KÜLTÜR SANAT - 10 Haziran 2019 Pazartesi 10:13

8 asırdır dimdik ayakta duran çivisiz camideki inanılmaz gizem

A
A
A
8 asırdır dimdik ayakta duran çivisiz camideki inanılmaz gizem

Samsun’un Çarşamba ilçesinde bulunan ve 8 asrı aşan tarihiyle zamana meydan okuyan, ters çevrildiğinde gemiye benzeyen çivisiz cami, deprem takozu sayesinde sallanıyor ama yıkılmıyor.

Amerikalı bir bilim adamı tarafından, 1205 yılında yapıldığı belirlenen Göğceli Camii (Çivisiz Cami), 8 asrı aşkın süredir dimdik ayakta durarak yıllara meydan okuyor. Günümüzde dayanıklı olduğu iddia edilen yapıların kısa ömürlü olmasına karşın, 8 asır önce çivi kullanılmadan, pelit ağacından yapılan Göğceli Camii varlığını sürdürüyor. Müslümanların yüzyıllardır ibadet ettiği cami, ahşaptan yapılmasına rağmen yüzlerce devletten daha eski bir yapı olma özelliğini taşıyor.

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa edildiği düşünülen cami, birçok medeniyete ve savaşlara tanıklık etti. Selçuklu ve Osmanlı'yı geride bırakan cami, Cumhuriyet'in 100'üncü yılına yaklaşılırken de dimdik ayakta. Caminin yapımı hakkında birçok rivayet bulunurken, en güçlü rivayet ise ters çevrildiğinde gemiye benzemesi, duvarlarında gemicilikle alakalı sembollerin olması ve caminin kıbleye doğru eğik olması nedeniyle gemiciler tarafından yapılması en güçlü rivayet olarak dikkat çekiyor. Yıllardır camide imamlık yapan Ahmet Özköse, camiye ziyarete gelen yerli ve yabancı deprem uzmanlarının caminin içerisinde bulunan deprem takozu ve kirişine hayret ettiklerini söyledi.

“Camiyi taban yukarıya doğru ters çevirdiğimizde gemiye benziyor”

Caminin büyük olasılıkla denizciler tarafından yapıldığını ifade eden Ahmet Özköse, “Göğceli Camii, Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde 1206 yılında yapıldı. O günden bu yana 800’ü aşkın yıldır camimiz ayakta duruyor. İnşallah daha uzun yıllar da ayakta kalacaktır. Bu caminin yapımıyla alakalı birçok rivayet var. Bunlardan birisi de eskiden burada küçük beylikler yaşıyormuş. Direnişler oluyormuş. O direnişi kırmak üzere donanmasıyla Karadeniz’e gelen bir Müslüman komutan tarafından yaptırıldığı görüşü de var.

Camiyi taban yukarıya doğru ters çevirdiğimizde gemiye benziyor. Bundan dolayı da caminin yapımında donanması olan bir komutan tarafından yapılması rivayeti daha güçlü gözüküyor. Ayrıca camide kullanılan ahşapların da gelen gemiler tarafından getirildiğine dair halk rivayetleri de mevcut. Caminin 800 yılı aşkın olması konusunda bir tereddüt yok. Cami, çivi kullanılmadan yığma tekniğiyle inşa edildi. Tahtaların birbirine geçirilmesiyle ‘kurt boğazı’ tekniğiyle yapılmış” dedi.

“Kıbleye yönelik rüku ve secde eder vaziyette"

Birçok deprem geçirmesine rağmen caminin hasar almamasına da dikkat çeken Özköse, “Ecdadımız burada 8 asır öncesinde deprem takozunu kullanmışlar. Bu takoz, sallantı esnasında caminin esnemesini sağlıyor. Köşelerin de kurt boğazı tekniğiyle birbirine geçirilmiş olduğunu düşünecek olursak, her ikisi bir düşünüldüğünde cami adeta sallantı esnasında bir beşik misali sallanıyor ama yıkılmıyor. Bunu geçmişten bugüne geldiğimizde görmemiz de mümkün. Burası deprem bölgesi. 800 yılda birçok deprem meydana geldi. Bunlardan 1938 ve 1942 yılında olan büyük depremleri büyüklerimiz biliyor. Camimiz, bu büyük depremleri de hasarsız bir şekilde atlattı. Camimiz, bir sallantı esnasında yıkılacak olursa kıbleye yönelik rüku ve secde eder vaziyette ön tarafa doğru yıkılacaktır” diye konuştu.

