KÜLTÜR SANAT - 14 Mayıs 2017 Pazar 09:55

3. Bestami Yazgan Şiir Yarışması’nı “Milletin Zaferi” kazandı

A
A
A
3. Bestami Yazgan Şiir Yarışması’nı “Milletin Zaferi” kazandı

Gençlere şiir bilincinin aşılanması amacıyla İhlas Koleji tarafından düzenlenen 3. Bestami Yazgan Şiir Yarışması’nın ödül töreni yapıldı.

 İhlas Koleji Bahçelievler Kampüsü Konferans Salonu’nda düzenlenen törene İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdür Yardımcıları Salih Uyan, Yavuz İnal, Azmi Aksoy, Şair Bestami Yazgan, 15 Temmuz Marşı’nın Söz Yazarı Hanefi Söztutan, 15 Temmuz gecesi şehit olan Türkan Türkmen Tekin’in eşi Ramazan Tekin, aynı gece gazi olan Çekmeköy Toplum Sağlığı Merkezi hekimlerinden Mahmut Talha Uçar ve İhlas Koleji öğrencileri katıldılar.

 Bu yıl ki teması 15 Temmuz Şehitleri olan yarışmaya İstanbul ili içinde okuyan ortaokul öğrencileri katıldılar.

 Karakaş “Milletin Zaferi” ile birinciliğe uzandı

Yarışmaya gönderilen eserlerin, alanında uzman jüri tarafından değerlendirilmesi neticesinde önce dereceye giren ilk on öğrenci belli oldu. Yapılan son değerlendirme sonucunda ise “Milletin Zaferi” isimli şiiri ile Ahmet Çuhadaroğlu Ortaokulundan Feyzanur Karakaş birinci oldu. Yarışmada Tuğba Nur Tonbul ikinci Azra Begüm Özkan ise üçüncü oldu. Yarışmada dereceye giren öğrencilere çeşitli hediyeler ve ödüller verildi.

 Yazgan: “ Şiiri olan toplumlara millet denir.”

Şair yazar Bestami Yazgan yapmış olduğu konuşmasında İhlas Koleji’nin vefalı bir okul olduğunu ifade ederek adına düzenledikleri yarışmadan dolayı teşekkür etti.

Bestami Yazgan aynı zamanda adına böyle bir şiir yarışması düzenlendiği için ayrıca mutlu olduğunu ifade ederek, “Bir insanın yaşarken vefa gösterilip adına şiir yarışması düzenlenmesi o şaire verilecek en güzel hediyedir. Yine vefa gösterilerek 15 Temmuz Şehitleri’nin konu olarak seçilmesi de ayrı bir güzellik. İki güzelliği bir arada yaşadık bugün. Şehidi olan, yiğidi olan toplumlar millet olur. Ama destanı yazılmayan zaferler boynu bükük kalırlar. Şuan sınırlarımızda Mehmetçiğimiz bekliyor. İçeride de polislerimiz nöbet tutuyor. Onların yaptığı fedakarlık ne kadar değerli ise milli duyguları diri tutmak için şiir cephesinde de bizim nöbet tutmamız gerekiyor. Çünkü biz vatanı milleti sevmeyi Mehmet Akif’ten, bayrağı sevmeyi Arif Nihat Asya’dan ve bütün varlıkları bütün insanları sevmeyi de Yunus Emre2den öğrendik. Şiirin böyle bir güzel tarafı var” diye konuştu. Yazgan, son olarak da katkılarından dolayı Nar Yayınları, Fikirevim Ajansı ve Divanyolu Dergisi’ne teşekkür etti.

