisi olduğu bilgisi yer aldı. Hazırlanan iddianamede, bazı hastalara "SİSTEM YOKTUR" kaşesi vurularak sisteme kayıt edilmeden çokça yeşil ve kırmızı reçeteye tabi ilaçların hastane adına reçete edildiği, SGK’nın maddi kayba uğramasına sebep olunduğu bilgisi yer aldı. İlaçları el altından farklı kişilere yüksek fiyatlardan satarak haksız kazanç elde ettikleri belirtildi Hazırlanan iddianamede, Doktor A.E.’nin, 2020 yılından beri hastanede çalıştığı, bir psikolojik danışmanlık merkezine yüzde 50 ortağı olduğu, bu merkezin 3 yöneticisinden de biri olduğu, ayrıca Doktor A.E.’nin eylemlerini hastane çalışanı N.D. ile birlikte hareket ederek gerçekleştirdikleri, sanıkların Balıklı Rum Hastanesine kayıt yaptırmayan ancak özel polikliniğe giden hastaların reçetesini hastane aracılığı ile SGK’ya fatura ettikleri, fatura edilen ve kırmızı ve yeşil reçetelere mahsus edilerek alınan ilaçları el altından farklı kişilere yüksek fiyatlardan satarak haksız kazanç elde ettikleri, yazılan usulsüz ilaçlardan dolayı temin edilen haksız kazancı diğer sanıkların aralarında paylaştıkları, bu ilaçları temin ederken Eczacı sanık A.H. ile ilaç mümessili sanık C.K.’nin iletişim kurarak ilaç temini yönünde birlikte hareket ettikleri, işlenen suç yönünden dosyadan bulunan tüm sanıkların iş birliği içerisinde hareket ettikleri aktarıldı. Sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis talebi İddianamede, sanık A.H. hakkında, 5 suçtan 21 yıldan, 46 yıla kadar, sanık A.E. başta olmak üzere diğer sanıklar C.K., N.D. ve R.Ç. hakkında ise 11’er yıldan 26’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Hazırlanan iddianame Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Muş Muş’ta dolandırıcılık operasyonu: 5 tutuklama Muş’ta yatırım vaadiyle dolandırıcılık yaptığı belirlenen şüphelilere yönelik Muş’ta düzenlenen siber operasyonda 5 kişi tutuklandı. Muş İl Emniyet Müdürlüğüne yapılan müracaat üzerine başlatılan soruşturmada, müştekinin kendisini arayan şahıslar tarafından yatırım vaadiyle dolandırıldığı belirlendi. Müştekinin, iki ayrı şirkete ait banka hesaplarına 26 işlemde toplam 2 milyon 352 bin 382 TL para gönderdiği tespit edildi. Soruşturma kapsamında yapılan incelemelerde, söz konusu paraların farklı şahıslara ait banka hesaplarına aktarıldığı, bu hesaplardan kripto para platformlarına yönlendirilerek kripto varlık alımı yapıldığı ve kripto cüzdanlara transfer edildiği belirlendi. Muş İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 25.12.2025 tarihinde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda, çeşitli illerde toplam 10 şüpheli yakalandı. Şüphelilerden 7’si adli işlemlerinin tamamlanması amacıyla ile getirilirken, 3 şüpheli ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Bazı şüphelilerin adreslerinde bulunamadığı, bir kısmının ise yurt dışında olduğu tespit edildi. Şüphelilerin ikametlerinde yapılan aramalarda 13 cep telefonu, 6 SIM kart, 2 hard disk ve 1 hafıza kartı ele geçirildi. İle getirilen 7 şüpheli, 26.12.2025 tarihinde mevcutlu olarak adli makamlara sevk edildi. Şüphelilerden 1’i savcılıktan serbest bırakılırken, 1 şüpheli yurt dışı yasağı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 5 şüpheli ise tutuklanarak cezaevine teslim edildi.
Bayburt Bayburt’ta ’Liseler Arası Münazara Yarışması’ devam ediyor Bayburt İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen Liseler Arası Münazara Yarışması kapsamında ikinci münazara Aydıntepe Çok Programlı Anadolu Lisesi ile Bayburt Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri arasında gerçekleştirildi. Öğrenciler, eğitimde teknoloji ve insan ilişkisinin önceliğini tartıştı. Yarışmada, Aydıntepe Çok Programlı Anadolu Lisesi öğrencileri ’Eğitimde teknolojik araçlar öncelikli olmalıdır’ tezini savunurken, Bayburt Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ise ’Eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisi öncelikli olmalıdır’ tezi üzerinden görüşlerini dile getirdi. Belirlenen tezler doğrultusunda gerçekleşen münazarada öğrenciler; eleştirel düşünme, etkili ifade ve akademik tartışma becerilerini sergileyerek nitelikli bir tartışma ortaya koydu. Öte yandan, yarışmanın ilk münazarası ise Bayburt Lisesi ile Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri arasında Çoruh Kültür Merkezi’nde düzenlenmişti. İlk münazarada Bayburt Lisesi öğrencileri ’Eğitimin öncelikli amacı değerler eğitimidir’ tezini savunmuş, Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ise ’Eğitimin öncelikli amacı bilgi aktarımıdır’ tezi üzerinden görüşlerini paylaşmıştı. Liseler Arası Münazara Yarışması ile öğrencilerin kendini ifade etmesine ve akademik gelişimlerine katkı sunulması amaçlanıyor.