GENEL - 06 Ocak 2020 Pazartesi 13:05

ABD’nin İran coğrafyasını hedef alması, bölgesel bir savaşı tetikleyebilir

A
A
A
ABD’nin İran coğrafyasını hedef alması, bölgesel bir savaşı tetikleyebilir

Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından bölgedeki olası senaryolara ilişkin ipuçları veren Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, “ABD’nin, İran coğrafyasını hedef alması, bölgesel bir savaşı tetikleyebilir. Bu suikast ve sonrasında yaşanacak tüm senaryolar en az 40 yıl sürecek bir iç savaşın kıvılcımı olabilir” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD'nin Bağdat Havalimanı'nda düzenlenen SİHA saldırısında öldürülmesi ve ardından yaşanan olayların kritiğini yaptı. ABD’nin İran coğrafyasını hedef almasının bölgesel bir savaşı tetikleyebileceğini savunan Dr. Babüroğlu,” ABD’nin, İran içinde belirlenen 52 hedefi vurması İran’da uzun yıllar sürecek bir iç savaşı tetikleyebilir ve en az 40 yıl sürecek bir iç savaşın kıvılcımı olabilir” dedi.

“İran’da uzun yıllar sürecek bir iç savaşı tetikleyebilir”

ABD Başkanı Trump’ın, ¨İran'da vurmak için 52 hedef belirledik. Yıllar önce rehin alınan 52 ABD'li vatandaşı temsil ediyor. İran için yüksek düzeyde kritik olan bu hedefler ani ve şiddetle vurulacak¨ şeklindeki açıklamasını hatırlatan Dr. Babüroğlu, “Bu hedefler, İran’ı ekonomik yönden çökertmek için öncelikle ekonomik tesisler ve komuta kontrol sistemleri ile silahlı kuvvetlerin önemli üsleri olacaktır. ABD’nin İran coğrafyasını hedef alması, bölgesel bir savaşın işaret fişeği olabilir. ABD’nin, İran içinde belirlenen 52 hedefi vurması İran’da uzun yıllar sürecek bir iç savaşı tetikleyebilir ve en az 40 yıl sürecek bir iç savaşın kıvılcımı olabilir” diye konuştu.

“Hibrit savaş ya da 5’inci Nesil Savaş”

Süleymani olayıyla Trump’ın başkanlık seçiminde bir avantaj elde ettiğini de ekleyen Babüroğlu, “İran’ın tepkisi ABD üzerinde büyük etki meydana getirirse avantaj tersine dönebilir. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, İran’a operasyonun başlatılması için Trump’ı sürekli sıkıştırdığı da bir sır değil. Bölgede, ABD askeri varlığını hızla artırırken, tüm üs ve tesisleri alarm durumunda. ABD’yle birlikte hareket eden İngiltere, bölgede askeri varlığını artırırken, Hürmüz Boğazı’na gemi gönderiyor. İsrail uçakları Lübnan üzerinde alçak uçuşlarını sürdürüyor. Aslında, vekiller üzerinden savaş var ama adı Hibrit savaş ya da 5’inci Nesil Savaş” diye konuştu.

“Bu suikast diğer bölgelerde birbirlerine mesafeli olan Şiileri birleştirdi”

“İran, vekiller üzerinden savaşı şiddetlendirecektir” diyen Babüroğlu, “Başta Irak olmak üzere Suriye, Yemen, Lübnan, Filistin’de veya başka bölgelerde, kendisine bağlı ya da yönlendirebileceği örgütler eliyle eylemler gerçekleştirebilir. İran köklü devlet olmanın refleksiyle, ‘kendini tutma stratejisi’ uygulayacaktır. Acele kararla riski hesaplanmamış adım atmayacaktır. Rusya’nın, Fransa’nın ve diğer ülkelerin bu anlamda devrede olmaları da bunun işareti. Beklenmeyen ve ABD üzerinde etkisi büyük olacak bir eylemi gerçekleştirmeye çalışacaktır. Zamanlama ve yer önemli; İran en uygun zamanı ve yeri kollayacaktır. Öldürülme olayının dünyayı etkileyecek etkileri olacaktır. İran, nükleer alanındaki çalışmalarını hızlandıracaktır. Bu olay, İran rejimine güç verdi. Ekonomik nedenlerle, iç ve dış etkenlerle başlayan protesto gösterileri karşısında İran rejiminin elini güçlendirdi. Başta İran olmak üzere, Irak ve diğer bölgelerde birbirlerine mesafeli olan Şii grupları birleştirdi” şeklinde konuştu.

