EKONOMİ - 11 Şubat 2016 Perşembe 12:56

6 ilin kaçak elektrik kullanımı 4 Atatürk Barajı ediyor

A
A
A
6 ilin kaçak elektrik kullanımı 4 Atatürk Barajı ediyor

Güneydoğu’nun 6 ilinde kaçak kullanımından doğan enerji kaybının ancak 4 tane Atatürk Barajı büyüklüğündeki barajın üreteceği enerji ile karşılanabileceği ortaya çıktı.

2015 yılında Atatürk Barajı’ndan 4.6 milyar kWh elektrik üretilirken, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (Dicle EDAŞ) tarafından elektrik dağıtım hizmeti verilen Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerindeki kayıp kaçak elektrik kullanım miktarı ise yaklaşık 16 milyar kWh olarak hesaplandı. Bahse konu 6 ilde 2015 yılında 21.5 milyar kWh elektrik kullanılırken, değişik sebeplerden dolayı kullanılan bu elektriğin yaklaşık yüzde 22’si tahsil edilebildi.

“2015’TE TÜKETİM YÜZDE 5,5 ORANINDA ARTTI”

Bölgede güvenlik bazlı olaylar, operasyonlar ve diğer “mücbir sebep” gerekçelerinin en yoğun şekilde yaşandığı 6 ile elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle EDAŞ’ın elektrik tüketimi, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5,5 oranında arttı. Buna karşılık Dicle EDAŞ dışında, Türkiye genelindeki elektrik tüketimi ancak yüzde 2 oranında bir artış gösterdi.

Geçtiğimiz yıl müşterileri tarafından 21.5 milyar kWh elektrik tüketilen Dicle EDAŞ, ne yazık ki parasını her ay peşin ödediği bu elektriğin bedelini, aynı müşterilerden tahsil edemedi. Kullanılan 21,5 milyar kWh elektriğin sadece 5,5 milyar kWh’lik kısmını faturalandırabilen Dicle Elektrik, iş tahsilata gelince bunun da ancak bir kısmını tahsil edebildi.

Oldukça güçlü bir altyapının bulunduğu Dicle EDAŞ bölgesinde yaygın olan kaçak kullanımdan ötürü sık sık trafoları patlatıyor, elektrik dağıtım hatları yanıyor. Elektrik kesintilerine yol açan arızaların yüzde 90’ı da yine kaçak kullanımdan kaynaklanıyor.

“ŞANLIURFA’NIN KAÇAĞINA YETMİYOR”

Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.nin (TEDAŞ) 2014 faaliyet raporunda yer alan verilerini baz alan Dicle EDAŞ yetkilileri, dağıtım hizmeti sunulan 6 ildeki nüfusun sadece 5,7 milyon olmasına rağmen, nerdeyse nüfusu 14,6 milyonu aşan İstanbul kadar elektrik kullandığının altını çizdiler.

Bölge illerinden Şanlıurfa’da yaşayan 1,8 milyon nüfusun bir yıllık elektrik tüketiminin 6,4 milyar kWh olduğunu ifade eden yetkililer, yapılan hesaplamalar sonunda bu kentte faturalandırılabilen elektrik miktarının ise sadece 1,5 milyar kWh olduğunun belirlendiğini kaydetti. Şanlıurfa’daki kaçak kullanım miktarı ise aynı hesaplamalara göre 4,8 milyar kWh. Buna göre, geçtiğimiz yıl 4,6 milyar kWh elektrik enerjisi üreten ve Türkiye’nin en büyük barajı olan Atatürk Barajı’ndan üretilen elektrik, sadece Şanlıurfa’daki kaçak kullanımı dahi karşılayamıyor.

GAZİANTEP VE KOCAELİ ÖRNEKLERİ

Bahse konu verilere göre, 1,9 milyon ile Şanlıurfa’dan daha fazla nüfusa sahip olan aynı bölgedeki Gaziantep’te bir yılda 4,4 milyar kWh elektrik tüketildi. Gaziantep’te tüketilen elektriğin sadece 434 milyon kWh’sinin kaçak kullanıldığı, faturalandırılan elektrik miktarının ise 3,9 milyar kWh olduğu belirlendi. Üstelik Gaziantep’teki sanayileşmenin Şanlıurfa’dan çok daha fazla olduğuna da dikkat çekildi.