Camiye hayran kalan ve gizemlerini çözmeye çalışan vatandaşlar ise 800’ü aşkın yıldır ayakta duran tahtalara dokunmanın büyük bir heyecan oluşturduğunu ancak caminin aslının yeterince korunamadığını belirtti.
Ayrıca son zamanlarda camiye gelen yerli ve yabancı turist sayısında da oldukça artış yaşandı.  

Erdi Demür-Nuri Oğuzhan Şeker

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Türkiye-Cezayir KEK 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu Ankara’da gerçekleştirildi Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıda ekonomiden bilgi teknolojilerine, eğitimden sağlığa, kültürden turizme, ticaretten sosyal politikalara kadar birçok alanda iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile Cezayir Enerji ve Madenler Bakanı Mohamed Arkab, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda heyetler arası görüşmeler yaptı. Görüşmenin ardından Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu gerçekleştirildi. Düzenlenen kapanış oturumunda konuşan Bakan Göktaş, 2023 yılı sonunda Türkiye ve Cezayir arasında ikili ticaret hacminin 6,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğinin altını çizerek, bu rakamın iki ülke arasındaki en yüksek seviye olduğunu kaydetti. Bakan Göktaş, gelecek dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un hedef olarak belirlediği 10 milyar dolar ikili ticaret hacmine kolaylıkla ulaşılabileceğine inandığını ifade etti. Bakan Göktaş, her iki ülkenin de önem verdiği ‘Tercihli Ticaret Anlaşması’ müzakerelerinin başlanması yönünde alınan karardan memnuniyet duyduğunu kaydetti. “Cezayir’de bir anaokul ve bir ilkokul ile eğitim ve öğretime başlanmasını planlıyoruz” Bakan Göktaş, Cezayir’de 33 bin Türk vatandaşı, Türkiye’de ise 12 bin Cezayir vatandaşının yaşadığına dikkati çekerek, “Geçtiğimiz yıl 2 bin 196 Cezayirli öğrencinin Türkiye üniversitelerinde eğitim görmelerine destek olarak gençlerimizin kültürel etkileşimine ve geleceklerine destek olduk. Gençlerimiz ülkelerimiz arasında sevgi köprüleri kuran birer gönül elçisidir. Türkiye Maarif Vakfımızın resmi süreçleri tamamlanmasının ardından Cezayir’de de bir anaokulu ve bir ilkokul ile eğitim ve öğretime başlanmasını planlıyoruz. Eğitimde tecrübe paylaşımını ülkelerimizin geleceği açısından değerli bir yatırım olarak görüyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye ile Cezayir arasındaki uçuşlarda sefer sayısı artırıldı Bugünkü toplantıda ekonomiden bilgi teknolojilerine, eğitimden sağlığa, kültürden turizme, ticaretten sosyal politikalara kadar birçok alanda iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını kaydeden Bakan Göktaş, “Gerçekleşen verimli görüşmelerin ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri çok daha ileri bir noktaya taşıyacağına gönülden inanıyorum. Dün Karma Ekonomik Komisyonu vesilesiyle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz ile Cezayir Sivil Havacılık Otoritesi arasında da bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasındaki hava ulaşımında haftalık 35 olan uçuş sefer sayısının 80 uçuşa çıkarılması ve uçuş noktalarına ilişkin kısıtlamaların kaldırılması kararı alındı. Bu anlaşma Türkiye ve Cezayir ilişkileri açısından memnuniyet verici bir gelişmedir” diye konuştu. Konuşmaların ardından iki bakan KEK toplantı tutanağını imzaladı.
