GÜNDEM - 23 Ekim 2018 Salı 09:05

7 bin yıllık dev saray

A
A
A
7 bin yıllık dev saray

9 bin yıldır kesintisiz yerleşim yeri olarak kullanılma özelliğiyle dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan Mersin’deki Yumuktepe Höyüğü’nde, bu yılki kazı çalışmaları da sona erdi. Kazılarda odalarıyla birlikte ortaya çıkarılan 7 bin yıllık dev sarayın restorasyonu yapılırken, kömürleşmiş arpa, çömlek ve sandık gibi eserler de bulundu. Ayrıca bu yıl 3 bölgede çocuk ve kadın mezarları ortaya çıkarıldı.

Milattan önce 7 binli yıllarda Neolitik Çağ’ın bir kalesi olarak ilk yerleşimin kurulduğu Mersin’in merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’nde, bu yılki kazılarda sona erdi. İtalya Lecce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Isabella Caneva’nın, ekibiyle birlikte 26 yıldır her yaz aralıksız sürdürdüğü, üst üste kurulmuş medeniyetlerin en tepesinden başlayıp aşağıya doğru inerek sürdürülen çalışmalarda, bu yıl 10’u akademisyen, 20’si işçi 30 kişi görev aldı. 3 Ağustos'da başlayan kazılar, bugün sona ererken, bu yılda önemli buluntular ortaya çıkarıldı. Neolitik Çağ’dan başlamak üzere Kalkolitik, Orta Kalkolitik, Geç Kalkolitik, Tunç Çağı ve devamında Orta Çağ’a kadar uzanan, M.Ö. 7 binli yıllardan 14’üncü yüzyıla kadar geçen dönemde kesintisiz yerleşim yeri olma özelliğiyle her tabakada ayrı kalıntıların bulunduğu Yumuktepe kazıları, 3 ayrı ekibin 3 ayrı tabakada yürüttüğü çalışmalarla devam eti.

"Kazı çalışması sonucunda güzel sonuçlar çıktı" 

Kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Kazı Başkanı Isabella Caneva, bu sene ekibin küçük olduğunu ancak geçen yıllara göre daha fazla kazı yaptıklarını söyledi. Bu yıl 70 gün kazı yaptıklarını belirten Caneva, “İş olarak çok güzel sonuçlar alabildik. Her zamanki gibi Yumuktepe’de değişik dönemlere ait farklı tabakalarda çalıştık. Biz her tabakada araştırma, kazı yapma fırsatı bulduk. 20 işçimizle çalışmalarımızı bu sene tamamladık. Kazı çalışması sonucunda güzel sonuçlar çıktı. Burada güzel eserler çıkıyor ama eser bizim için bir alet. Bunlar hangi dönemlerin burada olduğu anlamak, öğrenmek için bir alet. Bu senede çoğu çanak, çömlek olmak üzere güzel eserler çıktı. Parçalanan çanak ve çömlekler birleştirildi. Bunları müzeye teslim edeceğiz. Ondan sonra Neolotik tabakalarına yani en eski tabaklarında çok aşağı indik. Burada M.Ö. 7 binli yıllara ait buluntular var. Bu sene o bölgede tek tek, değişik yapı katı bulabildik. 1 metre içinde ince ince tabakalar halinde, 5 farklı yapı katı ortaya çıktı. Bunların yakın dönemlere ait olduğunu düşünüyoruz. Zaten o dönem evler kerpiçten yapılıyordu ve oda hassas bir madde. Onlar çok uzun zaman kalmıyor ve bir süre yıkılıp, yerine yenisi yapıyormuş. Bu normal bir şey ama burayı detaylı bir şekilde incelemek çok önemli" diye konuştu.

