GÜNDEM - 23 Eylül 2017 Cumartesi 09:24

81 yaşındaki marangoz ustası 69 yıldır hiç durmadan çalışıyor

A
A
A
81 yaşındaki marangoz ustası 69 yıldır hiç durmadan çalışıyor

Mersin’de 1948 yılında henüz 12 yaşındayken çırak olarak başladığı marangozluk mesleğini hiç ara vermeden 69 yıldır sürdüren ve bu yıl ustalığıyla ‘Yılın İl Ahisi’ seçilen 81 yaşındaki Selim Yonuk, hala her gün iş yerine gelerek tezgah başında çalışmaya devam ediyor. “Ömrüm elverdiği sürece çalışmaya devam edeceğim” diyen Selim Amca, çalışma azmiyle gençlere taş çıkartıyor.

1936 yılında Mersin’de doğan Selim Yonuk, uzun yıllardır devam ettiği marangozluk mesleğinde, hem yetiştirdiği kalfa ve ustalar hem çalışma azmi hem iş disiplini ile herkese örnek oluyor. 81 yaşında olmasına karşın, hala her gün marangoz atölyesine gelerek sabah saat 07.00’den akşam saat 19.00’a kadar tezgahlarda mobilya üretiyor. Bugüne kadar 100’e yakın kalfa ve usta yetiştiren Selim Amca, Mersin Sanayi Sitesi’ndeki iş yerini İHA’ya açtı.

“12 yaşında çırak olarak marangozluğa başladım”

Tezgah başına geçerek ustalığını sergileyen Yonuk, bu kadar uzun süre çalışmasının sırlarını anlattı. İlkokulu bitirdikten sonra sanat okuluna devam eden Yonuk, ikinci yılında mesleğini belirlemek için okulda çektiği kurada demircilik çıkınca, annesinin bu mesleği istememesi, okul yönetiminin de bölümünü değiştirmemesi üzerine, babasının kendi mesleği olan marangozluğu öğrenmesi için okuldan alarak bir iş yerine çırak olarak yerleştirdiğini belirtti. Yonuk, “Sene 1948’di. Haftada 25 kuruş ücretle burada çırak olarak çalışmaya başladım. 3 yıl da başka bir ustanın yanında çalıştıktan sonra 1953 yılında bir tüccarın mobilyalarını söküp İstanbul’a götürdük. Arkadaşlarımın hemen iş bulmasıyla Mersin’e dönmedim ve yine marangoz olarak İstanbul’da çalışmaya başladım. 17 yaşındaydım ve o dönemde zehir gibi bir kalfayım. Öyle bir meslek seçtim ki kendime, herkesin yapamayacağı işi ben yapıyordum. Oradaki ustamın yanında askerlik dahil 5 sene kaldım. 120 lira haftalık alıyordum 1953’te, iyi paraydı” dedi.

“1960 yılında kendi dükkanımı açtım. Çıraklıkla beraber 69 yıldır sürekli çalışıyorum”

Şans eseri askerliğini de İstanbul’da yaptığını, 1958 yılında terhis olduktan sonra ailesini görmek için Mersin’e geldiğini anlatan Yonuk, daha önce birlikte çalıştığı bir ustasının “Yaklaşık 10 tane yatak odası takımı yapılacak. Gel bunları bitir ondan sonra İstanbul’a dön” demesi üzerine işe başladığını ve 17 ay yanında kaldığını söyledi. Bir daha İstanbul’a dönmediğini ifade eden Yonuk, “Daha sonra kendime bir dükkan buldum, 1 Ocak 1960’ta maliyeye kaydımı yaptırdım. O zamandan beri de kendi iş yerimde usta olarak çalışıyorum. 1948 yılında çırak olarak başladığım mesleğimde tam 69 yıldır hiç ara vermeden çalıştım ve halen çalışıyorum. Ben 69 yıldır bu meslekte her gün sabah saat 07.00’de işe başlarım, akşam saat 19.00’da evime giderim. Yetiştirdiğim çırak, kalfa, usta 70, 80, 100 mü oldu, hatırlamıyorum. Çıraklara, ustamın bana öğrettiklerini öğrettim. Halen de Allah ömür verdikçe sabah 7-akşam 7 çalışmaya devam” diye konuştu.

“Sanayi Sitesi’nin Selim Babasıyım”

Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ESOB) tarafından bu yılki Ahilik Kültürü Haftası kapsamında ‘Yılın İl Ahisi’ seçilen ve kutlamalarda plaketini Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın elinden alan Selim Yonuk, bundan büyük gurur duyduğunu vurgulayarak, teşekkür etti.

