GÜNDEM - 22 Kasım 2016 Salı 10:51

Adı paylaşılamayan çerçi

A
A
A
Adı paylaşılamayan çerçi

Adana'da 1910 yılında Suphi Nadir Çerçi'nin babası Yusuf Çerçi tarafından kurulan ve şifalı bitkiler, baharat, asit, gıda ve kumaş boyası, sıvı deterjan ile sanayide kullanılan kimyevi maddeler satan aktar Çerçi Yusuf’un marka tescil belgesi olmasına rağmen aynı caddede yan yana aynı isimde 5 aktar bulunuyor.

Çerçi Yusuf’un şuanki sahipleri 1994 yılından beri markalarının tescilli olduğunu fakat tescildeki emtia sorunundan dolayı isim haklarını koruyamadıklarını söyledi. Seyhan ilçesi Saydam Caddesi'ndeki Mısır Çarşısı’nda 1910 yılında Suphi Nadir Çerçi'nin babası Yusuf Çerçi tarafından kurulan Çerçi Yusuf’un, marka tescil belgesinin olmasına rağmen adı paylaşılamıyor. İşletmenin şu anki sahibi Zarif Özbiçer’in ortağı ve oğlu Özgün Özbiçer, "Çerçi Yusuf" isminin diğer esnaf tarafından kullanılmasının haksız rekabet doğurduğunu söyledi.

Özbiçer, "İşletmemiz 1 asırı geçmiş dükkandır. Çerçilik aslında bir meslek değildir. Çerçilik, eskiden köylerde at üstünde nohut satan, nohuta karşı başka bir şey alan, başka şeylerle değiş tokuş yaparak geçimini sağlayan kişilerdir. Çerçi Yusuf, dediğim gibi Yusuf Çerçi’nin ismidir. İsmimiz olduğu için, tanınmış olduğumuz için sahtelerimiz çoğalıyor. İsmin başına "Has" koyuyorlar, "Uğur" koyuyorlar, "Seyfi" koyuyorlar. Benzetme yapıyorlar. Gerçekten çok rahatsız oluyoruz" dedi.

"Sahte çerçiler leke sürüyor"
Sahte Çerçi Yusuf’ların kendi markalarına leke sürdüğünü de ifade eden Özbiçer, "Biz müşteriye yanlış bilgi vermemeye çalışıyoruz. Yılların verdiği bir tecrübe var onu kullanmaya çalışıyoruz. Ama başka dükkana gittiklerinde para kazanmak amacıyla olmadık şeyler verebiliyorlar. Olmamış bitkiyi vermeye çalışıyorlar. İnsan bilmediği için muhtaç olduğu için doktor bulamadığı için geliyorlar bizden yardım bekliyorlar. Onlardan yararlanıyorlar. Bu da bizim ismimizi lekeliyor açıkçası. Baharat aldıkları zaman bizde direkt kendi çektiğimiz birinci sınıf baharatlardır. İnsanın bize güvenip aldığı baharatlardır. Bunu alıp eve götürdüğü zaman başka bir şey çıkarsa bizim ismimiz lekeleniyor onların lekelenmiyor" diye konuştu.

22 yıllık tescilli marka
1994 yılından bugüne markalarının tescilli olduğunu belirten Özgün Özbiçer şunları söyledi:
"Halamın kocasının babası burayı kurmuştur, daha sonra halamın kocası ve babam devir almış burayı. Ondan sonra bugüne kadar buraya getirmiştir. Şuan babam ve ben devam ediyoruz işletmeye. 1994 yılından beri markamız tescilli ama tescilde biraz açıklıklar var. Tescildeki açıklıklarımızda tescilin emtiasından kaynaklanıyor. Bizim emtiamız 34'üncü sınıfa kadar. 35'inci sınıf emtia çıktığında ismimizi kullanan kişiler o sınıf emtiayı bizden önce aldığı için ismimizin önüne ek koyup işletme açabiliyorlar. Biz de sadece dava açabiliyoruz. Bu davalar da uzun sürüyor."

"Davalar 5 seneye yakın sürüyor"
Davaların uzun yıllar sürdüğünü bu yüzden de sahte çerçilerin rahatlıkla yeni yerler açtığını söyleyen Özbiçer, "Davalar bayağıdır sürüyor maalesef. Kazandığımız tazminat fazla bir şey olmayınca insanlar rahatlıkla ismimizle işletme açıyor, sonra kapatıyor tekrardan açıyorlar. Davalar da hemen bitmediği 5 seneye yakın sürdüğü için ismimize karşı böyle bir tecavüz var" şeklinde konuştu. 