“15 Temmuz ruhunu diri tutmalıyız”

Demokrasi Marşı’nı 15 Temmuz ruhunu her zaman diri tutmak için yazdığını ifade eden Hanefi Söztutan gençlerin bu marşı ezbere bilmesinden dolayı gururlandığını söyledi. Söztutan aynı zamanda, “Gençlerimiz bugün gerçekten çok güzel tepkiler verdileri. Demokrasi marşımızı hep bir ağızdan söyledik. Onların ezbere söylemesi beni çok şaşırttı. Çok da duygulandırdı. Özellikle çocuklar ve gençler hakikaten bu marşa çok büyük ilgi gösteriyorlar. Çok şuurlu bir gençlik yetişiyor. Onlarla gurur duyuyorum. Tabi ki de şiir duygu yoğunluğu bakımından yüksek bir edebiyat dalı. Bu duyguyu milli ve manevi duygularla beslediğiniz zaman daha etkili oluyor. Gençlerimizin yazdığı şiirlerde de gördüm, gençlik bu konuda çok dolu. 15 Temmuz’u yeni atlattık daha ama bu duyguları diri tutmak gerekiyor ve şiir de bunun için iyi bir araç diye düşünüyorum” dedi.

Yarışmada Milletin Zaferi adlı şiir ile birinci olan Feyzanur Karakaş da, “Ben normalde çok fazla şiir yazmam, ara sıra yazarım. Fakat bu sefer konu 15 Temmuz olduğu için biraz heveslendim. Bu yüzden de baya özen gösterip yazdım. Birinci olduğum için heyecanlıyım. Başka şiir yarışması olsaydı ve yine birinci olsaydım mutlu olurdum fakat özellikle 15 Temmuz temalı bir şiir yarışmasında birinci olduğum için daha da mutluyum” diye duygularını ifade etti.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gölbaşı’nda ata tohumları toprakla buluştu Gölbaşı Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nce üretilen yerli ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın da katıldığı programda toprakla buluştu. Gölbaşı Belediyesi, yerli ve milli ata tohumlarına sahip çıkıyor. Her yıl olduğu gibi bu yılda Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından üretilen ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı ve Şehit Hakan Can TOKİ Anaokulu öğrencilerinin katıldığı ‘Ata Tohum Serpme Programı’nda toprakla buluştu. Yerli tohum geleneğini yeniden canlandırmak amacıyla Gölbaşı Belediyesi serasında üretilen tohumların ekimi sırasında Odabaşı, çocuklarla tek tek ilgilendi. Programda domates, biber, salatalık tohumlarının ekimi gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Odabaşı yaptığı konuşmada, “Belediye olarak teknolojinin nimetlerinden yararlanırken, geçmişimizi de unutmuyoruz. Bu tohumlar bize atalarımızın emaneti. GDO’suyla oynanmamış, yerli ve milli tohumlar. Bu tohumları müdürlüğümüzün serasında fide haline getirip vatandaşlarımıza dağıtıyoruz. Vatandaşlarımızın sağlıklı ürünler tüketmesini sağlıyoruz. Biz kültürümüze sahip çıkıyoruz. Bu tohumları gelecek nesillere aktarmak için de koruma altına aldık. Bugün çocuklarımızın tohumları toprakla buluşturduğu anlarda yaşadıkları heyecana tanık olduk. İnşallah geleceğin ziraat mühendisleri, bakanları bu çocuklarımızın arasından çıkacak. Onların da bu ata tohumlarına sahip çıkacağına inancımız tam" dedi. Odabaşı, etkinliğe katılan çocuklara hediyeler de verdi. Program hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.
