GÜNDEM - 30 Haziran 2021 Çarşamba 20:15

50 yaş üzeri ve sağlıkçılar için 3.doz aşı kararı!

A
A
A
50 yaş üzeri ve sağlıkçılar için 3.doz aşı kararı!

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “50 yaşından büyük vatandaşlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın hangi aşı ile olursa olsun 3. doz aşı olmalarının faydalı olacağını kararlaştırdık. 2 doz aşı olmuş 50 yaş ve üzeri vatandaşlarımız ile sağlık çalışanlarımız yarından itibaren istedikleri aşı ile 3. doz aşılarını olmak üzere randevu alabileceklerdir. 3. doz aşının hangi aşı türü ile olduğunun herhangi bir kısıtlaması ya da önceliği yoktur” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Bakan Koca, “Ülkemiz salgın hastalık gündeminden çıkıyor. Bu sözlerimin bir ümit cümlesi olmadığını bilmenizi isterim. Küresel salgının esaretinden kurtuluşunuzun ifadesidir. Aşılama programımız planlı ve her bir vatandaşımıza en konforlu şekilde aşıyı ulaştırmak üzere tam bir seferberlik hali ile ilerliyor.

Günlük 1 milyonun üzerinde aşı ile nüfusunu en hızlı aşılayan ülkelerden biri konumundayız. Bugün itibariyle yaklaşık 50 milyon doz aşıya ulaşmış bulunuyoruz. İlk doz aşısını olan vatandaşlarımızla ikinci doz aşı zamanı gelen vatandaşlarımızın takvimleri birleştiğinde günde 1,5-2 milyon dolaylarında aşı yapıyor olacağız. Aşılarımızı ne kadar erken dönemde olursak milletçe salgından o derece erken kurtulmuş olacağız. Aydınlık yarınların bizim olduğunu artık hepimiz görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bu durum bizi uyarıyor ve aşı olmada acele etmeye davet ediyor”

Korona virüsün kolay mutasyona uğradığını ve daha fazla uğramaması için bir an önce toplumsal bağışıklık ile yayılımın önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Koca, “Eldeki aşılar mutasyonlara karşı da belirli seviyelerde koruyucu görünüyor. Ancak mutasyonlara fırsat vermeden aşılamayı tamamlamak salgını durdurabilecektir. Delta varyantının yayıldığı ülkelerden aşılamanın da yüksek seviyede olduğu yerler var. Bu durum bizi uyarıyor ve aşı olmada acele etmeye davet ediyor” şeklinde konuştu.

“Yarından itibaren 3. doz aşı için randevu alabilecekler”

Bilim Kurulunun bugünkü toplantısında 3. doz aşıların gerekliliği konusunda değerlendirmelerde bulunduğunu söyleyen Bakan Koca, şunları kaydetti:

“50 yaşından büyük vatandaşlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın hangi aşı ile olursa olsun 3. doz aşı olmalarının faydalı olacağını kararlaştırdık. 2 doz aşı olmuş 50 yaş ve üzeri vatandaşlarımız ile sağlık çalışanlarımız yarından itibaren istedikleri aşı ile 3. doz aşılarını olmak üzere randevu alabileceklerdir. 3. doz aşının hangi aşı türü ile olduğunun herhangi bir kısıtlaması ya da önceliği yoktur. Vatandaşlarımız ve sağlık çalışanlarımız ilk iki dozda hangi aşıyı yaptırmış olurlarsa olsunlar 3. doz olarak istedikleri aşıyı olabilirler. Bu konuda tercih sizlere aittir. Gönül rahatlığı ile istediğiniz aşıyı 3. doz olarak yaptırabilirsiniz.”

