POLİTİKA - 28 Temmuz 2016 Perşembe 13:41

Adalet Bakanı Bozdağ: 'Gülen, Humeyni gibi dönecekti'

A
A
A
Adalet Bakanı Bozdağ: 'Gülen, Humeyni gibi dönecekti'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, katıldığı bir televizyon programında Fethullah Gülen'in darbe girişiminin başarılı olması halinde Humeyni gibi Türkiye'ye geleceğini söyledi. Bozdağ, "Humeyni Paris’ten nasıl döndüyse Fetullah Gülen de Türkiye’ye öyle dönecekti ve Türkiye’de sadece anayasa rafa kaldırılmış olmayacaktı bana göre rejim de değişecekti" dedi.

Bozdağ, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Fethullahçı yapılanmanın bir darbesi olduğunun çok açık olduğunu vurgulayarak, “Bütün emareler, bütün deliller orayı çok net gösteriyordu. Halkımızın bunu bilmesi son derece önemli, halkın meydana inmesi de son derece önemli” ifadesini kullandı.

"Canilerin netice alabileceğini görüyorduk"
“Eğer millet demokrasiye teriyle, canıyla, kanıyla sahip çıkarsa demokrasi kimse kesintiye uğratamaz” diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
“Halk meydana indi, tankların üzerine yürüdü ve bütün bu ilkler o gece yaşandı. Demokrasiye sahip çıktı. Biz yani millet sokağa çıkmasaydı bu gözü dönmüş canilerin netice alabileceğini görüyorduk. Onlar her şeyi göze almışlar, infazları göze almışlar, vatandaşın üzerine tank sürmeyi, bomba atmayı, tarayarak hepsini öldürmeyi göze almışlar. Çok vahşice bir planlama yapılmış. Ama vatandaş ne zaman sokağa çıktı. Askeriyenin etrafını, Meclisin etrafını, Genelkurmayın etrafını kuşattı, havaalanlarının önüne araçlarını çekti, hava meydanlarına girdi vatandaş işe el koydu. Esasında darbeyi yapanlara en büyük darbeyi vatandaşımız vurdu. O yüzden vatandaşın sokağa çıkması çok önemlidir.”

"İfadeler arasında çelişkiler var"
Türkiye’nin dört bir yanında soruşturmalar sürdüğünü kaydeden Bozdağ, “Yeni yeni deliller ortaya çıkıyor. Elde edilmiş delillerin henüz deşifre, tasnif ve analizi yapılmış değil. Bazı ifadeler var. Bu ifadeler arasında çok çelişkiler var, darbede fiilen görev almış bir kişi ben bu işte yoktum diyor ama işin içinde bu şekilde konuşanlar var. Bütün bunların yalan olduğunu ortaya koyan pek çok ifade var. Yani bu ifadeler arasında çelişkiler var. O ifadeleri tekzip eden onlarca ifade ortaya çıkabilir. Kamera kayıtları, telefon kayıtları, geceki konuşmalar ondan önceki gecelerde yapılan konuşmalar, mobese kayıtları pek çok şey var. Bunların hepsi ortaya çıkacak” değerlendirmesini yaptı.

"Kim bu yurtta sulh konseyi?"
Bozdağ şunları dedi:
“Ortada bir Yurtta Sulh Konseyi var. Kim bu Yurtta Sulh Konseyi? Bunun ortaya çıkması gerekiyor. Yurtta sulh konseyi üyeleri kim? Fethullah Gülen’in emir ve talimatıyla bu işler yapılıyor. Bundan kimsenin tereddüttü yok. Deliller şu anda dosyada bunu ispat edecek yeteri kadar delil var. Bana göre 79 milyon milletimize göre hatta Fethullahçı Terör Örgütü mensuplarına göre herkese göre bu işi Fetullah Gülen’in emir ve komutası altındaki Türk ordusunun değil, Fethullah Gülen ordusunun yaptığı ve diğer bazılarının da ona katıldığı çok açık. Tamam, Fethullah Gülen talimat verdi ama onun adına bu işi vekaleten bu işi deruhte eden bir numara, bu yurtta sulh konseyi kimlerden oluşuyor. Bunu bilmiyor mu? 'Yurtta sulh konseyi yönetime el koymuştur' diye TRT’de bunu okutanlar bu Yurtta Sulh Konseyi'nin kimlerden olduğunu bilmiyor mu? Bu darbenin içerisinde olanlar bunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyorlar, herkes biliyor ama bu ortaya çıkacaktır.”

