GÜNDEM - 21 Ocak 2020 Salı 04:30

Akdeniz'in dört bir yanındayız

A
A
A
Akdeniz'in dört bir yanındayız

Yavuz, İsrail’in doğalgaz çıkardığı Leviathan bölgesinin yakınındaki “G” sahasında faaliyetlerine başladı.

Doğu Akdeniz’de tespit edilen enerji kaynaklarının ardından dünya gözünü bu bölgeye dikerken, Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi bulunan Türkiye de bölgede varlığını giderek hissettiriyor. Doğu Akdeniz’de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ruhsatlandırdığı ve birbiriyle kesişen parsellenmiş bölgeler bulunuyor. Buna göre KKTC; Ada’nın kuzeyinden doğusuna ve güneyine kadar olan bölgede A,B,C,D,E,F ve G bölgeleri ruhsatlandırdı. Türkiye bu harfle işaret edilen bölgelerde ve kendi kıta sahanlığında faaliyetlerini sürüyor. Rum kesimi ise sözde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettiği alanları 1’den 13’e kadar parselledi. Rumların parsellediği 6 nokta Kıbrıs Adası’nın güneyinde (2, 3, 8, 9, 12, 13) KKTC’nin ruhsatlandırdığı bölge ile çakışırken, adanın güneybatısında Rumların parsellediği 4, 5, 6 ve 7 bölge ise Türkiye’nin kıta sahanlığı bölgesi ile çakışıyor. Türkiye sahip olduğu ruhsat alanlarında ve KKTC’nin Türk petrollerine verdiği ruhsat sahalarındaki arama ve sondaj faaliyetleri son yılarda hız kazandı. Bu kapsamda 2018 yılından bu yana sondaj Akdeniz’in çeşitli bölgelerinde çalışmalarını sürdüren Fatih sondaj gemisi son olarak Karpaz burnunun güneyinde “E” ruhsat bölgesinde sondaj yapıyor. Bu bölge Rum tarafın ilan ettiği sözde MEB ile çakışmıyor. Yavuz sondaj gemisi ise Rumların 7’nci parsel olarak adlandırdığı bölgedeki kazılarının ardından Kıbrıs adasının güneyindeki KKTC’nin ruhsat verdiği “G” sahasına geçti. Burası, Güney Kıbrıs Rum Kesimin MEB ilan ettiği 9’uncu parsel ile kesişiyor. G bölgesi yine İsrail’in doğalgaz çıkardığı MEB bölgelerinde de çok yakın bir yerde bulunuyor. Yavuz burada denizin binlerce metre altında kazılar yapacak. Fatih ve Yavuz sondaj gemilerinin yanı sıra Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemileri de Akdeniz’de faaliyetlerini sürdürüyor.