“Biontech aşısının ilk dozunu olan vatandaşlarımızın ikinci dozlarını 4 hafta sonra olabilecek şekilde randevu almaları uygun bulunmuştur”

Bilim Kurulunun gündemindeki bir diğer konunun ise hastalığı geçirmiş olan vatandaşların ne zaman aşı olacakları konusu olduğunu belirten Bakan Koca, “Bildiğiniz gibi hastalığın üzerinden 6 ay geçtikten sonra aşı hakkı tanımlanıyordu. Bugünden itibaren bu süre 3 aya indirilmiştir. Hastalığı geçirmiş olan vatandaşlarımız hatırlatma dozu olarak aşıyı hastalığın üzerinden 3 ay geçtikten sonra olabileceklerdir. Bu durumun mevcut antikor seviyesini ve koruyuculuğu önemli ölçüde artıracağı değerlendirilmiştir. Elde edilen yeni veriler ışığında Biontech aşısının ilk dozunu olan vatandaşlarımızın ikinci dozlarını 4 hafta sonra olabilecek şekilde randevu almaları uygun bulunmuştur” açıklamasında bulundu.

“Bu devlet gücünü ispata muhtaç olmayacak kadar büyük ve güçlüdür”

Aşı tedariki konusunda yapılan bazı değerlendirmelerin somut gerçekle hiç ilgisinin olmadığını söyleyen Bakan Koca şunları kaydetti:

“Birileri aşı almaktan vazgeçtiği için Türkiye’nin aşıya ulaştığını iddia etmek en hafif ifade ile emek verenlere saygısızlık, devletimize güvensizliktir. Kimsenin buna hakkı yoktur. 9 aydır aşıya en doğru koşullarda ulaşmak için gayret eden bu devletin kurumlarıdır. Üretilmiş ve güvenilirliğini ispat etmiş her aşı ile ilgilendik ve yakından takip ederek en uygun şartlar ve doğru koşullarla ülkemize getirmeye gayret ettik. Bu hizmetler elbette bizim sorumluluğumuz ve görevimizdir.

Görevimizi yapmış olmak sebebiyle iltifat beklemiyoruz. Her bir eleştirinin de haklı bir tarafı olabilir diye düşünerek çalışmalarımızı gözden geçiriyoruz. Ancak, asılsız iddialar ile vatandaşımızın devletimize olan güveninin sarsılmasına müsamaha gösteremeyiz. Bu devlet gücünü ispata muhtaç olmayacak kadar büyük ve güçlüdür. Bu güce güvenin derken bu özgüvenle sesleniyoruz.”

“Siz tereddüt eder ve geri durursanız bir kişi eksik kalacağız”

Aşı karşıtlığı konusuna da değinen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca şu ifadeleri kullandı:

“Son günlerde aşı karşıtlığı konusu sıcak şekilde gündemde tutulmaya çalışılmaktadır. Çocukluk çağı aşılarında ülkemiz yüzde 98 gibi bir aşılama oranına sahiptir. Böyle bir ortamda aşı karşıtlığından bahsetmek sadece küçük bir zümreyi cesaretlendirmeye yarar. Aşıya karşı olmayan ama aşı olmakta tereddüt eden vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Siz tereddüt eder ve geri durursanız bir kişi eksik kalacağız ve her bir eksiğimiz bizi toplumsal bağışıklık hedefimize ulaşmakta geciktirecektir.

Aşıyı olan vatandaşlarımız olumlu tecrübelerini paylaşarak tereddüt yaşayan vatandaşlarımızı rahatlatmalı. Emin olunuz, salgın koşulları altında geliştirilen tüm aşıları büyük bir hassasiyet ve titizlikle inceleyerek ülkemize getiriyor ve kullanıma alıyoruz. Bizler sizin adınıza bu tereddüdü yaşayıp ikna olduk ve inandığımız aşıları ülkemizde kullanıma sunduk.”

