POLİTİKA - 12 Ocak 2018 Cuma 12:19

AK Partili Yazıcı'dan 'ittifak' açıklaması

A
A
A
AK Partili Yazıcı'dan 'ittifak' açıklaması

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, AK Parti’nin MHP ile ittifak formülünün temel nitelikleriyle ilgili, "İttifak alanı düzenlenmeye muhtaç bir alan, bu alanı düzenleyeceğiz. Bunu nasıl formüle edeceğiz, o komisyon çalışmaları sonrası ortaya çıkacak. Ben, seçmen hakkıyla ilgili haktan bahsetmiştim. Oy kullanmalarını zorlaştırmadan ittifakı sağlayacak bir formülasyon tercih edilebilir mi diye düşünülebilir" dedi.

AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamındaki uyum düzenlemelerine ilişkin yönelik yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Geçtiğimiz yılın en önemli siyasal olayının anayasada yapılan değişikliğin olduğunu belirten Yazıcı, bunun iki yönünün öneminin bulunduğunu, yapılış şekli ve içeriğinin önemine işaret etti. 'Yapılış şekli' üzerinde görüşlerini paylaşmak istediğinin altını çizen Yazıcı, uzun yıllardır Türkiye'nin gündeminde bir sistem tartışması, başkanlık gündemi, parlamenter hükümet modeliyle alakalı tartışmaların devam ettiğini ifade etti. AK Parti'nin, anayasayı değiştirecek ve başkanlık modelini hayata geçirecek yeterli sayısının bulunmadığını belirten Yazıcı, 15 Temmuz alçak darbe teşebbüsü sonrası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 'anayasa değişikliği konusunda destek verileceği' konusunda yaptığı açıklamaları hatırlattı. Bunun üzerine anayasa değişikliğinin tekrar gündeme geldiğini anlatan Yazıcı, MHP ile AK Parti'nin oluşturdukları heyetler arasında bu çalışmaların gerçekleştirildiğini ifade etti.

Bu değişikliğin özü itibarıyla Türk siyasal hayatında ve hukuksal yapıda çok köklü değişikliklerin yapılmasının başlangıcı olduğuna dikkati çeken Yazıcı, "Bu siyasi ve hukuki bir reform süreciydi. Dolayısıyla sürecin bu aşamasında yapılması gerekli şey, değiştirilmiş anayasaya göre uyum yasalarının hazırlanıp, sistem işler hale geldiğinde bu işlerliği sağlamaktır. Bu anlayışla çok yoğun çalışmalar yaptık gerçi kamuoyuna fazlasıyla yansımadı. Ne getirdi bu değişikliklerle, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili? Bir defa egemenliğin anayasada değişik kurum ve kuruluşlar aracılığıyla kullanılması uygulamasına son verilecek. Egemenlik tamamen bölünmez, vazgeçilmez, devredilmez bir şekilde millet tarafından kullanılmaya devam edecek" açıklamasında bulundu.

Yeni sistemde temel hak ve hürriyetlere ilişkin özgürlükçü bir bakış açısıyla bu düzenlemelerin ele alınacağını anlatan Yazıcı, bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın oluruyla, gerekli değişiklikleri hazırlamak üzere partide 5 komisyonun oluşturulduğunu ifade etti.

"Her komisyon 7 üyeden oluşuyor"

Birinci komisyonun 'Yürütmenin Yapılandırılması Komisyonu' olduğunu belirten Yazıcı, "Genel hatlarıyla, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık teşkilatlarının yeni sisteme uygun hale getirilmesi, bakanlıkların yapılandırılması. Ne şekilde bir yapılanma ile daha etkin çalışma yapılabilir bunu formüle edecekler. Bu komisyonun başkanlığını Genel Başkan Yardımcımız Cevdet Yılmaz yapacak. Her komisyon 7 üyeden oluşuyor" dedi.

İkinci komisyonun 'Personel Rejimi Komisyonu' olduğunu belirten Yazıcı, "Bu komisyonun ismine bakarak personel rejimi tepeden tavana kadar yeniden yapılandırılacak diye düşünmeyin. Vatandaşlarımızın kazanılmış hakları var, bu komisyon sadece üst düzey bürokrasi ile ilgili, genel müdürlükler, başkanlıklar. Tempoya uyumu sağlayacak düzenlemenin üzerinde çalışılacak. Bu komisyonun başkanlığını Erzurum Milletvekili, MKYK üyemiz Efkan Ala yapacak" şeklinde konuştu.

Üçüncü komisyonun 'Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatının Uyarlanması Komisyonu' olduğunu anlatan Yazıcı, "Bu komisyon, yeni sisteme göre seçim mevzuatının gözden geçirilmesine ilişkin komisyon. En erken çalışmaya başlayan komisyon bu. Bu komisyon çalışmalarda epey mesafe almış. Yakında Adalet Bakanlığı özellikle yerel seçimleri ilgilendiren değişikliklerle ilgili kısımları parlamentoya taşıyacak. Mart ayı sonuna kadar bu alandaki değişiklikler Meclis’ten geçmiş olacak. Bu komisyonun başkanlığını Genel Başkan Yardımcımız Ahmet Sorgun yönetecek” dedi.