"İfadelerinde doğru söylemiyorlar"
“Mehmet Dişli ile ilgili bize herhangi bir bilgi o saate kadar yoktu” ifadesini kullanan Bakan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Genelkurmay Başkanı oradaki konuşmasında Başbakanla konuşmasında odasına ilk gelen kişinin Mehmet Dişli olduğunu normalde kapı vurulur öyle girilir, vurmadan girdiğini, sonra otur demeden oturulmaz hemen oturduğunu, arkasından da darbenin tebligatını ona onun yaptığını söyledi. Mehmet Dişli de orada, Genelkurmay Başkanının aktarımı üzerine ondan sonra Mehmet Dişliyle ilgili hemen işlem yapıldı, gözaltına alındı. Çankaya Köşkünde oluyor bu. Genelkurmay Başkanının ifadesi çok açık. Yani darbeyi o tebliğ ediyor ve darbeye karşı direnmemesi konusunda telkinlerde bulunuyor ve elinin kelepçelenmesi ve götürülmesi konusunda çok açık. Şimdi burada pek çok kişinin ifadelerinde ben doğru söylemediğine inanıyorum.”

Yalanları ortaya çıkacaktır
Ama eldeki bilgiler, belgeler bunların yalanlarını bir bir ortaya çıkaracaktır çünkü söylediklerini tekzip eden bir sürü ifadeler ortaya çıkıyor. Yarın bu telefon kayıtları, mesajlaşmalar, orada ortak masajları var çünkü bunlar darbenin başarılı olacağına inandıkları için bunların hiçbirini yok edemediler. Bazı yok ettikleri var ama yok edemedikleri daha çok şey var. Kamera kayıtları hep duruyor ortada. Yani onların bir kısmı belki mizansen, bilmiyoruz onlar da çıkacak ortaya. Yani darbe başarısız oluyor dolayısıyla biz yandık bari hiç olmazsa diğerleri yanmasın onlar bakiye devam etsin öyle bir şey mi var? O da olabilir. Bütün ne kadar şüphe uyandıran soru varsa bunların hepsinin cevabını şüpheye yer bırakmayacak şekilde hepsini bulmamız lazım.”

"ABD'nin dünyadaki algısını olumsuz etkiler"
Türkiye’nin Fethullah Gülen’in iadesini Amerika’dan istemesinin hakkı olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ, ”Amerika da Türkiye ile olan dostluk ilişkileri Türk - Amerikan çıkarları gereği bunu bize vermesi gerekir. Bu saatten sonra Fethullah Gülen’i himaye eden bir yaklaşım içerisinde olması gerçekten iki ülke arasında pek çok olumsuzluğa yol açacak sonuçlar doğurur. Demokrasi için hukuk devleti içinde Amerika’nın dünyadaki algısını çok ciddi şekilde olumsuz etkiler.