Utku Şimşek


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ulusal Sanayi Odaklı Ar-Ge ve İnovasyon Proje Yarışması sonuçları açıklandı Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından bu yıl 4’ncüsü gerçekleştirilen 600.000 TL ödül havuzlu, Ulusal Sanayi Odaklı Ar-Ge ve İnovasyon Proje Yarışması sonuçları açıklandı. AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, konuya ilişkin açıklamasında, yenilikçi fikirlerin üretilmesi ve bu fikirlerin üretime aktarılmasının, rekabetin gittikçe arttığı global dünyada rekabet avantajı ve pazar payının genişletilmesinin yolunun Ar-Ge ve İnovasyondan geçtiğini ifade etti. Ar-Ge ve inovasyonun başarıya ulaşmasının, sürekli olarak gelişim ve yenilikçilik üzerine odaklanmayı gerektirdiğine vurgu yapan Akpınar, bu yıl 4’ncüsünü düzenledikleri ulusal çaptaki yarışma ile bu faaliyetleri desteklemeyi hedeflediklerini bildirdi. Akpınar, bu yılki yarışmaya ülke çapında 57 üniversiteden 144 projenin sunulduğunu belirterek, “Projelerin değerlendirilmesi uzman akademisyenler ve ilgili firma temsilcileri tarafından kör hakem etik kurallarına uygun olarak yapılan yarışmada ödül kazanan katılımcıları tebrik ediyor, sunulan projelerin bölgemize ve ülkemize katkı sağlamasını diliyorum” dedi. Türkiye çapında Akademik/Lisansüstü Mezun, Lisansüstü Öğrenci / Lisans Mezun ve Lisans Öğrenci kategorilerinde düzenlenen yarışmanın ödül töreni 15 Mayıs 2024 tarihinde AOSB Bölge Müdürlüğü Seyhan Salonu’nda gerçekleştirilecek. KAZANAN PROJELER Kategori: Akademisyen/ Lisansüstü Mezun 1. Şükran Kara- Dokuz Eylül Üniversitesi / Tekstilde Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Kullanım: 120.000 TL 2. İlhan Altay- İnönü Üniversitesi/ Tekstilde Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Kullanım: 90.000 TL 3. Nimet Özmeral- Konya Teknik Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Atık Yönetim Sistemleri : 75.000 TL Kategori: Lisansüstü Öğrenci / Lisans Mezun: 1. İlknur Bağlan: Akdeniz Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Karbon Ayak izi Azaltma Projeleri: 70.000 TL 2. Mehmet Türkoğlu: Artvin Çoruh Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Karbon Ayak izi Azaltma Projeleri: 60.000 TL 3. Türkan Uzlaşır: Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi/ Doğal Gıda Ürünlerinin Üretim Yöntemleri: 50.000 TL Kategori: Lisans Öğrenci 1. Emrullah Erdeve: İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Doğal Gıda Ürünlerinin Üretim Yöntemleri: 60.000 TL 2. Musa Malkoç : Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi / Elektronik Kart Sistemleri: 45.000 TL 3. Hatice Öztekin: Gebze Teknik Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Endüstriyel Simbiyoz Modelleri: 30.000 TL
İstanbul Türkiye’nin ilk ayakkabı üreten lisesi Türkiye’de ilk ayakkabı eğitimi ve üretimi yapan okul olma özelliğini taşıyan TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ihtiyaç sahibi öğrenciler ve afet durumlarında bölgedekiler için yardım ayakkabıları üretiyor. Aynı zamanda İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler, üretimden gelir elde ediyor. Son yıllarda en çok karşılaşılan kalifiye eleman sorununa merhem olan meslek liseleri alanındaki sektörlerin gelişmesi için büyük katkı sunuyor. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulan ve 2003 yılından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, yardıma muhtaç öğrencilere ayakkabı üretiyor. Malzeme desteği vakıf tarafından okula veriliyor. Buradaki öğrenciler ise yardıma muhtaç olan okullardaki öğrencilere ayakkabıları üretiyorlar. Ardından vakıf aracılığı ile üretilen ayakkabılar okullardaki öğrenciler ulaştırılıyor. Okulda eğitim gören her 9’uncu sınıf öğrencisi asgari ücretin yüzde 10’u kadar burs alıyor. Daha sonraki yıllarda ise başarılı öğrencilere bu burs verilmeye devam ediliyor. Öğrenciler aynı zamanda okulun döner sermayesine katkıda bulunan üretimler de yapıyor. İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerinin güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler hem üretim aşamalarını iyi bir şekilde öğreniyorlar hem de kendilerine harçlık kazanıyor. Okul aynı zamanda malzeme ve lojistik desteği alarak afet durumlarında bölgedeki vatandaşlar için yine gönüllü olarak ayakkabı üretimi yapıyor. “Adliyelerde güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Selim Şahin, “2002 yılında Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulup bakanlığa devredilmiş bir okuluz. O günden bu yana vakfın ve sektörün de destekleriyle ayakkabı sektöründe eğitim vermeye devam ediyor. Bizim çapımızda ayakkabı eğitimi veren ilk okul olma özelliğini taşıyoruz. Bizden yıllar sonra bir iki okul da bu eğitimi vermeye başladı. Uzun yıllar boyunca ayakkabı eğitimi veren tek okulduk. Okulumuz içerisinde ayakkabı tasarım ve üretim dalı var. Öğrenciler el ile tasarıma başlayarak oradan 3D uygulama ile tasarımına oradan kesim, dikim, montaj süreçleri ve son olarak paketlemeye kadar sıfırdan bir ayakkabıyı üretip paketlemeye kadar tüm süreçleri öğrenmiş oluyorlar. Biz burada iki tip üretim yapıyoruz. Birincisi döner sermayeye katkı sağlamak için yaptığımız üretim. Yıllar içerisinde İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” dedi. “Döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” Yardım yapmak için ayakkabıları TASEV Vakfı’nın destekleri ile ürettiklerini ifade eden Şahin, “Vakıfın bize sağladığı malzemeler ile öğrencilerimi atölyelerimizde üretimlerini yapıyorlar. Daha sonra ürünleri vakıfa teslim ediyoruz. Vakıfta bunları Türkiye’nin her yerindeki ihtiyaç sahibi öğrencilere gönderiyor. Özellikle vakıf ihtiyaç sahibi öğrencilere vermeye öncelik gösteriyor. Deprem yangın ve doğal afet durumlarında ise o bölgeye yine yardım için ayakkabı üretip gönderiyoruz. Vakıf öğrenicilere 9 sınıfta askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs sağlıyor. Eğer öğrenci başarılı ise bu son sınıfa kadar devam ediyor. Bunun dışında döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” diye sözlerini tamamladı. “Öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor” Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Genel Koordinatörü Atilla Başlar ise, “2002 yılında tüm ayakkabı sektörünün destekleri ile 4 ay gibi kısa bir sürede içerisinde bulunduğumuz kampüs inşa ediliyor. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanıyor. 20 yıldır eğitim devam ediyor. Eğitim kampüsümüzün içerisinde bir laboratuvar ve ARGE merkezi de var. Şu anda ayakkabı sektörünün test ve analiz ihtiyaçlarını karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve vakfımız arasında yapılan bir protokol ile her yeni kaydolan öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor. Diğer üst sınıflara geçtiklerinde ise başarılı olan öğrencilere burs verilmeye devam ediliyor” diye konuştu. “Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor” 12’nci sınıf öğrencisi Cansu Yakar, okulda perşembe günleri atölye dersi olduğunu söyleyerek, “Burada farklı tarzda babet, spor ve bot gibi ayakkabılar yapmayı öğreniyoruz. Geçen sene çizim ve model üretim eğitimimizi tamamladık. Bu yıl ise üretim kısmına geçerek çizdiğimiz modeller tamamen bir ayakkabı haline geliyor. Okula başladığım ilk günden bu yana yaklaşık 10 tane ayakkabı üretimi yapmışımdır. Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor evde kullanıyoruz” dedi. “En sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri” Üretim yapılan atölye derslerinin eğlenceli geçtiğini ifade eden 12’nci sınıf öğrencisi İrem Nur Koç ise, “Bizim en sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri oluyor. Ayakkabının ön arka montaj işlemleri, dikimleri her şeyini yapabiliyoruz. Burada öğrendiklerimiz sayesinde bir ayakkabının nasıl üretildiğini ve nerelerinde hataları olduğunu anlayabiliyoruz. İlk önce kesim makinasından sayalarını çıkartıyoruz. Sayalarının dikimini yaptırıyoruz. Daha sonra atölyelerimizde ayakkabının üretimini yapıyoruz” diye konuştu.
İstanbul Türkiye’nin ilk ayakkabı üreten lisesi Türkiye’de ilk ayakkabı eğitimi ve üretimi yapan okul olma özelliğini taşıyan TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ihtiyaç sahibi öğrenciler ve afet durumlarında bölgedekiler için yardım ayakkabıları üretiyor. Aynı zamanda İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa Adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler üretimden gelir elde ediyor. Son yıllarda en çok karşılaşılan kalifiye eleman sorununa merhem olan meslek liseleri alanındaki sektörlerin gelişmesi için büyük katkı sunuyor. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulan ve 2003 yılından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, yardıma muhtaç öğrencilere ayakkabı üretiyor. Malzeme desteği vakıf tarafında okula veriliyor. Buradaki öğrenciler ise yardıma muhtaç olan okullardaki öğrencilere ayakkabıları üretiyorlar. Ardından vakıf aracılığı ile üretilen ayakkabılar okullardaki öğrenciler ulaştırılıyor. Okulda eğitim gören her 9’uncu sınıf öğrencisi asgari ücretin yüzde 10’u kadar burs alıyor. Daha sonraki yıllarda ise başarılı öğrencilere bu burs verilmeye devam ediliyor. Öğrenciler aynı zamanda okulun döner sermayesine katkıda bulunan üretimler de yapıyor. İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa Adliyelerinin güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler hem üretim aşamalarını iyi bir şekilde öğreniyorlar hem de kendilerine harçlık kazanıyor. Okul aynı zamanda malzeme ve lojistik desteği alarak afet durumlarında bölgedeki vatandaşlar için yine gönüllü olarak ayakkabı üretimi yapıyor. “Adliyelerde güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Selim Şahin, “2002 yılında Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulup bakanlığa devredilmiş bir okuluz. O günden bu yana vakıfın ve sektörün de destekleriyle ayakkabı sektöründe eğitim vermeye devam ediyor. Bizim çapımızda ayakkabı eğitimi veren ilk okul olma özelliğini taşıyoruz. Bizden yıllar sonra bir iki okulda bu eğitimi vermeye başladı. Uzun yıllar boyunca ayakkabı eğitimi veren tek okulduk. Okulumuz içerisinde ayakkabı tasarım ve üretim dalı var. Öğrenciler el ile tasarıma başlayarak oradan 3D uygulama ile tasarımına oradan kesim, dikim, montaj süreçleri ve son olarak paketlemeye kadar sıfırdan bir ayakkabıyı üretip paketlemeye kadar tüm süreçleri öğrenmiş oluyorlar. Biz burada iki tip üretim yapıyoruz. Birincisi döner sermayeye katkı sağlamak için yaptığımız üretim. Yıllar içerisinde İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa Adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık.” dedi. “Döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” Yardım