SPOR - 21 Mayıs 2022 Cumartesi 16:08

Ali Koç, altın madalya alan boksörleri kutladı

A
A
A
Ali Koç, altın madalya alan boksörleri kutladı

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’na damga vurarak isimlerini şampiyonluklara yazdıran sporcular ve antrenörleri kutlayarak, “Siz sadece Türk kadın boks tarihine geçmediniz, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün de tarihine adınızı altın harflerle yazdırdınız” dedi.

Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’nda ay-yıldızlı sporcular, 5 altın ve 2 bronz olmak üzere toplamda 7 madalya elde etti. Bu madalyaların 4 altın, bir bronz olmak üzere 5'i Fenerbahçeli sporculardan geldi. Sporcuların kulüp televizyonunda gurur dolu hikayelerini anlattıkları programa telefonla bağlanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, boksörleri ve antrenörleri başarılarından dolayı kutladı. Başkan Koç, Fenerbahçe’nin Türk sporuna yaptığı katkılara ve yaşanan ekonomik olumsuzluklara rağmen rekabetçi spor kulübü kültürünü yaşattığına değindi.

Madalya kazanan sporcuları kutlayarak sözlerine başlayan Başkan Ali Koç, “Türk kadın boksu için bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Bugün federasyon başkanımızla da konuştum. İlk defa takım halinde dünya şampiyonu oluyoruz. İlk defa bu kadar çok madalyayı bir turnuvada alıyoruz. Ülke olarak bunu devamını getirebilirsek Türkiye kadın boksunda da kalıcı bir şekilde lider ülkelerden biri olabilecek önemli adımlardan birini attığımızı düşünüyorum. Tek tük madalya almışız geçmişte ama bu kadar çok madalyayı bir turnuvada takım olarak ilk defa alıyoruz. 12 sporcuyla katıldık, 8’i Fenerbahçe’mizin sporcusu.

Toplamda 7 madalya aldık. Müthiş bir olay. Hepsini canı gönülden kutluyorum, tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum. Siz sadece Türk kadın boks tarihine geçmediniz, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün de tarihine altın harflerle adınızı yazdırdınız. Futbol, erkek basketbol gibi takım sporları daha fazla ilgi çekiyor ama bu şanlı kulübün tarihine baktığımız zaman tarihe geçecek pek çok hem sportif hem spor dışı olaylar var. Sizler Fenerbahçe’nin şanlı tarihine altın harflerle isminizi yazdırdınız. Dolayısıyla tüm şubeyi Selahattin Bey ve Fikret Bey’in nezdinde tüm hocalarımızı, madalya alan almayan tüm sporcularımızı canı gönülden kutluyorum, başarılarının devamını diliyorum. İnşallah tekrarlanır. Madalya alan almayan tüm sporcularımızın yolu her daim açık, şansı bol olsun” dedi.

“Bakanımız Kasapoğlu’na çok teşekkür ediyorum”

Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile görüştüğünü aktaran Koç, “Müthiş bir turnuvaya şahitlik ettik. Olimpiyat düzeyinde bir organizasyon. Ciddi yatırımlar yapılmış, her detayı düşünülmüş. O yüzden de Eyüp Gözgeç nezdinde bütün federasyonumuzu tebrik ediyorum. Müthiş bir organizasyona imza attılar. Bu da Türkiye açısından bir gurur vesilesidir. Spor Bakanımız dün gece geç vakit aradı. Ona da çok teşekkür ediyorum. Emeklerimizin, gayretlerimizin ne kadar kıymetli olduğunu bizlere söylemesi camiamız için, kulübümüz için çok önemli. Ne yazık ki bireysel spor olduğu zaman kulübümüzün ismi çoğu zaman -bilerek ya da bilmeyerek- zikredilmiyor. Bakanımız Kasapoğlu’na çok teşekkür ediyorum. Bizi çok motive etti, neler yaptığımızın farkında olduğunu söyledi, gösterdi. Onun orada olması, sizleri kucaklaması, aynı olimpiyatlarda olduğu gibi her daim yanınızda olarak devletimizin yanınızda olduğunu hissettirmesi önemli. Ona da şahsım, yönetim kurulum ve tüm camiamız adına teşekkür ediyorum. İnşallah tüm sportif branşlarda başarılarımız artarak devam eder” ifadelerini kullandı.