Dördüncü komisyonun 'Yerel Yönetimler Komisyonu' olduğunu söyleyen Yazıcı, "Komisyon, belediyeler, il özel idareleri ve muhtarlıklarla ilgili çalışmalar yapmak, ihtiyaç duyulan mevzuatı formüle etmek üzere çalışmalar yapacak. Komisyonun başkanlığını, Genel Başkan Yardımcımız Erol Kaya yürütecek" diye konuştu.
Yazıcı, beşinci komisyonun, 'Meclis İç Tüzüğü Komisyonu' olduğunu kaydederek, çalışmaların devam ettiğini, iç tüzük komisyonunun başkanlığını AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın yapacağını ifade etti.
Yapılan değişikliğin bütün siyasi partilere açık olduğunu anlatan Yazıcı, komisyonlarda bu alanlarda çok paylaşımcı bir yaklaşımla çalışmaların sürdürüleceğini dile getirdi. Alternatifli ve tekli olarak herhangi bir alanda yapılacak düzenlemelerle ilgili bölük pörçük haberlerin yapılmasının doğru olmadığını anlatan Yazıcı, doğru bilgilendirmelerin basın aracılığıyla yapılacağını söyledi.

AK Parti'nin MHP ile ittifak formülü

Yazıcı, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. AK Parti’nin ittifak formülüne ilişkin temel niteliklerinin ne olduğunun sorulması üzerine Yazıcı, "İki gün önce, Sayın Genel Başkanımız ile Sayın Bahçeli'nin görüşmeleri oldu. MHP, birlikte başladığımız projenin tamamlanmasına vurgu yaparak, elbette ki Yenikapı ruhuna da atıf yapmak suretiyle duruşumuzu kamuoyuyla paylaştı. İttifak ve benzeri konuları kapsayacak, formüle edecek bir komisyon oluşturulacak. Bu komisyon 3 AK Partili, 3 MHP’den olmak üzere gerçekleşecek. Komisyon üyelerini AK Parti'de Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız belirleyeceklerdir ve MHP Genel Başkanının belirleyeceği ifade edildi. Bunlar belirlenir, bir çalışmaya başlar. O çalışma bu komisyonlarla birlikte mi yürür? Büyük olasılıkla öyle olabilir veya bu alanlarda da birlikte çalışmalar yürütebiliriz. Bu komisyon oluşup çalışmaya başlayınca ne şekilde bir formülasyon olacağı ortaya çıkacak. İttifak alanı düzenlenmeye muhtaç bir alan, bu alanı düzenleyeceğiz. Bunu nasıl formüle edeceğiz, o komisyon çalışmaları sonrası ortaya çıkacak. Ben, seçmen hakkıyla ilgili haktan bahsetmiştim. Oy kullanmalarını zorlaştırmadan ittifakı sağlayacak bir formülasyon tercih edilebilir mi diye düşünülebilir" ifadelerini kullandı.

Kabinede MHP'li isimlerin yer alacağı iddiaları

MHP’li bazı isimlerin kabinede yer alacağına yönelik iddialar ve bu kapsamda yapılan herhangi bir görüşmenin olup olmadığına ilişkin soruya Yazıcı, "Böyle bir görüşme söz konusu değil. Olsa Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız paylaşırdı. Hükümet değişikliği de bizim gündemimizde yok" cevabını verdi.
Bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesinin Mehmet Altan ve Şahin Alpay'la ilgili aldığı kararın sorulması üzerine Yazıcı, "Mahkemeler arasında tartışmalara yol açacak işlemlerin yapılıyor olması son derece üzücü. Mahkemeleri tartışmamalıyız. Bu konuda çok daha hassasiyet olunması gereken mahkemelerdir. Demek ki bu alanlarda çok özenli davranıldığına ilişkin kanaat yok ki mahkemede farklı iddialar içerisine girebiliyor. Bunlardan üzüntü duyuyoruz. Dolayısıyla, inşallah bir soruna yol açmaz" dedi.

Bahçeli'nin "hazine yardımı" açıklaması

İttifak konusunda Bahçeli’nin hazine yardımı konusunda yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Yazıcı, "Siyasi partilerin ittifak yapmasını çok doğru buluyorum. Bu, AK Parti ile MHP arasında başlatılmış olan bu ittifakta ifade edildiği gibi 'milli mutabakat ittifakı'. Herkes de buna yönelirse herkesi kapsar. Daraltılan çizilen bir alan değil. Bu bunun genişliği Türkiye’yi kuşatır. Bu ittifaklarda belli alanlarda programları farklı olan partilerin ortak yürüyüşü demektir. Bu ortak yürüyüş, Türkiye'nin çıkarınadır. Türkiye'nin çıkarına bir iş yaparken siyasi partilerin diğer alanlarda bağımsız, kendi programlarına göre işlem yapmaları için ihtiyaç duyduklarından yoksun hale gelmemesi gerekiyor. 'Ben ittifak yapıyorum bu ittifakı yaparken de Türkiye'nin çıkarlarını gözeterek belli pozisyonlardan vazgeçiyorum, diyorum ki 'ben aday olmayacağım, aday çıkartmayacağım.' Ama siz bunu yaptığınızda hazine yardımından yoksunsunuz, bu bir yaptırım uygulamaktır, sorundur. Bu alanların, hak, hukuk neyi gerektiriyorsa, o dikkate alınmak suretiyle ittifak formülasyonunda formüle edilmesi gerekiyor. Bu formülasyonu yapacağız" açıklamasında bulundu. 

Enise Vural

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.