Sivas Doktorlar bildiri yayınladı: “Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyoruz" Suşehri Devlet Hastanesi çalışanları, İsrail’in Gazze halkına yaptığı katliamlara dikkat çekmek amacıyla hastane önünde toplanıp bildiri okuyarak, açılan dövizlerle Gazze halkına destek verdiler. Suşehri Devlet Hastanesi binası önünde gerçekleştirilen eyleme Suşehri Devlet Hastanesi hekimleri ve çalışanlar katıldı. Suşehri Devlet Hastanesi Diş Hekimlerinden Merve Matur’un Gazze zulmüyle ilgili okuduğu bildiride, “ İsrail’in 2023 Ekim ayında Gazze Şeridi’ne yönelik önce hava saldırıları, ardından kara harekatı şeklinde işgal girişimi 5 ayı aşkın süredir şiddeti tırmanarak sürüyor. Bu süreçte çok sayıda çocuk, kadın, yaşlı ve sivil hayatını kaybetti. Ayrıca halkın önemli bir kısmı göç etmeye zorlandı. İsrail savaş hukukunu tamamen ayaklar altına alarak dokunulmazlığı olan hastaneler, sağlık kuruluşları, ibadethaneler gibi özel mekanlara da saldırılarda bulundu. Dünya halklarının ve onurlu insanların aylardır seslendirdiği üzere bizde Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyor, her zaman Gazze halkının yanında olduğumuzu beyan ediyoruz’’ dedi. “İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor” İşgalci İsrail’in insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza attığını söyleyen Uzman Doktor ve Psikiyatri Uzmanı Mücahit Gökduman, “Burada İsrail’in yatığı insanlık dramına ve soykırıma dikkat çekmek için toplandık. Filistin toprakları, yağmalanıyor, işgal ediliyor, insanlar acımasızca öldürülüyor. İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor. Gazze’de çalışan sağlık çalışanlarının hepsi bu durumdan etkilenmiş durumda. Gazze’de gözyaşı var, kan var, zulüm var fakat sabır da var, direniş de ve tevekkül de var’’ dedi. Yapılan açıklamaların ardından sağlık çalışanları görev yerlerine dağıldı.
İstanbul Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifika belgesi olan firmalar bunlara dikkat Uluslararası ticarette gümrük süreçleri ve Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) yerinde izleme konusunda açıklamalarda bulunan Gümrük Müşaviri Barış Çakır, “YYS belgesine sahip olan firmaların bu belgeyi güncel ve sürdürülebilir kılmaları son derece önemlidir. Özellikle belirli aralıklarla yapılan yerinde izleme ve saha denetimleri, firmaların belgeyi güncel tutmaları ve uyum sağlamaları açısından hayati bir rol oynamaktadır” dedi. Asset GLI Risk ve Yasal Uyum Koordinatörü Barış Çakır, uluslararası ticarette gümrük süreçleri ve YYS yerinde izleme konusunda açıklamalarda bulundu. Dünya genelinde dış ticaret, sürekli değişen dinamiklerle karşı karşıya kaldığını belirten Çakır, “Her ülkenin güvenlik endişeleri, politik duruşları ve potansiyel tehditler ticaretin düzenlenmesinde ve denetlenmesinde sürekli yeni düzenlemelerin gündeme gelmesini sağlıyor. Bu durum, gümrük düzenlemelerinin ve uluslararası ticaretin belirleyici unsurlarının sürekli gözden geçirilmesini gerektiriyor” dedi. “Belgenin güncel tutulması hayati bir rol oynamakta” Çakır, “Son yıllarda, uluslararası ticarette artan güvensizlik ortamı, ticaretin emniyet ve güvenlik önlemlerini daha da ön plana çıkardı. Bu çerçevede, Ticaret Bakanlığı tarafından 2013 yılında başlatılan ve ülkemizde Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) olarak bilinen uygulama, ticarette kolaylaştırma ve daha az denetlenme hakkı tanımakta ve ticaretin hızlanmasını amaçlamaktadır. Ancak, YYS belgesine sahip olan firmaların bu belgeyi güncel ve sürdürülebilir kılmaları son derece önemlidir. Özellikle belirli aralıklarla yapılan yerinde izleme ve saha denetimleri, firmaların belgeyi güncel tutmaları ve uyum sağlamaları açısından hayati bir rol oynamaktadır” diye