Batıya gittikçe nüfusa göre kişi başına kullanılan elektrik miktarı kaçak kullanıma paralel olarak azalırken, faturalandırılan elektrik miktarı ise artıyor. Buna en çarpıcı örnek ise Kocaeli. Nüfusu 1,7 milyon olan Kocaeli’de bir yılda 4,7 milyar kWh elektrik kullanılırken, kaçak kullanılan elektrik miktarı 312 milyon kWh oldu. Bu kentte faturalandırılan elektrik miktarı ise 4,3 milyar kWh olarak saptandı. Kocaeli’deki kayıp kaçak oranı ise sadece yüzde 6,6 dolayında.

DİĞER İLLERDEKİ DURUM

Bu arada, bir yıllık süre içerisinde Dicle EDAŞ tarafından dağıtım hizmeti verilen diğer bazı illerde, kayıp kaçak oranı Şanlıurfa’dan da yüksek bulunuyor. Dağıtım hizmeti verilen iller arasında oransal olarak en fazla kayıp kaçak elektrik kullanımı yüzde 86,1 ile Mardin’de gerçekleşti. Bu kenti kayıp kaçak elektrik kullanımı bakımından yüzde 80,4 ile Şırnak, yüzde 75,3 ile Şanlıurfa, yüzde 72,6 ile Diyarbakır, yüzde 67,6 ile Batman ve yüzde 40,64 ile Siirt izliyor.