Mersin Sanayi Sitesi’nde halen işine devam ettiği atölyesini 1979 yılında açtığını kaydeden Yonuk, sanayi sitesi içinde açılan Çıraklık Okulu’ndaki öğrencilere de öğretmenlik yaptığını anlattı. Selim Amca, “O dönemde henüz öğretmen atanmamıştı. Biz bilgilerimizi onlara aktardık. Hepsine yardımcı oldum, hepsi de bana teşekkür etti. Halen gelip ellerimi öpüyorlar. Yetiştirdiğim ustalarıma, kalfalarıma öncülük yaptım, çoğunu evlendirdim. Hala yanıma gelirler, bana tatlı getirirler, çocukları bana ‘dede’ der. Çok şükür, hiçbiri meslekten ayrılmadı halen devam ediyorlar. Sanayide bana ‘Sanayinin Babası’ diyorlar. Herkes bana ‘baba’ diyor. Ben de babalığı yapıyorum onlara, yardımcı oluyorum. Kimisi gelir burada makinede çalışır, para almam. Çünkü herkeste aynı makineler yok” ifadelerini kullandı.

Mobilyaları çok sağlam yaptığını ve müşterilerinin yıllarca kullandığını da dile getiren Selim Amca, bazı müşterilerinin bundan şikayetçi olduklarını, “Selim Usta, Allah aşkına sağlam yapma. Yıllarca kullanıyoruz, atmaya kıyamıyoruz. Çürük yap üç sene içinde değiştireyim ki, göz zevkim değişsin” dediklerini aktardı. Yonuk, “Bundan 50 sene önce iş yaptığım müşterilerim, hala bana gelip, ‘aldığın para helali hoş olsun, sanki şimdi yapmışsın’ diyorlar. Halen daha yaşayan müşterilerim var. Hiçbir müşterimi kandırmadım, hiçbir müşterime söz verip de tutmadığım olmadı” diyerek, marangozluk yapan çırak ve kalfalara, işlerini iyi yapmalarını, dürüstlükten ayrılmamalarını, verdikleri sözleri tutmalarını öğütledi. 