İkinci darbe teşebbüsü önlenmesi için tutuklanmalı
Bu aciliyet gerektiriyor. Bu darbe teşebbüsü başarısız oldu ama bunu sevk ve idare eden kişi açıklamalar yaptı, bir yandan darbecilere itirafçı olmayın, gerçekleri söylemeyin, dik durun, tarih sizi yazacak derken öte yandan darbeye karşı direnen halka ahmaklar diye hitap eden, siz düğün dernek yapın sevinciniz kursağınızda kalacak adeta bunun arkası gelecek şekilde onları tehdit etmesi ve hükümeti ve darbeye karşı duranları ölümle ve cehennemle tehdit etmesi son derece önemli ve bu darbenin artçısının olma ihtimali var ve bu artçısını da yine Pensilvanya’daki bu zatın yapabilme ihtimali güçlü. İkinci bir darbe teşebbüsünün önlenmesi bakımından ve bunun böylesi bir teşebbüsü sevk ve idare etmemesi bakımından da bunun yakalanması ve tutuklanması aciliyet kesbetmektedir ve pek çok deliller karartılıyor. Şu anda bunları sevk ve idare eden merkez orası olduğu için oradan talimatlarla pek çok iş yapılıyor. Onun için oradan gelen talimatla bu delillerin karartılmasının önüne geçilmesi de son derece önemli” diye konuştu.

"Gülen'in iadesi siyasi karardır"
Bozdağ açıklamasında şunları kaydetti:
“Amerika’nın güçlü bir istihbaratı var, Rusya’nın güçlü bir istihbaratı var, başka ülkelerin istihbarat örgütleri var ve şu anda devletleri yöneten bütün yöneticilerin bu işi tertipleyen, planlayan, sevk ve idare edenin Fethullah Gülen olduğu konusunda ben en ufak bir şüphe taşıdıklarına inanmıyorum. Bir şey daha söyleyeyim bu karar hukuki bir karar değil, siyasi bir karardır. İade taleplerinin tamamı siyasidir ve iade kararları da siyasidir.