Söz konusu verilere göre Türkiye’deki kayıp kaçak ortalaması ise yüzde 19 dolayında bulunuyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Down sendromlu doğmuştu: Özel hastaneye 21 milyonluk tazminat şoku Kocaeli’de bebek bekleyen çift, hamilelik sürecinde başvurdukları özel hastanede dörtlü tarama testi talep etti. İstedikleri testlerin yaptırılmadığını iddia eden çift, doğumun ardından bebeklerinin down sendromlu olduğunu öğrendi. Hastaneye ve gebelik durumunu takip eden doktora dava açan çifte, 8 yıllık hukuk mücadelesinin ardından 21 milyon 289 bin 691 TL tazminat ödenmesine karar verildi. İzmit’te yaşayan Faruk (44) ve Serpil Gürdal (40) çifti, 2016’da ikinci kez bebek bekledikleri dönemde hamilelik süreciyle ilgili destek almak için ilçedeki özel bir hastaneye başvurdu. Gürdal çiftinin iddiasına göre dörtlü tarama testi talepleri doktorun, “Bana güvenmiyor musunuz? Bebeğiniz gayet sağlıklı, bu işin uzmanıyım” söylemleriyle gerek görülmemesi üzerine reddedildi. Hamilelik sürecinin 7’inci ayına giren Serpil Gürdal, bebeğin karnında hareket etmemesi sebebiyle eşi Faruk Gürdal ile hastanenin yolunu tuttu. Yapılan incelemenin akabinde Serpil Gürdal, bebekte bağırsak enfeksiyonunun yaşandığı öne sürülerek ameliyata alındı. Sezaryen ile dünyaya gelen erkek bebeğin yapılan tetkiklerin ardından down sendromlu olduğu belirlendi. Bunun üzerine Gürdal çifti konuyu mahkemeye taşıyarak, doktor ve hastaneden şikayetçi oldu. 21 milyonluk tazminat Kocaeli 1’inci Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava 8 yılın ardından karara bağladı. Mahkeme, aileye 21 milyon 89 bin 691 TL maddi, 200 bin TL de manevi tazminat ödenmesine hükmetti. “İlk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı” Süreci anlatan Faruk Gürdal, “İlk çocuğumuzu Allah 8 yıl sonra nasip etti, sonrasında tüp bebek yaptık. İkinci çocuğumuz doğal yollardan geldi, hamilelik sürecinde üzerinde çok durduk. Özel bir hastaneye gitmek istedik. Aslında maddi durumumuz çok da iyi değildi, işsizdim. Özel hastanede insanlar özel ilgi bekler. 15 günde bir gidersiniz ense yapısı, kalp atışına bakarlar, fakat bunların hiçbiri fark edilmedi. Hamilelik sürecinin 7’nci ayında annenin mide bulantıları, düşük tehlikesi süreçlerini yaşadık. Çocuğun hiç kıpırdamadığını öğrendik. Tahlillerin tamamını yaptırmak istedik fakat ilk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı. Biz yapılmasını istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Doktorumuz ‘Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur. Gerek yok bebeğiniz gayet sağlıklı’ dedi. ‘Hocam bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?’ dediğimizde ise ‘Hayır ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ dedi” ifadelerini kullandı. “8 yılın sonunda dava lehimize sonuçlandı” Eşinin hamileliğinin 8’inci ayında doğuma alındığını kaydeden Gürdal, “Sebebini sorduğumuzda bağırsak enfeksiyonu yaşadığını, ölüm tehlikesi olduğu için bir an önce alınması gerektiğini söyledi. İşin ucunda ölüm olduğu için biz de kabul ettik. 1 gün sonrasında ameliyata alındı ve down sendromlu olduğunu öğrendik. Biz down sendromunun ne olduğunu bilmiyorduk. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız diye çok düşündük. İyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdik. 8 yılın sonunda dava çok şükür lehimize sonuçlandı” diye konuştu. "Emsal olmaktan mutluyum" Emsal niteliğinde bir karar çıktığını söyleyen Faruk Gürdal, “Karar lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik, maddiyatta gözümüz yok. 21 milyon TL lehimize sonuçlandı. Çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Türkiye’deki ailelere emsal olmaktan mutluyum. Çocuğumun eğitimi için harcayacağım. 8 yaşına geldi, hala bezleniyor. Konuşamıyor, çok geç yürüdü. 3,5 yaşında yürümeye başladı. 36 günlük yoğun bakım süreci vardı. Bu süreç bizi çok etkiledi. 35 gün yavrumuza kavuşamadık. Annesi boğazından hortum salarak beslemişti. Bu süreçler bizi çok yıprattı. O benim evladım, down sendromlu olduğu için bu davayı açmadım. Çocuğumun hakkı olduğu için bu davayı açtım” dedi.
Muş Muş’ta iki araçta silah ve uyuşturucu ele geçirildi Muş’ta düzenlenen operasyonda iki araçta uyuşturucu madde ve ruhsatsız silah ele geçirilirken, gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Muş Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerince uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda iki araçta silah ve uyuşturucu madde ile yakalanan 3 kişi, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Muş Valiliğinden yapılan açıklamada, “Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce ilimize veya batı illerine uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda uyuşturucu madde taşıdığı tespit edilen 2 araç ekiplerimiz tarafından takibe alınmış ve belirtilen araçlar durdurularak narkotik madde arama köpeği Thor eşliğinde arama yapılmıştır. Yapılan kontrollerde bin 53 gram metamfetamin maddesi, 13,4 kilogram skunk maddesi, 1 adet AK-47 piyade tüfeği, 2 adet şarjör, 4 adet 7,62 mm fişek ele geçirilmiştir. Konu ile ilgili olarak Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 4 şüpheli şahıs TCK 188 kapsamında işlem yapılmak üzere gözaltına alınmış, ayrıca bu şüphelilerden 2’si hakkında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 6136 S.K.M suçundan adli işlem başlatılmış ve şüpheli şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmiş olup, 3 şahıs mahkemece tutuklanırken, 1 şahıs adli kontrol şartıyla serbest kalmıştır” denildi.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci olduğunu belirterek, bunlardan bin 164 kişinin örgün eğitimde ön lisans, bin 269 kişinin de lisans eğitimi gördüğünü söyledi. Adalet Bakanı Tunç, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu toplantısına katıldı. Tunç, İstanbul Sözleşmesi yürürlülükten kaldırıldıktan sonra 2021 yılında 343, 2022’de 358, 2023’te 315, bu yıl içinde de şu ana kadar 107 kadın cinayeti yaşandığını belirterek, "Dolayısıyla hiç olmasın, yani bu noktada en aza indirelim. Türkiye olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre bizim bölgemiz orta sıralarda gözüküyor. Ama bizim ülkemizde hiç kadın cinayeti olmasın, biz bunu temenni ederiz” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ve meslek liseleri açtıklarını ifade eden Tunç, “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var. Bunların tabii yaşı küçük olan da var, ileri yaşta olanlar da var. Açık öğretim ortaokulu okuyan var, 9 bin 389 kişi. Açık öğretim lisesi okuyan var, 43 bin 184 kişi. Açık öğretim fakültesi ön lisans ve lisans okuyan 6 bin 914 kişi var. Örgün eğitim ortaokula gidenler, örgün eğitim liseye gidenler; 494 kişi. Örgün eğitim ön lisans bin 164 kişi. Örgün eğitim lisans, yani gündüzleri üniversiteye gidiyor, akşamları cezaevine dönüyor. Okulda da kimse onun cezaevinde kaldığını bile bilmiyor, yani böyle insancıl bir ortam var. Cezaevlerinde bin 269 kişi lisans eğitimi görüyor. Yüksek lisans 61, doktora 21, uzaktan eğitimle ön lisans 38, uzaktan eğitimle lisans 91, Adalet Mesleki Eğitim Merkezi’nde 8 Mayıs itibarıyla bin 550 kişi şu anda mesleki eğitim görüyor. Çok programlı liselerde de 237 kişi” dedi.