Elif Ayşenur Bay - Umutcan İşledici

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “Evliliklerin 500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor” Bu yıl havaların erken ısınmasıyla birlikte düğün sezonunun da açılmaya başladığını söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Havaların erken ısınmasıyla birlikte fotoğrafçı, kuaför, berber, gelinlikçi, çiçekçi, pastacı, çeyizci gibi onlarca farklı sektörde esnafımız düğün sezonuna hazır. Bu yıl yapılacak düğünlerle birlikte evliliklerin 500 milyar TL’lik ekonomi oluşturması bekleniyor” dedi. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken düğün sezonunun başlamasıyla birlikte evliliklerin ekonomiye olan yansımasını değerlendirdi. Piyasanın canlanmak için düğün sezonunu beklediğini belirten Palandöken, ortalama düşün yapmanın maliyetini anlattı. Beyaz eşyadan oturma grubuna, düğün salonundan ziynet eşyalarına kadar yapılan harcamaların 500 bin liradan başladığını kaydeden Palandöken, "Döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyona bağlı olarak tüm ürün ve hizmetlerde çok ciddi fiyat artışları var. Düğünlerin vazgeçilmezi altının fiyatı son 1 yılda yüzde 100’e yakın arttı. Eskiden gelin damada gelen altınlar düğün maliyetini önemli ölçüde karşılardı şimdi o da hayal oldu. Öte yandan düğün salonu kiralarındaki astronomik artış, beyaz eşya ve elektronik eşyalardaki fiyat artışları hesaba katıldığında gençlerimiz işsizlik ve ekonomik nedenler yüzünden evliliği geciktirebiliyor. Devletimiz gençleri evliliğe teşvik etmek için elinden geleni yapıyor. Birtakım teşvik ve destekler var ancak tüm çiftler için sıfır faizli destek kredilerinden yararlanma imkanlarının sağlanması çok önemli. Bu hem çiftlerin düğün masraflarına katkı hem de kuracakları yuvalarla ekonomiye katkıları bakımından çok önemli olacak” diye konuştu. “Geçtiğimiz yıl düğünler piyasaya 300 milyar lira katkı sağladı” Gençlerin dünya evine girmesi ve piyasaların canlanmasında düğünlerin önemli bir yeri olduğuna değinen Palandöken, “Geçtiğimiz yılın TÜİK verilerine göre düğün sektörü piyasaya 300 milyar TL’lik ekonomik katkı sağladı. İğneden ipliğe yapılan düğün alışverişleri ise emlakçıdan taksiciye, matbaacıdan organizasyoncuya kadar çok sayıda sektöre doğrudan kazanç kapısı oluyor. Bu yıl dünya evine girecek gençlerimizin mağdur olmaması için firmalar elini taşın altına koyarak yeni evlenecek çiftlere özel kampanya ve indirimler yapmalı. Öte yandan bu düğün sezonunda alışveriş yapacak vatandaşlarımız güven, memnuniyet, garanti ve kayıt dışılığı önlemek adına bir sıkıntı yaşamamak için bildiği ve güvendiği esnafı tercih etmeli” şeklinde konuştu.
Bursa Tarihi Gölyazı’da 100 yıllık balık mezadı Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı köyünde yapılan balık mezadı 100 yıldır aynı yerde düzenleniyor. Uluabat Gölü’nde yakalanan balıklar mezatta en çok parayı verenin oluyor. Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı köyünde her sabah 12.00’de başlayan balık mezadında renkli görüntüler yaşanıyor. Uluabat Gölü’nde balıkçıların tuttuğu taze balıklar 100 yıldır aynı yere dökülerek açık artırmada satılıyor. Yakalanan balıklar sırasıyla yere dökülerek mezatta satışa sunuluyor. Herkesin katılabildiği açık artırmada en yüksek fiyatı veren balıkların sahibi oluyor. Tüccarlar yeni yakalanan balıkları almak için birbirleriyle yarışıyor. Keyifli anların yaşandığı açık artırma her gün aynı saatinde tekrarlanıyor. Her vatandaşın tuttuğu balığı kooperatifin müzayedesinden geçirmesi söyleyen Kooperatif üyesi Hüseyin Aydın, "Su Ürünleri Kooperatifi 1966 yılında kuruldu. 1986 yılına kadar kerevit vardı. Hastalıklar geldi kerevitler öldü. Kerevitler ölünce hepimiz balığa yöneldik. Her vatandaş tutmuş olduğu balığı kooperatifin müzayedesinden geçirmek zorunda. Rüzgar olduğu zaman balıkçılar avlanamıyor. Şu anda sazan balığı yasak diğer balıklar serbest. Günde bazen 1 ton, bazen ise 100 kilo çıkıyor. Balık piyasası da aynı olmaz. Az olduğu zaman daha pahalı, bol olduğu zaman biraz daha uygun olur. Böyle bir düzenimiz var. Müzayede dedelerimizden kalma. Daha önceden kooperatif yoktu balıklar muhtarlık nezdinde satılıyordu. Muhtarlığa rüsum kesiliyordu geri kalanı balıkçıya veriliyor” dedi. Bu sene balık fiyatlarının yüksek olduğunu belirten Hasan Dikmeoğlu, “Doğduğumdan beri balıkçıyım. Şimdi de esnaflık yapıyorum. Balığı köyde ve pazarda satıyorum. Turna, sazan, İsrail balığı ve arada yayın balığı çıkıyor. Uluabat Gölü’nde çok güzel balıklarımız var. Turnalar bu yıl ortalama 200 TL’den satılıyor” şeklinde konuştu.