GÜNDEM - 21 Ekim 2021 Perşembe 12:24

70'lik karateci gençlere taş çıkartıyor

A
A
A
70'lik karateci gençlere taş çıkartıyor

Sivas’ta yaşayan 68 yaşındaki Oğuz Ökten, ilerlemiş yaşına rağmen karate antrenörlüğü yapıyor. Ökten, attığı teklemelerle de dikkatleri üzerine çekiyor.

Sivas’ta yaşayan 68 yaşındaki Oğuz Ökten, ilerlemiş yaşına rağmen karate ile uğraşarak sporcular yetiştirmeye devam ediyor. Ökten, yaşının getirdiği zorlukların yanı sıra, çalışma azmiyle gençlere örnek oluyor.

Yüzlerce sporcu, antrenör, hakem yetiştiren Ökten, aynı zamanda Türkiye Karate Federasyonu Disiplin Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyor. 48 yıldır karate ile uğraşan Ökten, çalışma azmiyle hem gençlere hem de yaşıtlarına örnek oluyor. Her gün erken saatlerde kalkarak spor yapan karate antrenörü Oğuz Ökten, 7’den 70’e herkesi spor yapmaya davet etti.

“Çok sayıda milli sporcu yetiştirdik”

Karateyi anlatan antrenör Oğuz Ökten, çok sayıda sporcu yetiştirdiğini söyledi. Ökten, “1973 yılında karate spor hayatım başladı, 1976 yılında ilk defa Sivas’ta karate derslerine başladık. Belli bir süre sonra tekvando derslerine de başladık. Her iki sporda da yüzlerce milli sporcular yetiştirdik ve hala devam ediyoruz. Bizim spora başladığımız dönemde federasyon olmadığı için resmi maçlara girme şansımız olmadı ancak iller arası turnuvalarda yarışmalara girdim. Oralarda birinciliklerim oldu daha sonra Türkiye Şampiyonasında Türkiye ikinciliğim var. 1976 yılından bu yana antrenör olarak görev yapıyorum. Çok sayıda milli sporcu yetiştirdik. Sivas’ta halen benim yetiştirdiğim antrenörler ve hakemler görev yapıyor” dedi.

“Yaşımız 68 olmasına rağmen yine tekmelerimi kullanabiliyorum”

Kendine özgü fiziksel özelliğinin olduğunu söyleyen Ökten, “48 yıllık spor geçmişimiz var spora yeni başlamış öğrencileri yetiştirmesek de antrenör ve hakemleri yetiştiriyoruz, birlikte derslere giriyoruz. Fiziksel bir özelliğimiz var onunda bayağı faydasını görüyoruz. Yaşımız 68 olmasına rağmen yine tekmelerimi kullanabiliyorum” ifadelerini kullandı.

“Halen çalışıyor olmam merak uyandırıyor”

Kendisini spor yaparken görenlerin şaşırdığını söyleyen antrenör Ökten “Benim yaşımda olan birinin halen çalışıyor olması insanlar üzerinde baya merak uyandırıyor. Zaten Sivas’ta ismim söylendiği zaman çoğu kişi tanıdığı için, uzun yıllardır bu işin içinde olmamız bu yapmış olduğumuz hareketlerin doğal olduğu itibarını da uyandırmış oluyor” dedi.

“Gençleri spora yönlendirmekle uğraşıyoruz”

Gelecek nesillere tavsiyelerde de bulunan Ökten, “Gelecek nesiller her halükarda sporun içerisinde olmalı. Bugün olmuş hala biz gençleri spora yönlendirmekle uğraşıyoruz. Spor yaparken de ahlaken ve manen güçlü bireyler yetiştirmeye önem veriyoruz. Spor her şey değil mutlaka spor yaparken de ahlaklı, alçak gönüllü, vatansever olmak gerekiyor. Milli ve manevi değerlere bağlı genler yetiştirmek için bizler nasıl bugüne kadar çalıştıysak bizden sonra da yetiştirdiğimiz antrenörlerimiz aynı şekilde çalışmalarını devam ettirecekler. Ülkemize maddi, manevi, güçlü bireyler yetişmesine faydalı olacaklardır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Oğuzhan Sarzep - Mert Taha Varol
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.