“Çıtayı hep yüksekte tuttunuz”

Sporculara kendilerini şımarttığını ve beklentileri yükselttiğini belirten Başkan Ali Koç, “Olimpiyatlardan sonra Buse Naz’a da söylemiştim. Paris Olimpiyatları'nda inşallah yolumuz açık olur, şans yanımızda olur ve bir kez daha Türk sporunda ‘dönüm noktası’ diyebileceğimiz başarılara imza atarız. Sizin bizi şımartmanız aslında sizin ne kadar başarılı olduğunuzu gösteriyor. Çıtayı hep yüksekte tuttunuz. Buse Naz o kadar yüksekte tuttu ki Fenerbahçe Başkanlığına bile aday olacağını söyledi. Bunlar sizin ne kadar azimli, şaka da olsa ne kadar çok tepeyi hedeflediğinizi gösteriyor. Sporcuda aradığımız her türlü özellikleri barındırıyorsunuz ve bütün bunların 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etrafında gerçekleşmesi, o günlere rastlaması da ayrıca dikkat edilmesi gereken bir konu. Atamızın kızları, Cumhuriyetimizin kızları Türk kadınının neler başarabileceğini böyle önemli bir tarihte göstermiş olmanız da bence ayrıca not edilmesi gereken bir konu” dedi.

“Fenerbahçe mücadele ettiği her branşta en üstü hedefleyen yegane büyük kulüp"

Sarı-lacivertlilerin amatör branşlarda ki başarılarına da değinen Koç şunları söyledi:
“Fikret Bey olsun, Selahattin Bey olsun, İlker Bey olsun hangi şartlarda Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu faaliyetleri yaptığımızı anlattılar. İnanın kolay değil. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş bu kulüpler Cumhuriyetimizde genç bir ülkeye sporu yayma vazifelerinden dolayı pek çok branşta faaliyet gösteriyorlar ama bugün içinde bulunduğumuz şartlarda bu faaliyetleri sürdürmenin ne kadar güç olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kulüpler arasında Fenerbahçe hala en tepeyi hedefleyen, mücadele ettiği her branşta, her alanda en üstü hedefleyen yegane büyük kulüp olarak amatör branşlarda faaliyetlerini devam ettiriyor. Her zaman dediğim gibi, daha ne kadar devam ettirebiliriz bilmiyorum. Devletimizin de bunun farkında olup bizlere bir omuz, bir destek atmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

İnşallah ilerleyen süreçlerde gayretlerimizin objektif gözle bakıldığı zaman ne kadar değerli olduğu ve bizim gibi kulüplerin özendirilerek başka kulüplere ilham kaynağı olması gerektiği ve bunun için devletimizin destek olması gerektiğine inanıyorum. En son olimpiyatlara gittiğimizde Türkiye olarak tarihimizdeki en büyük kafileyle gittik, evet bu bir başarı. Madalyalar aldık, o da güzel ama olmamız gereken yerin daha çok uzağındayız. Biz dünyanın lider ülkelerinden biri olacaksak sporun belli başlı yerlerinde de lider olmamız gerekiyor. Bunu yapabilecek malzeme var. Gençler var, demografik avantajımız var. Ama ne yazık ki kısa vadeli yaklaşımlarla uzun vadeli kalıcı başarıların uzağına kalabiliyoruz. Tek tük çabalarla bir şeyler yapıyoruz. Ülke olarak topyekün imkanlarımızla, gençlerimizle ve tesislerimizle çok daha iyisini yapabileceğimizi düşünüyorum. Siz de bunun ne kadar doru bir düşünce olduğunu gösterdiniz. Hepinizi tebrik ediyorum, ailelerinizi, hocalarınızı, şubenizi tebrik ediyorum.”