“Irak, ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük üssü haline geldi”

Gelişmeler karşısında İran rejiminin daha da güçlendiğini ve bu olaydan en çok etkilenen devletin Irak olduğunu ifade eden Dr. Babüroğlu, Suriye gibi Irak’ın da artık parçalanma sürecine hızla giren başarısız bir devlet olduğuna dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu: “Olan Irak’a oldu. Irak’ta dokuz ABD üssü ve yaklaşık 5 bin ABD askeri vardı. Bu sayı 10 bin askere çıktı. ABD’nin bölgede, 11 ülkede 60 bin civarında askeri var. Bu sayı daha da artacak. Irak, artık ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük üssü haline geldi. 2008’de ABD-Irak arasında imzalanan Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması’yla (SOFA), Irak güçlerinin eğitilmesi ve IŞİD’le savaş kapsamında ABD Irak’a yerleşmişti. Irak meclisi, ABD askeri varlığının ülkeyi terk etmesi yönünde karar aldı ve hükümete yetki verdi. Ancak bu kararın bir hükmü olmaz. Bu karardan sonra ABD askeri varlığını artırır ve iç savaşı tetikler. Erbil’de, 2021’de hizmete girecek 200 bin metrekarelik, dünyanın en büyük ABD konsolosluk binası inşa ediliyor. 2017’de, Kuzey Irak’ta yapılan “bağımsızlık referandumu” tekrar masada yerini alacak. Kuzey Suriye’de PYD/PKK terör örgütünün işgal ettiği Suriye’nin yaklaşık yüzde 30’u ile Kuzey Irak yapılanmasının birleşmesi artık uzak bir ihtimal değil. Bu olay, Rusya-Suriye-İran arasındaki işbirliğini artırırken, Türkiye-ABD işbirliğini geliştirici, Rusya-Türkiye işbirliğini zayıflatıcı rol oynayacaktır. Yani, Nisan 2020’de S-400’ün aktif duruma getirilmesi tartışmaları olasılığı oldukça yüksek. Türkiye’nin komşuları değişti. Türkiye Suriye’de ABD ve Rusya ile Irak’ta ise ABD’yle komşu oldu.”

“Uluslararası hukuk yönünden oldukça tartışmalı bir eylem”

Saldırıda Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in de yaşamını yitirdiğini ve bununda büyük önem taşıdığını söyleyen Babüroğlu, “Haşdi Şabi(Halk Savunma Güçleri), Irak'taki en yüksek düzeydeki Şii lider olan Sistani'nin çağrısı ve meclisin onayıyla başbakanlığa bağlı olarak kurulmuş bir örgüt. Yani Irak devletine bağlı bir yapı. Beyrut’ta Hizbullah lideri Nasrallah’la görüşen Süleymani Şam’a geçti, ardından uçakla 3 Ocak 2020 günü Bağdat’a geldi, onu karşılayan Mühendis’le bindiği araç konvoyu ABD SİHA’ları tarafından vuruldu. Nokta istihbaratına dayalı, nokta hedefi. CIA-MOSSAD’ın, Irak ve yerel istihbarat kaynaklarından yararlandığına dair emareler güçlü. Süleymani, doğrudan İran ruhani lideri Hamaney’e bağlı. İran’ın Ortadoğu’daki kılıcı. İran için ¨efsane¨, ¨kahraman¨ bir komutan. İran Genelkurmay Başkanı’nın öldürülmesinden çok daha önemli bir sembol. Süleymani sadece İran için değil, Ortadoğu’da ABD-İsrail cephesine karşı mücadelede bir simge haline gelmişti. Bu nedenle, İran ABD’nin bu eylemini kendi itibarına yönelik bir saldırı olarak görüyor. Bu saldırıda, BM tarafından kabul edilen Irak’ın başkentinde, Irak’ın seçimle işbaşına gelmiş hükümetinin onayı olmadan, Irak’ın bir devlet görevlisi olan Mühendis öldürülüyor. Ayrıca, BM tarafından kabul edilen İran’ın silahlı kuvvetlerinin bir komutanı terörle mücadele gerekçesiyle yok ediliyor. Uluslararası hukuk yönünden oldukça tartışmalı bir eylem” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.