"TEK YOL TÜRKİYE İLE UZLAŞMAK"
Rum yazar Christos Panayiotides ilginç bir yazı kaleme aldı. “Türkiye, inandığımız canavar mı?” başlıklı yazıda Panayiotides “Türkiye’nin düşman olarak yüzleşmesi zor bir ülke olduğuna şüphe yok. Eğer teşebbüs olursa, failin kazanan taraf yerine kaybetme olasılığı daha yüksektir. Bu acı gerçek, 1974’te askeri alanda ve bu güne kadar diplomatik alanda tattık” dedi. Panayiotides “Türkiye ile uzlaşmaya varmaktan başka seçeneğimiz yok” diye yazdı.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Kazada ölen yaşlı kadın, yardıma koşan çobanın akrabası çıktı Burdur’un Yeşilova ilçesinde şarampole uçan otomobilin 76 yaşındaki sürücüsü, aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Yardıma koşan ve yaşlı kadının akrabası olduğunu gören çoban ise büyük şok yaşadı. Kaza, Karamanlı yolunun 4. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Yeşilova’dan Karamanlı istikametine seyir eden Aysel Kılınç (76) idaresindeki 15 LA 725 plakalı Tofaş otomobil, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkıp takla atarak şarampole devrildi. Kazayı gören çoban İrfan Er’in 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. O sırada kazayı gören ve yoldan geçen vatandaşlar yan duran otomobili düzelttiklerinde Aysel Kılınç’ı arabanın altında hareketsiz şekilde kanlar içinde buldu. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Kılınç’ın hayatını kaybettiği belirlendi. Jandarma olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarının ardından yaşlı kadının cenazesi, otopsi yapılmak üzere Yeşilova Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Aysel Kılınç’ın kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı için araçtan fırladığı ve arabanın altında kalarak ezildiği öğrenildi. Ölen kadın yardıma koşan çobanın akrabası çıktı Kazayı görünce yardıma koşan çoban İrfan Er, “Ben ileride koyun otlatıyordum. Bir anda sesi duyunca ayağa kalkıp baktığımda arabanın yan yattığını gördüm. Hemen yardıma koştum ve 112’yi arayarak haber verdim. Arabanın yanına geldiğimde içinde kimse yoktu, etrafında aramaya başladım. Yoldan geçenler de gelince arabayı çevirdik, o zaman olayı anladık. Emniyet kemeri takılı olmadığı için kaza esnasında camdan sarkarak arabanın altında kalmış meğer kadın. Kadının yüzünü minder kapatmıştı. O yüzden belki canlıdır diyerek yüzünü açtık. Arkadaşlar yaşayıp yaşamadığını anlamak için nabzına baktığında hayatını kaybettiğini anladık. Sonra ben şüphelendim acaba bizim akraba mı diye, merak edip baktığımda bizim akrabamız olduğunu gördüm” dedi.
İstanbul Dolandırıcı zabıt katibinin yargılanmasına devam edildi Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle ile 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. Duruşmanın devamında savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi “Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Yaşamayı severdi Süleyman” dedi. Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle ile 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. “Yaşamayı severdi Süleyman” Duruşmada savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi sanık Dilek Demirel “Kişilerin hiçbirini tanımıyorum. Ağabeyim bana icralık olduğunu ve hesabının bloke olduğunu söyledi. Bu nedenle bana para gönderiliyordu. Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Olayın içeriğindeki birçok şeyi yeni öğreniyorum. Benim çocuğum ile kendime ait bir hayatım var. Süleyman’ın özel hayatına vakıf değilim. Normal 2 kardeşin edebileceği muhabbetler oldu aramızda. Yaşamayı severdi Süleyman. Bana o kadar para gelmesi garip geldi. Sordum ‘seni ilgilendirmez’ dedi. Ne yaptığını sorguladım bana ‘benim hayatım’ dedi. Ben istemiyordum hesabıma para atmasını” ifadelerini kullandı. “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim” Sanık Süleyman Demirel’in annesi sanık Hamiyet Çoban ise “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim. Bugüne kadar hiç usulsüz sorgulama yapmış biri değilim. Oğlumu vuran kişilere zaman zaman sorgulama yaptım. Dosya detaylarını da görme imkanım yoktur. Ben bu kişilerin kişisel verileri sorgulama amacıyla bir işlem yapmış değilim” şeklinde konuştu. Müşteki Rukiye Kumral ise “Sanık Büşra Çatak eski arkadaşımdı. Bana liseden bir arkadaşı olan Süleyman’ın yurt dışından para transferi yaparak kazanç sağladığını söyledi. Bana ‘kendisi adliye çalışanıdır ailesi de adliye çalışanıdır’ dedi. Büşra beni sürekli arayarak ‘düşünüyor musun sende?’ gibi sorular sordu. Beni bu şekilde işe soktu. Bana kesinlikle bir ticaret olduğunu söyledi, parayı kendi hesabına attırdı. Ben toplam 750 bin liraya yakın ödeme yaptım” dedi. Müşteki beyanlarının ardından duruşma 10 Mayıs Cuma günü görülmesine devam edilmek üzere ertelendi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Süleyman Demirel’in Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaptığı belirtildi. İddianamede Demirel’in, birkaç yıl önce tanışmış olduğu Levent Sırataş’a, adli personel olması nedeniyle zaman içinde mahkemelerde dosyası olan birçok iş adamı ile tanıştığını, bu iş adamlarına yatırımlarında kullanmaları için çevresindeki tanıdıklarından para temin ederek karşılığında komisyon aldığını söylediği aktarıldı. Sanık Demirel’in kar payı kazanmak için para vermek isteyen kişilerin üzerlerine kayıtlı mal varlıklarını UYAP sistemleri üzerinden kendi şifresi ya da hakim şifresi ile sorgulayarak tespit ettiği de iddianamede açıklandı. İddianamenin devamında “Mal varlıklarını şahıslara yine kar payı vereceğini vaat ederek teminat adı altında kurmuş olduğu suç örgütü içerisindeki Bülent Sevinç, Levent Şahin, Abbas Kırmızı, Sevgen Atilla, Cemal Karaoğlu, Evel Karısık, Semih Gündoğdu ve Sadettin Volkan Durak isimli şahısların üzerine geçirdiği, bu şahıslar arasında bahse konu mal varlıklarının sürekli el değiştirdiği, sistem içindeki herkesin bu yöntem ile para kazandığı yapılan araştırmalarda anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Müştekilerden Levent Sırataş’ın, zabıt katibi Süleyman Demirel ve onun aile üyelerine bir kaç kez para verdiği, Demirel’in her seferinde bu paraları ödemeyi taahhüt ettiği kar payı ile birlikte Levent Sırataş’a geri ödeyerek güvenini kazandığı, bu şekilde müşteki Sırataş vasıtası ile müşteki Büşra Nur Güldorum ve annesi müşteki Nurdan Canbıçak ile tanıştığı, tanıştıktan sonra onlardan da kar payı ödemesi teklifi ile paralar istediği iddianamede belirtildi. Süleyman Demirel’in müştekiler ile yaptığı görüşme ve konuşmalarda, birlikte çalıştığını söylediği aile üyelerinden Büyükçekmece Adliyesi Memur Suçları Bürosunda zabıt katibi olarak çalışan eski eşi Vildan Öz’ü, Büyükçekmece Adliyesi Soruşturma Kaleminde, katip olarak çalışan annesi Hamiyet Çoban’ı, özel bir şirkette çalışan kardeşi Dilek Demirel’i müştekilere güven vermek ve dostluk kurmak amacıyla tanıştırdığı da iddianamede kaydedildi. Örgüt lideri Süleyman Demirel’in hesaplarında bloke bulunması ve icra takiplerine konu olması nedeniyle büyük meblağlı paraları kendi hesabına almayarak örgüt üyesi olan Büyükçekmece Adliyesi zabıt katibi annesi Hamiyet Çoban ve yine Büyükçekmece Adliyesi zabit katibi olan eski eşi Vildan Öz’ün hesaplarını kullanarak işlem yaptığı, gayrimenkul yatırımları ile ilgili para devir alacağı tapuları da örgüt yöneticileri olan Abbas Kırmızı, Cemal Karaoğlu, Bülent Sevinç, Levent Şahin, Sevgen Atilla isimli şahısların üzerine almasını sağladığı da iddianamede belirtildi. İddianamede müşteki Büşranur Güldorum ve annesi Nurdan Canbıçak’ın örgüt lideri Süleyman Demirel ve diğer örgüt üyeleri tarafından toplamda 8 milyon 133 bin 480,00 TL zarara uğradıklarını beyan ettikleri açıklandı. Öte yandan ifadeleri alınan Gökhan Aytekin, Neriman Aytekin, Büşra Çatak, Ayhan Doğan, Cihan Könülşök ve Fatih Çetinkaya’nın zabıt katibi Süleyman Demirel’in kendilerinden kar payı ödemesi teklifi ile paralar aldığını ancak ödemiş oldukları paraları geri alamayarak mağdur olduklarını beyan edip şikayetçi oldukları aktarıldı. Bakırköy Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesinde çalışan zabit katibi Süleyman Demirel’in müşteki şahısları, kar payı vermek vaadiyle almış olduğu yüksek meblağlardaki para ve menkulleri, gayrimenkulleri, ziynet eşyalarını kurmuş olduğu suç örgütünde tefecilik yapan üyeleri ile birlikte dolandırarak menfaat temin ettikleri iddianamede belirtildi. Örgüt lideri zabit katibi Süleyman Demirel’in adliyede çalıştığı için çevresinin geniş olduğunu bu sayede bazı işler yaptığını bu işlerin bazılarının sosyal medya hesabı reklam geliri, memleketi olan Tokat’tan yaprak, salça getirip satması gibi işler olduğunu söyleyerek memur olmasına rağmen yaşadığı lüks hayatın bu sayede olduğuna müştekileri inandırdığı iddianamede belirtildi. Demirel’in bu sayede insanların yatırım amaçlı kendisine ve telkinleri sonucu etrafındaki tefeci olduğu bilinen kişilere para verilmesini sağladığı da iddianamede ifade edildi. Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin zabıt katibi Süleyman Demirel’in tefecilik yapan bir örgütle ortak hareket ettiği, parasını yüksek faizle kullandırmak isteyen vatandaşların gayrimenkullerini geçici olarak devralma karşılığında kar payı vaadinde bulunduğu, gayrimenkulünü devraldığı kişilere birkaç ay göstermelik ödemeler yaptığı ancak devam eden süreçte hileli yöntemlerle gayrimenkulleri tefeci örgütle iltisaklı farklı şahıslar adına sıra sıra tescil ettirip mağdurların mal varlıklarını ele geçirdiği, akabinde çete üyelerinin gayrimenkulleri farklı kişilere satma şantajıyla mağdurlardan para talebinde bulunmayı sürdürdüğü iddianamede aktarıldı. Demirel’in birlikte çalıştığı hakimlere ait UYAP şifrelerini kullanarak eriştiği kişisel verileri dolandırıcılık suçu için kullandığı, yine UYAP sistemi üzerinden edindiği bilgilerle icra mahkemelerindeki alacaklılarla irtibat kurup maddi menfaat karşılığında uyuşmazlığın mahkeme dışında çözülmesine yönelik girişimlerde bulunduğu yönünde tespitler yapıldığı da iddianamede açıklandı. Zabıt katibi Süleyman Demirel’in ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘dolandırıcılık’, ‘tefecilik’, ‘bilişim sistemine girmek’, ‘verileri hukuka aykırı olarak vermek ya da ele geçirmek’ suçlarından toplamda 40 yıldan 154 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede diğer 13 sanığın ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları talep edildi.