Bolu Öğrencilerin düzenlediği “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” paneline yoğun ilgi Bolu’da lise öğrencileri tarafından hazırlanan “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” başlıklı paneli yoğun ilgi gördü. Panele katılarak öğrencilerin sunumuna katkı sunan İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen, “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor. Dolayısıyla da bu hem doğal afetlerin miktarını, hem sıklığını hem de şiddetini arttırıyor” dedi. Liselerde Bilim Uygulamaları Projesi çerçevesinde Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi’nden 6 öğrenci, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile alakalı panel düzenledi. Panel başkanlığını Sude Özkan, sunumu ise İrem Gülmez, Şevval Can, Elif Yusufoğlu, Abdullah Çilingir, Umutgün Acer yaptı. “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” başlıklı panele öğrencilere katkı sunmak için Bolu Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen ve Prof. Dr. Fatih Aydın da katıldı. Öğrencilerin yaptığı sunumun ardından konuklar yaptıkları bilimsel araştırmaları öğrencilere aktardı. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün toplantı salonunda gerçekleştirilen panele çok sayıda öğrenci ve öğretmen katılım sağladı. “Geniş bir kitleye erişebilme imkanı bulacağız” Öğrencilerle panele katılmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade eden İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. İlhan Sağsen, “İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi olarak Bolu genelinde bütün ortaokul ve liselerimize farkındalık söyleşilerinde bulunuyoruz. Burada İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzle ve İzzet Baysal Anadolu Lisesi’yle beraber iklim değişikliğiyle alakalı program gerçekleştireceğiz. Bu programın güzel yanı öğrencilerimizle beraber bir panele katılacağız. İklim değişikliğiyle alakalı onlar sunumlarını yapacak. Bizler de iklim değişikliğiyle mücadelede çözüm yolları, sıfır atık, geri dönüşüm, enerji verimliliği, enerji tasarrufu, bu konularda Bolu genelinde bir bilgilendirme yapmış olacağız. Dolayısıyla da aslında bu hem bizim yapmak istediğimiz bu farkındalık söyleşilerinden bir tanesi ama bu sefer daha geniş bir kitleye erişebilme imkanı bulacağız” diye konuştu. “Yeni ağaçların dikilmesi son derece önemli” Çevre kirliliğine karşı önlem alınmazsa 50 yıl sonra yaşamı olumsuz etkileyecek olan birçok olumsuzluğun meydana geleceğini ifade eden Doç. Dr. Sağsen, “Orman olması son derece önemli. Yani bu dünya için yağmur ormanları, bizim ormanlarımız da dahil olmak üzere Türkiye’deki ormanlar çünkü ormanlar, okyanuslarla beraber en büyük karbon yatakları. Bizim tabiri caizse akciğerlerimiz olarak hep nitelendirilir. Aslında bu emisyonları emdiği içindir, karbon yutakları olduğu için. Dolayısıyla ormanlaşmanın devam etmesi yani orman kesiminin olmaması, hatta yeni ağaçların dikilmesi son derece önemli. Önlemler alınmazsa Türkiye genelinde ve küresel olarak sadece bir ulus devletin önlem alması da yetmiyor bu süreçte. Başta su kaynakları olmak üzere yaşamı olumsuz etkileyen birçok olumsuzlukla biz karşı karşıya geleceğiz” dedi. “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor” Son dönemde yaşanan fırtına, sel gibi afetlerin iklim değişikliği ile doğrudan bağlantısı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Sağsen, “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor. Dolayısıyla da bu hem doğal afetlerin miktarını, hem sıklığını hem de şiddetini arttırıyor. Bunları engellemek için aslında Paris İklim Antlaşması çerçevesinde devletlerin üzerine düşen bazı sorumluluklar var. Emisyonları düşürmek, üretim teknolojilerini modernleştirmek, enerji verimliliğini arttırmak, bunun dışında kullandığımız enerji tipini değiştirmek, yani konvansiyonel yakıtlar yerine, özellikle kömür kullanımı yerine yenilenebilir enerji teknolojisine yönelmek. Bu noktada en önemli bizim kaynaklarımız. Bunun dışında da ekolojiyi korumak, yani okyanusları, denizleri kirlenmekten korumak. Geçtiğimiz günlerde yine bizim üzerinde durduğumuz tek kullanımlık plastiklerden vazgeçmek. Bunların tamamı ekolojik dengeyi alt üst ediyor. O yüzden bu konu ve bireysel olarak da biraz ihtiyaç analizinizi doğru yapmak, yani üretim tüketim neyi alıyoruz, neyi almıyoruz? Bu analizi doğru yapmak bu noktada önemli” dedi.