GÜNDEM - 24 Mart 2017 Cuma 09:50

ABD ve İngiltere'nin uçuş yasağına karşı THY harekete geçti

A
A
A
ABD ve İngiltere'nin uçuş yasağına karşı THY harekete geçti

ABD ve İngiltere’nin getirdiği yasaklarlar sonrası pazarı kaybetmek istemeyen THY, tüm yolcularına bedava internet sunmak için harekete geçti. Emirates’in de benzer çalışma yaptığı öğrenilirken, THY’nin ikinci planının ise yine ABD uçuşlarında tüm yolculara tablet dağıtma uygulaması olduğu belirtiliyor.

Amerika ve İngiltere’nin, cep telefonu dışındaki elektronik malzemelerin uçak kabininde taşınmasını yasaklamasının ardından havayolu şirketleri de harekete geçti. Amerika uçuşlarından yılda 1 milyar dolara yakın ciro yapan Türk Hava Yolları (THY), bu hatta yolcu kaybetmemek için uçak içi eğlence sistemlerinde “Bedava internet ve yolcuya tablet” gibi uygulamalar üzerine çalışmalara başladığı öğrenildi. Bu çalışmaların Dubai merkezli Emirates Havayolları’nda da yapıldığı belirtildi.

SAATİ 9.99 DOLAR

Aralarında İstanbul’un da bulunduğu 8 şehirdeki 10 havalimanından ABD’ye, Türkiye’nin de olduğu 6 ülkedeki tüm noktalardan İngiltere’ye doğrudan sefer yapacak uçaklarda dizüstü bilgisayar, e-kitap ve tabletin yasaklanmasının ardından havayolu şirketleri uçak içi eğlence sistemine yöneldi. THY’nin kıtalar arası uçuşlarda ekonomi sınıfına ücretli olarak sunduğu internet hizmetini “bedava” yapmak için çalışmalara başladığı öğrenildi. Yetkililer, “Türkiye’den Amerika’ya yapılan uçuşlarda ekonomi sınıfı için 1 saati 9.99, 24 saati ise 14.99 dolar olan wi-fi hizmetini tüm yolculara bedava sunmak için çalışmalar yapılıyor. Burada asıl olan internetin yavaşlamaması. Tüm yolcuların bu hizmeti kesintisiz ve en iyi şekilde alabilmesi. Eğer bu hizmet kusursuz bir şekilde çalışırsa THY, yolcu kaybetmez aksine arttırır” dedi.

YASAĞI AŞMASI GEREKİYOR

Amerika ve İngiltere’nin kararına karşı THY’nin bir planı daha bulunuyor. Daha bazı uçaklarda denenen “yolcuya tablet” uygulamasını THY, tekrar hayata geçirmek için kolları sıvadı. THY daha önce Airbus A320 ve Boeing 737 uçaklarında koltuklarda kişisel ekranın olmadığı uçaklarda business class yolcularına tablet vermeye başlamıştı. Bu gelişmelerle birlikte uzun uçuşlarda da business ve ekonomi yolcularına uçakta tablet verilmesi planlanıyor. Yolcular böylelikle bedava internet hizmeti ile tabletlerinden her türlü çalışma ve film izleme imkananı yakalamış olacak. Ancak burada da Amerika ve İngiltere’nin uyguladığı yasağı aşmak gerekiyor. Önümüzdeki günlerde THY’nin bu yasağı aşması için gerekli mercilerle irtibata geçmesi bekleniyor.

EĞLENCE SİSTEMİ GELİŞECEK

Yeni uçakları ve ikramlarıyla Avrupalı ve Amerikalı havayolu şirketlerinin pazar kaybetmesine neden olan THY ve Emirates gibi havayolu şirketlerinin bu yasaktan etkilenmemek için uçak içi eğlence sistemini de geliştirmesi bekleniyor. THY ilk etapta mevcut film, müzik, belgesel ve TV kanallarının sayısını arttıracak. Özellikle çocuk kanallarının içeriğini yenilemek için harekete geçen şirket, yeni oyunlarla uçuşları daha cazip hale getirecek.

Wİ-Fİ İLK OLARAK 2012’DE BAŞLADI

Türk Hava Yolları (THY) yolcularının uçuş sırasında da iletiş kurmasını sağlamak için 2012 yılında yüksek hızlı wifi interneti hizmete açtı. Deneme süresince ücretsiz olarak tüm THY yolcuları beraberlerinde getirmiş oldukları dizüstü ve tablet bilgisayarlar ile kablosuz ağ bağlantısı özelliğine sahip cep telefonları vasıtasıyla kesintisiz olarak internet hizmeti aldı. Bu uygulama daha sonra business class yolcuları için ücretsiz, ekonomi sınıfı için ücretli hale getirildi. Türk Hava Yolları, 23 Eylül 2011 tarihinde ise B777-300ER uçağı ile aktif ettiği canlı televizyon ile kıtalararası uçuşlarda bu hizmeti sağlayan dünyada ilk havayolu şirketi olmuştu.

ARSLAN: UMARIM BU İŞİN ARKA PLANI YOKTUR

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, ABD ve İngiltere’nin kararını değerlendirirken, konuyu Uluslararası Sivil Havacılık Örgütüne (ICAO) taşıyarak, orada da gerekli mücadeleyi yapacaklarını söyledi. ABD ve İngiltere tarafından, uçaklarda cep telefonu dışındaki elektronik cihazların bagajda taşınması kararına ilişkin girişimlerde sonuç alınıp alınmadığı ve söz konusu kararın ardında başka bir niyet olup olmadığına ilişkin soruya Arslan, karara ilişkin beklentinin ve umudun, bu işin arka planının olmaması olduğunu söyledi.

Kararın, Türkiye’de havayolu şirketlerinin geldiği noktanın baltalanması yönünde bir arka planının bulunmamasını temenni ettiklerini dile getiren Arslan, şöyle konuştu: “Ancak bunu da her zaman göz önünde bulundurarak, gerekli girişimlerimizi sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. Bize ifade edilen özellikle güvenlik nedeniyle ülkemiz dışından gelip, ülkemiz üzerinden ABD ve İngiltere’ye giden yolcularla ilgili böyle bir tedbirin alındığı yönündeki ifadeyi doğru kabul edip, bu ifade üzerinden, biz, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) kuralları gereği alınması gereken bütün tedbirleri almış durumdayız. Hatta onun üzerinde tedbirler almış durumdayız. Çünkü bulunduğumuz coğrafyada, bizim bütün tedbirleri almak gibi zorunluluğumuz var. Bunun gereğini yapıyoruz.”

Arslan, karar nedeniyle yolcuların konforunun düşeceğini, bu konuda tedbir almaya çalıştıklarını söyledi. Söz konusu kararın, Türk turizmini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Arslan, turizmi etkilemeyeceğini çünkü turistin gelme amacı ve yönteminin farklı olduğunu belirtti. 

Ceyhun Kuburlu - Tolga Özbek / Hürriyet gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.