DÜNYA - 11 Eylül 2019 Çarşamba 23:58

ABD basınında Bolton’un görevden alınmasıyla ilgili çeşitli iddialar yer aldı

A
A
A
ABD basınında Bolton’un görevden alınmasıyla ilgili çeşitli iddialar yer aldı

ABD basınında, Başkan Donald Trump’ın, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı görevden almasıyla ilgili pek çok iddia yer aldı. Bunların arasında Bolton’ın, Trump ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasındaki olası bir toplantıya da karşı çıktığı iddiası büyük yankı uyandırdı.

Başkan Donald Trump Salı günü sürpriz bir kararla ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'u görevden aldığını açıkladı. Trump’ın ‘pek çok konuda ayrı düştükleri’ gerekçesi ile aldığı bu karar sonrası basında bu fikir ayrılıklarına ilişkin pek çok iddia yer aldı. Trump ve Bolton arasındaki anlaşmazlıklara aşina olan ve adı verilmeyen Cumhuriyetçi danışmanlardan birine dayandırılan bir haberde Bolton’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un aracılığıyla Trump ve İran Cumhurbaşkanı Hasan ruhani arasında gerçekleşmesi planlanmış bir toplantıya karşı çıktığı iddia edildi.

“Bolton’ın görevden alınmasının İran’ın ‘direnişinin’ bir sonucu”

ABD basınının iddialarını güçlendiren bir açıklama ise İran tarafından geldi. Ruhani’nin danışmanlarından olan Hesamodin Ashna, bir tweet’le, Bolton’ın görevden alınmasının İran’ın ‘direnişinin’ bir sonucu olduğunu söyledi. İran Hükümet sözcüsü Ali Rabiei ise yaptığı açıklamada Bolton'ın görevden alınmasının ABD’nin İran’a karşı tavrının daha az önyargılı bir tutum sergilemesinde yardımcı olabileceğini söyledi.

Bolton ile Trump arasındaki ilk ciddi kopmanın ise Ağustos sonunda yaşandığı iddia edildi. Basında yer alan haberlere göre Bolton’ın bir talk şova katılması kararlaştırıldı ve onayladı. Öte yandan Bolton’ın söyleyeceği bazı sözlerin Trump’ı öfkelendirdiği ve bu yüzden yayının iptal edildiği aktarıldı. Bir Beyaz Saray yetkilisi ise Bolton’ın canlı yayında özel görüşmeleri aktarma yetkisi olmamasına rağmen bunu yapmaya hazırlandığını paylaştı.

Kuzey Kore ve Afganistan politikalarına karşı çıktı

Basında ayrıca Bolton’ın, Başkan’ın Kuzey Kore ile olan yakınlaşma konusundaki şüphecilik gösterdiği ve Trump’ın Afganistan’daki bir barış anlaşmasını sonuçlandırmaya çalışmak için Taliban müzakerecilerini geçen hafta sonu Camp David’e getirme konusundaki fikrine de karşı çıktığı iddia edildi.

Trump’ın John Bolton’dan istifa etmesini istediğini ve bu sebeple Bolton’un istifasını sunduğu yönündeki açıklamasından sonra Bolton’dan konuya ilişkin açıklama yapan Bolton, “Dün gece istifa etmeyi teklif ettim, Başkan Trump, ‘Bunu yarın konuşalım’ dedi” ifadelerini kullanmıştı.

Trump ise açıklamasında, “John Bolton’u Beyaz Saray’ın artık kendisinin hizmetlerine ihtiyacı olmadığı konusunda dün gece bilgilendirdim” ifadelerini kullanmıştı.

Kendisinin birçok konuda Bolton ile anlaşamadıklarını belirten Trump, “Ondan istifa etmesini istedim ki istifası bu sabah elime geçti. John’a hizmetlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum” demişti.

Serkan Bayar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.