konuştu. “YYS başvuru belgelerinin tekrar ibrazı kritik bir adımdır” Çakır, yerinde izleme ve saha denetimi sürecinde, firmaların ilk olarak sunmuş oldukları başvuru formlarının güncel versiyonlara uygun olması gerektiğini ifade ederek, “Ayrıca, yazılı usullerin uygulanması aşamasında, firmaların tesis bilgilerinin güncel ve eksiksiz olması büyük önem taşımaktadır. YYS başvuru belgelerinin tekrar ibrazı da kritik bir adımdır. Başvuru sırasında sunulan belgelerin, YYS şartlarını karşılayıp karşılamadığı kontrol edilmekte ve güncel halleriyle tekrar sunulması istenmektedir. Bu süreçlerin yönetilmesinde, bölge müdürlüklerinin başvuru ve inceleme süreçleri oldukça kritiktir. Belgelerin eksiksiz ve uyumlu olması için bölge müdürlükleri tarafından detaylı kontroller yapılmaktadır. Eğer eksik bilgi veya belge tespit edilirse, firmadan bu eksikliklerin giderilmesi talep edilir” şeklinde konuştu. “Belgenin sürdürülebilir kılınması, ticaretin güvenilir bir şekilde devam etmesini sağlayacaktır” Genel Müdürlük incelemesi ise sürecin en kapsamlı noktasını oluşturduğunu söyleyen Barış Çakır, “Ek-2 soru formu ve diğer yazılı beyanların uyumluluğu Genel Müdürlük tarafından titizlikle incelenir. Eksik bilgi veya belge tespit edilirse, firmadan eksikliklerin giderilmesi talep edilir ve süreç bu şekilde devam eder. Son olarak, saha denetimi aşamasında müfettişler tarafından fiziki şartların incelenmesi ve değerlendirilmesi büyük önem taşır. Bu süreçte, yazılı beyanlarla fiziki şartların uyumlu olup olmadığı kontrol edilir ve sürecin sonlandırılmasına karar verilir. Ticarette kolaylaştırma ve hızlanma adına büyük öneme sahip olan YYS statüsü için süreçlerin profesyonellerce yönetilmesi ve belgenin sürdürülebilir kılınması, ticaretin güvenilir bir şekilde devam etmesini sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
İstanbul Münevver Karabulut’un babası, Cem Garipoğlu’nun otopsi fotoğraflarını yorumladı Süreyya Karabulut, otopsi raporlarında yer alan fotoğrafların Garipoğlu’na ait olduğu konusunda şüpheleri olduğunu söyledi. Cem Garipoğlu tarafından katledilen Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, 10 yıl sonra ortaya çıkan otopsi fotoğrafları hakkında ilk kez konuştu. Sunuculuğunu Nur Tuğba Namlı ve Hakan Ural’ın yaptığı, Kanal D’nin sevilen programı “Neler Oluyor Hayatta”nın bugünkü son bölümünde çok konuşulacak bir telefon bağlantısı gerçekleştirildi. “Fotoğraflara inanmıyorum” Süreyya Karabulut, otopsi raporlarında yer alan fotoğrafların Garipoğlu’na ait olduğu konusunda şüpheleri olduğunu söyledi. Dava sürecinde adli tıp kurumunda yapılan şaibeli işlemlere dikkat çekerek şunları söyledi: “Fotoğraflarla bu iş olur mu? Fotoğraflarla bu iş olmaz. Dublörünü yapar yollarlar. Geçmişte adli tıp kurumunda uğradığım haksızlıktan sonra, ben nasıl odur diyeyim yani. İnanmıyorum. Kumpasın içindeyim.“ “Mezarın açılmasını istiyorum” Fotoğraflarla şüphelerinin giderilmediğini söyleyen Süreyya Karabulut, mezarın açılması gerektiğini şu sözlerle dile getirdi: “İşi ört bas etmek isteyen güçlü bir aile var karşımda. Ben nasıl inanayım, nasıl güveneyim? Bir an önce mezarın açılmasını talep ediyorum. Ben fotoğraflardan tatmin olmadım. Mezarın açılmama kararındaki ısrar, beni daha da şüpheye düşürüyor. İlahi adalet diye bir şey var. Er ya da geç adalet yerini bulacak. Mezarın açılması için mücadele etmeye devam edeceğim.“