Humeyni gibi dönecekti
Darbeyi yapan Fethullah Gülen 40 yıldır bu darbe için hazırlanıyor. Devletin kılcal damarlarına kadar sızdıran ve bunların hepsini vakti için hazırlayan bir beyin o. Orduya sızacaksınız, mülkiyeye sızacaksınız, yargıya sızacaksınız, devletin her kademesine sızacaksınız ve günü geldiği zaman devleti kilitleyeceksiniz ve darbe yapılacak ve yeni bir dünya kurulacak. Şimdi onların hedefi bambaşka sadece Türkiye için değil. Bakın ben daha önce söyledim Humeyni Paris’ten nasıl döndüyse Fethullah Gülen de Türkiye’ye öyle dönecekti ve Türkiye’de sadece anayasa rafa kaldırılmış olmayacaktı bana göre rejim de değişecekti. Nasıl Atatürk ile beraber yeni bir Türkiye varsa Fethullah Gülen’in gelişiyle beraber yeni bir Türkiye ortaya çıkacaktı. Ben çok daha şey söyleyeyim Türkiye’de her şey değişecekti. Medyası, sermayesi, her şeyi el değiştirecek yeni bir Türkiye oluşacak ve bu yeni Türkiye’de Fethullah Gülen’in kurduğu yeni rejime biat etmeyen, sadık olmayan kimsenin yaşama hakkı olmayan bir yapıya doğru gidecek çünkü bambaşka bir şey.”  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.
Denizli PAÜ Hukuk Fakültesinde ‘Meclis Simülasyonu’ etkinliği düzenlendi Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hukuk Fakültesi ve Hukuk Topluluğu tarafından öğrencilerin yasama faaliyetini deneyimledikleri ve yasa yapım sürecine tanık oldukları, hoşgörü ve uzlaşma ortamında ideal meclisin nasıl gerçekleşeceğini görüp, pratikte uygulayabildikleri bir etkinlik olan Meclis Simülasyonu etkinliği düzenledi. 3-6 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve Denizli’de ilk kez düzenlenen Pamukkale Üniversitesi Meclis simülasyonu etkinliği Eğitim Fakültesi Melek Sözkesen Konferans Salonu’nda gerçekleşen açılış töreni ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından program açılış konuşmaları ile devam etti. Adalet Demokrasi ve Hukuk Orjinli Çalışmalar (ADHOC) Derneği Koordinatörü Şebboy Deren Güçlü yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Burada Pamukkale Üniversitesi ekibine baktığımda 5-6 aylık inanılmaz bir organizasyon sonucunda gerek divan üyeleri olsun gerek akademi ekibi organizasyon ekibimiz olsun, sponsorluk ekibimiz olsun gerçekten çok güzel bir çalışma ortaya koydular ve gerçekten çok güzel de bir organizasyon ortaya çıkaracaklar. Önümüzdeki dört gün boyunca bunu deneyimliyor olacaksınız. Dilerim ki gerçekten çok güzel bir şekilde eğlenirsiniz ve keyif alırsınız demek istiyorum. Burada dört gün boyunca hepiniz milletvekili olacaksınız. Farklı farklı partileri temsil edeceksiniz. Ancak burada unutmamız gereken bir şey var ki hiçbirimiz birbirimizi kırmadan gerçekten dostluk çerçevesinde hep beraber tanışarak ve keyifli vakit geçirerek buradaki arkadaşlığımızın baki kalacağını umut ederek ve olmasını sağlayarak da keyifli vakitler geçirmenizi istiyorum. Lütfen birbirinizi genel kurulda olsun komisyonlarda olsun birer parti için kırmayın. Gerçekten çok güzel bir organizasyona imza atılacağına eminim. Şimdiden herkese keyifli bir yasama dönemi diliyorum.” “Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın işlevini öğrenecektir.” Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Kabakçı Karadeniz yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Hukuk fakültesi olarak amacımız, Evrensel hukuk ilkelerini ve insan haklarını benimseyerek, hukuki sorunları teorik ve pratik anlamda çözme yetkinliğine sahip hukukçular yetiştirmektir. Bu nedenle meclis simülasyonu çok önemlidir. Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın İşlevini öğrenecektir. Öğrencilerimizin yasama faaliyetlerinde bizzat bulunmalar ve etkin rol almaları, fikirlerini özgür bir şekilde dile getirmeleri önemlidir. Meclis simülasyonu etkinliğinde farklı fakültelerden milletvekilleri ver almaktadır. Ancak sunu da belirtmeliyim ki hukukçuların milletvekilliğine ilgisi fazladır. 