"Çocuk ve kadın mezarları bulduk" 

Kalkolitik Çağ dönemine ait tabakada önemli sonuçlar aldıklarını kaydeden Caneva, "Şu anda tamamen su duvarı çıktı. Şimdi bu duvar hangi şekilde, hangi madde kullanıldı ve hangi teknikle yapıldığı ortaya çıktı Kalkolitik’ten sonra en büyük ihtimalle ilk Tunç zamanında Yumuktepe’nin güney kısmında yer alan bir yer yaşamak kullanılmadı ve orası mezarlık olarak kullanıldı. Burada çünkü birkaç mezar çıktı. İçinde çoğu çocuk ve yetişkin kadın cesetlerine ait kemikler çıktı. O dönemde bizim araştırmalarımıza göre yerleşim yeri içinde veya yanına kadınlar ve çocuklar gömülüyordu, erkekler ise başka bir mezarlık içine gömülüyordu. Daha bu kesin değil ama antropolog bunu söyledi" şeklinde konuştu.
Buranın açık hava müzesi olması içinde çalışmalar yürüttüklerini belirten Caneva, “Proje hazır ve şu anda kurulda. Bizde müze için kazı çalışmalarını yürütüyoruz. Geçen seneki kazılmış evler, odalar dolduruldu, restorasyon yapıldı ki müze için hazır olsun, halk buraları gezebilsin. Çünkü burası açık hava müzesi olması için kazı çalışmalarının bitmesi gerekiyor. O yüzden burayı korumaya alıp, kapatacağız. Buraya kimse giremeyecek, kimse basamayacak" ifadelerini kullandı.  