yapmak için ayakkabıları TASEV Vakfının destekleri ile ürettiklerini ifade eden Şahin, “Vakıfın bize sağladığı malzemeler ile öğrencilerimi atölyelerimizde üretimlerini yapıyorlar. Daha sonra ürünleri vakıfa teslim ediyoruz. Vakıfta bunları Türkiye’nin her yerindeki ihtiyaç sahibi öğrencilere gönderiyor. Özellikle vakıf ihtiyaç sahibi öğrencilere vermeye öncelik gösteriyor. Deprem yangın ve doğal afet durumlarında ise o bölgeye yine yardım için ayakkabı üretip gönderiyoruz. Vakıf öğrenicilere 9 sınıfta askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs sağlıyor. Eğer öğrenci başarılı ise bu son sınıfa kadar devam ediyor. Bunun dışında döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” diye sözlerini tamamladı. “Öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor” Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Genel koordinatörü Atilla Başlar, “2002 yılında tüm ayakkabı sektörünün destekleri ile 4 ay gibi kısa bir sürede içerisinde bulunduğumuz kampüs inşa ediliyor. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağışlanıyor. 20 yıldır eğitim devam ediyor. Eğitim kampüsümüzün içerisinde bir laboratuvar ve ARGE merkezi de var. Şuanda ayakkabı sektörünün test ve analiz ihtiyaçlarını karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve vakfımız arasında yapılan bir protokol ile her yeni kaydolan öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor. Diğer üst sınıflara geçtiklerinde ise başarılı olan öğrencilere burs verilmeye devam ediliyor” diye belirtti. “Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor” 12’ıncı sınıf öğrencisi Cansu Yakar, “Bizim okulumuzda Perşembe günleri atölye dersimiz oluyor. Burada farklı tarzda babet, spor ve bot gibi ayakkabılar yapmayı öğreniyoruz. Geçen sene çizim ve model üretim eğitimimizi tamamladık. Bu yıl ise üretim kısmına geçerek çizdiğimiz modeller tamamen bir ayakkabı haline geliyor. Okula başladığım ilk günden bu yana yaklaşık 10 tane ayakkabı üretimi yapmışımdır. Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor evde kullanıyoruz” dedi. “En sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız Perşembe günleri” Üretim yapılan atölye derslerinin eğlenceli geçtiğini ifade eden 12’ıncı sınıf öğrencisi İrem Nur Koç, “Bizim en sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız Perşembe günleri oluyor. Ayakkabının ön arka montaj işlemleri, dikimleri her şeyini yapabiliyoruz. Burada öğrendiklerimiz sayesinde bir ayakkabının nasıl üretildiğini ve nerelerinde hataları olduğunu anlayabiliyoruz. İlk önce kesim makinasından sayalarını çıkartıyoruz. Sayalarının dikimini yaptırıyoruz. Daha sonra atölyelerimizde ayakkabının üretimini yapıyoruz” diye konuştu. (AFS-SB-
Hatay Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural, astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Hatay’da bahar aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı da 35 dereceyi bulmaya başladı. Yaz mevsimiyle birlikte artan toz bulutları sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor. Dr. Ercan Nural, astım ve alerji hastalarını maske kullanmaları ve dışarıda giyindikleri kıyafetleri yüksek sıcaklıkta yıkamaları konusunda uyardı. Yağışlı havanın etkisini yitirmeye başlamasıyla toz bulutlarının etkisini arttırmaya başladığını dile getiren Dr. Nural, "Yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden ötürü çok fazla enkaz mevcut. Yağmurun azalmasına bağlı olarak yaz ayının gelmesiyle birlikte toz bulutları çok fazla olmaya başladı. Astım, alerjik reaksiyonları olan hastalarımızda