28. Dönem Milletvekillerinin Meslekleri incelendiğinde; TBMM’de en fazla iş insanı, avukat ve akademisyenin yer aldığı görülmektedir. Milletvekillerinin %20’sinin hukukçu olması bu ilginin kanıtıdır. Gerek Öğrenci Topluluklarımız gerekse Dekanlığımız yıl içinde sayısız akademik, sosyal, kültürel ve benzeri alanlarda çalıştay, panel, eğitim, konferanslar ve geziler düzenlenmektedir. Fakültemizin gerçekleştirdiği eğitim faaliyetleri ve başarılı etkinlikler, üniversite ve eğitime katkı veren ilgili kamu kurum ve kuruluşların, Rektörlüğümüz ve Denizli Barosunun uyumlu iş birliği ve ortak çabanın sonucudur. Fakültemizin gerek daha iyi Fiziki alana kavuşması için gerekse akademik kadrolar noktasında verdikleri büyük destek ve etkinliklerimize gösterdiği ilgi için rektörümüz sayın Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’a, teşekkür ederim. Hukuk Topluluğu Danışmanı Öğr. Üyesi Fatih, Yurtlu’ya ve Hukuk Topluluğu öğrencilerine böyle bir etkinliği düzenledikleri için teşekkür ediyor ve meclis simülasyonunun verimli geçmesini diliyorum.” Pamukkale Kaymakamı Uğur Bulut yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Hukuk fakültelerindeki kaliteli eğitimin kamu yönetimine etkisini bizzat meslek itibariyle gören bir durumdayız. Kaliteli hâkim ve savcı yargı kararlarını okurken bizlerin içini açıyor. Yine, avukatlık hizmetinde verilen kaliteli bir hukuk eğitiminin de toplum yaşamından adaletin tecellisine katkısı hiçbir zaman yadırganamaz. Bu faaliyetin düzenlenmesinde emeği geçen tüm öğretim üyelerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum.” “Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Pamukkale Üniversitesi, son akreditasyonla 208 üniversiteden 70 üniversitenin arasına girmiştir. Bu gurur, üniversitemizdeki tüm akademik-idari personelinin ve tüm öğrencilerinin katkısı ile olmuştur. Ben bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Akreditasyon, Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun vermiş olduğu bir belge. Bu belge “Kurumsal Akreditasyon” belgesi. Bu belge ile Üniversitemiz, ÖSYM kılavuzunda akredite olan üniversiteler içerisinde yer almış oldu. Bu ne demek? Bu yarın Pamukkale Üniversitesi’nden alınan diplomalar, Avrupa ve Amerika geçerli demek. Dolayısıyla, böyle bir sevinci bu etkinlikte paylaşmak istedim. Çünkü Pamukkale Üniversitesi hak ettiği yer hali hazırda bulunduğu yer değil. Daha yükseklere çıkması gereken bir üniversite. Çünkü Denizli, Türkiye’de ilk onda yer alıyor, Pamukkale Üniversitesi ilk onda yer alması abartılı olur diyorum, yirminci sırayı kollaması gerekiyor. Bunun için biz elimizden geleni yapacağız ama geleceğimiz olan bu gençler belki bu yirmili sıraları bizlere gösterirler. Çünkü yapmış oldukları etkinlikler gerçekten muhteşem. Ben, üniversitemizin öğrenci toplulukları ile çok gurur duyuyorum. Topluluklarla buluşalım dediğimizde hemen buluşabiliyoruz. Topluluk başkanları geliyor, yardımcıları geliyor. Bu bizim çok aktif bir üniversite olduğumuzu ve öğrencilerimizin çok bilinçli olduğunu gösteriyor. Şimdi mesela, Filistin yürüyüşü yapacağız. Dün yirmi iki topluluk hemen geldi iki saat içerisinde geldiler ve neler yapacağımızı beraber konuştuk. Ben çok gurur duyuyorum. Demek ki öğrencilerimiz şu andaki Pamukkale Üniversitesi’nin seviyesinden memnun değiller. Onların bu yapmış oldukları çalışmalar inşallah Üniversitemizi ilk yirmilere çıkaracak ve bizler de onlarla gurur duyacağız. Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüyle kendini tescil etmiş bir kurumdur TBMM. TBMM Milli Mücadele kahramanı olduğu gibi 15 Temmuz’un da kahramanıdır. TBMM ile gurur duyuyorum, ebediyen var olsun diyorum. Diğer taraftan küçük bir anımı paylaşayım. 1996’da Amerika’ya gittim. Tabi Amerika’da gittiğimiz yerde ormanlık alanlar, şehirle doğa ile bir bütün halindeydi. Bana dediler ki: Hocam, burada yanına sincaplar gelir oturur bir şey yapma onlara. Bunlara bir şey yapmanın çok büyük cezaları vardır. Nasıl bir özgür dünyaymış burası dedim. Gerçekten hayran olmamak elde değil ama son zamanlarda gördüğümüz gibi şu anda yaşanan Amerikan üniversitelerde Filistin mitinglerinin nasıl bir karşılık bulduğunu da hepimiz gözler önünde seyrediyoruz. Bu durum, demokrasinin de yine her yerde her zaman aynı olmadığını da bize göstermiş oldu. Dolayısıyla, milletler kendi varlıklarını koruyabilmek için devletlerin idamesini sağlayabilmek için ciddi kararlar alabilmekteler” Açılış konuşmalarının ardından program, milletvekili yeminlerini gerçekleştirmek üzere simülasyonun divan başkanı PAÜ öğrencisi Aleyna Ece Sönmez’in, tüm milletvekilleri ile birlikte ettiği yemin ile sona erdi. Etkinliğin devamında program sergi salonunun gezilmesi ile sona erdi.