Koray Ünlü-Güray Gürdal
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Görevi esnasında beyin kanamıs geçiren güvenlik görevlisi son yolculuğuna uğurlandı Manisa’nın Kula ilçesinde hastanede görev başında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden güvenlik görevlisi, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Kula Devlet Hastanesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan ve geçtiğimiz günlerde görevi başında geçirdiği beyin kanaması sonucu görev yaptığı kurumda ilk müdahalesi yapılan Ramazan Topal, sevk edildiği Salihli Devlet Hastanesi’nde önceki gece yaşam mücadelesini kaybetti. Topal için bugün görev yaptığı hastanede tören düzenlendi. Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca’nın da katıldığı törende genç yaşta hayata gözlerini yuman Ramazan Topal için helallik alındı. Tören esnasında genç güvenlik görevlisinin çalışma arkadaşları, Topal’ın tabutunun üzerine güller koyup gözyaşı döktü. Törene katılan Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca ve Kula Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Cansu Sarıgül, birer konuşma yaparak sağlık camiası ve Topal ailesine başsağlığı dileklerini iletti. Ramazan Topal’ın cenazesi, törenin ardından Süleyman Şah Camii’ne getirildi. Burada ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazında Topal’ın ailesi ve yakınları ayakta durmakta güçlük çekti. Cenaze namazını ise Topal’ın imam olan amcası Mahmut Topal kıldırdı. Genç güvenlikçi, okunan duaların ardından gözyaşları arasında Kula Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Hatay Hataylı bal üreticisi “arılarım beni tanıyor” diyerek atletle arılarına bakım yapıyor Hatay’ın payas ilçesinde balcılık yapan Üzeyir Yarar (47), yarı çıplak bir vaziyette arı kovanlarını açarak, adeta arılara meydan okudu. Balcı Üzeyir Yarar, arılarının kendisini tanıdığını ve 100 yıllık arılar olduğunu ırkın hiç bozulmamış olduğunu belirtti. Payas İlçesi kayalık Caddesi’nde balcılık yapan, Üzeyir Yarar 47 yaşındaki balcı kendi arılarına olan güvenini farklı bir yöntemle sergiledi. Yaklaşık 15 peteği bulunan ve arıların, günün belirli saatlerinde insanları ısırmadığını iddia eden Yarar, bununla birlikte kendi arılarının da kendisine asla zarar vermeyeceğini ispatlamak için neredeyse yarı çıplak soyundu. ‘Arılarım beni tanıyor’ dedi, içerisinde binlerce arının olduğu peteği yarı çıplak şekilde açtı Arıcılığa Hobi olarak başlayan Üzeyir Yarar(47), “ bundan bir herhangi bir şeye para filan şu bu talep düşünmeden burada işte arı meragım var. Dedem de benim arıcıymış daha önce çocukluğumdan belli bir meragım olduğu için, o arı bir 10 seneden belli bu işi yapıyorum. Arılar bizleri tanıyor zarar vermediğimiz sürece, onlar da bir insan gibi yani hayvan bir insan gibi zarar vermediğiniz sürece benim de zarar vermeyeceğimi biliyorlar, kendilerini yaşatmak için ben ballarını bile almıyorum, kendilerine bırakıyorum aldığım, yani biz aslında insanoğlu hırsızlık, hayvanın kışlık yiyeceklerini biz çalıyoruz ben az bir şey mesela alıyorum bundan bir herhangi bir para şey beklemiyorum yani, bir amcamızla tanıştım, amcam 95 yaşındaydı Hatay’da, adam 95 babasından kalmış arı 95 seneden belli dedi oğlum bendeydi bu arı dedi. Ben bir kovan aldım dedi miydi amca bunun bir kovanını bana sat dedim ve oraya Aracı gitmesi imkansız, ırk bozulmamış tahminimce onları getirdim o ırkı aldım onu çoğalttım kendi çapımda bir şeyler yapmayı kendim ırkım gibi o işte 10 tahminimce de 100 yıldan belli o adam da 95 yani ırk hiç bozulmamış. Oynuyorum devamlı her zaman bakıyorum bakımını yapıyorum elbise giymiyorum yani, herhangi bir şeyde soktuğu zaman da herhangi bir şişkinlikle olmuyor bende arılar beni tanıyor isterseniz bakıyım açıp yani onlar oldu daha büyük arılar var isterseniz videoda bak şurada bunu da açarım, yani arılar beni tanıyor ya bunlar herhangi bir zarar vermez.” İfadelerine yer verdi.
Hatay Bakan Özhaseki: “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem sonrası 76 bin konutun teslim edildiğini belirterek, "Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. İlk olarak Antakya ilçesi EXPO yerleşkesinde bulunan Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Bakan Özhaseki, şehrin farklı noktalarındaki şantiye alanlarını da ziyaret etti. Çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Özhaseki, ardından Mustafa Kemal Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Hatay İl Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Türkiye genelinde bin 240 şantiye alanının olduğunu belirten Bakan Özhaseki, bu zamana kadar yapımı tamamlanan 76 bin konutun da teslim edildiğini söyledi. “Depremden doğrudan ve dolaylı olarak 14 milyon insan etkilendi” Türkiye’nin 15 ay önce büyük bir felaketle karşı karşıya geldiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, Hatay’da 9 saat arayla uzun süren iki tane şiddetli deprem olduğuna değinerek, “Bundan dolaylı veya doğrudan etkilenen insan sayısı 14 milyonu buldu. 