GÜNDEM - 16 Ağustos 2022 Salı 11:53

45 saniyenin ondan götürdükleri çok ağır oldu

A
A
A
45 saniyenin ondan götürdükleri çok ağır oldu

17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde iki çocuğunu, eşini, sağ kol ve sağ bacağını kaybeden Asya Koşal, tüm acılarını 45 saniye süren o geceye sığdırdı. 'Çocuklarım vefat ettikten sonra uzvum gitmiş, gitmemiş çok önemsemedim' diyen Koşal, "45 saniyede bir varmış, bir yokmuş. Koskoca bir hayat, bir aile yok oldu. Enkaz altından bir ben çıktım, ben de eski ben olarak çıkmadım" dedi.

Marmara Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen depremzedelerin yüreğindeki yara, hala izlerini taşıyor. 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova'da büyük yıkıma yol açtı. Deprem gerçeğiyle en acı şekilde tanışan Asya Koşal da, 45 saniye süren o gecede evlatları Cansu ile Oğulcan'ı ve eşini kaybetti. Kendisi de 3 gün enkaz altında kalan Koşal'ın, sağ kolu ve sağ bacağı kangren olduğu için kesildi.

45 saniyenin ondan götürdükleri çok ağır oldu

"Sanki sonsuz bir uçurumdan düşüyormuş gibi bir histi"

17 Ağustos 1999 tarihinde Gölcük'te yaşadığını anlatan Koşal, "Evliydim ve bir kızım, bir oğlum vardı. O gün her zamankinden farklı bir hava vardı. Sanki yıldızlar gökyüzünden yere inmiş, elinizi atsanız tutabilecek mesafede gibiydi. O gece çocuklarımı yatırdım, eşim ise salonda televizyon izliyordu, ben de yatakta uzanmıştım. Yerin altı yarılırcasına bir gürültü geldi ve yataktan doğruldum. Çocuklarım sesten korkmasınlar diye kalkmamla ayaklarımın altı yarıldı. Vura vura aşağıya kadar indim, sarsıntıyı enkazın altında yaşadım. Sanki sonsuz bir uçurumdan düşüyormuş gibi bir histi. Bilincim gidip geliyordu. Çocuklarıma ve eşime seslendim hiçbir ses alamadım. Kızım Cansu 8, oğlum Oğulcan 5 buçuk yaşındaydı" dedi.

"Enkaz altından çıktıktan sonra en büyük acım, çocuklarımdan önce çıkmaktı"

Enkaz altında uzun süre feryat ettiğini, sesini duyurmaya çalıştığını söyleyen Koşal, "Sesimi duyan yoktu. Umuttan başka bir çarem de yoktu. Karanlık olduğu için ne gecenin, ne gündüzün, ne de saatin farkındaydım. Bilincim gidip geliyordu, kolum bacağım kangren olmuştu. Belli bir saat sonra titremeyle uyandım, insan sesi duymaya başladım. Daha sonra beni küçük bir delikten çıkararak hastaneye götürdüler. Sağ kolum ve sağ bacağımı kangren olduğu için kesmek zorunda kaldılar. 3 gün boyunca enkaz altında kaldım. En büyük çaresizliğim evlatlarıma ulaşamamaktı. Onların başına ne geldiğini bilmiyordum. Dünyada insanın başına gelebilecek en acı şey evlat acısı. Çocuklarım vefat ettikten sonra uzvum gitmiş, gitmemiş çok önemsemedim. En büyük çaresizliğim çocuklarıma ulaşamamaktı. Enkaz altından çıktıktan sonra ise en büyük acım, çocuklarımdan önce çıkmaktı. Onlardan önce çıkmanın acısı da bana çok ağır geliyor" diye konuştu.

45 saniyenin ondan götürdükleri çok ağır oldu

"45 saniyede bir varmış, bir yokmuş. Koskoca bir hayat, bir aile yok oldu"

O geceyi hatırlayınca boğazı düğümlenen Asya Koşal, "Ölümün birçok çeşidi var ama bu deprem felaketi öyle bir şey ki, ailece yaşıyorsunuz. Onlar enkaz altından çıkıyorlar, gömülüyorlar ve siz hiçbir şey görmüyorsunuz. Bu acı kabuk bağlamayan bir yara, bunun hiçbir zaman aşımı olamaz. Ben çocuklarımı ve eşimi hastanede yaralı olarak biliyordum. Evladınızı kaybedip hayata devam etmek sadece nefes almaktır, yaşamak değil. 45 saniyede bir varmış, bir yokmuş. Koskoca bir hayat, bir aile yok oldu. Enkaz altından bir ben çıktım, ben de eski ben olarak çıkmadım. Biliyorum, çocuklarım cennette. Onlar cennet kuşları, iki meleğim. 17 Ağustos kara gün olarak hep kalacak. Deprem benden çok ağır şeyler aldı. Canımdan canlar gitti. Herkes sağken, yanı başındayken bütün sevdiklerine sıkı sıkı sarılsın. Kimsenin keşkeleri olmasın, benim hayatımda çok keşkelerim var" ifadelerini kullandı.

Fehime Kartal - Cihan Atik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.