çok sıkıntılar yaşıyoruz. Hastalarımda özellikle geçmeyen öksürükler, burun akıntıları, hapşırıklar, deri döküntüleri ve kaşıntılar çok fazla olmaya başladı. Bu tip hastalarımızın tedavilerini aksatmamaları, dışarıya çıkarken maske takmaları ve dışarı çıkarken giyilen kıyafetinin tekrar eve sokulmaması lazım. Dışarıya giyilen kıyafetin çıkartılıp 60 ya da 90 derece aralığında yıkanması gerekiyor. Toz bulutları çocuklarda ileri ki yaşlarda bağışıklık sistemlerinin gelişimi için fazla toza maruz kalmamaları gerekiyor. Çocukların ve yetişkinlerin iyi beslenmesi gerekiyor. Protein içeren yemekler, bol yoğurt ve sıvı tüketmeleri konusunda önerilerim var. Çocukları ne kadar dengeli beklerseniz bağışıklık sistemleri gelişmiş olacak. Asıl tedavinin etkenden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. Bu inatçı öksürüklerde hastalarımda deprem sonrası artış görüyorum" dedi.
Elazığ Kayısıyı ’sis’ vurdu, rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor Elazığ’da geçen sene don vuran kayısıyı bu sene de sis vurdu. Üretici rekoltede yüzde 60 düşüş beklerken, bazı ağaçlarda hiç meyve olmadığını ifade etti. Türkiye’nin önemli kayısı üretim merkezlerinden olan ve 100 bin dekar alanda bir milyona yakın kayısı ağacı bulunan Elazığ’ın Baskil ilçesinde, yılda ortalama 60 bin ton kayısı üretimi gerçekleşiyor. Elazığ’daki bu kayısının yüzde 95’i ise Baskil ilçesindeki bahçelerde oluyor. İlçede üretilen kalitesi ve aroması ile ilk sıralarda yer alan Baskil kayısısının önemli pazar yeri ise Malatya’da bulunuyor. 2 yıldır çeşitli meteorolojik olaylardan ve hastalıklardan dolayı çiftçi istediğini bir türlü alamazken bu sene de kayısı sis vurdu. Bahçelerin üzerlerini kaplayan sis, kayısı tomurcukları üzerinde su tanecikleri biriktirdi. Gece yaşanan en ufak bir soğukta su tanecikleri donarak kayısıyı adeta öldürdü. Her sene bir olayla karşılaştıklarını ve yaklaşık 3 sezondur istediklerini alamadıklarını dile getiren çiftçiler, rekoltede bu sene ortalama yüzde 60 düşüş beklediklerini söyledi. Bu sene kayısının olmamasının en büyük etkeninin sis olduğunu belirten üreticilerden Nusret Abiç, "Sis, ağaç üzerinde su tanecikleri bırakıyor. Bu tanecikler buz dönüştüğü zaman meyve kalmıyor. Hepsi yanıp gidiyor. En büyük etken sistir. Aşırı soğuk veya sıcaktan değil, bu seneki kayısının olmamasının sebebi sistir. Bu sene geçen seneden de düşük. Geçen sene zaten düşüktü, bu sene onun da altında kaldı. Bu sene işçiliği, elektriği, suyu ve gübresini çiftçi cebinden ödeyecek. Geçen seneye göre kayısıda yüzde 60 düşüş var. Geçen sene kadar olması imkansız gibidir. İklimlerin bozulması mı diyelim artık kayısı olmuyor. Geçen sene don vurdu, bu sene sis vurdu. Seneye de ne vurur onu Allah bilir" dedi. Üreticilerden Hamza Abiç ise, "Geçen sene çiçeğe yağmur vurdu ve dondurdu. Bu sene ise aşırı bir sis vardı. Sis tomurcukların üzerinde su olarak birikti. Gece de dondurduğu için tomurcukların hepsi dondu. Bu sene yapacak bir şey yok. Her zaman kazandırmıyor bazen de götürüyor. Bu sene de cepten götürecek. Rızkın kefili Allah’tır. Yapabileceğimiz bir şey yok. Geçen seneye göre bazı yerlerde yüzde 60, bazı yerlerde ise yüzde 100 düşüş var. Bazı ağaçlarda 3-5 kilo var. Bazı ağaçların üzerinde ise hiç yok. 3 sezondur bahçeden verim alamıyoruz. Bahçenin üzeri kırmızı sürgülerle dolu. Bu bahçenin artık verimden düştüğünün bir göstergesidir. Artık bahçe kendi gelişime verdi. 3 senedir meyve olmadığı için ağaç, meyve vermeyi bir nevi unuttu gibi, bu yüzden artık sadece kendini büyütüyor" diye konuştu.