“Bu başarıda Fenerbahçe’nin adını geçirmeyenlere selam olsun”

Başarılarından ötürü sporcuları tekrar kutlayan Başkan Ali Koç, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu kadar gayret, çaba, Fenerbahçe’nin yatırımları, sabrı, inancı, emeğini görmeyenlere, bu başarıda Fenerbahçe’nin adını geçirmeyenlere de selam olsun. Siz ne yaparsanız yapın, biz doğru bildiğimiz şekilde en iyisini yapmak için, ülkemiz ve spor için var gücümüzle devam edeceğiz. Bizlerin ismini zikretmeyerek bizi daha fazla motive ettiğinizi sizlere söylemek istiyorum. Hepinize tekrar teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, iyi ki Fenerbahçelisiniz. Fenerbahçe’yi damarlarınıza kadar yaşadığınızı hepimize gösterdiniz. Biz de çok şanslıyız ki bizim sporcumuzsunuz. Hepinizi kutluyorum. Sağ olun, var olun.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Lise öğrencileri savunma sanayiine 200’den fazla parça üretiyor Konya’da özel program ve proje uygulayan okul olarak kurulan meslek lisesinde, öğrenciler savunma sanayi için 200’den mekanik parça üretimi yapıyor. Lise öğrencileri savunma sanayi alanında bir şeyler üretmeninin gururunu yaşarken, ileride daha büyük görevler almayı hedefliyor. Konya Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğrenci ve öğretmenler savunma sanayi için mekanik parça üretimi yapıyor. 200’den fazla parça üretilen okulun Makine Teknolojileri Alanı Savunma Mekanik Sistemleri Dalı’nda insansız hava araçları için bazı mekanik parçalar da üretiliyor. “Hepimiz güzel yerlere gelebilir ve güzel işler başarabiliriz” Türkiye’nin savunma alanında gelecekte kendine düşen görevleri üstlenmek istediğini anlatan 11. sınıf öğrencisi İrem Yüceloğlu, “İnsansız Hava Araçları bizim ülkemizin geleceği, biz de bunun parçalarını üretmekten gurur duyuyoruz. Büyük bölümlerini üretmesek bile küçük bölümlerinde katkımız olması, faydalı olmak bize gurur veriyor ve mutlu oluyoruz. Sonuçta ülkemize, insanlarımıza faydalı işler yapıyoruz. Bu okulun ve yaptıklarımızın parçası olmak mutlu hissettiriyor, mesleğimizi ve okulumuzu seviyoruz. Umarım ileride de bu okulun faydaları ile birlikte güzel yerlere gelebiliriz. İHA’lar için gerçekten daha çok çalışabiliriz. Bu alanda ne kadar çalışabilirim bilmiyorum ama yine de ülkenin geleceği veya savunmasının geleceği için bir şeyler yapmakta her zaman görevimi üstleneceğim. Savunmanın bir parçasında çalışmak güzel hissettiriyor. İlla ki güzel yerlere gelebilir ve güzel işler başarabiliriz. Sonuçta biz bir yerden başlamalıyız ki bu devam etsin. Bu yüzden bu yolda ve bu hedefte gidiyoruz. Umarım hedefimize ulaşırız” dedi. İlerleyen dönemlerde savunma alanında mühendis olmak isteyen 11. sınıf öğrencisi Eymen Efe Şanlı da, “Kesinlikle vatan için burada çalışmak bizi çok gururlandırıyor. Ailemiz açısından, kendi açımızdan olsun veya dışardaki arkadaş çevremizde olsun her zaman bir adım önde hissediyorum kendimi. İlerideki hedeflerim tabii ki buradan mezun olduktan sonra iyi bir mühendislik üniversitesine gitmek, iyi bir mühendis olarak yine savunma sanayi alanında vatan için iyi görevler yapmak istiyorum” şeklinde konuştu. 