Kıymet Gökçe - Koray Ünlü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Tapusuz köyde 57 yıl sonra gelen mülkiyet sevinci Denizli’nin Buldan ilçesinde 1967 yılında baraj yapılacağı gerekçesiyle taşınan 400 nüfuslu 90 haneli Derbent Mahallesi sakinleri, aradan geçen 57 yıl sonra tapularına kavuşmanın sevincini yaşadı. 1967 yılında dönemin Adalet Partisi (AP) iktidarında Derbent köyüne sulama barajı yapılması kararı alındı. Baraj yapılacak olmasından dolayı Derbent Mahallesi baraj alanı içerisinde yani su altında kaldı. Dönemin bakanlar kurulu kararı ile mahallenin baraj alanı dışına taşınması kararı alındı ve uygulandı. Mahalle alınan kararla birlikte baraj alanının yaklaşık 10 kilometre dışından yeniden kuruldu. Mahalle, Fatıma Bağcı isimli şahıstan alınan 46 dönüm arazi üzerine yeniden kuruldu. Fakat farklı gerekçelerden tapunun devir teslim işlemi gerçekleşmedi ve arazi sahibi Bağcı İzmir’e taşındı. Aradan geçen süre içerisinde Bağcı ve eşi vefat edince belli bir süre sonra da arazi hak sahibi olmadığı için hazine arazisi olarak tapulandırıldı. Aradan seneler geçmesine rağmen mahalledeki 90 yapı ve tarım arazilerinin tapuları çıkarılamadı. 2020 yılında yıllardır devam eden tapu sorununu kamuoyu gündemine getiren dönemin mahalle muhtarı Yaşar Öz, “Devir etmek isteyen vatandaşlarımız var. Devir teslim işlemlerini tapu olmadığı için yapamıyorlar. Bu mağduriyetin bir an evvel çözülmesini devlet büyüklerimizden talep ediyorum. Köyümüzde camimiz, sağlık ocağımız, okulumuz hepsi var. Devlet kurumu olarak kurumlarımız var ama bir türlü tapumuz yok. Köyün tapusunu bir an evvel alınmasını talep ediyorum” derken; köyün eski yerleşim yerinden bu yana olan süreci anlatan Mustafa Akten ise “Bu derbent köyümüz 1967 yılında inşaatı biten derbent barajı sonrasında köyümüz buraya geldi. Köyümüz buraya gelmeden önce köy muhtarlığı aracılığıyla üzerinde bulunduğumuz tarla köy muhtarlığı tarafından Buldan’da ki bir şahıstan alındı. Tarlanın tapu işlemleri çeşitli gerekçelerden alınamadı. Daha sonraki yıllar içerisinde diğer muhtarlarda bu sorunu çözemediler. Ancak köyümüzde gerekli olan tüm devlet hizmetleri müracaatlar sonucu olarak geld. Köyümüz var olduğu halde seçimlerde de oy kullandığımız, vergilerimizi de verdiğimiz halde bir türlü köyümüzün tapusu verilmedi. Şu anda da yeni muhtarımız tapuların alınması için gerekli müracaatlarını yapıyor. Bu işlemlerin bir an önce bitirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 53 yıldır köyümüzdeki insanlar mağdur durumdadır. Tapular 53 yıldır alınamadı. Bir türlü köyümüzün tapuları verilmedi. Hazineye geçirildi. Geçmiş dönem muhtarlara kolaylık olur diye ‘hazineye geçsin’ demişler. Tüm ilgililerin bu konuyu göz önünde bulundurarak köyümüzün mağduriyetini gidermek için tapuları bir an öncesi vermeleri gerekmektedir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Tapu sorunu 57 yıl sonra çözüldü Yaklaşık 400 kişinin yaşadığı, oy kullanılan, vergi verilen hatta okul, sağlık ocağı ve cami gibi devlet kurumlarının bulunduğu köydeki tapu sorunu nihayet mutlu sonla noktalandı. Yaklaşık 88 hak sahibi vatandaş, 57 yıldır yaşadıkları sorunun çözüme kavuşturulmasının ardından tapularını almaya hak kazandı. Buldan Belediye Başkanı Mehmet Ali Orpak, Buldan Tapu Müdürlüğünde hak sahibi vatandaşların tapularını almalarının sevincine ortak oldu. Yıllardan bu yana çekilen sıkıntıların sona ermesinden dolayı büyük sevinç yaşadığını dile getiren Başkan Orpak, “Yılların tapu sorunu artık çözüme kavuşmuştur. Bende vatandaşlarımız gibi bu sorununun çözülmesinden dolayı mutluyum. Artık vatandaşımız kendi evinde barkında, daha mutlu ve daha refah içinde yaşayacaktır. Tapularımız Buldan’ımıza ve Derbent Mahallemize hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Siirt Siirt’te yapılıyor, İstanbul, İzmir, Mersin’de yoğun talep görüyor Siirt’te peynir sezonunun başlamasıyla birlikte yayla peynirine talep arttı. Vatandaşlar kilolarca koyun peynirini alarak kış hazırlığı yapmaya başladı. Siirt’te yapılan yayla peynirinin İstanbul, İzmir ve Mersin’de yoğun talep gördüğü belirtildi. Her yıl ilkbahar mevsimiyle birlikte göçerler tarafından yaylalarda üretilen Siirt’in yöresel peyniri, bu yıl da tezgahlardaki yerini aldı. Peynir sezonunun başlamasıyla birlikte satışların arttığını belirten peynirci Ahmet Toprakçı, "Peynir göçer peyniridir. Kışlık peyniri burada satıyoruz ve herkes kış için peynir alıyor. Kimi 50, 100, 150, 200 kilogram peynir alıyor. Bizim Siirt peyniri meşhurdur. Hepsi koyun peyniridir, göçerlerindir. Çemikari Pervari tarafından geliyor. Tabi şimdi havalar daha sıcak olmamış ama 20 gün 1 aya kadar bütün peynir satılıp biter" dedi. "İl dışından çok yoğun talep var" İl dışından da peynire yoğun talep olduğunu söyleyen Toprakçı, "İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Mersin’e her yere gidiyor bu peynir. Bizim peynir bir numara çok kalitelidir. Kışlık herkes alıyor bunu. Biz de burada satıyoruz. Yayladan gelen peyniri biz buradan satıyoruz. Kışlık peyniri bazıları yer altına koyuyorlar, bazıları ise soğuk hava deposuna koyuyorlar. Şu anda kilosu 130 TL ama yaz ilerledikçe 200 TL’ye kadar da çıkabilir’’ şeklinde konuştu. Peynir almaya gelen Yasin Toprak, "Peyniri her sene alıyoruz. Market peyniri yenmiyor. Yazın alıp kışın yiyoruz. Fiyatı da 130 TL uygundur. Bu taze peynirdir. 20 veya 25 kilo alıyoruz. Yazın alıyoruz, kışın tüketiyoruz’’ diye konuştu.