18 tane şehrimizde de hasar var. Yapılan tespitlerde ara ara bu sayılar düşebilir ama ortalama 850 bin bağımsız birimin zarar gördüğünü biz de tescil etmiş olduk. Ülke olarak çok şükür büyük bir milletiz. Böyle bir milletin ferdi olmak ve üyesi olmak hepimiz için şereftir” dedi. “Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye alanımız var” Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, AFAD’ın deprem bölgelerinde bildirmiş olduğu hak sahipliği sayısının 400 bin civarında konut ve 40 bin civarında da iş yeri olduğunu belirterek, “Mahkemelik durumlar nedeniyle arada sayılar değişiyor veya süreler uzatılıp yeni müracaatlar alınıyor. Bu sayının 500 bine doğru yaklaşacağını kabul ediyoruz. Biz bakanlık olarak 500 bin civarında konut ve iş yeri yapma planlamalarımızı sürdürüyoruz. Ülke genelinde şu anda bin 240 yerde şantiyemiz var. 110 bin kişilik bir çalışan ordusuyla bu işleri sürdürmeye gayret ediyoruz. Genel olarak bin 240 yerde şantiyemiz var. Hatay merkezde bugün arkadaşlarımız 68 yerde şantiyemizin olduğunu söylediler" diye konuştu. “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Köylerde de hasar olduğunu dile getiren Bakan Özhaseki, “Bu köylerde önce normal inşaatlarımız devam ederken, deprem konusundaki uzman hocalarımızın tavsiyesiyle çelik evlere başladık. O çelik evlerimiz de çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Şu ana kadar 76 bin kadar konut teslim ettik. Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız. 400 bin civarında hak sahibinin 395 bin konut için bir ay içerisinde ihalesini yapacağız. Bunlara da en fazla bir yıl gibi bir süre veriyoruz. Ufak tefek aksamalar olabilir ama büyük ihtimalle gelecek sene ortası veya güz ayları gibi bütün konut ve iş yerleri için hak sahiplerinin tamamının haklarını inşallah bitirmiş ve teslim etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürünü silahla öldüren zanlı çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi Eyüpsultan’da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurup hayatını kaybetmesine neden olan Y.K. çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi.Eyüpsultan’da 7 Mayıs’ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan’ı odasında silahla vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybederken, olayın ardından yakalanan Y.K. gözaltına alınmıştı.TutuklandıEmniyetteki işlemleri tamamlanan suça sürüklenen çocuk Y.K., Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Burada Savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.Hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği belirtildiOlaya ilişkin detaylar ise Savcılığın sevk yazısında ortaya çıktı. Sevk yazısında, öldürülen Oktugan ile suça sürüklenen çocuk Y.K. arasında okulda ilişiğin kesilmesi ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediğinin anlaşıldığı, 2023 Aralık ayında gerçekleşen olay sonrasında suça sürüklenen çocuğun ulaştığı ruhi sükûnete rağmen fiilini planladığı şekilde icra ettiği, böylece Y.K.’nın eğitimci Oktugan’ı silahla hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği ve hayatını kaybetmesine neden olduğu belirtildi."Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’Öte yandan suça sürüklenen çocuk Y.K.’nın Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Y.K.’nın ifadesinde, ‘’2023’ün ilk döneminin ortalarında başka bir okuldan bu özel liseye kayıt oldum. Burada çeşitli sebeplerde hakkımda disiplin cezaları yazıldı, ben imzalamak istemedim. Aralık ayında sınıfımdayken disiplin cezalarından dolayı annemin geldiğini öğrendim. Müdür İbrahim Oktugan’ın odasına gittim, annemle oturuyorlardı. Anneme Arapça bir şeyler söylemek istediğim sırada müdür, ‘’Burası Türkiye, benim okulumda kimse bu şekilde başka dil konuşamaz’ dedi. Aramızda sözlü bir tartışma yaşandı. Annemin üzerine yürümesi üzerine polisi de aradık, daha sonra okulu terk ettik ve olaydan sonra bir daha okula dönmedim. Bizden aldıkları parayı da geri vermediler. Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’ dedi.‘’Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu’’Olaydan 1 gün önce aynı okulda okuyan birini gördüğünü ve Aralık ayında yaşadığı olayın aklına geldiğini söyleyen Y.K. ifadesinin devamında, ‘’Tekrar sinir oldum. Müdürün hala okulda olup olmadığını sordum. Hala orada çalıştığını söyleyince 4 Mayıs günü 10 bin lira karşılığında aldığım tabanca ile okula gitmeye karar verdim. Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Kapıya geldiğimde selam verdim, bir anda kapı açıldı. Kimseye bir şey söylemeden hızlı bir şekilde müdürün odasına geçtim. Masada oturuyordu, beni görünce ayağa kalktı. Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim. 2 mermim vardı, ikisi de karnına geldi. Bana saldıracağını düşünerek ateş ettim. Sonrasında hızlıca odadan çıkıp geldiğim kapıya yöneldim ve silahı yere doğru tutarak ‘peşimden gelmeyin’ dedim. Kapıya koşup kapıyı zorladım, açılmayınca birinden açmasını rica ettim. Bir çocuk da kapıyı açtı. Benim amacım öldürmek değildi, dövmekti. Eve geçtim ve börek götürdüm. Üzerimi değiştirdim. Bir süre sonra da silahı ve telefonumu Alibeyköy Barajı’na attım’’ ifadelerini kullandı.