11. sınıf öğrencisi Eren Evren ise, “Bizler ileride milli savunma alanında çalışmak isteyen öğrenciler olduğumuz için burada İHA’lara parça üretmenin katkısı şu şekilde oluyor: bizler bu parçaların cad ve cam işlerini bilgisayar üzerinden yaparken aynı zamanda CNC üzerinden de üretime yöneliyoruz. Bu üretimler ileride mühendislik eğitimiyle de kendimize katacağımız gelişimlerle beraber çok iyi şekilde vatana hizmet etmemizi sağlayacak” ifadelerini kullandı. “Sadece bu işi severek yapabilecek öğrencileri bekliyoruz” Savunma Mekanik Sistemleri Atölyesinin kurucu şefi ve makine alan öğretmeni Ali Demir, “Burada özellikle bizim savunma sanayine dışarıdan iş alıp yapmamızın en büyük sebebi; sahada kullanılan ekipmanları öğrencilerin görmesi, yani parça tasarlanırken, üretilirken sahanın ne olduğunu bilerek yapsınlar. Bazı öğrencilerimizi test uçuşlarında saha görevlerini görsünler diye İHA uçuşlarına da götürdüğümüz oluyor. Gelecekteki amacımız; birkaç tane daha İHA veya İKA İnsansız Kara Araçlarının parçalarını burada bulundurup, onlar üzerinden de çalışma yapmak gibi bir planımız var. Öğrencilerimizin burada eğitim görmek için liselere geçiş sınavında 400 civarında bir puan almaları gerekiyor. Daha açık söylemek gerekirse yüzde 15’lik dilime girmeleri gerekiyor. Çünkü adrese dayalı bir okul değil okulumuz, imtihanla öğrenci alıyor. İkinci olarak mekanik imalatı sevmeleri gerekiyor. Yani bunu kendilerine sormaları gerekiyor, ’ben bu işi severek yapabilir miyim?’ Biz öğrencilerimizde aldığı not dışında herhangi bir teknik veya bilgi alt yapısı beklemiyoruz. Sadece bu işi severek yapabileceğini düşünen öğrencileri bekliyoruz” diye konuştu.
Tokat Din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı semineri Tokat İl Müftülüğü tarafından "Din Hizmetlerinde Etkili İletişim ve Medya Kullanımı" konulu seminer düzenlendi. Prof. Dr. Ali Büyükaslan konuşmacı olarak katıldığı seminere, Kur’an Kursu Öğreticileri, İmam Hatip, Müezzin Kayyımlar ve daire personeli katıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Tokat İl Müftüsü Esat Yapıcı, Din Hizmetlerinde iletişimin ve medyanın önemini vurguladı. Yapıcı; “Dinimizi en doğru şekilde insanlara ulaştırmak için etkili iletişim ve medya kullanımı çok önemlidir. Bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde din hizmetlerimiz daha geniş kitlelere ulaşmakta ve daha etkili bir şekilde sunulmaktadır” dedi. Prof. Dr. Ali Büyükaslan seminerde yaptığı konuşmada din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı için ipuçları verdi. Büyükaslan, din görevlilerinin hedef kitlelerini iyi tanımaları, doğru iletişim kanallarını seçmeleri ve medya araçlarını etkin bir şekilde kullanmaları gerektiğini söyledi. Büyükaslan ayrıca din görevlilerinin etik değerlere de dikkat etmeleri gerektiğini ve yanlış bilgi yaymaktan kaçınmaları gerektiğini vurguladı. Seminer, din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı konusunda katılımcılara önemli bilgiler kazandırdı. Katılımcılar, seminerde aldıkları bilgiler ışığında çalışmalarını daha da geliştirmeyi amaçladıklarını ifade ettiler.
Denizli Teknoloji bağımlılığı çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor Acıpayam İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, teknoloji bağımlılığının çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebileceğine dikkati çekerek çocuklarda teknoloji bağımlılığı ile ilgili ebeveynlere ve öğrencilere önerilerde bulundu. Bu yüzyılda, çocukların teknolojinin içine doğduğunu ifade eden Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, ailelerin de sağlıklı bir denge içinde çocuklara teknolojiyi kullandırmalarının ve rehberlik etmelerinin önemli olduğunu söyledi. Sarıkaya, “Günümüzde teknoloji hayatımızın her alanında yer almaktadır. Özellikle bu çağın çocukları artık teknolojinin içine doğuyorlar. Biz yetişkinler dijital göçmenlerken çocuklarımız artık dijital yerliler. İnternet, bilgisayar ve cep telefonu olmayan bir hayatı hiç tanımıyorlar. Bu noktada hedefimiz teknolojiyi sıfırlamak değil, sağlıklı bir denge içinde çocuklarımızın teknolojiyi kullanmalarını sağlamak ve rehberlik etmektir. 0-3 yaşta sıfır ekran konusu en önemli nokta. Beyin gelişiminin en hızlı olduğu bu dönemde çocuğun ekranla teması hiç olmamalı. Bu yaş döneminde bolca karşılıklı oyunlar, bolca doğayla temas çok önemlidir. Karşılıklı iletişimin olduğu görüntülü konuşmalar olabilir fakat kısa süreli olmalı. Çocuklar, babaanne, dede, anneanne gibi sevdikleriyle arada görüntülü konuşabilirler” dedi. Sarıkaya, çocukların erken yaşlardan itibaren teknolojiye maruz kalmalarının, bu teknolojik araçları aşırı kullanmalarına ve bağımlılık geliştirmelerine neden olabileceğini belirterek; “Bu durum, çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Mesela, ekranlara çok fazla zaman ayırmak, çocukların gerçek dünyadaki sosyal etkileşimlerden uzaklaşmasına ve duygusal becerilerini geliştirmekte zorlanmalarına, çocukların fiziksel aktivitelerden uzaklaşmasına ve obezite gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarına neden olabilir. Ayrıca, uzun süre ekran karşısında oturmanın göz sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Çocukların dikkat ve konsantrasyonlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Gece geç saatlere kadar teknoloji kullanımı, uykusuzluğa ve dolayısıyla okul performansında düşüşe sebep olabilir” şeklinde konuştu. Ebeveynlere ve Öğrencilere Tavsiyeler Teknoloji kullanımı konusunda ebeveynlere ve öğrencilere tavsiyelerde bulunan Sarıkaya, şu önerilerde bulundu: “Ebeveynler, çocukların günlük teknoloji kullanımını belirli bir süreyle sınırlayabilir. Bunun için bir ekran süresi takvimi oluşturabilirler. 3 yaştan sonra yaş10 dk şeklinde ekranı hayatlarına dahil edebilirler. Çocukların teknoloji dışında da zaman geçirebilecekleri çeşitli aktiviteler sunabilirler. Kitap okuma, açık havada oyun oynama, resim yapma, yüzme, spor aktiviteleri, ilgi ve yeteneklerine göre kurslara yönlendirebilirler. Ebeveynler de kendi teknoloji kullanımlarını kontrol altında tutmalı ve çocuklara rol model olmalıdır. Ailecek kurallar oluşturup, belirlenen kurallara uyulmalıdır. Teknoloji yerine aile içi iletişime ve etkileşime daha fazla önem vermeli, ortak aktiviteler planlayarak birlikte vakit geçirilmelidir. Öğrenciler ise; günlük olarak ne kadar zamanlarını teknolojiyle geçireceklerini belirleyip, bu süreyi kontrol altında tutmalıdırlar. Ders çalışma, sosyal etkileşim ve diğer aktiviteler için yeterli zaman ayırmalıdırlar. Gerçek hayatta sosyal etkileşimlerini arttırmalılar, mutlaka hayatlarına ilgilerine göre aktiviteler ve kurslar eklemelidirler. Teknoloji kullanımının yanı sıra fiziksel aktiviteler de yapmaya özen göstermelidirler. Çünkü spor, yürüyüş veya egzersiz gibi aktiviteler, hem bedensel hem de zihinsel sağlığı destekler ve akademik başarıyı da olumlu etkiler”